Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Siyasi partiler seçimde kullanmak üzere şarkı arıyormuş. Arkadaşımız Fahrettin Fidan bu konuda kendilerine yardımcı oluyor:
DTP
Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç.
xxx
CHP
Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime.
xxx
DSP
Sen hep beni mazideki halimle tanırsın
x x x
DYP
Ateş olup yaksan da
Gonca güller taksan da
Ahu olup baksan da
Affetmem asla seni.
x x x
İP
Birgün sevdiğimi anlayacaksın
O zaman ellerin bomboş olacak
Beni kaybedecek ağlayacaksın
Gücüme gidiyor böyle yaşamak.
x x x
ANAP
Neremi, neremi, neremi?
Hiçbir yerini, hiçbir yerini, hiçbir yerini...
Neremi, neremi, neremi?
Hiçbir yerini, hiçbir yerini, hiçbir yerini...
x x x
SEÇMEN
Yalancının birine, kapıldı kandı gönül
İnandı yandı yine, çekilmez oldu ömür...

Mustafa Kul...

Dünkü "Baykal'ın Aa Takımı" başlıklı yazı CHP liderinin kontenjanları profesyonel olmayan politikacılar için kullanacaklarını söyleyip profesyonel isimleri aday göstermesindeki çelişkiyle ilgiliydi... Sonu da kimi isimlerle ilgili esprilerle bitiyordu. Mustafa Kul'un aday gösterilmesindeki sebebi "Olası bir deprem sonrası konut ihalelerini organize etmek için" diye yazmıştık şaka yollu... Mustafa Kul'u "Liderlerin Mal Varlığı" ve "Bosna paraları" komisyonlarındaki aktif çalışmalarından tanıyoruz. Dürüst bir isim olduğuna kuşkumuz yok. Erzincan depremiyle ilgili ise şunları söyledi dün bize:
- Erzincan depremi 1992'de koalisyona girmemizin hemen peşinden patlak verdi. Deprem konutları ihalesinde yüzde 50'ye varan tenzilat sağladık. Bundan rahatsız olan kimi müteahhitler benim Erzincan milletvekili olarak bazı müteahhitleri kayırdığımı iddia etti. Ama somut tek bir kayırmacılığımı gösteremediler. Dürüstlük dışı tek bir davranışımı gösterilirse siyasetten istifaya hazırım.

Seçimden önce sonra

Seçimden önce hatırlanacak sonra unutulacakların tam listesi:
Memurlar, emekli dul ve yetimler, çiftçiler, küçük esnaf, işsizler, düşünce suçluları, yazarlar, çizerler, sanatçılar, bilimum kültür insanları.
Seçimden önce unutulup sonra hatırlanacakların tam listesi:
Müflis işadamları,repocular, stokçu depocular,yağdanlıklar, milletvekili eş, dost ve akrabaları, para babaları...
Kenan Tunç

***
Keşke ölüme gösterdiğimiz sevgiyi yaşama da gösterebilsek...
***
E tipinden F tipi cezaevine geçilecekmiş...
Cezaeveleri aslında M (Mafya) tipi olmuş da bunu söyleyen yok...
***

Sokakta hüzün...

Evimizin penceresinden görünen sokak, çoğunlukla olduğu gibi yine hüzünlü. Akasyaların arasından geçen o sokağın hüznü tenhalığından ve kimsesizliğinden gelir. Dibinde eskiden tek bir apartman vardı: Sadık Bey Apartmanı... Barış Manço 1973 yılında o apartmana taşınmış. İki yıl sonra bir gün karşı komşusu Berrin Çağlar'ın telefonu bozulmuş. O gün orada misafir olan Lale, ablası Berrin'in evinden çıkmış, karşı komşunun kapısını çalmış:
- Sizden bir telefon açabiliyor miyim?
- Eğer benimle evlenirsen evet, demiş Barış...
- Elbette, diye karşılık vermiş espriye Lale...
Barış
ile Lale 1978 yılında evlenmişler... Biz bir alt katlarına o yıllarda taşındık... Çocuklar o apartmanda doğdu büyüdü... Barış bugün melodileri kalplerde çalınan duygulu şarkılarını o apartmanda besteledi. Her sabah evden çıkarken karşıdaki kız lisesinin camlarına yığılan öğrencilerin alkışları ve sevgi çığlıklarıyla başladı güne... O hüzünlü sokağı arşınladı yıllarca.
Sonra bugün yaşadığı eve geçti. Son yıllarda televizyon programlarına ağırlık verdi. Dünyayı dolaştı, evlerimize taşıdı.
Dün sabah o sokak yine hüzünlüydü.. Çoğunlukla olduğu gibi...
Bir sevgili yakınıyla konuştuk... Barış'ın eşi Lale'ye geçenlerde:
- 1999 yılında bütün hayatımı değiştireceğim, dediğini anlattı.
Şarkılarını topladığı Mançoloji adlı albümünü hazırlarken yapılan röportajda "Artık kaset yapmayacağını" anlatırken Türkiye'nin geldiği yere ilişkin umutsuzluğunu anlatıyordu açık açık. Müzikle birlikte hayatını noktalaması tesadüf değil karamsar bir içgüdünün zorlaması olmalıydı.
Medyadan sık yakınırmış... "Beni halkın dışında kimse anlamıyor" dermiş medyayı kastederek.. Ve gülerek:
- Hiçbir zaman gazetelerin birinci sayfasına resmimi koymadılar, diye sitemini eklermiş...
O yakını:
- Aydın kesim onun halkla bütünleşmesine karşı küçümseyici bir tavır aldı, diye sürdürdü sözü, ama o yolunu değiştirmedi. Halkın kendisini ne kadar çok sevdiğini iyi biliyordu. Ama yine de ölümünün böylesine büyük bir sevgi seli yaratacağını sanmam ki tahmin etmiş olsun...
Sonra ekledi:
- Kimseye ne böyle bir ölüm nasip oldu, ne böyle bir hayat...
Barış
'ı hayattayken alkışlamayı unutanların şimdi gözyaşı dökmelerini acıyla anarak... Ve O'nun "yüzbinler"i kendi sevgisinde birleştirmesinde teselli bularak...
Sevgili Lale, Doğukan, Batıkan, Berrin... Ve diğer yakınları...
Sizler de aynı sevginin odağısınız her zaman... Eşi görülmemiş bu sevgi mirasının acınızı mutluluğa dönüştürmesini diliyorum.


Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr