Futbol dersi...

24 Mart 2000


       Galatasaray'ın baÅŸarıları siyasetçilerimizi de coÅŸturdu. Siyaset erkanının önde gelen temsilcileri Cimbom tribününde hop oturup hop kalkıyor... Peki ya... Kendi alanlarındaki performansları?.. BaÅŸarının ön koÅŸulu olan "ekip" çalışmasına verdikleri deÄŸer?.. "Ekip" üyelerini doÄŸru mevkilerde deÄŸerlendirme becerileri?.. Adam yetiÅŸtirme yetenek ve istekleri?.. Hak getire...
      "Terim'li düşünceler" baÅŸlığı altında önceki gün Galatasaray'ın baÅŸarılarından siyasetçilerin çıkarması gereken dersleri sıralamıştık... Darphane eski Genel Müdürü Raif Bakova, o yazımıza bir küçük anekdot ilave ediyor:       - 1998'de Dünya Darphane Yöneticileri Toplantısı'na katılmıştım. Tüm darphane genel müdürleri oradaydı. Onlardan ikisi; Avusturya ve Polonya Darphane Müdürleri, birkaç hafta sonra emekliye ayrılacaklarını anlatıp aynen şöyle dediler:        "Yerlerimize birinci genel müdür yardımcılarımız geçecek. Bu görevi üstlenecekleri yıllar önceden belliydi; buna hazırlanıyorlardı.."       O arada bir de yarışma yapıldı.

Yazının Devamı

Paramızla reklam

21 Mart 2000


       İstanbul'da Tayyip Erdoğan'ın belediye başkanlığı dönemiyle birlikte "gelenek" haline geldi... Ali Müfit Gürtuna da sürdürüyor... Başkanımız, kentin dört yanındaki dev ilan panolarında en yakışıklı pozuyla gülümseyerek kutluyor bayramımızı... Aynı ilanlar gazetelerde de yayımlanıyor...
       Başkan bunların parasını cebinden ödese mesele kalmayacak... Çünkü neticede kendi reklamını yapıyor...
       Geçen bayram "Eğer bu paralar belediye bütçesinden ödeniyorsa ayıp!" diyerek konu etmiş; belediyeden konuya açıklık getirecek herhangi bir yanıt da alamamıştık.
       Bu bayram yine aynı şey oldu... Kentin dört yanı Gürtuna'nın bayramlık posterleriyle kaplandı...
       Kampanyayı yürüten reklam ajansının sahibi Ali Aydın Yeliner'e danıştık dün:
     Â- Ali Müfit Bey'in bayram ilanları için ÅŸehir genelinde kaç "bilboard"dan yararlanıldı?       - 800... Ayrıca 550 "Wall" afiÅŸ, Metro'ya 300 afiÅŸ, otobüs duraklarına 5000 afiÅŸ, deniz otobüsü iskelelerine 100 afiÅŸ asıldı. 1000 adet bez afiÅŸ kullanıldı, 9 ayrı gazetede ilan yayımlandı.       - Kampanyanın parasal bedeli?       - 40 bin dolar.       - Bu para belediye bütçesindeki hangi

Yazının Devamı

Çocukluğa özlem

12 Mart 2000


       Bu belge ile resmi olarak yetiÅŸkinlikten istifa ettiÄŸimi bildiririm. Tekrar 8 yaşın tüm sorumluluklarını kabul etmeye hazırım.
       YaÄŸmur sonrası çamurlu sularda tahta parçası yüzdürmek, kayalarda yürümek istiyorum.
       Çikolatanın paradan daha iyi olduÄŸunu, çünkü daha tatlı ve yenilebilir olduÄŸunu düşünmek istiyorum.
       Sıcak bir yaz gününde bir meÅŸe aÄŸacının gölgesinde oturup arkadaÅŸlarımla limonata satmak istiyorum.
       Hayatın daha basit olduÄŸu zamana dönmek istiyorum.
       Bütün bildiÄŸin; renkler, çarpım tablosu ve ninniler... Ama bu kadar az bilmek seni rahatsız etmiyor, çünkü ne bilmediÄŸini bilmiyorsun ve umurunda da deÄŸil.

Yazının Devamı

Ä°ran'da Cimbom...

11 Mart 2000


       Bir süre önce Ä°ran seçimlerini izlemek üzere Tahran'a giden gazeteci arkadaşımız RuÅŸen Çakır anlattı.... Galatasaray, Ä°ranlı futbolseverler arasında da çok seviliyormuÅŸ... Diyor ki RuÅŸen:        - Tahran'da uydu antenlerle izlenen Türk televizyonlarındaki maç yayınları büyük ilgi görüyor. Türkiye ligindeki bütün maçlar izleniyor da, mesela Fenerbahçe'den bahseden hiç yok Ä°ran'da... Taksi ÅŸoförleriyle bol bol Galatasaray ve Hakan Şükür muhabbeti yaptık...      Anadolu Ajansı'nın Tahran muhabiri Sami GürdaÄŸ'la konuÅŸuyoruz telefonda. O da benzer ÅŸeyler anlatıyor:
       - Evet, Galatasaray Ä°ran'da çok seviliyor. Bunda TV'den izlenen baÅŸarılarının yanısıra Türkiye'de okuyup dönen Ä°ranlıların Galatasaray'a duyduÄŸu sempati de etkili oluyor. Özellikle Hakan Şükür çok seviliyor. Hakan'ı Hertha Berlin'de oynayan Ä°ranlı santrafor Ali Daei'ye benzetiyorlar... Ali Daei de Ä°ranlı futbolseverin gözünde "Åžaban" tiplemesi içindedir, ama çok sevilir... Ä°ranlıların Galatasaray'a duyduÄŸu sevginin yanında bir de beklentileri vardır hep... Merak ederler; "Y

Yazının Devamı

Neden 8 Mart?

10 Mart 2000


       Geriye kalan 364 günün herhangi biri deÄŸil de neden 8 Mart "Kadınlar Günü"ne ayrılmıştır?.. Elbet o günün bir anlamı var... 1857 yılının 8 Mart günü New York'ta 40 bin kadın "Sekiz saatlik çalışma süresi ve eÅŸit iÅŸe eÅŸit ücret" sloganıyla yürümüş, olay sırasında çıkan yangında 100'den fazla kadın işçi yaÅŸamını yitirmiÅŸ...
       Kadınlar Günü kadınlara iltifat günü deÄŸil, onların hak arama mücadelesini simgeleyen gündür.
       8 Mart günü Türkiye'de kadınlar Ä°stanbul ÅžiÅŸli ve Ankara Sincan'da açık hava mitingleri düzenlediler.
       Dün baktık... Türkiye'nin en çok satan iki gazetesi birinci sayfalarında bu olayı görmezden gelmiÅŸti.
       Konya'da 50 kadar kadın coplanmış... Diyarbakır'da yürüyüşe izin verilmemiÅŸ... Bergamalı kadınlar ÅŸalvarlı oldukları gerekçesiyle Anıtkabir'e alınmamış...
       Bunlar da Kadınlar Günü kutlamalarına iliÅŸkin diÄŸer haberler...

Yazının Devamı

Don istihbaratı!..

9 Mart 2000


       Meclis kulisindeki dünkü sohbetin konusu dönmüş dolaÅŸmış istihbarat örgütlerine gelmiÅŸti. Tarihi konulardaki geniÅŸ kültürüyle tanınan ANAP Ä°stanbul milletvekili Yılmaz Karakoyunlu, tarihimizdeki en etkili ve yaygın istihbarat örgütünün PadiÅŸah Abdülhamit'in kurduÄŸu hafiye teÅŸkilatı olduÄŸunu anımsattıktan sonra, bu teÅŸkilatın zaman zaman ne denli ipe sapa gelmez istihbarat çalışmaları (!) yaptığını da bir örnekle anlattı:
       - Abdülhamit bir gün kafasına esmiÅŸ, kendisini korumakla görevli Arnavut muhafızların giydikleri üniformaları deÄŸiÅŸtirmeye karar vermiÅŸ. Kendisine yeni üniformanın ne renk olmasını emrettiÄŸi sorulduÄŸunda, hiç düşünmeden, "Pembe renk olmasın da ne olursa olsun!.." diye yanıtlamış... "Niçin pembe olmasın?" diye sorulduÄŸunda da yanıtı çok kısa olmuÅŸ:
      "Pembe renkten nefret ederim!.."
       Aradan birkaç gün geçmiÅŸ; hafiyelerinden biri, kendisine müthiÅŸ bir istihbarat getirmiÅŸ:
      - Çok sevdiÄŸiniz yaveriniz Fehim PaÅŸa'nın karısı pembe don giymektedir Hünkarım!

Yazının Devamı

Mal bildirimi (2)

8 Mart 2000


       BaÅŸbakanlığın devlet kurumlarına gönderdiÄŸi birkaç satırlık bilgi notunda meramını ifadeden aciz kaldığını dün yazmıştık. Olayın büyük karmaÅŸalara yol açtığını dün öğrendik.. Önce olayı annımsayalım...
       BaÅŸbakanlık devlet kurumlarına gönderdiÄŸi yazılı bilgi notunda devlet memurlarının mal bildirimlerini "Hem yazılı forma, hem diskete yüklemelerini" istemiÅŸti. Bunun sebeb - i hikmetini sorduÄŸumuzda ise:
      - Hem form hem diskete gerek yok, ikisinden biri yeterli, demiÅŸlerdi...
       Ayrıca baÅŸbakanlığın gönderdiÄŸi bilgi notunun dili de karmaşıktı.
       Yanlış anlaşılmaya çok müsait idi... O yüzden iÅŸler karışmış... Ne mi olmuÅŸ?
       Ä°stanbul Ãœniversitesi'nden bir öğretim üyesinin gönderdiÄŸi mektubu okuyalım:

Yazının Devamı

Åžahane ihale...

7 Mart 2000


       Ankara'da haftalardır, hatta aylardır helikopter savaÅŸları yaÅŸanıyor... Türkiye 4 milyar dolarlık helikopter ihalesini sonuçlandırdı... Sonuçlandıracak... Amerikan, Ä°talyan, Alman, Rus, Ä°srail temsilcileri arasında muazzam bir rekabet sürüyor... Silah tekellerinin temsilcileri Ankara'nın zirvelerini dolaşıyor. Kapalı kapılar ardında ilginç görüşmeler, yoÄŸun kulisler yapılıyor.
       Biz bu arada basit bir soruya takılıp kalıyoruz...
       Daha dün 4 milyar dolar kredi alabilmek için IMF'nin peÅŸinden koÅŸan, çok ağır ÅŸartları kabul eden, en küçük yatırımları durduran, yıllık yatırım bütçesi topu topu 2,5 milyar dolar olan Türkiye, 145 helikopter için 4 milyar doları (ilerki yıllara yayılsa bile) hangi kaynaktan saÄŸlayacak?
       PKK ile savaşı topu topu 30 - 40 taarruz helikopteriyle yürütmüş ve GüneydoÄŸu'daki savaÅŸ bitmeye yüz tutmuÅŸken, ÅŸimdi 145 taarruz helikopteri edinmek hangi ihtiyaç deÄŸerlendirmesine dayanmaktadır? Kime taarruz edeceÄŸiz? Bunları bilmediÄŸimiz gibi... Kaynağın nasıl saÄŸlanacağını da çok merak ediyoruz.
&n

Yazının Devamı