Zamane valisi..!

12 Nisan 2000


      "Kente olay istemem. Huzursuzluk çıkaranın bacağının kırılması için size tam yetki veriyorum. "
       Geçen ekim ayında gazetelerde yer alan bu sözler Denizli Valisi Yusuf Ziya Göksu'ya ait... Göksu bu konuşmayı basın mensuplarının da hazır bulunduğu bir toplantıda polislere hitaben yapmıştı.
      "Birileri bir sopa bulmuş, büyütmeye gerek yok. "
       Bu sözleri İstanbul Valisi Erol Çakır bundan bir ay kadar önce sarfetmişti hatırlıyorsunuz...
      "İnsan hakları insana gösterilir. Huzuru bozanlara insan hakları çerçevesinde saygı göstermedin diye polisi suçlamak bize acı geliyor..."
       Bu sözler de Kayseri Valisi Nihat Canpolat'a ait ve dünkü Milliyet'te yer aldı. Vali bu konuşmayı Polis Teşkilatı'nın 155. kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen toplantıda yapmış.

Yazının Devamı

Enflasyon balonu

11 Nisan 2000


       Hükümet ve ona bağlı bürokratlar bu yıl enflasyonunu yüzde 25 düzeyinde gerçekleşeceğini tahmin ettiler... Memura, emekliye vs. bu oranda zam öngördüler. Acaba hükümet enflasyonun yüzde 25'te kalacağına inanıyor mu? Sorunun yanıtından önce İnşaat Mühendisleri Odası Genel Sekreteri Fikri Kaya'nın anlattıklarına kulak verelim:
      - Bilindiği gibi hükümet, 2000 yılı enflasyon tahminini yüzde 25 olarak yaptı ve memurlar ile emeklilerinin maaşlarına yıl içinde bu oranda zam yapacağını açıkladı. Ama aynı hükümet, kendisine iş yapan müteahhitlerin geçmiş yıllarda başlayıp 2000 yılına sarkan işleri için olası enflasyonu yüzde 65 olarak kabul etti ve bu oran uygulanmaya başlandı. Üstelik de bu oran içinde demire, çimentoya ve akaryakıta gelecek zamlar yok. Yani 2000 yılı içinde bu girdilere zam gelirse - ki geliyor - o zamlar ayrıca dikkate alınacak...
       Hükümet enflasyonun yüzde 25 olarak gerçekleşeceğine inanıyorsa neden müteahhitlere bu kıyakçılığı yapıyor. İnanmıyorsa neden memurlara yalan söylüyor?

Uygar tavır önemli
       Türk

Yazının Devamı

Leeds'ten mektup

9 Nisan 2000


       Taksim'de bıçaklanarak öldürülen iki İngiliz taraftardan Christopher Loftus, Wakefield'daki bir firmada cam optik teknisyeni olarak çalışırmış. 35 yaşındaki Christopher, küçük yaşlarından beri Leeds'i tutar; maçlarını kaçırmamaya gayret edermiş... Sofya'daki bir tek maç hariç bu sezon Leeds'in Avrupa kupalarındaki tüm maçlarına gitmiş...
      Christopher'ın ailesi İngiliz basını aracılığıyla tüm Leeds taraftarlarına bir mektup yayınladı. Leeds United'ın internet sitesinde de (www.lufc.co.uk) yer alan mesajda aile diyor ki:
      "Buradaki maçta intikam amaçlı herhangi bir davranışta bulunmamaları için tüm taraftarlara yalvarıyoruz. Chris bunu istemezdi. Bu onu geri getirmeyecek. Tersine başka büyük acılara neden olacak. Bugün bizim yaşadığımız derin acıyı başka ailelerin de yaşamasını asla arzu etmiyoruz.."       Christopher Loftus'un annesi Moira, babası Stuart, erkek kardeşleri Phil, Darren, Andrew, kızkardeşleri Pam ve Paula ve kısa süre önce tanışıp evlenmeyi düşündüğü kız arkadaşı Catherine'in imzasını taşıyan mektuptan bir

Yazının Devamı

Yaşayan bilgiler...

8 Nisan 2000


       TÜBİTAK, birbirinden güzel bilim kitapları yayımlıyor... Bilimi, sadece uzmanların anlayabileceği bir formüller yığını, bir laboratuar malzemesi olmaktan çıkaran... Herkesin ilgi ve sevgisine sunan kitaplar...
      "Popüler Bilim Kitapları" başlıklı bu seriden çıkan John Lenihan'ın "Bilim İş Başında" adlı kitabı elimizde... Sürükleyici üslubu sayesinde bir solukta okunuyor... Ve kitap bittiğinde bir bakıyorsunuz... Aklınıza gelmeyen konularda pek çok şaşırtıcı bilgi edinmişsiniz... Mesela?..
       * 1,5 km'lik bir yolun kenarına park etmiş 10 taşıtın oluşturacağı yoğunluk, 8 metre genişliğindeki yolun kullanılabilir genişliğini 1.2 metre azaltır... Asur Kralı Sihanheriba (bu netlikte olmasa da!) biliyordu bu gerçeği.. Taşıt trafiğini "kesin" denetim altında tutabilen son insan olan Sihanheriba, başkentteki tören yoluna yerleştirdiği renkli tabletlere şöyle yazdırmıştı: "Kraliyet Yolu. Kimse kapatmasın!" Bu emri takmayıp at arabasını uygunsuz yere park edenleri derhal idam ettirirdi.
       * Bir bölümünde hala "açlığın" hüküm sürdüğü

Yazının Devamı

Umumi manzara

7 Nisan 2000


       Türkiye'nin milli geliri 1999 yılında adam başı 3 bin doların altına düştü... Milli gelirimiz yıllardır 3 bin doların biraz üstünde biraz altında dolaşıyor.
       Önceki gün gazetelerde Yunanistan'ın milli geliri yer aldı: 12 bin dolar...
       Türkiye ve Yunanistan Ortak Pazar'a (bugünkü Avrupa Birliği) giriş anlaşmalarını aynı yıllarda (1963 - 64), hemen hemen aynı koşullarda imzalamıştı... Çünkü iki ülkenin ekonomik durumu hemen hemen aynı düzeydeydi. Adam başına milli gelirde dikkat çekici bir fark yoktu.
       Aradan geçen 36 yılda milli gelir açısından Yunanistan bizi dörde katladı.
       1964 yılının bir başka önemi de var...
       O yıl Süleyman Demirel'in hükümette ilk kez yer aldığı yıldır.

Yazının Devamı

Gurbetçi gerçeği...

6 Nisan 2000


       Biz burada "40 yıl" içinde kaç arpa boyu yol aldığımızı hesaplayaduralım... Almanya'da etkinlik gösteren Türkiye Araştırmalar Merkezi, Almanya'ya göçün 40'ıncı yılına girerken oradaki yurttaşlarımızın nereden nereye geldiğini hesaplamış...
       Bu yöndeki kapsamlı araştırmanın sonuçlarını Türkiye Araştırmalar Merkezi Türkiye temsilcisi Orhan Karul dün bir basın toplantısıyla açıkladı. Bakın neymiş vaziyet:
       - Bugün Almanya üniversitelerinde 144 Türk profesör görev yapıyor. Bunların çoğu Almanya'da doğup büyümüş, bir kısmı da küçük yaşta gidip orada eğitim almış kişiler... Şu an AB sınırları içinde 3,4 milyon yurttaşımız yaşıyor. Bunun 2,4 milyonu Almanya'da.. AB sınırları içinde kendi işyerini kurmuş 73 bin 200 Türk girişimci var.. 55 bin 300'ü Almanya'da.. Bu girişimcilerin pek çoğu, oraya işçi olarak gidip sonradan "patron" olan kişilerdir. Girişimcilerimizin AB içinde toplam yatırımları 15,4 milyar markı bulmuştur. AB içinde 366 bin kişi Türk girişimcilerin firmalarından ücret alıyor. Türklerin sadece Almanya'da GSMH'ya katkısı 78,6 milyar mark olup bu miktar

Yazının Devamı

İmza mahkumları..!

5 Nisan 2000


      - Anayasa değişikliği teklifine imza atmış milletvekillerinin, bu imzalarının arkasında durmaları siyasi etik gereğidir...
       Başbakan Bülent Ecevit, Demirel'i yeniden seçtirmek için milletvekillerini tehdit ve şantajla sindirmeyi etiğe uygun görüyor da onların buna boyun eğmemesini etiğe aykırı buluyor!.. Komedi süredursun... ANAP Bursa milletvekili Turhan Tayan, Açık Pencere'ye bir anısını naklediyor:
      "...Yıl 1973... Meclis'te yine Cumhurbaşkanlığı seçimi var... Dönemin Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler, Genelkurmay Başkanlığı'ndan istifa etmiş, ordunun dayattığı bir kişi olarak Cumhurbaşkanlığı'na adaylığını koymuş. Meclis dışından aday olduğu için milletvekillerinden belli sayıda imza alması gerekiyor, bunu da türlü - çeşitli dayatmalar sonucu fazlasıyla elde etmiş. Rahmetli Gürler, Cumhurbaşkanlığını adeta çantada keklik görüyor. Ama oylamalar başladığında bir de bakıyor ki, aldığı oy, aday olması için atılan imza sayısının çok çok altında... Bir - iki turdan sonra dönemin Meclis Başkanı Sabit Osman Avcı'ya gidiyor, şaşkın bir halde

Yazının Devamı

Cepçi telefon...

4 Nisan 2000


       Vatandaş cep telefonuyla bir ay içinde "182 bin" liralık konuşma yapmış... 21 milyon lira fatura ödemiş... Bunun 18 milyonu devlet tarafından vergi olarak kesilmiş. Dilerseniz önce kesinti tablosunu görelim... İşte vatandaş Bekir Öncel'in (eşi adına kayıtlı) cep telefonuna gelen "11. 3. 2000" tarihli fatura...
      Aylık sabit ücretler: 2.173.913 TL
      Kullanım ücretleri: 182.611 TL
      Özel İletişim Vergisi (Deprem Vergisi): 606.522 TL.
      Vergiler, harçlar, fonlar: (Sıkı durun!) 18.210.000 TL
      "182 bin" liralık konuşma yapan vatandaş, bu rakamın "100 katı" tutarında vergi ödüyor... Turkcell firmasının "sabit ücret" adı altında kestiği haraç da, konuşma bedelinin 12 katı...

Yazının Devamı