Geçen hafta, ulusal marker konusunda yazdığım yazılara EPDK’nın ve TÜBİTAK’ın verdiği cevapları açıklamıştım. Cevaplar hakkındaki görüşlerim üzerine, hem yazıda adı geçen eski EPDK uzmanı Doç. Dr. Duran Karakaş’tan hem de EPDK’dan cevap geldi. Bu önemli konu hakkındaki cevapları özetle yayımlıyorum. Sonuç olarak, sürekli bu konuyu işleyip okurları da bıktırmak istemiyorum.
Doç. Dr. Duran Karakaş özetle şöyle diyor:
“Ulusal Marker Projesi benim başkanlığımda çalışan bir ekip tarafından değil, bilakis, kendimin de günde 20 saat çalışarak içerisinde yer aldığım, proje yürütücüsü olduğum bir ekip tarafından geliştirilmiştir.
‘İstifam şirket yüzünden değil’
Ulusal Marker Projesi yürütücülüğü ve TÜBİTAK’tan, bakanlığın soruşturma başlatması nedeniyle istifa etmedim. İstifa nedenim, bir şirket kurmak amacıyla değil, TÜBİTAK UME yöneticilerinin haksız uygulamaları, ulusal marker projesinde yapmaya çalıştığım yenilik ve güvenlik önlemlerini engellemeleri ve baskıları yüzündendir.
Dağıtıcı markeri konusunda, EPDK yetkilileriyle görüştüm ve onaylarını aldıktan sonra şirketimi kurdum. Ulusal markerin formülasyonunu tek başına proje yürütücüsü dahil hiç kimse bilmemektedir.
Cihaz kısmı ayrı, kimyasal formülasyonlar ayrı ekipler tarafından geliştirildiği gibi, marker formülasyonu da parça parça formüller halinde farklı kişiler tarafından bilinmektedir. Sonuç olarak, benim ulusal markerin formülünü bildiğim doğru değildir. Güvenlik gerekçesiyle bunun bu şekilde olmasını sağlayan kişinin de şahsım olduğunu belirtmek isterim.”
EPDK’nın cevabı ise, özetle şöyle diyor:
“29/04/2005 tarihinde yapılan ihale neticesinde, en uygun teklifi veren PHS şirketiyle sözleşme imzalanmıştır.
Kurumumuza sunulan taahhütnamede yer alan “teslimi öngörülen ve 200 adet kontrol cihazının en geç 21.06.2005 tarihine kadar kurumunuza teslim edileceği” ifadesi, ayrıca, şirketle imzalanan sözleşmede yer alan ‘Yüklenici, ulusal markerin, sahada kontrolünün yapılmasını teminen, 200 adet ulusal marker kontrol cihazını, en geç 21 Haziran 2005 tarihinde Kurum’a teslim eder.’ hükmüne rağmen, 21 Haziran 2005 tarihinde, sadece 3 adet kontrol cihazı teslim edilerek, taahhütname ve sözleşmeye aykırı hareket edilmiştir.
Şirkete ek süre verilmiş, ancak, ek süre içinde de teslim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi üzerine, sözleşme 30/06/2005 tarihinde feshedilmiştir.
Lisans sahiplerinin ulusal marker talepleri, pazarlama projeksiyonlarına göre, yurtiçi piyasaya arz edilecek akaryakıt miktarları esas alınarak karşılanmaktadır.
Belirttiğiniz, ulusal marker aralıkları doğru olmadığı gibi, şirketlere pazarlama projeksiyonlarında yer alan akaryakıt miktarlarını işaretlemeye yetecek ulusal marker miktarının üstünde bir marker teslimatı yapılması da söz konusu değildir.
Ulusal marker uygulamasının başlamasından bugüne kadar 92 bin 141 ölçüm yapılmış, yeterli miktarda ulusal marker bulunmayan 840 tesis hakkında mühürleme yapılmış, konu cumhuriyet savcılıklarına bildirilmiş, ilgili davalar açılmış ve bazı davalarda sanıklar hakkında 2 yılda 5 yıla kadar hapis cezasını içeren kararlar verilmiş olup mahkeme kararları kesinleştikçe, tesisler hakkında lisans iptali ve idari para cezaları da uygulanacaktır.”