Â
"İnsan kaynakları" sayfalarında verilen ilanlarda yer alan slogan cümlelerin arkasında hangi gerçekler var? İlan veren şirketin dilinin altındaki nedir? İşte İnternet'te dönüp dolaşan bir açıklayıcı metin...Bakınız hangi slogan ne anlama geliyormuş:
     Â
"Alanında lider olan kuruluşumuz için"      Zaten bu alanda dikiş tutturan firma çok az. Biz o firmalar arasında lideriz.
     Â
"Liderlik becerilerine sahip..."      Bir yönetici sorumluluğuyla davranacak, ancak ondan hem daha az kazanacak, hem de daha az saygı görecekseniz. İşinize gelirse...
     Â
"Prim ve kar paylaşımı esasına göre rekabetçi şartlarda çalışacak..."      Karı biz üst yönetim olarak bir kere kendi aramızda pay edelim hele. Bu rekabetci ortamda geriye bir şey kalırsa siz de paylaşırsınız.
     Â
"Eğlenceli bir ortamda çalışmak isteyen..."      Çalışanlarımız arada sırada çocuklarını da işe getiriyor. Her yılbaşı ortalığı krepon kağıtları ve balonlarla süsleyen 3-5 salak da bizde çalışıyor. Bizim kadar eğlenceli şirket az bulunur.
     Â
"Kendisini ve etrafındakileri motive edebilecek..."      Yönetim olarak bizim sizlerin sorularını cevaplayacak ne zamanımız ne de motivasyonumuz var. Bu işi siz kendiniz yapacaksınız..."
     Â
"Prezantabl..."      Bayan adaylar için güzel bacak zorunluluktur. Tabii o bacakları prezante edecek bilgi ve görgü de gereklidir.
     Â
"Hızlı ve esnek çalışma temposuna uyum sağlayabilecek..."      Haftada 60 saat çalışıp 40 saatlik ücret alacak esnekliğe sahip birilerini arıyoruz.
     Â
"Müşteri memnuniyetini herşeyin önünde tutan..."      Kendi mutsuz da olsa müşteriye güleryüz gösterecek, müşteriyi memnun etmek için ona nesi varsa sonuna kadar verebilecek saftiriklere ihtiyacımız var.
"Ücret tatminkardır..."
      Bu pozisyon için aklımızdan geçen ücreti kabul etmeniz bizi ziyadesiyle tatmin edecektir.
     Â"Çözüm üretici, sorunların üstüne gitmesini bilen..."
      Tepeden tırnağa kaosa batmış bir şirkete adım atmak üzeresiniz.
     Â"GeniÅŸ beceri ve yetenekleri olan..."
      Geçen ay işten ayrılan üç kişinin de işini yapacak, hepsinin yerini dolduracak birini arıyoruz.
Köşe taşları
      İktidardaki üç parti
Süleyman Demirel'i tekrar cumhurbaşkanı yapmak için engin çabalar sarfederken, bu gayretin sebeplerini merak edenlere ışık tutalım. En azından sebeplerden biri aktaralım. Emekli Orgeneral
Kemal Yavuz'u dinliyoruz:
      " Türkiye'de iktidar sahibi olanlar her alanda büyük hatalar yapıyorlar. Yaptıkları bu hatanın farkındalar. Halk da farkında. Bu nedenle iktidardan uzaklaşırlarsa halkın hesap soracağını biliyorlar. Bu hesaptan kaçtıkları için de iktidarda kalmak içinde ellerinden geleni yapıyorlar...
      Buna Cumhurbaşkanı da, Başbakan da, bakanlarda, milletvekilleri de dahil. Hepsi birbirinin açığını biliyor. Bunu birbirlerine karşı kullanıyorlar, bu yolla menfaat sağlıyorlar.
      Bu sistemi kırmak için köşe taşlarını sökmek lazım. Bu taşlar sökülür ise, onlar da giderler. O nedenle sımsıkı birbirlerini tutuyorlar."
     Â
      *
"Bir insanın makosenlerini giyip yarım mil yürümeden onu yargılamayın"     Â
Kızılderili SözüGündelik akıl
      Batman Valisi
Salih Şarman silah ithal etmeye yetkisi olmadığı halde 1994 yılında zamanın Başbakanı
Tansu Çiller'in özel izniyle 2 milyon 700 bin dolarlık silah ithal ediyor. Oluşturulan 1000 kişilik özel kuvvete dağıtıyor. Ancak bu silahların 500 bin dolarlık kısmı o gün bugün ortada yok. Böyle bir ithalata nasıl izin verilmiş? Nerede kayıp silahlar?
     Â
Tansu Çiller bu konuda hafıza kaybına uğramış durumda! Hatırlamıyor!
      Batman Valiliğinde bu silahlara ait kayıtlar aranıyor. Bulunamıyor!
      Kayıp silahların Hizbullah'a verildiği yolunda kuşkular artıyor.
      Malum Hizbullah o zamanlar "halkı koruyan"(!) bir örgüt...
      Devlet yöneticileri Hizbullah'a o gözle bakıyor.
      Neden kendi elleriyle Hizbullah'a silah da dağıtmasınlar?
      Bu ülkeyi yönetenlerin en büyük özelliği gündelik çözümlerde çok başarılı olmalarıdır. Günlük çözümün bir gün sonra başa saracağı belayı ise düşünemezler. Ya da düşünmezler.
      Gündelik çözüm ucuza gelir, pahalıya malolur...
      Faturayı da tabii her zaman halk öder. Şimdi olduğu gibi...
"70'i aşmamalı!"
      Portekiz'in Ankara Büyükelçisi
Jose Vilede dün öğle yemeğinde Türk dostlarıyla birlikteydi... Hoşbeş arasında söz dönüp dolaşıp kadın - erkek birlikteliğine gelince, Büyükelçi
Vilede büyükbabasının çok sevdiği, dilinden düşürmediği bir sözünü aktardı:
      "
Büyükbabam, birarada yaşayan kadınla erkeğin yaşlarının toplamının kesinlikle 70'i geçmemesi gerektiğini söylerdi. Ona göre erkek 40 yaşında ise kadın en fazla 30 yaşında olmalıydı...Erkeğin yaşı 45 mi, kadın 25 olmalı, erkek 50 mi, kadın asla ve asla 20'sinden büyük olmamalı, yoksa mutluluk olmaz, derdi..."      Büyükbaba bu düşüncesini kendi hayatında uygulamış mı?
      Büyükelçi
Vilede bu konuda ser verdi, sır vermedi.
TRT'nin içinden...
      Politikanın Nabzı programı için TRT içinde geliştirilen espri:
      "Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından hazırlanıp sunulan `Politika'nın Nabzı' programının bu haftaki konuğu Sayın Kurtul Altuğ"...
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr