Önceki haftaki “ulusal marker” konusundaki yazıma hem Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) hem de Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’ndan (TÜBİTAK) cevap geldi. Ben de kamuoyu için çok önemli olması nedeniyle, bu cevapları cumartesi günkü yazımda yayımladım. Önceki yazımda, bu önemli konuyla ilgili bazı sorular sormuştum.
Bugün konuya yeni sorularla devam ediyorum:
a) İhaleye katılan kuruluşların teknik şartları yerine getiremedikleri iddiası, acaba gerçeği yansıtıyor mu? 29 Nisan 2005 tarihinde yapılmış olan ihaleyi kazanan kurum, teklif ettiği markerin ve test cihazının uygunluğunu TÜBİTAK MAM Metroloji Enstitüsü’nde test ettirerek 27 Mayıs 2005 tarihinde onay almış. Dolayısıyla, teknik yetersizlik iddiası geçersiz.
İptal bahanesi
Bu ihalenin iptal bahanesi olarak, ilgili şirketin üçüncü bir şirkete yaptırdığı saha test cihazlarının teslimindeki bir gecikme gösterilmiş. Oysa, şirket tarafından talep edilen üç aylık ek süreye hem dağıtım şirketlerinin hem de EPDK’nın ihtiyacı olduğu belgelerle sabit ve bu iptal sonunda oluşan gecikme, talep edilen üç aylık sürenin 6 katına ulaşmış. İhalenin hazırlık safhasında, katılma arzusundaki bazı şirketler tarafından, EPDK’ya teklif edilecek ürünlerin ve test cihazlarının öncelikle test ettirilmesinin ve yeterli görülenlerin ihaleye kabul edilmelerinin doğru olacağı bildirilmiş; ancak, bu talepler EPDK tarafından dikkate alınmamış. Bu durumda, ihalelerin iptal gerekçeleri haklı mı?
b) TÜBİTAK açıklamasında, “Ulusal markerin korunması konusunda gerekli tedbirlerin alınmadığı iddianızın da gerçeği yansıtmadığını belirtmek isteriz” diyor. Oysa, ulusal markerin gizliliğinin korunamadığı, bir gerçek. Birçok şirket, yasaklanmış olmasına rağmen ulusal markerin formülünü çözmüş bulunuyor. İlgili çevreler, “Örneğin, bir komponentin “squarylium” tipli olduğunu belirtelim ve “gizlilik kuralı”nı ihlal etmemek açısından daha fazla bilgi vermeyelim” diyorlar. Gizlilik hâlâ korunabiliyor mu, dersiniz?
Yapısal değişiklik
c) TÜBİTAK cevabında, “Yanıltıcı sonuçların bertaraf edilmesi için ulusal marker üretimine başlandığı günden itibaren bugüne kadar birçok defa değiştirilmiş ve yapısal değişiklere uğratılmıştır” diyor. Bilindiği kadarıyla, yapısal değişikliklere çökme, degradasyon vs. gibi teknik olumsuzluklar nedeniyle gidilmiştir.
Bugün de saha ölçümlerinde yüzde 110 - yüzde 95 arası ölçümler geçerli sayılmaktadır. Yüzde 110 saha ölçümü nasıl olabilir? Ya, ihtiyaç sahiplerine gereğinden fazla marker verilmektedir; (ki, bu takdirde belli oranda kaçak akaryakıt ilavesi meşrulaşmış olmaktadır) veya başka kanallardan temin edilen milli marker yakıta ilave edilmektedir. Başka bir şekilde yüzde 100’ün üzerinde bir değer elde edilmesine olanak yoktur. Ne dersiniz?
Ticaret ve bilim
TÜBİTAK’ın kuruluş gayesi bilimsel ve teknik araştırmaları gerçekleştirmek veya gerekirse böyle araştırmalara destek sağlamaktır. Oysa, TÜBİTAK bugün piyasada bir tüccar olarak faaliyet göstermektedir. Dünyada hiçbir “bilimsel araştırma kurumu” ticaret yapmaz. Çünkü, ticaret ve bilim beraber gitmez, beraberlik halinde ise bilimsel saygınlık bundan zarar görür.