Seçim oyunu...

4 Mart 1999


İstanbul Şişli CHP Belediye başkan adayı Fatma Girik adaylıktan çekildi... Sebebi Genel Merkez'den dayatılan belediye meclisi üye adayları listesi... Olayın gelişimini bir dostumuzdan dinliyoruz:
- İstanbul 2'nci Bölge milletvekili aday listesinin 1'inci sırasına önseçim sonucu Mehmet Sevigen yerleşti. Görünüşte "demokratik" bir sonuç, değil mi?. Ama bir de madalyonun arka yüzüne bakalım: Sevigen, delegelerden oy isterken çoğuna "Beni destekleyin, belediye meclis üyeliğine adaylığınız garanti!" diye propaganda yaptı. O rüzgarla da 1'inci sıraya yerleşti. Verdiği sözleri tutup Genel Merkez aracılığıyla kendi delegelerini meclis üyeliklerine yerleştirince tepki doğdu. Fatma Girik, "Ankara'dan dayatılan bu listeyle seçime girmem!" deyip başkan adaylığından çekildi... Önseçimin böyle bir yankılanması oldu Şişli'de...

***
Seçim yaklaşırken İstanbul'da arsa yağması da hızlandı.
Yeni semt isimleri:

Yazının Devamı

Sanatçıya ceza...

3 Mart 1999


GENELDE düzgün işler yapan Ecevit Hükümeti vergi konusunda telif kazancı sahiplerini kabuslar içine atan bir uygulama getirdi... Arkadaşlarımız günlerdir yazıyor... Ressam, yazar, heykeltıraş, bestekar, mucit, romancı, şair... gibi sanat ve kültür adamları artık defter tutacak, makbuz kesecek, her ay KDV beyannamesi, her üç ayda bir geçici vergi beyannamesi, her yıl vergi beyannamesi verecek... Bu sanat ve kültür erbabı zaten yüzde 26 stopaj ödüyordu... Bu vergi yeterli görünmüyorsa stopaj yükseltilebilirdi. Kimsenin diyeceği olamazdı. Ancak bu insanlar vergileri yüzde 50'lere yükseltildiği gibi üstelik bir de kırtasiyeciliğe boğuldular.
Bunların da ötesinde... Yarın işbaşına gelecek iktidarlara, yazar, çizer ve sanatçıları sıkıştırmak için yeni bir imkan sağlandı. Güngör Uras'ın dün yazdığı gibi, iktidar hoşlanmadığı yazar veya sanatçıyı defterden sıkıştırabilecek:
- Aylık KDV beyannamesini vermeyi unutmuşsun, defterini tasdik ettirmemişsin, gibi gerekçelerle cezalandırmaya kalkışıp anasından emdiği sütü burnundan getirecek...
Bütün bunlara değecek bir gelir artışı sağlanacak mı peki?
Yazar Yaşar Kemal durumu

Yazının Devamı

Futbol ve hukuk...

2 Mart 1999


Türkiye'yi Galatasaray kadar, hukuku futbol kadar ciddiye alıyor muyuz?
Sanmıyoruz...
Neden derseniz... Hatırlayınız Juventus'la oynanan Şampiyonlar Ligi maçı öncesi nasıl alarma geçtiğimizi... Juventus'lu futbolcuların kılına zarar gelmemesi için nasıl tedbir aldığımızı... Sahaya bir çöp parçası atılırsa bile G.Saray'ın tur atlaması tehlikeye girecekti. O yüzden milyonlarca kişi bir anlamsız hatayla sonucun etkilenmemesi için dikkat kesildi. Oyunun kuralına uygun cereyan etmesi için 60 milyon seferber oldu. Ve başardık. Maç öncesi felaket senaryoları yazan Batılılar maçtan sonra söyleyecek tek söz bulamadı.
Öcalan Davası'nı ise aynı özende götüremiyoruz... Gereksiz taşkınlıklarla yargılamada hata arayanlara kozlar veriyoruz...
Bu sütunda pazar günü yayımlanan "Dava yozlaşıyor" yazısına Büyükelçi Şükrü Elekdağ dünkü yazısında paralel çekiyor... Ve bakınız ne diyor:
"...Bir taraftan Öcalan'ın yargılanmasını Türk adaletinin vereceği tarihi sınav diye nitelerken, öte yandan da bu sınavda çakmak için ne lazımsa yapıyoruz... Apo yedi gün sorgulanıyor ve yasal gerekler nedeniyle sorgulamaya avukat alınmıyor.

Yazının Devamı

Gitar prelüdü...

28 Şubat 1999


Bir sabah vakti... Bach'ın gitar prelüdünü dinlerken kaleme alındı aşağıdaki satırlar...
"Bach'ın gitarı sabah mahmurluğunu ortadan kaldırmak için tellere sert ve uyandırıcı darbeler vuruyor. Tamburi Cemil Bey vardı eski plakta... Şimdi Paco De Lucia çalıyor..
Yaşanacak güne tempoyu veriyor Bach'ın gitarı... Akıcı, tutarlı, duygulu olacaksın... Tellere birbirini sevdirecek, sert darbeleri yumuşak duygulara melodiyle bağlayacaksın... Akşamı sabaha, fırtınayı melteme bağlar gibi... Dinlendireceksin arasıra zamanı... Tekdüze vuracaksın bir süre... Ardından sert bir darbeyle titreteceksin kestane ağaçlarının yapraklarını... Bahara hazırlanmalarını isteyeceksin... Ve peşinden oynak nağmeler vereceksin ki, neşesi eksik olmasın yaşama kavgasının. Şaşırmayacaksın sakın notaları... Kendi üslubunu do ile si arasında o kadar zengin oluşturacaksın ki, içinde var olacak dünyanın bütün müzikleri... Ve keşfedeceksin henüz bestelenmemiş olanlarını... Musiki hayatla o kadar bütünleşmiş olacak ki, notaların bittiği yerde hayat kendi bestesini icraya devam edecek, sen bile farkında olmadan... Duygular hiçbir anından eksik olmayacak yaşamın..."

Hayalleri

Yazının Devamı

Meclis haysiyeti

27 Şubat 1999


Son zamanların yükselen değerlerinden... Jet - Pa Holding'in sahibi Fadıl Akgündüz, televizyonda herkesin gözünün içine baka baka "Sergen'e yaptığım yatırımla 20 - 25 tane milletvekili satın alırdım" diyor... 15 - 20 milyara milletvekili satın alındığını söylüyor. Bazı şirketlerin bu işi gizlice yaptığını ekliyor. Kendisinin 2 FP'li ve 6 DYP'li milletvekilini desteklediğini (satın aldığını) gizlemiyor.
Bu sözler 60 milyonluk ülkede yankılanırken...
TBMM Başkanı Hikmet Çetin kalkıp tek kelimelik yanıt vermiyor. Tepki göstermiyor. Kendi kontenjan adaylığı konusunda hayli enerjik davranan Hikmet Bey, Meclis'in bir satılık adamlar topluluğu olduğu iddiasına karşı susuyor...
Böylece iddiayı kabullenmiş oluyor...
Aynı zamanda "Satılık adamlar meclisi"nin başkanı olmayı da içine sindirmiş bulunuyor.
Öte yanda milletvekili listesindeki yerini beğenmeyince isyan eden milletvekilleri ve adaylar da kendilerine vurulan "satılık" damgasına karşı gık demiyorlar...

Yazının Devamı

RTÜK'ten BTV'ye...

25 Şubat 1999


BTV adlı kanalın, seçim yasaklarını ısrarla ve inatla ihlal ederek DYP propagandası yapması, DYP ve Çiller karşıtı gazeteci ve politikacılara hakaretler yağdırması karşısında savcılıklarla RTÜK'ün gereken tepkiyi göstermediklerine ilişkin okurumuz avukat Noyan Özkan'ın görüşlerine dün yer vermiştik. Bir RTÜK üyesi konuyu kendileri açısından şöyle açıkladı:
- Sözünü ettiğiniz yayınlar, özellikle de altyazılar nedeniyle BTV'ye bugüne kadar 20 defadan fazla birer günlük yayın yasağı koyduk ama onlar yine de bildiklerini okumaya devam ettiler. RTÜK olarak, altyazılar yoluyla işlenen suçlara daha uzun süreli kapatma cezası verilmesini tartıştık. Ancak hukuk müşavirliğimiz bunun hukuken mümkün olmadığını söyledi. Biz de bunun üzerine, uzun süreli kapatmayı mümkün kılacak bir yönetmelik hazırladık ve Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmesi için bir ay önce Başbakanlığa, onaya gönderdik. Bu yönetmelik yayınlanır yayınlanmaz BTV ya altyazılara son verecek ya da uzun süreli kapatma cezalarını göze alacak.
İllerde, ilçelerde yayın yapan kimi yerel televizyon kanallarının da seçim yasaklarını ihlal ettikleri konusunda inanılmaz sayıda şikayetler

Yazının Devamı

Niye Filipinler?

24 Şubat 1999


Bayram değil seyran değil eniştem... Pardon, bayram değil seyran değil Baba uçakla bile 10 saattan fazla tutan Filipinler'e niye gitti? Siz düşünedurun diyor, "Düşünür Gazeteci" Fahrettin Fidan'ın bir batında bulduğu olasılıkları sıralıyoruz.
1) Apo'ya "Yardım ve yataklık etmediği için!" Filipinler hükümetine teşekküre gitti.
2) Çankaya Köşkü'nde kabul edebileceği heyet kalmadığı için can sıkıntısını gidermek amacıyla gitti.
3) Dünyada ziyaret etmediği hiçbir ülke kalmaması için gitti.
4) İşadamı Kamuran Çörtük'ün Filipinler'deki yatırım olanaklarını incelemeye gitti.
5) Filipinler'i hala görememiş Çankaya Köşkü personeli, işadamları ve gazetecilere kıyak olsun diye gitti.

Yazının Devamı

Futbol meraklısı...

23 Şubat 1999


Okurumuz Mustafa Öncül, "Futbol meraklısı vatandaş"ın resmini çizip yollamış Açık Pencere okurlarına... Okuyalım....
* Bizim spor meraklısı vatandaş, akşam eve geldiğinde, alt - üst eşofmanlarını giyer öyle oturur. Evde olduğu sürece eşofman üzerinden çıkmaz.
* Bizim spor meraklısı vatandaş, bakkala ekmek almaya giderken ayağına spor ayakkabısını giyer, ama ipini bağlamaz.
* Bizim spor meraklısı vatandaş, gazeteyi spor sayfasından okumaya başlar. Ve orada da bitirir.
* Bizim spor meraklısı vatandaşın tüm takımların kurtuluşu ve şampiyonluğu üzerine söyleyecek bir fikri vardır ama kendi hayatının kurtuluşu üzerine hiçbir fikri yoktur. Kendi kurtuluşunu Allah'a, memleketin kurtuluşunu büyüklerine havale eder.
* Bizim spor meraklısı vatandaş, önce televizyonda maçı izler; sonra da tüm kanalların tüm haber ve spor programlarında aynı maçın gollerini ve önemli anlarını... Ertesi gün boyunca futbol konuşur...

Yazının Devamı