Melih Aşık

       Devletin PKK'ya karşı kullanmak üzere satın aldığı silahlar Hizbullah'ın eline nasıl geçti?
       Müfettişler bu sorunun yanıtını araştırıyorlar. Bizler de milletçe nefeslerimizi tutmuş, saf saf soruşturmanın sonucunu bekliyoruz.
       Hatırlanacaktır; Susurluk skandalı patlak verdiğinde de çetenin kullandığı bazı silahların devlete ait silahlar olduğu ortaya çıkmış ve hemen bu konuda soruşturma açılmıştı...
       Dün meraklanıp bu soruşturmanın sonucunu araştırdık. Aradan iki yıldan fazla süre geçmesine karşın hala sürüyormuş.
       Soruşturma malumunuz iki anlamlı bir işlem... Ya bir karanlık olayı aydınlığa çıkarmayı amaçlıyor... Ya da bir konuda kamuoyunu uyutmak için uygulanıyor.
     Â- Falanca konu ne oldu, devlet ilgilenmedi mi?

       TBMM bünyesinde kurulan Araştırma Komisyonu, "Üniversite giriş sınav sistemi, YÖK ve İstanbul Üniversitesi Rektörü" yle ilgili soruşturma yapıyor. Bu soruşturmanın İÜ Rektörü Kemal Alemdaroğlu ve YÖK Başkanı Kemal Gürüz' ü hedef aldığı iddiaları sürerken... Soruşturmanın İstanbul ayağında yalnızca İÜ Rektörü Kemal Alemdaroğlu'na muhalif öğretim üyelerinin ifade vermeye çağrılması dikkati çekiyor... Bu arada Marmara Bölgesindeki 21 ayrı üniversitenin rektörlerinin yayınladığı bildiri önümüze geliyor... İTÜ, Boğaziçi, Uludağ, Mimar Sinan, Trakya, Yıldız Teknik, Balıkesir, 18 Mart, Gebze Yüksek Teknoloji, Kocaeli, Sakarya, Işık, Bilgi, Yeditepe, Doğuş, İstanbul Kültür, Maltepe, Bahçeşehir, Haliç ve Marmara üniversitelerinin rektörleri, çağrılmaları hakkında "üniversite sistemi hakkında tarafsız ve kapsamlı bilgi verebileceklerini" söylüyorlar...
       Eğer TBMM Komisyonu'nun üniversite sorunlarını öğrenmek gibi bir derdi ve merakı varsa öncelikle rektörleri dinlemesi gerekmez mi? Unutmuşlar bunu... Ama yine de geç kalmış sayılmazlar... Rektörler kendiliklerinden ifade verme önerisinde bulunuyor. Herhalde Komisyon (şeklen de olsa) bu öneriyi ve dolaysıyla

       Aşıklar... Sevgililer.. Sevenler... Adına ne derseniz deyin.. Kalbinde bir baÅŸkası için iyilik ve sevgi taşıyan herkes için... Bir küçük armaÄŸan. Rahmetli Turgut Uyar'dan bir ÅŸiir...
       ***
       Ä°kimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
       Åžu kaçamak ışıklardan ÅŸu ÅŸeker kamışlarından
       Åžu bebe diÅŸlerinden güneÅŸlerden yaban otlarından
       Durmadan harcadığım ÅŸu gözlerimi al kurtar

       Ä°zmir Barosu Ä°nsan Hakları Merkezi, ortaokul öğrencileri arasında bir anket yapmış. Avusturya merkezli "Yeni Vatan" gazetesinin verdiÄŸi habere göre anket sorularından biri ÅŸu:
      "Devlet dendiÄŸinde aklınıza ne gelir?"
       Verilen yanıtların bazıları da şöyle sıralanıyor:
       * "Baba" gelir.
       * Kutsal ama hiçbir iÅŸe yaramayan otorite gelir.
       * Sahtekarlık geliyor.

     Â"Ä°nsan kaynakları" sayfalarında verilen ilanlarda yer alan slogan cümlelerin arkasında hangi gerçekler var? Ä°lan veren ÅŸirketin dilinin altındaki nedir? Ä°ÅŸte Ä°nternet'te dönüp dolaÅŸan bir açıklayıcı metin...Bakınız hangi slogan ne anlama geliyormuÅŸ:
     Â"Alanında lider olan kuruluÅŸumuz için"
       Zaten bu alanda dikiş tutturan firma çok az. Biz o firmalar arasında lideriz.
     Â"Liderlik becerilerine sahip..."
       Bir yönetici sorumluluğuyla davranacak, ancak ondan hem daha az kazanacak, hem de daha az saygı görecekseniz. İşinize gelirse...
     Â"Prim ve kar paylaşımı esasına göre rekabetçi ÅŸartlarda çalışacak..."

       Hizbullah'ın yarattığı vahÅŸet sahneleri her akÅŸam televizyon kanallarından seyircinin üzerine boca edilirken... Gazeteler bir baÅŸka geliÅŸmeyi aktarıyor... Örgüt lideri Hüseyin VelioÄŸlu'nun mezarı türbeye dönmüş... Hergün yüzlerce insan mezarın başına geliyor, dualar ediyor, adeta ÅŸov yapıyormuÅŸ... Avukat Åženal Sarıhan'la bu konuyu konuÅŸuyoruz. Söyledikleri mi?
      - Mezar ziyareti Ä°slam dininde yeri olan birÅŸey... Ölenin hısımları - akrabaları istedikleri zaman giderler, ziyarette bulunurlar. Ama sözünü ettiÄŸiniz olayda Hüseyin VelioÄŸlu'nun ziyaretine gidenler sadece hısım - akrabası olan kiÅŸiler deÄŸil. BaÅŸkaları da var ve o insanlar, bu kiÅŸiyle ortak görüş içinde olduklarını göstermek istiyorlar. Böylesi vahÅŸete bir anlamda destek verdiklerini, arka çıktıklarını anlatmak istiyorlar...       Åženal Sarıhan devam ediyor:       - YaÅŸları 18 - 25 arasında deÄŸiÅŸen bir grup genç gizli örgüt üyesi olmak suçundan Ankara DGM'de yargılanıyorlar ve ben de bunlardan bazılarının avukatıyım. Mahkeme dosyasında bazı gençlerin örgüt üyeliÄŸine kanıt

       KuruluÅŸu Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar uzanan Camialtı ve Haliç tersaneleri kapanıyor... ÖzelleÅŸtirme Yüksek Kurulu, bu tersanelerde çalışan işçilerin tazminatlarının ödenerek iÅŸlerine son verilmesi kararı aldı... Rivayet o ki... Haliç Tersanesi'nde küçük bir gemi bakım onarım ünitesi kalacak, Camialtı'nın bulunduÄŸu alana ise yeni bir "Polis Koleji" inÅŸa edilecek.
       GeliÅŸmelerle ilgili olarak Ä°stanbul üzerine "proje"leri olan insanlara danıştık... Fikirlerini aldık... Birlikte okuyalım:
      Bahattin Yücel (Eski TÃœRSAB BaÅŸkanı): Camialtı tersanesi Osmanlı döneminden kalma ilk ve tek tersane... O açıdan tarihi önemi var. Ayrıca ÅŸu aralar malum Yunanistan ile iliÅŸkilerde geliÅŸme yaÅŸanıyor. Camialtı tersanesi bu açıdan da ilginç bir geçmiÅŸe sahip... O bölgede yerleÅŸik Rumların kökeni, Osmanlı döneminde Sakız Adası'ndan "forsa" olarak getirilip tersanede çalıştırılan Rumlara kadar uzanır. Bence tersanelerin bu tarafını vurgulayan, deniz ve deniz turizmiyle ilgili bir yapılanmaya gidilmesi ya da yine bu yönü öne çıkaran bir müze olarak deÄŸerlendirilmesi

      Yılmaz Güney'le ilgili tatsız tartışmanın bir faydası oldu.. Bilvesile anılar tazelendi... Pazar günü kütüphanede Hasan Kıyafet'in "Mahpus Yılmaz Güney" adlı kitabı takıldı gözümüze... Öyle böyle deÄŸil.. Yılmaz Güney'in ömrünün ömrünün beÅŸte birinden fazlası, tam 11 yılı hapishanelerde geçmiÅŸ. Ä°lk mahpusluÄŸu 18 yaşında yazdığı bir hikayeden dolayı... Bir işçi kıza iliÅŸkin hikayede geçen:
      - EÄŸer herkes eÅŸit olsaydı burası bir cennet olurdu,
       cümlesinde savcının komünizm propagandası bulması yüzünden 1,5 yıl hapis yatmış. Sonra gerisi...
      Hasan Kıyafet'in kitabında Yılmaz'la hapis yatmış sayısız mahkumun anısı var. Ä°mralı'da Yılmaz'la birlikte yatan Ahmet Cebeci anlatıyor:
       - Bir gün izne çıkacağım. Rahmetli, "Dayı harçlığın var mı?" dedi. Var yeÄŸen dedim. Yine de elini cebime soktu. Bir ÅŸeyler bıraktı.
       Neyse, oradan Ä°zmit'e geldim. Ä°zmit'te Samsun arabalarını bekliyorum. Hava karardı. Hafiften yaÄŸmur atıştırıyor. Yer yok, ÅŸoförün yanına