Dr.Eser Alptekin

Dr.Eser Alptekin

dreseralptekin@gmail.com

Tüm Yazıları

Sağlık bürokrasisi ile doktorlarımız arasındaki gizli kavga

Gelin bu politikayı, “ilacı daha az nasıl kullanabiliriz” şekline dönüştürelim. Halkımızı bu konuda bilinçlendirelim. Daha az ilaç kullanımının insan sağlığındaki yararlarını konuşalım. Gündemimize bunu oturtalım...
Geçenlerde 45 yaşlarında az eğitimli bir hanım hasta bana müracaat etti. Çok da ciddi ve belirgin bir hastalığı yoktu. Kullandığı ilaçları saydım. Tam 22 tane. Hayretler içerisinde kaldım. Muayeneler ücretsiz yapılıyor ya, her gittiği doktordan ayrı ilaç almış ve bunların hepsini ciddi bir biçimde kullanıyor. İlaçların içinde aynı gruptan 4-5 tane var. Bunların vücutta birlikte kullanıldığında ne gibi komplikasyonlar, ne gibi hasarlar yaptığının farkında değil. Düşenebiliyor musunuz, antiromatizmal ilaçlardan 3-4 tanesini bir defada içiyor.
Hangi mide, hangi bağırsak buna dayansın? Hangi organlar buna dayansın?
Bu hasta bunları bilmeyebilir. Ama bunları veren doktor ve eczacıların bu hastayı uyarması gerekmez mi? Fakat ülkemizde bu pek yapılmaz. Çünkü doktorların hastaya ayırdığı zaman belli. Günde 50 hasta görüyorsanız böyle bir detaya girmeye de vaktiniz kalmaz. Bunun zararını kim görür? Bilinçsiz hasta. Çünkü hastalar ilaç kullanmada yarış haline sokuluyorlar.
Tabii ki ciddi hastalıklarda bazı temel ilaçlar kullanılmalı. Fakat bu kadar çok ilacı bir arada kullanırken de bu ilaçlar birbirinin etkisini azaltıyor mu veya artırıyor mu bilinmeli. Bunların hekimler tarafından hastaya anlatılması şart. Çünkü hastalar bunları bilip öğrenmeye mecbur değil.
Şuna inanıyorum ki bu insanlar bu şekilde ilaç kullanımının zararı anlatıldığı takdirde ikna olacaktır. Bu bilinci de halkımızın aklına yerleştirdiğimiz takdirde ilaç kullanımında önemli oranda azalma olacaktır. Sağlık bütçemiz veya genel bütçemizde bu kadar açık vermeyecektir.
Bunu da genel sağlık politikamızın birinci sırasına yerleştirmemiz lazım. Yoksa ilaç tüketimi kamçılandıkça bunun insanlarımızda ne gibi yaralar, ne gibi yeni hastalıklar açtığını da üzülerek söylüyorum göreceksiniz.
Bu ülke hepimizin devlet ve millet ayrı iki firma değil. Gereksiz harcanan paraların da bu milletin sırtından çıktığı konusunda yine bu insanları bilinçlendirmenin, daha çok ilaç kullanacağım ve daha iyi olacağım yanlışından kurtulunmasında başta biz sağlık çalışanlarına ve eğitimli insanlarımıza büyük iş düşüyor.
“Bana ne!” deme hakkına sahip değilsiniz. İlaç firmalarıyla iyi geçinmeye mecbur değilsiniz. Sağlıklı bir halk ve sağlıklı bir ülke yaratmaksa mecburiyetinizdir, görevinizdir...Benim günde 22 tane ilaç kullanan hastama bunu anlatmakta, zararlarını söylemekte epeyce zamanım gitti ve çaba harcadım. Fakat günde önüne 50 - 60 hasta konulan doktorların buna vakti olmayabilir.
Hasta ilaçlarını öyle bir sahiplenmiş ki bir veya birkaçını kestiğiniz zaman bundan mutlu olmuyor, size direnç gösteriyor.

Bağışıklık sistemini etkiliyor
Onu ikna ederek bu ilaçları azaltmasını sağlamak hekimlerin ilk görevidir. “Bana ne!” demek işin kolaycılığıdır. Kolayı seçmeyelim. Mesela X ilacın uzun süre kullanımında böbrek yetmezliğine sebep olacağını bu insanlar bilseler o ilacı kullanabilirler mi? Veya bir günde kullanılan 15-20 ilacın onun bağışıklık sisteminde oluşturacağı hasarı ve ileride oluşacak daha ciddi hastalıklarda bağışıklık sisteminin üstüne düşen görevi tam yapamayacağını ve bunun da kullandığı ilaçlara bağlı olduğunu bu bilinçlendirilmemiş insanlar bilseler, öğrenseler acaba o ilaçları kullanacaklar mı?

Eşdeğer ilaçları  nasıl kullanmalıyız



VÜCUDUNUZUN BEKÇİSİ AĞRIYI İLAÇLARLA ÖLDÜRMEYİN
Kendimden örnek vereyim: 1,5 ay önce bel kemiğimde bir çökme kırığı olmuştu, kötü bir kaza sonucu. Çektiğim acılara rağmen kullandığım ağrı kesici ilaç sayısı o kadar az oldu ki, çoğu zaman “bu ağrıya dayanacağım, vücudumun kendine daha fazla zarar vermesin” düşüncesinden hareket ettim.
Çünkü ağrı kesicilerle vücudun bilincini elinden almazsanız, o kendi kendine kolay kolay zarar vermez. Size neyi doğru yaptığınızı, neyi yanlış yaptığınızı söyler. Eğer siz bu dili, bu sinyali kökünden ortadan kaldırırsanız neyle size dur diyecek?
Hasar hareket sisteminde olduğu için aldığınız pozisyon veya yanlış bir hareketiniz konusunda sizi uyaran 24 saatlik çok mükemmel bir bekçiyi vücudunuzda görevlendirmişsiniz. Bu bekçiyi kullandığınız ilaçlarla öldürmek bedene yapılan en büyük kötülüktür.
Bu bakış açısı ilaç sektörünün veya ilaç firmalarının hoşuna gitmeyebilir. O zaman size sorarım:
Kendi vücudunuz mu sizin için önemli, ilaç firmalarının kârları mı?
Cevabını alıyorum: Elbetteki kendi vücudunuz.
O halde bu konuda bilinçlenmemiz, bilinçlendirmemiz lazım. Unutmayalım bütçe açığı veren bir ülkede yaşıyoruz. Bu ilaçlara verilen paralar da sizin paralarınız, sizin emeğiniz. Bunların harcanması konusunda siz söz sahibisiniz.
Yarın ülke için de sağlığınız için de geç olabilir. Manavdan veya pazardan meyve, sebze alırken iyisini, ucuz olanını sorguluyorsunuz da vücudunuza aldığınız kimyasalları neden sorgulamıyorsunuz?
Sorgulama noktasına geldiğimizde inanın ki sağlıklı oluşacak bir toplumun temellerine ilk taşlardan birini de siz koyacaksınız. Bu insanlık görevinizdir. Vatandaşlık görevinizdir. Kendi vücudunuza ihanet etmemenizin yolu buradan geçer. Yoksa vücudunuzun size vereceği cevaplar çok ağır olur ve faturasını da siz ödersiniz bir daha bulamayacağınız sağlığınızla...