Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Doç. Dr. Mesut Hakkı Çaşın ve Dr. Uğur Özgöker, “Avrupa Birliği’nin Siyasal ve Ekonomik Temelleri” konulu, uzmanlara ışık tutan bir kitap yayımladılar. Kitap, Avrupa Birliği (AB) konusunda çok çarpıcı sonuçlar açıklıyor.
Bu ilginç kitapta öne çıkan bazı analizler şöyle:
AB, vatandaşlarının siyasal ve ekonomik güvenliğini garanti edemeyen ulusal devletlerin yerlerini bir federasyona bırakması uygulamasıdır. (AB’nin fikir babası Altiero Spinelli’nin görüşü)
AB’nin en önemli güncel sorunu, “tek ses” olabilme kabiliyetinin sağlanamamış olmasıdır. Gerek genişleme ve gerekse derinleşme süreçleri sırasında, üyeler ciddi görüş ayrılıklarıyla karşılaşmaktadır.
Üye ülkeler arasındaki farklılıklar nedeniyle, AB, 1974 Paris Zirvesi’nde “bölgesel geliştirme politikaları” uygulanmasını öngördü. 1975’te Bölgesel Değişim Fonu oluşturuldu. Ancak, fonun parasal yetersizliği nedeniyle, bölgesel farklılıklar yeterince azaltılamadı; bölge içi farklılıklar ise, arttı. Halen, AB içinde farklı 254 bölge bulunuyor.
AB’nin üye ülkelere olan ekonomik fayda ve zararları tam anlamıyla belirlenemiyor. AB Merkez Bankası’nın politikalarını, en azından gözetecek, bir ulusal hükümet yok. Bu nedenle, makroekonomik politikaların koordinasyonuna olanak da bulunamıyor. AB Merkez Bankası, enflasyon konusunda başarılı olabilmişse de, “işsizlik” ve “vergi harmonizasyonu” gibi önemli konularda bir  politika sahibi bile değil. AB’nin tek para birimi euro’nun başarılı olup olmadığı ise hâlâ tartışılıyor.
Halen nükleer gücünü koruyan Rusya karşısında, İngiltere ve Fransa dengeyi karşılayamayacak durumda. Bu nedenle de, AB, ABD ile işbirliğini sürdürmek ve ABD’den etkilenmek zorunda kalıyor. 
Öte yandan, AB, Rusya enerji politikalarına bağımlı hale geldi. Rusya, eskiden Sovyetler Birliği’ne bağlı olan yeni AB üyelerini, enerjiyle cezalandırabilecek güce gelmiş durumda. Rusya, desteklediği Sırbistan’ı gelecekteki doğalgaz aktarımını sağlayacak bir merkez haline getirmek istemekte.
AB’nin Rusya ve Orta Asya enerjisine bağımlılığı, gelecek 25 yılda yüzde 75 oranında artacak. Sonuçta, AB üyesi olmayan Rusya, AB’nin makro politikalarını gittikçe daha fazla belirler noktaya geliyor. 
Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ne yerleştirilen savunma füzeleri ve radarlar karşılığında, Rusya, Belarus’a nükleer füzeler yerleştirmiş bulunuyor. AB’nin askeri bir varlık oluşturma planları, herkes tarafından şüpheyle karşılanmakta.
Fransa ve Almanya arasındaki çatışmanın kaldırılması, AB için bir başarı olmuştur. Üyeler arasındaki ticaret de ciddi biçimde gelişmiştir. Ancak, AB’ye üye ülkeler, ABD ve Japonya’dan daha yüksek işsizlik oranlarına sahiptir. Üretim gücü de istenilen seviyelere çıkarılamamıştır.
Dış politikada ise, AB’ye üye ülkeler arasında farklı görüşler sürmektedir. Özellikle, Yugoslavya’daki iç savaş sırasında iyi bir sınav verilememiştir.