Hizbullah'ın yarattığı vahşet sahneleri her akşam televizyon kanallarından seyircinin üzerine boca edilirken... Gazeteler bir başka gelişmeyi aktarıyor... Örgüt lideri
Hüseyin Velioğlu'nun mezarı türbeye dönmüş... Hergün yüzlerce insan mezarın başına geliyor, dualar ediyor, adeta şov yapıyormuş... Avukat
Şenal Sarıhan'la bu konuyu konuşuyoruz. Söyledikleri mi?
     Â
- Mezar ziyareti İslam dininde yeri olan birşey... Ölenin hısımları - akrabaları istedikleri zaman giderler, ziyarette bulunurlar. Ama sözünü ettiğiniz olayda Hüseyin Velioğlu'
nun ziyaretine gidenler sadece hısım - akrabası olan kişiler değil. Başkaları da var ve o insanlar, bu kişiyle ortak görüş içinde olduklarını göstermek istiyorlar. Böylesi vahşete bir anlamda destek verdiklerini, arka çıktıklarını anlatmak istiyorlar...
      Şenal Sarıhan devam ediyor:
     Â- YaÅŸları 18 - 25 arasında deÄŸiÅŸen bir grup genç gizli örgüt üyesi olmak suçundan Ankara DGM'de yargılanıyorlar ve ben de bunlardan bazılarının avukatıyım. Mahkeme dosyasında bazı gençlerin örgüt üyeliÄŸine kanıt olarak gösterilen ÅŸey nedir, biliyor musunuz? Ben söyleyeyim. Mezar ziyareti yapmak! Örgüt lideri ya da üyesi olduÄŸu iddia edilen kiÅŸinin mezarını ziyaret etmiÅŸler, bu da savcı ya da mahkeme tarafından örgüt üyesi olduklarının kanıtı sayılıyor. Söz konusu kiÅŸi solcu olunca mezar ziyaretini örgüt üyeliÄŸine kanıt olarak kabul eden mahkemeler, aynı ÅŸeyi saÄŸcılar - ÅŸeriatçılar yapınca her nedense böyle düşünmüyor. Bu çifte standart insanı haliyle isyan ettiriyor.
Güzel Haliç...
      ODTÜ mezunu şehir ve bölge plancısı
Yeşim Köksal, okul yıllarında İstanbul'da tarihi yarımaada ve Haliç çevresinde etüd yapma olanağı bulmuş... Özelleştirme Yüksek Kurulu'nca kapatılmasına karar verilen Camialtı ve Haliç tersaneleriyle ilgili dünkü haberimiz üzerine geçtiği
e - mail notunda diyor ki:
      "Haliç'teki tersanelerin yıkılmasına taraftar değilim. Bu tersanelerin korunarak farklı işlevlerle donatılması kanımca en doğrusu... Türk denizciliğine ilişkin bir müze ya da kültür ve kongre merkezi olarak değerlendirilmesi çok uygun olur. Böyle bir uygulama köhneleşmekte olan Haliç'in çehresini de büyük ölçüde değiştirir..."
Patates krizi...
      Milyonlarca ton patates tarlada kalmış... Krizi çözmek için herkes seferber... Tarım Bakanı millete daha çok patates yedirmek için reklam filmi hazırlanacağını açıklıyor. Filmde patates yediği halde şişmanlamayan mankenler rol alacakmış. Patates kriziyle ilgili görüşlerini almak üzere
Erman Toroğlu'nu arıyoruz... Malum...
Erman Hoca, futbol yorumculuğunun yanısıra Hal'de sebze ve meyva ticareti yapıyor... Reklam filminden haberi yokmuş:
     Â
- 5.5 milyon ton patatesin tüketimini sağlamak üzere mankenlerden yararlanacaklarmış... dememize kalmıyor,
Erman Hoca atılıyor:
     Â
- Patatesleri mankenlere mi yedireceklermiş?..      Sonra da ekliyor:
     Â
- Üretim planlaması yapmayın, patates dağları oluşsun, sonra da "Mankenli tanıtım"
la vatandaşa zorla patates yedirmeye çalışın. Ömür bu adamlar...
      ***
     ÂEmekli maaşı artık postayla eve gelecekmiÅŸ... Devlet diyor ki yani; "Artık banka kuyruÄŸunda deÄŸil, rahat rahat evinde öl bu maaÅŸla!.."
      Cihan Demirci      ***
Sol haklı çıktı...
      Yıllardır iktidarı elinde tutan ve ülke kaynaklarını har vurup harman savuran sağ siyasetçi, solcuların yurtsever bir çıkışını gördü mü hemen o basmakalıp teraneye sarılır:
     Â
"Efendim bunlar zamanında televizyon ve köprüye de karşı çıkmıştı..."       Doğru ama eksik... Sol, yalnız televizyon ve köprüye değil daha pek çok yanlış girişime de karşı çıktı. Ancak bunların kaçında haksız çıktı? Önemli olan bu...
     Â
İlhan Selçuk sütununda bir döküm yapmış... Birlikte okuyalım:
      *
"Demiryollarına kıymayın" dedik; haklı çıktık.
      *
"Parasal ekonomiye bağlanmayın, paradan para kazanmakla kalkınma olmaz" dedik; haklı çıktık.
      *
"Devleti `iti ite kırdırmak'
siyasetine alet etmeyin" dedik; haklı çıktık.
      *
"İmam - hatip okullarını temel eğitim okullarına dönüştürüp Öğretim Birliği'ni yıkmayın" dedik; haklı çıktık.
      *
"İrticayı beslemeyin, siyasal iktidarı dine alet etmeyin, sandıktan çıkmak için Müslümanlığı kullanmayın" dedik; haklı çıktık.
      *
"Dış borçlanmaya bel bağlamayın, iç borçlanmayla da bir yere varılmaz" dedik; haklı çıktık.
      *
"Anadolu'nun Doğusu ile Batısı arasındaki servet - sefalet uçurumunu derinleştirmeyin, sonu felaket olur" dedik; haklı çıktık.
      *
"KİT'leri seçim kuluçkalığı gibi kullanmayın, sonu kötüdür, ekonomiyi batırırsınız" dedik; haklı çıktık.
      *
"İdam cezasını kaldırın, özgürlükleri çiğnemeyin, temel hakları tanıyın, sonra ülke içinden çıkılmaz bir tuzağa yuvarlanır" dedik; haklı çıktık.
      *
"Laik cumhuriyeti sola kapatıp sağa açarak demokrasiye varılmaz" dedik; haklı çıktık.
      *
"Köprüler tuzağına girmeyin, İstanbul cehenneme dönüşür" dedik; haklı çıktık.
      *
"Bu gidişatla, çete - mafya devletine dönüşürüz" dedik; haklı çıktık.
      Yaz yaz bitmez; dün söylenenler bir bir çıktı. Keşke çıkmasaydı.
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr