Karslı

16 Haziran 2008

Muharrem Karslı, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nın Kurucu Başkanı’dır. İş Bankası kökenlidir. Aralık 1985’ten Şubat 1990’a kadar Borsa Başkanlığı yapmıştır. Onun imzaladığı, borsanın 1 no’lu Genelgesi, mesai saatlerini düzenliyordu. O zaman borsada, 4 pazar mevcuttu. Bunlar, Birinci, İkinci, Kot Dışı ve Resmi pazarlardı. 9.00-12.00 arası Birinci Pazar ve 14.00-15.30 arası İkinci Pazar işlemleri yapılırdı. Birinci Pazar’a, büyük sayılan 40 şirket kayıtlıydı. Devlet tahvilleri, Hazine bonoları ve gelir ortaklığı senetleri, borsaya kayıtlı değillerdi. İsteğe bağlı olarak, özel sektör tahvillerinin borsada işlem görebilmesine, Ocak 1986’da izin verildi. Şubat 1986’da ilk işlem defterleri borsa tarafından bastırılarak üyelere dağıtıldı. Teminat ve giriş aidatı uygulaması Nisan 1986’da başlatıldı. Ocak 1987’de kurulan Üyelik Başvurularını İnceleme Komitesi’nde, Mustafa Yılmaz ve Salahsun Hekimoğlu da vardı.
Borsa İşlemleri Müdürü olarak atanan ve Başkan’ın yakını olan Emin Çatana arkadaşımız, şimdi Takasbank’ın başında. Emin, yaptığı işe

Yazının Devamı

Ulusal marker konusu bildiğiniz gibi

14 Haziran 2008

Geçen hafta, ulusal marker konusunda yazdığım yazılara EPDK’nın ve TÜBİTAK’ın verdiği cevapları açıklamıştım. Cevaplar hakkındaki görüşlerim üzerine, hem yazıda adı geçen eski EPDK uzmanı Doç. Dr. Duran Karakaş’tan hem de EPDK’dan cevap geldi. Bu önemli konu hakkındaki cevapları özetle yayımlıyorum. Sonuç olarak, sürekli bu konuyu işleyip okurları da bıktırmak istemiyorum.
Doç. Dr. Duran Karakaş özetle şöyle diyor:
“Ulusal Marker Projesi benim başkanlığımda çalışan bir ekip tarafından değil, bilakis, kendimin de günde 20 saat çalışarak içerisinde yer aldığım, proje yürütücüsü olduğum bir ekip tarafından geliştirilmiştir.

‘İstifam şirket yüzünden değil’
Ulusal Marker Projesi yürütücülüğü ve TÜBİTAK’tan, bakanlığın soruşturma başlatması nedeniyle istifa etmedim. İstifa nedenim, bir şirket kurmak amacıyla değil, TÜBİTAK UME yöneticilerinin haksız uygulamaları, ulusal marker projesinde yapmaya çalıştığım yenilik ve güvenlik

Yazının Devamı

Ulusal marker hakkında sorular

10 Haziran 2008

Önceki haftaki “ulusal marker” konusundaki yazıma hem Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) hem de Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’ndan (TÜBİTAK) cevap geldi. Ben de kamuoyu için çok önemli olması nedeniyle, bu cevapları cumartesi günkü yazımda yayımladım. Önceki yazımda, bu önemli konuyla ilgili bazı sorular sormuştum.
Bugün konuya yeni sorularla devam ediyorum:
a) İhaleye katılan kuruluşların teknik şartları yerine getiremedikleri iddiası, acaba gerçeği yansıtıyor mu? 29 Nisan 2005 tarihinde yapılmış olan ihaleyi kazanan kurum, teklif ettiği markerin ve test cihazının uygunluğunu TÜBİTAK MAM Metroloji Enstitüsü’nde test ettirerek 27 Mayıs 2005 tarihinde onay almış. Dolayısıyla, teknik yetersizlik iddiası geçersiz. 
İptal bahanesi
Bu ihalenin iptal bahanesi olarak, ilgili şirketin üçüncü bir şirkete yaptırdığı saha test cihazlarının teslimindeki bir gecikme gösterilmiş. Oysa, şirket tarafından talep edilen üç aylık ek süreye hem dağıtım şirketlerinin hem de EPDK’nın ihtiyacı olduğu

Yazının Devamı

Ulusal marker sorunu büyüyor

9 Haziran 2008

Önceki haftaki “Ulusal Marker” konusundaki yazıma hem Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) hem de Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’ndan (TÜBİTAK) cevap geldi. Ben de kamuoyu için çok önemli olması nedeniyle, bu cevapları cumartesi günkü yazımda yayımladım.
Bu önemli konuyu şimdi daha da genişletiyorum ve soruyorum:
a) Halen, saha ölçümlerinde gerekli marker konsantrasyonunun % 110 - % 95 arasında belirlenmesi halinde ürünün normal kabul edileceği hakkında bir EPDK tebliği mevcuttur. Bu tebliğ dahi, tek başına yanlışlığın itirafıdır. Bir ürün nasıl % 110 oranında marker içerebilir? Demek ki, şirketlere ihtiyaç fazlası marker veriliyor. Neden? Çünkü TÜBİTAK tarafından üretilen marker, zaman içinde degradasyona uğruyor. İhtiyacının üzerinde markeri alan kimse de akaryakıtına, elindeki fazla marker oranında kaçak mal ekleme imkânına kavuşuyor. Bu durumda, akaryakıtta belli oranda kaçak mal satılması, meşrulaşmış olmuyor mu?
İstifa etti, ticarete başladı
b) 30 Mayıs 2008 tarihli

Yazının Devamı

EPDK ve TÜBİTAK’tan cevap

7 Haziran 2008

Geçen haftaki “Suçlu Kim?” başlıklı yazıma, EPDK ve TÜBİTAK’tan cevap geldi.
EPDK, özetle diyor ki:
“Mesnetsiz bir kampanyaya dönüştürülmüş olan ‘haberler’deki yanlış iddialar dışında, elinizde bilimsel-somut ne tür tespitler varsa bunları ilgili kurumlar ve kamuoyu ile paylaşmanızı rica ediyorum.
Ulusal markerin güvenlik şartları belirlenmiş ve bir kaç aşamalı olarak sağlanmış olup, bugün piyasada faaliyet gösteren ve ulusal marker eklemekle yükümlü olan hiç bir şirketin ‘yeterli miktarda marker alamamak’ gibi bir sorunu yoktur.
‘Marker formülünün yanlış ellere geçmesi’ gibi bir durum, bu zamana kadar yapılan yüzlerce saha denetiminde, saha uygulamalarından alınan numunelerin teknik analizlerinde vb. tespit edilmemiştir.

Bilginin gizliliği
Kaldı ki, ulusal marker taşıdığı değer itibariyle sürekli taklit edilmek istenen ve bu nedenle sürekli olarak formülü değiştirilip çok aşamalı bir güvenlik zinciri oluşturulan bir üründür.”

Yazının Devamı

Avrupa Birliği’nin temelleri

3 Haziran 2008

Doç. Dr. Mesut Hakkı Çaşın ve Dr. Uğur Özgöker, “Avrupa Birliği’nin Siyasal ve Ekonomik Temelleri” konulu, uzmanlara ışık tutan bir kitap yayımladılar. Kitap, Avrupa Birliği (AB) konusunda çok çarpıcı sonuçlar açıklıyor.
Bu ilginç kitapta öne çıkan bazı analizler şöyle:
AB, vatandaşlarının siyasal ve ekonomik güvenliğini garanti edemeyen ulusal devletlerin yerlerini bir federasyona bırakması uygulamasıdır. (AB’nin fikir babası Altiero Spinelli’nin görüşü)
AB’nin en önemli güncel sorunu, “tek ses” olabilme kabiliyetinin sağlanamamış olmasıdır. Gerek genişleme ve gerekse derinleşme süreçleri sırasında, üyeler ciddi görüş ayrılıklarıyla karşılaşmaktadır.
Üye ülkeler arasındaki farklılıklar nedeniyle, AB, 1974 Paris Zirvesi’nde “bölgesel geliştirme politikaları” uygulanmasını öngördü. 1975’te Bölgesel Değişim Fonu oluşturuldu. Ancak, fonun parasal yetersizliği nedeniyle, bölgesel farklılıklar yeterince azaltılamadı; bölge içi

Yazının Devamı

Geçtiğimiz dönemde SPK ve İMKB

2 Haziran 2008

Son 15 yıl içinde sermaye piyasamız büyük gelişim yaşadı. Basılı ve hamiline yazılı biçimde alınıp satılan hisse senetleri, bilgisayar kaydı altında ve sahibi belli (isme yazılı) biçimde alınıp satılmaya başlandı. Buna ek olarak, hisse senetleri ve tahvil alım satımı tamamen bilgisayarlı ve uzaktan erişimle gerçekleştirilmeye başlandı.
Bu gelişimi, “sokak borsası”ndan, bir anlamda, “bulunduğun yerden alım satım”a geçiş olarak da tanımlayabiliriz. Üstelik, hisse senedi işlemlerinde, alım satım salonunun varlığı sürdürülerek, işlemcilerin birbirlerini tanıması, eğitilmesi, eksikliklerin anında giderilebilmesi ve borsanın ziyaretçilere açık tutulması sağlandı. Bu haliyle, sistemimiz, dünyanın en iyi alım satım sistemlerinden biri olma özelliğini koruyor.
Bütün dünyada gittikçe büyüyen yatırım ve emeklilik fonlarının, gelişmekte olan ülke borsalarında yatırım yapmaya başlamalarıyla, sermaye piyasalarında dünya çapında büyük gelişmeler yaşandı.  Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve İstanbul Menkul Kıymetler

Yazının Devamı

Asıl suçlu kim?

31 Mayıs 2008

Dünyanın en pahalı benzin ve mazotunu tüketiyoruz. Taşıma masraflarının yüksek olduğu Amerika Birleşik Devletleri’nde bile akaryakıt fiyatları bizimkinin yarısı mertebesinde. Bunun sebebi, akaryakıt üzerine koyduğumuz çok yüksek vergiler. Yıllardan beri vergi reformu bir türlü yapılamadığı için, Maliye Bakanlığı’nın akaryakıttan kolayca vergi alıp bütçe açığının önemli bir bölümünü bu yolla kapatmaktan başka bir yolu kalmıyor.
En büyük sıkıntı, komşumuz olan bütün ülkelerde akaryakıt fiyatlarının bizimkinin çok altında olması. Hatırlanacağı gibi, bir zamanlar benzer nedenlerle ülkemize yabancı sigara giriyor ve bu konudaki karaborsa bir türlü önlenemiyordu. En sonunda, sigara ithalatı serbest bırakıldı ve hatta, yabancı sigara firmalarının ülkemizde üretim yapmasına izin verildi. Altın kaçakçılığı da çok benzer biçimde önlendi.
Akaryakıt kaçakçılığı, önceleri Irak’a mal satmak amaçlı olarak başladı. Irak, kolayca akreditif açamadığı

Yazının Devamı