Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Geçen haftaki “Suçlu Kim?” başlıklı yazıma, EPDK ve TÜBİTAK’tan cevap geldi.
EPDK, özetle diyor ki:
“Mesnetsiz bir kampanyaya dönüştürülmüş olan ‘haberler’deki yanlış iddialar dışında, elinizde bilimsel-somut ne tür tespitler varsa bunları ilgili kurumlar ve kamuoyu ile paylaşmanızı rica ediyorum.
Ulusal markerin güvenlik şartları belirlenmiş ve bir kaç aşamalı olarak sağlanmış olup, bugün piyasada faaliyet gösteren ve ulusal marker eklemekle yükümlü olan hiç bir şirketin ‘yeterli miktarda marker alamamak’ gibi bir sorunu yoktur.
‘Marker formülünün yanlış ellere geçmesi’ gibi bir durum, bu zamana kadar yapılan yüzlerce saha denetiminde, saha uygulamalarından alınan numunelerin teknik analizlerinde vb. tespit edilmemiştir.

Haberin Devamı

Bilginin gizliliği
Kaldı ki, ulusal marker taşıdığı değer itibariyle sürekli taklit edilmek istenen ve bu nedenle sürekli olarak formülü değiştirilip çok aşamalı bir güvenlik zinciri oluşturulan bir üründür.”
TÜBİTAK’ın cevabı ise, özetle şöyle:
“Ulusal Marker ‘Gizlilik’ kapsamında olduğundan bu çerçevede alınması gereken tüm tedbirler ilgili makamlarca alınmıştır. TÜBİTAK Enstitülerinde, Ulusal Marker’ın yanı sıra, ülkemizin güvenliğini ilgilendiren, gizlilik düzeyi yüksek pek çok proje başarıyla yürütülmekte ve hepsinde gerekli güvenlik önlemleri alınmaktadır.
Ulusal öncelikli bu projede çalışmış ve çalışmakta olan tüm personelin ‘Gizlilik’ koşullarına uymaları zorunludur. Hiçbir personel proje ile ilgili bütün bilgileri bilmemekte, ancak ‘bilmesi gereken’ prensibi çerçevesinde ‘gerektiği kadar’ bilgiye sahip bulunmaktadır. Ayrıca, yasal düzenlemeler çerçevesinde, projede çalışan bu kişiler sahip oldukları bilgileri üçüncü kişilere vermemek ve Kurumdan ayrılmaları durumunda iki yıl süreyle proje ile ilgili herhangi bir işte çalışmamak durumundadır.
Ulusal Marker teslimatları bugüne kadar sorunsuz olarak gerçekleştirilmiştir. Ulusal Marker miktarı, lisans sahibi ve tüzel kişilerin EPDK’ya yaptıkları aylık projeksiyon bildirimleri çerçevesinde teslim edilmekte ve değerler EPDK tarafından aylık olarak takip edilmektedir.
Ulusal Marker, akaryakıt içinde homojen olarak dağılmakta olup, Ulusal Marker’in bu özelliği dikkate alınarak piyasaya arz edilen akaryakıtın kalitesi de kontrol edilebilmektedir. Ulusal Marker doğru miktarda akaryakıta katılmış olmasına rağmen akaryakıtın olması gerekenden fazla su, tortu ve yasal olmayan katkı maddesi içermesi sebebiyle standartlara uygun olmadığı tespit edildiğinde, akaryakıt geçersiz olarak nitelendirilmektedir.
Bu durumda ise, standartlara uygun olmadığı belirlenen akaryakıt numunesi incelenmek üzere Kurumumuza gönderilmektedir. Bu yöntemle, piyasaya standartlara uygun olmayan akaryakıt sürmekte olan, pek çok dağıtım noktası belirlenmiştir.

Haberin Devamı

Tecrübeli yabancı kuruluşlar
Diğer yandan, süreçte yanıltıcı sonuçların bertaraf edilmesi için TÜBİTAK Enstitülerinde birbirini doğrulayan farklı ölçüm yöntemleri geliştirmiştir. Ulusal Marker uygulaması çerçevesinde bugüne kadar yapılmış olan denetimlerde Ulusal Marker taklidine (aynısı veya benzer etkiyi sağlayan kimyasal) kesinlikle rastlanmamıştır.
Ayrıca, Ulusal Marker üretimine başlandığı günden itibaren bugüne kadar birçok defa değiştirilmiş ve yapısal değişiklere uğratılmıştır. Ulusal Marker uygulaması teknolojik bir uygulamadır.
Uygulamanın doğru yapılabilmesi amacıyla tüm lisans sahibi firma ve tüzel kişilere eğitim verilmiş, uygulamada kullanılan teknik teçhizatın doğruluğunun sağlanması için gerekli teknik bilgi ve kalibrasyon desteği sağlanmıştır.
Ülkemiz için büyük önemi olan Ulusal Marker’in yabancılara sızdırıldığı iddiası ise, bu başarılı projeyi karalamaya çalışmaktan öteye gitmemektedir. Ulusal Marker’ın korunması amacıyla TÜBİTAK, EPDK, Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık Dairesi, Jandarma Genel Komutanlığı ve diğer ilgili kurumlarla yakın işbirliği içinde hareket edilmekte ve gerekli olan tüm tedbirler alınmaktadır.
Bilindiği üzere, ihaleye katılmış olan ‘tecrübeli’ yabancı kuruluşlar ya ürünleri zamanında teslim edememişler ya da şartnamede öngörülen teknik şartları yerine getirememişlerdir.”
Bu konuyla ilgili görüşlerimi sonraki yazımda açıklayacağım.