Önceki haftaki “Ulusal Marker” konusundaki yazıma hem Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) hem de Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’ndan (TÜBİTAK) cevap geldi. Ben de kamuoyu için çok önemli olması nedeniyle, bu cevapları cumartesi günkü yazımda yayımladım.
Bu önemli konuyu şimdi daha da genişletiyorum ve soruyorum:
a) Halen, saha ölçümlerinde gerekli marker konsantrasyonunun % 110 - % 95 arasında belirlenmesi halinde ürünün normal kabul edileceği hakkında bir EPDK tebliği mevcuttur. Bu tebliğ dahi, tek başına yanlışlığın itirafıdır. Bir ürün nasıl % 110 oranında marker içerebilir? Demek ki, şirketlere ihtiyaç fazlası marker veriliyor. Neden? Çünkü TÜBİTAK tarafından üretilen marker, zaman içinde degradasyona uğruyor. İhtiyacının üzerinde markeri alan kimse de akaryakıtına, elindeki fazla marker oranında kaçak mal ekleme imkânına kavuşuyor. Bu durumda, akaryakıtta belli oranda kaçak mal satılması, meşrulaşmış olmuyor mu?
İstifa etti, ticarete başladı
b) 30 Mayıs 2008 tarihli Vatan gazetesinde, milli markerin formülünü tesbit etmiş olan Doç. Duran Karakaş’ın TÜBİTAK’tan istifa ederek kendi şirketini kurduğu ve marker ticaretine başladığı, açıklandı. Bu haber dahi, milli marker olarak kullanılan ürünün formülünün, bugün piyasada olduğunun açık delili değil mi?
c) EPDK cevabi yazısında, “bugün piyasada faaliyet gösteren ve ulusal marker eklemekle yükümlü olan hiçbir şirketin “yeterli miktarda marker alamamak” gibi bir sorunu yoktur” diyor. Bu durumda, fazla marker verilmesi gibi bir durum olduğu açık değil mi? Bir anlamda kaçakçılık, EPDK vasıtasıyla hukuki altyapıya kavuşuyor, denilemez mi?
EPDK’ya inanmak...
d) Uygulamaya başlanan tarihten bu yana marker eksikliği nedeniyle kaç şirketin adliyeye sevk edildiği ve kaç olayda verilen delillerin mahkeme tarafından kabul edildiği de bir başka soru. Bildiğim kadarı ile, böyle bir vaka henüz mevcut değil. Halbuki piyasada kaçak akaryakıt olayları devam etmekte olup marker ölçümlerinden başka nedenlerle de olsa, yakalanan kaçak akaryakıt olayları sık sık haberlerde yer almakta. Yani, kaçak akaryakıt hâlâ piyasada. Bu durumda, “milli marker projesi”nin başarılı olduğunu iddia etmek, kolay gözüküyor mu?
e) EPDK, “ulusal marker taşıdığı değer itibariyle sürekli taklit edilmek istenen ve bu nedenle sürekli olarak formülü değiştirilip çok aşamalı bir güvenlik zinciri oluşturulan bir üründür” diyor. Yukarıdaki sorulardan sonra, buna inanmak ve kamu oyunu inandırmak kolay mı?
Yarın, bu konudaki sorularıma devam edeceğim.