Galatasaray'ın başarıları siyasetçilerimizi de coşturdu. Siyaset erkanının önde gelen temsilcileri Cimbom tribününde hop oturup hop kalkıyor... Peki ya... Kendi alanlarındaki performansları?.. Başarının ön koşulu olan
"ekip" çalışmasına verdikleri değer?..
"Ekip" üyelerini doğru mevkilerde değerlendirme becerileri?.. Adam yetiştirme yetenek ve istekleri?.. Hak getire...
     Â
"Terim'li düşünceler" başlığı altında önceki gün Galatasaray'ın başarılarından siyasetçilerin çıkarması gereken dersleri sıralamıştık... Darphane eski Genel Müdürü
Raif Bakova, o yazımıza bir küçük anekdot ilave ediyor:
      - 1998'de Dünya Darphane Yöneticileri Toplantısı'na katılmıştım. Tüm darphane genel müdürleri oradaydı. Onlardan ikisi; Avusturya ve Polonya Darphane Müdürleri, birkaç hafta sonra emekliye ayrılacaklarını anlatıp aynen şöyle dediler:
     Â"Yerlerimize birinci genel müdür yardımcılarımız geçecek. Bu görevi üstlenecekleri yıllar önceden belliydi; buna hazırlanıyorlardı.."
     ÂO arada bir de yarışma yapıldı. Avusturya ve Polonya darphaneleri tüm kategorilerde en iyi dereceleri paylaÅŸtı... "Adam yetiÅŸtirmek", "doÄŸru insanları göreve hazırlamak" denince ben de bu olayı anımsadım...
Show'a izin wa'mı?
      Nevruz sırasında
"W" harfi kullanarak pankartlarına
"Newroz" yazan kutlamacılara güvenlik güçleri izin vermedi ya... Bursa'dan
Nalan Hanım soruyor:
     Â
- Peki Show TV'yi ne yapacağız?.. Memlekette "Türkçe"
ad taşıyan işyeri kalmadığına göre (!) adında "W"
harfi olan burgercileri, plazaları ne yapacağız?..
Åžiirin rengi...
      Nevruz kutlamaları arasında unutuldu...
"21 Mart" aynı zamanda
"Dünya Şiir Günü" idi...
Atilla Aşut, geçmiş
"şiir bayramımızı" aşağıdaki dizelerle kutluyor:
      De bana, şiirin rengi nedir? / Neyse umudun, sevincin, sevdanın... / Yaşamın rengidir yani şiir: / Pembenin, beyazın, karanın...
      Yine de bir rengi olmalı her ozanın / saydamlaştırmak için acıları / Onlar ki yaşamın kalabalık ormanında / yapayalnız renk avcıları...
Moldovalı Çalıkuşu
      Türkiye'ye gelip ev işlerinde çalışan Moldovalı hanımların gümrüklerde maruz kaldığı muameleden söz etmiştik dün... Vize süresini aşmaları halinde gümrükte kendilerinden (yaklaşık 2 aylık kazançları tutarında)
"rüşvet" alındığını söylüyordu Moldovalı hanımlar...
      Gümrüklerden sorumlu Devlet Bakanı
Mehmet Keçeciler aradı; gümrükteki pasaport işlemleriyle gümrük memurlarının en küçük bir ilgisi olmadığını söyledi. Bu işlemlerin Emniyet mensuplarınca yürütüldüğünü, konunun İçişleri Bakanlığı'nın görev alanına girdiğini de ekledi..
     ÂKonunun asıl muhattabı olan İçiÅŸleri'nden ses çıkmazken.. Emekli Sayıştay Savcısı, okurumuz
Fikret Karabima aynı konuda dedi ki:
      - Hastalığı nedeniyle yatakta bakıma muhtaç olan eşim için bir Moldovalı hanım bulduk. Ondan da rüşvet alınmış. Kendisinden çok memnunuz.. Gayet kültürlü, sorumluluk sahibi biri. Eşimin her ihtiyacıyla yakından ilgileniyor. Daha önce bir Türk bakıcımız vardı. Günün yarısını uykuda geçirirdi. Moldovalı bakıcımız ise işlerini gayet güzel yürüttüğü gibi boş vakitlerinde de sürekli okuyor. Şu ara elinde hangi kitap var biliyor musunuz? Gagavuz Türkçesine çevrilmiş bir
"Çalıkuşu" romanı...
Uyarı
      Tüm dünyada yaygın uygulamadır: Yolcu otobüslerinde şoför mahalline, sürücüyle konuşulmamasını isteyen uyarı levhaları asılır. Bu levhanın üzerindeki yazı bizim ülkemizde kısa ve nettir:
     Â
"Şoförle konuşmak yasaktır..."       Ya diğer ülkelerde?..
      Almanya:
"Åžoförle konuÅŸmamanızı bilhassa rica ederiz."     ÂFransa:
"Şoförün söylediklerine kesinlikle cevap vermeyin."
     ÂÄ°srail:
"Şoförle konuşmakta ne gibi bir menfaatiniz olabilir?"
Yaşlıya saygı...
      DSP İçel milletvekili
Edip Özgenç, Süleyman Demirel'i bir dönem daha Cumhurbaşkanı yapmayı öngören Anayasa değişikliğinin ele alındığı Anayasa Komisyonu toplantısında konuşuyor:
      - Biz ne yazık ki, millet olarak insanlarımızın değerini onlar yaşarken bilmiyoruz. Öldükten sonra anlıyoruz. Sayın
Süleyman Demirel de bir değerdir. Ama onun da değerini bilmiyoruz. Gelin bu değerimize sahip çıkalım... Sayın
Demirel bugün dünyada saygı duyulan, sözlerine itibar edilen büyük bir devlet adamıdır. Sayın
Demirel bir müessesedir... Çankaya'dan inip Güniz Sokak'a gitmesi ona birşey kaybettirmez ama millete, devlete çok şey kaybettirir.
Mevlana'nın dediği gibi yel kayadan ne alır ki? Sayın
Demirel'de hiçbir kusur bulamayanlar onun yaşlılığını bahane ediyorlar. Dünyada Sayın
Demirel'in yaşında, devletlerinin başında başarıyla hizmetler görmüş nice devlet adamları var. Örneğin
Mao, Habip Burgiba, Nelson Mandela, Castro, Churchill... Örneğin
Golda Mayer denen (!) kadın...
     Â
"Papa'yı unutma, onu da say!" şeklindeki laf atmalara aldırmıyor hatip...
Demirel'in bile
"Yok canım, o kadar da değil, abartıyorsun!" diyeceği iltifatlarla sürdürüyor... Nihayet.. Konuşmanın bitiminde sıradaki hatibe vermek üzere sözü ANAP'lı Komisyon Başkanı
Ertuğrul Yalçınbayır alıyor... Bilistifade...
Özgenç'e takılmadan edemiyor:
     Â
- Şüphesiz içinde bulunduÄŸumuz hafta YaÅŸlılar Haftası.. Bu itibarla yaÅŸlılarımıza saygıda kusur etmemeliyiz!..     Â
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr