Sessiz çoğunluk!..

12 Şubat 1999


Mesut Yılmaz, seçim kampanyasını dün İstanbul'da medyaya yönelik olarak düzenlediği "Basına Sunum" toplantısıyla başlattı. Lütfü Kırdar Kongre Merkezi'ndeki buluşmada Yılmaz, 18 Nisan seçiminde kullanacakları temel sloganı da açıkladı:
"ANAP, sessiz çoğunluğu partisidir..."
Salonun duvarları da boydan boya "sessiz çoğunluğun" fotoğraflarıyla donatılmıştı... Kahvede pişti oynayan vatandaşlar, etraflarına toplanmış seyreden diğer vatandaşlar, tezgah başında mal satan esnaflar, sekreter kızlar, yaşlı nineler, güleryüzlü gelinleri, oğulları, torunları vs...
Mesut Bey, "sessiz çoğunluk" hakkındaki değerlendirmelerini şöyle dile getirdi:
- Sessiz çoğunluk; üretiyor, hayat gailesi içinde yaşıyor, iş istiyor, aş istiyor, huzur istiyor. Ama sesini duyuramıyor. İşte biz bu sessiz çoğunluğun partisiyiz, onun sesiyiz. Halkımıza onları dinlediğimizi, anladığımızı söyleyeceğiz. Onların sesini duyuracağız...
Mesut Bey "sessiz çoğunluk" deyince toplantının başındaki manzarayı anımsadık... Salonda ön sıralar gazetecilere ayrılmış, geri kalanı ise ANAP'lı il ve ilçe temsilcileriyle dolu... Birtakım görevliler,

Yazının Devamı

Uçtu uçtu oto uçtu

11 Şubat 1999


İstanbul Büyükdere'deki kazıklı yoldan denize bir otomobil uçtu üç gün önce... İçinde bulunan iki genç kızla iki genç erkek boğularak can verdiler. Sabah'ın manşetinde yer alan haberde, kazaya Bedrettin Dalan döneminde yapılan kazıklı yoldaki mühendislik hatalarının yol açtığı iddia ediliyordu. Bedrettin Dalan bunun üzerine Can Ataklı'ya telefon açmış, demiş ki:
- O yolda hiçbir hata yok. Sadece kuzeye açık olduğundan sıcaklık sıfırın altına düşünce buzlanma olur. Yetkilerin bunu bilmesi ve ısı sıfırın altına da düşmeden tuzlama yapması gerekir. Şehiriçi yollar 50 kilometre sürate göre yapılmıştır. 100 - 150 km'yle giderseniz doğacak kaza yolu yapanın olmaz.
***
Konuyla ilgili dün bir dostumuz aradı... Dedi ki:
- Boğaz'da olsun diğer semtlerde olsun kazaların sık tekrarlandığı noktalar vardır. Ufak tefek önlemlerle, bu kazaların önüne geçilebilir. Örneğin o bölgelerde yolların kenarına set yapılabilir. Başka önlemler alınabilir...
Dostumuz soluklandı ve devam etti:

Yazının Devamı

Sofya'dan anılar

10 Şubat 1999


Dışişleri Bakanlığı'nda 40 yıl (1942 - 82) görev yapan emektar diplomat Nihat Dinç, mütevazı bir kitapta anılarını yayınladı... "Gönüllü Diplomat" adlı kitabın Sofya'daki izlenimlere ilişkin bölümünde Atatürk'ün Sofya günlerinden anılar da aktarıyor Nihat Bey... Okuyoruz:
"Sobranya'da o zamanlar Türk asıllı milletvekilleri etkin. Bunlar arasında Şakir Zümre, tahsil ve yetenekleriyle ön planda ve de Mustafa Kemal'in yakın arkadaşı... Mustafa Kemal otellerde kalıyor. Geceleri birlikteler. Birgün birlikte operaya gidiyorlar. "Carmen" oynuyor. Opera bitiminde otelde Mustafa Kemal'i uyku tutmuyor, Şakir Zümre'yi uyandırıyor:
- Şakir neden geri kaldığımızın bir sebebini daha anladım, bir orkestra şefi elindeki çubukla orkestraya hakim, aynı şekilde sahnede görevli olan sanatkarlar da onun işaretine uyarak aryalarını söylüyor. Ama iş bu kadarla bitmiyor; bir sahne dünyası var, dekorlar dönüyor, bunları idare eden görülmeyen eller ve de elektrik ışıkları da bu ahengin içinde. Bulgar, sanatta bu merhaleye erişmiş, biz nerelerdeyiz...
***
Yine bir gün pastanede Mustafa Kemal ve Şakir

Yazının Devamı

Daha önce neredeydiniz?

9 Şubat 1999


Karadenizli'nin mezar taşında yazanlar ibret vericidir:
Hastayum dedim inanmadinuz
Hastayum dedim inanmadinuz
Hastayum dedim inanmadinuz
Ne oldi...
Uğur Mumcu yazdı... Oktay Ekşi, İlhan Selçuk yazdı... Oktay Akbal, Metin Toker, Güngör Mengi yazdı... Yüreğinde cumhuriyet sevgisi, kafasında bir parça akıl olan herkes yazdı... Dediler ki:

Yazının Devamı

Şarkılar ve partiler...

7 Şubat 1999


Siyasi partiler seçimde kullanmak üzere şarkı arıyormuş. Arkadaşımız Fahrettin Fidan bu konuda kendilerine yardımcı oluyor:
DTP
Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç.
xxx
CHP

Yazının Devamı

Gilles Veinstein

6 Şubat 1999


Fransa'da ünlü "College De France" bünyesinde Türk - Osmanlı Tarihi Araştırma Merkezi kurulmuş; başına da Osmanlı tarihi uzmanı Profesör Gilles Veinstein getirilmiş. Buraya kadar iyi... Ama arkası var...
Prof. Veinstein, "Ermeni soykırımı" konusunda Fransa'da tartışmasız kabul gören görüşlerle pek uyumlu sayılamayacak düşüncelere sahip. Sözgelimi: "Ermenilerin katledildiği doğrudur" diyor, ama ekliyor: "Ancak bu, hükümet emriyle gerçekleştirilmiş bir soykırım değildir. Ayrıca Ermenilerin yaptığı katliamlar da vardır..."Bu görüşleri dolayısıyla Prof. Veinstein, şu günlerde Ermeni lobisinin boy hedefi haline gelmiş durumda.. Ermenilere yakınlığıyla bilinen milletvekillerinin ithamlarından sonra Canal + Televizyonu'nda tek yanlı olarak Prof. Veinstein'ın "inkarcı" olduğu, istifa etmesi gerektiği söyleniyor, yetinilmeyip bu yönde bir kampanya için çağrı yapıyor. Veinstein'ın, esasen Yahudi soykırımını inkar etmeyi suç sayan Gayssot Yasası'na karşı geldiği ve "aynen Bernard Lewis gibi Türkiye tarafından satın alındığı!" ima ediliyor.
Bu gelişmeleri Fransa'dan aktaran Türk Tanıtma Fonu, Prof. Veinstein'a destek kampanyası

Yazının Devamı

Ne arıyor acaba?

5 Şubat 1999


Meslektaşımız, bazı illerin belediye başkan adaylarının açıklanacağı toplantıyı izlemek üzere ANAP Genel Merkezi'ne gitmişti. Binanın içi ve dışı aday adayları ve onların adamlarından geçilmiyordu. Arkadaşımız, ana giriş kapısının önünde meslektaşlarıyla birlikte Mesut Yılmaz'ın gelmesini beklemeye başlamıştı ki, gözüne birden çok eski yıllardan tanıdığı bir hemşerisi ilişti. Kendisi gibi sıkı bir solcu olduğunu bildiği hemşerisi acaba orada ne arıyordu? Yoksa o da aradan geçen zaman içinde fikir mi değiştirmiş, soldan sağa transfer mi olmuştu? Yanına yaklaştı, merakla sordu:
- Hayrola hemşerim, sen burada ne arıyorsun?
Hemşeri, bu karşılaşmadan pek de memnun kalmışa benzemiyordu... Sanki biraz utanmış gibiydi... Soruyu kekeleyerek yanıtladı:
- Şeeyyy, arkadaşlar beni bizim ilçeden ANAP belediye başkanlığına aday göstermişler de...
- Eee?
- Böyle birşeyi bana danışmadan nasıl yaparsınız diye kendilerinden hesap sormaya geldim!

Yazının Devamı

Erdin Arı'dan...

4 Şubat 1999

       Halk Bankası Genel Müdürü Erdin Arı, dün bir açıklama yaparak TBMM Başkanvekili Uluç Gürkan'ın kendisi hakkındaki eleştirilerine yanıt verdi. Erdinç Arı, Mesa- Nurol'u koruduğu ve Emlak Konut'a bu konuda baskı yaptığı iddialarına karşılık dedi ki:
       "TBMM Başkanlığı Emlak Konut aleyhine Ankara 3'üncü Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 998 / 543 ile 2.7 trilyon tutarında tazminat davası açılmıştır.
       Emlak Konut'un Bankamızdan açılan davayla ilgili olarak hukuki yardım talebi üzerine Bankamız Ankara Hukuk teşkilatından üç avukat bu davayı Emlak Konut adına izlemekle görevlendirilmiştir.
       İddiaların aksine avukatlarımız 4 Kasım 1998 tarihli dilekçeyle bu davanın Mesa - Nurol ortak girişimine ihbar edilmesini talep etmişlerdir. Zira Emlak Konut bu davadan dolayı bir tazminata mahkum olur ise, Mesa - Nurol'a rücu edeceğini mahkemeye iletmişlerdir.
       Bu talep mahkemece kabul edilip Mesa - Nurol'a gerekli tebligatın yapıldığı mahkeme zaptından da anlaşılmaktadır.
     &nb

Yazının Devamı