Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       Halk Bankası Genel Müdürü Erdin Arı, dün bir açıklama yaparak TBMM Başkanvekili Uluç Gürkan'ın kendisi hakkındaki eleştirilerine yanıt verdi. Erdinç Arı, Mesa- Nurol'u koruduğu ve Emlak Konut'a bu konuda baskı yaptığı iddialarına karşılık dedi ki:
       "TBMM Başkanlığı Emlak Konut aleyhine Ankara 3'üncü Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 998 / 543 ile 2.7 trilyon tutarında tazminat davası açılmıştır.
       Emlak Konut'un Bankamızdan açılan davayla ilgili olarak hukuki yardım talebi üzerine Bankamız Ankara Hukuk teşkilatından üç avukat bu davayı Emlak Konut adına izlemekle görevlendirilmiştir.
       İddiaların aksine avukatlarımız 4 Kasım 1998 tarihli dilekçeyle bu davanın Mesa - Nurol ortak girişimine ihbar edilmesini talep etmişlerdir. Zira Emlak Konut bu davadan dolayı bir tazminata mahkum olur ise, Mesa - Nurol'a rücu edeceğini mahkemeye iletmişlerdir.
       Bu talep mahkemece kabul edilip Mesa - Nurol'a gerekli tebligatın yapıldığı mahkeme zaptından da anlaşılmaktadır.
       Diğer taraftan haberinizle ilgili olarak, Emlak Konut AŞ bünyesinde gerekli araştırma yapılması bakımından, Şirket Yönetim Kurulu Başkanlığı'na başvurulmuştur.
       Görüldüğü üzere Banka bu konuda gerekli her türlü hukuki ve manevi desteği esirgememiştir.
       Esasen Emlak Konut A.Ş. bankamızın yüzde 99 hissedar olduğu bir bağlı ortaklık olup Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı olan Genel Müdürü üçlü kararnameyle atanmakta, keza Yönetim Kurulu Üyeleri ise ilgili Bakan tarafından atanmaktadırlar.
       Bu kişiler üzerinde benim madden bir baskı kurma hakkım ve imkanım olmadığı gibi, kişisel bir niyetimin olması da düşünülemez.
       Ayrıca devlet memurunun baskı altında kaldığı iddiasıyla görevini yapmaktan kaçınması da düşünülemez..."

       Gazetemizden Azer Bortaçina, halen Haymana Cezaevi'nde yatmakta olan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'le röportaj yapmak için Adalet Bakanlığı'na başvurdu geçenlerde... Gelen yanıt:
     Â"Ä°lgi yazınız incelenmiÅŸ olup; Haymana cezaevinde bulunan DoÄŸu Perinçek'le görüşme talebiniz kamuoyunda yanlış anlaşılma, tartışma ve polemiklere yer verebileceÄŸinden Bakanlığımızca uygun görülmemiÅŸtir..."
     Â
Yazının altında Cezaevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun'un imzası var.
       Ancak kararı veren Adalet Bakanı Prof. Selçuk Öztek'tir...
     ÂSelçuk Öztek, Adalet Bakanlığı'na DYP'nin ısrarıyla atandığı söylenen ve tarafsızlığı hayli tartışılmış olan kiÅŸidir...
       Bu yanıtın geldiği günlerde Objektif programında Kadir Çelik uyuşturucu kaçakçılığından hapiste yatmakta olan bir hükümlüyle röportaj yapmak için Adalet Bakanlığı'na başvurduğunu söylüyor ve ekliyor:
     Â- Bakanlık "doÄŸal olarak" istediÄŸimiz izni verdi ancak hükümlü bizimle konuÅŸmadı...
     Â
Uyuşturucu ve kara para kaçakçıları hapishanelere buzdolabından müzik setine kadar herşey sokabiliyor. Doğu Perinçek bir dizüstü bilgisayar istiyor, aylar boyu istek sümen altında tutuluyor.
       Uyuşturucu kaçakçıları bayramda açık görüş yapabiliyor. Ama... Bir pankart astığı için Terörle Mücadele Yasası'ndan mahkum olmuş delikanlı hapisten çıkana dek açık görüş yapamıyor. Yasalar çifte standartlı... Uygulama da...
       Sağ siyaset uyuşturucu ve kara para kaçakçısını kendinden sayıyor.
       Solcuyu ise düşman görüyor.
       Kendisi de bir süre hapis yatmış ve o günlerde bol bol "Konuşan Türkiye" şarkıları söylemiş olan Cumhurbaşkanı Demirel ve diğer siyasetçiler ise bir parti genel başkanının uyuşturucu kaçakçısı kadar özgürlüğe sahip olmamasından sıkıntı duymuyor. Perinçek görmezden geliniyor.
       Çünkü demokrasi onların işine yaradığı sürece vardır.

       Çok sevildiği biliniyordu... Ama bu kadar çok sevildiği... Yürekleri sele dönüştüreceği... Kendisi tarafından dahi bilinebilir miydi? Nasıl bütünleşmiş insanlarla... Nasıl duygularına girmiş... Nasıl bir kalp dostluğu oluşturmuş... Belki kendisi de bilmiyordu bu kadarını... Gece saat 2:00 suları.. Soğuk bir hava... Evinin önünde binlerce insan... Şarkılarla alkışlarla... Bir sevgi ortaklığını soluyorlar aynı zamanda... Barış'ı anıyorlar... "Sevdiğimi son bir olsun yakından görem"... Diye diye, akın akın geliyorlar... Ömür boyu kalplerine akmış bir sevgiye karşılık arıyorlar. Bir işi iyi yapmak iyi birşey. Ama hem işi iyi yapmak, hem kendini 7'de 77'ye böylesine sevdirmek... Tarihi bir olay... Barış tarih yazdı giderken... Herkes er geç gidecek... Ama böylesi galiba az görülecek... Güle güle... Ve sevgiyle...

       CHP Parti Meclisi seçimde hangi bölgede ne kadar kontenjan kullanılacağını saptayacak... Bu saptama arefesinde kendine ve demokrasiye güvenen CHP'li bir dostumuz şu uyarıda bulunuyor:
       "...Sosyal Demokrat bir partide merkez yöneticileri, milletvekilleri ve örgüt yöneticileri için kontenjan kullanılması kabul edilebilecek bir durum değildir.
       Kontenjan kullanılacaksa bu kadınlar, gençler ve partiye birikimleri ve oy potansiyelleriyle katkı sağlayabilecek uzmanlar için olmalıdır.
       Ayrıca bir seçim bölgesinde birden fazla kontenjan adayına yer verilmemesi ve ilk iki sıranın örgütün iradesine bırakılması gerekir."

       Uydu fotoğrafına bakıp balık avlamak mümkünmüş.
       Balığı gören uydu Apo'yu nasıl göremiyor.

       Bu ülkede sanatçının şanslısı öldükten sonra hatırlanır, şanssızı ise öldükten sonra bile hatırlanmaz!..



Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr