Aort anevrizması

19 Ağustos 2009

Aylardır yatıp kalktığımız hastalıklar var. Kanamalı kırım kango ateşi ve domuz gribi gibi...
Birkaç gün önce bir sanatçı arkadaşımızı kaybettik; Aykut Oray. Allah rahmet etsin, kederli ailesine ve dostlarına başsağlığı diliyorum.
Aykut’un hangi şikâyetleri olmuş? Etrafındakilerin anlattığına göre “Böbreklerimde ve sırtımda ağrı var, biraz istirahat edeyim geçer” demiş ve odasına çekilmiş. Ve kaybedilmiş.
Bu konudaki uzmanların düşüncelerini basından okuduk. Çoğunluğu bunun aort anevrizmasına bağlı aortta bir yırtılma sonucu olduğunu söylediler. Bu insan kurtarılabilir miydi? Evet, kurtarılabilirdi. Zamanında bir aort incelemesi yapılmış olsa tehlikenin farkına varılır ve gerekli cerrahi müdahale uygulanıp sağlığına kavuşurdu.

Genellikle belirti vermez
Ülkemizde ve dünyada zaman zaman sebepsiz ölümler olur. Genellikle de teşhisi öldükten sonra konur. Bunları “kalp krizi” diye nitelerler. Halbuki bir çoğu “aort anevrizması”, aort damarının balonlaşmasıdır. Çünkü aort damarı genişlemeye, balon yapmaya başladığında genellikle belirti vermez.

Yazının Devamı

Eşdeğer ilaçları nasıl kullanmalıyız?

12 Ağustos 2009

Sağlık bürokrasisi ile doktorlarımız arasındaki gizli kavga

Gelin bu politikayı, “ilacı daha az nasıl kullanabiliriz” şekline dönüştürelim. Halkımızı bu konuda bilinçlendirelim. Daha az ilaç kullanımının insan sağlığındaki yararlarını konuşalım. Gündemimize bunu oturtalım...
Geçenlerde 45 yaşlarında az eğitimli bir hanım hasta bana müracaat etti. Çok da ciddi ve belirgin bir hastalığı yoktu. Kullandığı ilaçları saydım. Tam 22 tane. Hayretler içerisinde kaldım. Muayeneler ücretsiz yapılıyor ya, her gittiği doktordan ayrı ilaç almış ve bunların hepsini ciddi bir biçimde kullanıyor. İlaçların içinde aynı gruptan 4-5 tane var. Bunların vücutta birlikte kullanıldığında ne gibi komplikasyonlar, ne gibi hasarlar yaptığının farkında değil. Düşenebiliyor musunuz, antiromatizmal ilaçlardan 3-4 tanesini bir defada içiyor.
Hangi mide, hangi bağırsak buna dayansın? Hangi organlar buna dayansın?
Bu hasta bunları bilmeyebilir. Ama bunları veren doktor ve eczacıların bu hastayı uyarması gerekmez mi? Fakat ülkemizde bu pek yapılmaz. Çünkü doktorların hastaya ayırdığı zaman belli. Günde 50 hasta görüyorsanız böyle bir detaya girmeye de vaktiniz kalmaz. Bunun zararını kim görür? Bilinçsiz

Yazının Devamı

Soğuk tedavi

5 Ağustos 2009

Soğuk, antik çağlardan beri tedavide kullanılagelmiştir. Hipokrat, kanamayı durdurmak ve ateşi düşürmek için önermiş, Galen mide rahatsızlıklarında kullanmıştır. Volamier 1850’lerde soğutma vasıtası olarak eter ve karbondioksiti kullanmıştır.
Son yıllarda kullanılan alan genişlemiş ve yaygınlaşmıştır. Bazı durumlarda vazgeçilmez tedavi aracı olarak soğuk kullanılmaktadır. Günümüzde travmatolojiden romatolojiye ve nörolojiye bir çok dalda asıl tedaviye yardımcı olarak kullanılmaktadır. Soğukla karşılaşan organizmada yerel ve görsel reaksiyonlar ortaya çıkar. Tedavi amacıyla dokulara soğuk uygulanmasına “kriyoterapi” denir.
Soğuk tedavi aracının soğukluk derecesine göre deri ve deri altı derin dokularda yerel ısı düşer. Sıcaklık deride 14 0C, deri altında 24 0C, kaslarda ise 30 0C’ye kadar inebilir.
Soğuk uygulama ödem ve şişliklere her zaman iyi gelir. Gerek travmatik, gerek romatizmal sorunların ilk evrelerinde etkilidir. Soğuk, yüzeysel damarlarda daralma yaparak oradaki ödemin artmamasında ve dağılmasında etkilidir. Soğuk, damarlardaki geçirgenliği azaltarak ödem ve şişliklerin önüne geçebilir. Cilt altı kanamalarının durdurulmasında etkilidir.
Soğuk tedavisi ağrının

Yazının Devamı

Tedavide sıcak ve soğuk uygulaması

29 Temmuz 2009

Sıcak, soğuk veya normal ısının tedavide kullanılmasının tarihini saptamak mümkün değildir. İnsanoğlunun ilk bilinçlenmesiyle aynı yaşta olduğunu söylemek doğru olmaz. Demek ki insan varolduğundan beri bu uygulamalar yapılmaktadır. Soğuk banyonun insana zindelik verdiğini, ayrıca böbrek ve safra kesesi koliklerinde sıcak uygulamayla kısmen sonuç alındığı bilinmektedir.
Modern tıpla birlikte sıcak ve soğuk uygulama enerji türleri daha bilinçli kullanılmaya başlanmıştır. İnsan sıcak kanlı bir organizmadır. Bundan da şu anlaşılır;  vücut ısısı sabittir, mevsimlere ve çevre ısısına göre değişmez. Vücutta bir taraftan ısı üretilirken diğer taraftan ısı kaybedilerek ısının sabit kalması sağlanır.
Isı dengesi üç sistemde sağlanır. Organizmanın enerji kaynağı yani yakıtları karbonhidratlar, yağlar ve proteinlerdir. Egzersiz sırasında bunların yakılmasıyla elde edilen kimyasal enerjinin yüzde 22’si işe dönüşürken yüzde 78’i ısıya dönüşür. İsteyerek veya istemeyerek üretilen ısının fazlası vazomotor kontrol ve terleme yoluyla dışarı atılır.

Yazının Devamı

Doğru sorgulama teşhisin yarısıdır

22 Temmuz 2009

Eskiden hastalarıma sorduğum sorulara aldığım cevaplar farklıydı. Şimdi farklı. Bu hastaların eğitim düzeyleri mi çok değişti, bilinç düzeyleri mi? Yoksa ilaç ve hastalık pazarlama sistemleri mi çok etkili olmaya başladı?
Bir hastalığın teşhisinde doktorun yaptığı en büyük görev tıpta bizim anamnez dediğimiz sorgulamadır. Sorgulama bir hastalığın teşhisindeki en önemli süreçlerden biridir. Sorgulamayı iyi yaparsanız teşhisinizin neredeyse yüzde 50’sini tamamlarsınız. Daha sonraki tamamlayıcı unsurlar muayene ve laboratuvar sonuçlarıdır.
Bir hocamızın dediği çok önemli bir sözü hiç unutmam: “Hastanın kapıdan içeri girdiği andan itibaren takip edilmesi gerekir. Yüz ifadesi, rengi, kilosu, boyu, yürüyüş şekli, heyecanı... Bunların hepsi teşhisinize yardımcı olur.”  
Hasta güleryüz bekler
Sonra da sorgulama yani anamnezi gelirdi. Onun da çok ciddi ve detaylı yapılması gerekir. Bu sorgulama tabii ki hastanın eğitimine, kültürüne ve bilincine göre yapılmalıdır.  
Benim

Yazının Devamı

Bütün hastalıkların davetiyesi stres matbaasında basılıyor!

15 Temmuz 2009

İnsanoğlunu en çok korkutan hastalık ve ölümdür. Bu iki ifadeyi seven insan duydunuz mu? Fakat bunu hazırlayan nedenlerin birçoğunu kendimiz ve sosyal çevremizle bizler yaratıyoruz.
Pazar günü arkadaşım değerli Prof. Dr. Halil Azizlerli’yi aradım. Hâl - hatır sorduktan sonra iki doktorun neler konuşabildiğini tahmin edebilirsiniz. Konu hemen insan sağlığına ve hastalıklara kayıverdi. Halil Hoca kişiliğine, bilimine ve dostluğuna çok güvendiğim bir insan. Bana önce şunu sordu: “Ülkemizde ve dünyada sağlıkla ilgili yapılan çalışmalardan ve alınan sonuçlardan memnun musun?”  Hiç tereddüt etmeden “Hayır” dedim.
İnsan sağlığı gibi çok önemli bir konuda uyguladığımız meslekten dolayı çok farklı beklentiler ikimizde de vardı. Bu beklentileri konuştuk. Ve şu andaki tabloya ve görünüme baktığımızda manuple edilmiş bilimsel çalışmalarıyla ayrıca ticari sektörün dayatmalarıyla ortaya çıkan sakat bir sektör olduğu konusunda fikir birliğine vardık.
Tıbbın şu andaki yüzünün

Yazının Devamı

Sağlıkta doğrular ve eğriler

8 Temmuz 2009

Sağlık insanın yaşamının çok büyük bir parçası. Sağlıklı olmak ve sağlıklı yaşayabilmek insanoğlunun en doğal hakkı. Eğer bu hakkı sana çok görüyorlarsa sorgulamalısın. Hesap sormazsan, bunlara da katlanırsın.
Bir sektör düşün, dünyada ticari olarak en büyük üçüncü sektör; sağlık sektörü. Bu sana malını pazarlarken “şunda bu riskler vardır, bunda da bu   tehlikeler vardır” şeklinde bir uygulama yapar mı? Yapmaz...
Çünkü o malının pazarlamasına bakacak. Daha büyük kitlelere nasıl ulaştırabileceğini düşünecek. Acaba yeni hastalıklar nasıl icat edebilirim veya eski bir hastalığa yeni bir isim koyarak nasıl yaygınlaştırabilirim ve satışımı nasıl artırabilirim kaygısı içinde olacaktır. İşin içine ticari düşünce girmeye başladı mı orada sağlıktan, insan sağlığından söz etmek ister istemez zor hale geliyor.
Ben bu konuda içten düşüncelerimi sağlığınız için sizlerle paylaşmak istiyorum:
Geçen hafta bildiğiniz gibi talihsiz bir kaza yaşadım... Düştüm ve

Yazının Devamı

Bir tatil ve görünmez kaza hikâyesi

1 Temmuz 2009

Yoğun bir çalışma temposu, yorgunluklar, sorumluluklar ve bunların sonunda her insanın kendine göre bir tatil hayali vardır.
Benim hayalim de İstanbul’dan başlayıp Trakya’yı dolaşarak Ege sahillerine arabayla gitmekti. Hatta eşim Dr. Yıldız’a hep “ Benim tatilim Keşan’da başlar” diye söylerim.
Böyle güzel başlayan doğanın bütün güzelliklerini hissederek ve içine çekerek yapılacak bir yolculuk... Onun için tatile uçakla gitmeyi istemem.
Bu sene yağmur da çok güzel yağdı. Doğa bütün güzellikleriyle bizi selamlamakta, doyumsuz güzellik dedikleri herhalde bu...
İlk durak Asos
İlk durağımız Asos oldu. Orada 55 yıllık arkadaşım Naci, eşi ve akrabaları ile tatildeydi. Gece orada kalmaya karar verdik. Birbirlerini görmekten mutlu olan insanlar ve Oesus Motel’de denizin tam kıyısında yenen bir akşam yemeği...
Ertesi sabah uyandık ve tekrar yola çıktık. Artık gideceğimiz durak Bodrum’du.

Yazının Devamı