Toplu mun ruh sağlığı giderek nasıl bozuluyor?

24 Haziran 2009

Topraklarında tarihlerden beri hoşgörü ve sevgi çiçekleri açan bu güzel coğrafyada yaşayan insanlara ne oluyor? Bu değerlerini bir bir kaybediyorlar mı?
Bugünkü yazımda özgüven eksikliğinden bahsedeceğim.Yıllar boyu insanlarımıza eğitimlerinde olsun, iş hayatlarında olsun, sosyal yaşamlarında olsun hep şu verildi: “Biz bu işi beceremeyiz, bizim çok eksiklerimiz var, biz yetersiziz” dendi. 1950’li yıllarda çok yaygın kullanılan bir ifade vardı. “Biz bir toplu iğneyi dahi yapamıyoruz.” Bu o kadar yaygın kullanılan bir ifadeydi ki en cahilinden en eğitimlisine kadar o dönemlerde her insan anlatımının bir yerinde bu sözcükleri kullanırdı. Özellikle bireysel bir başarıdan söz edilirken o başarıyı gölgelemek için kimse kullanmaktan çekinmezdi bu ifadeyi. Bana göre bir toplumun özgüvenine vurulmuş en büyük darbeydi.
Biz o dönemin çocukları bunlarla büyüdük. Fakat ne iyi ki masallarımız vardı büyüklerden dinlediğimiz, insana ait tüm güzellikleri içinde bulunduran.

Yazının Devamı

Bel ve boyun fıtığı üzerine sorular

17 Haziran 2009

Bel fıtığı ve boyun fıtığı hakkında 03.06.2008 tarihindeki yazıma çok miktarda e-mail geldi. Bunlardan ilginç olan ikisini bu hafta sizlerle paylaşmak istiyorum.

İlaç yetmez, fizik tedavi de gerekir
Sayın Eser Alptekin,
Cafe Milliyet’teki yazılarınızı takip ediyorum, bir fırsat bulup sorularımı cevaplarsanız çok sevinirim.
Ben 46 yasındayım ve Tayland’da yasıyorum. Şu anda sol elimde serçe parmağımda uyuşma var. Geçen sene ilk başladığında bütün parmaklarda vardı, bu da o zamanlar yaşadığım bir stresten sonra oldu, önemsemedim. Çok bilgisayar kullandığım için olduğunu sandım, ama sonra geçti ve serçe parmağımda hafif bir uyuşukluk kaldı. Bazen hemen hiç hissedilmiyor, bazense artıyor.
Boynumda ağrı yok ama boynum sert, ağrı sırtıma iniyor bazen. Bazen de sırtım tutuluyor, tetik nokta (trigger point) da arada sertleşiyor. Ciddi bir kuvvetsizlik (disability) yok, bazen bileklerimde ağrı oluyor.
Geçen sene bu olay başladığında burada bir hastaneye gittim,  MR çekmedikleri için bunu sinir zedelenmesi sandılar.

Yazının Devamı

3 bin bilimadamı İstanbul’da buluşuyor

10 Haziran 2009

Fizik tedavi ve rehabilitasyon hekimlerinin dünya kongresi, 1500’ü yabancı bilimadamı olmak üzere 3 bin kişinin katılımıyla İstanbul’da yapılacak

Meslektaşlarım olarak aralarında bulunmaktan gurur duyduğum fiziksel tıp ve rehabilitasyon camiasının İstanbul’da gerçekleştirdiği   5. Uluslararası Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Dünya Kongresi’nin Başkanı Prof. Dr. Önder Kayhan’dan kongreye ilişkin bir yazı rica ettim. Bu yazıyı yayımlamaktan gurur duyduğumu da belirtmeliyim. Böyle büyük bir kongreye ev sahipliği yapan Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği’ne de teşekkür ederim. Kongreye başarılar diliyorum. 



5. Uluslararası Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kongresi 

Yazının Devamı

Bel ve boyun fıtığında doğrular ve yanlışlar

3 Haziran 2009

Neler doğru anlatılıyor? Neler saptırılıyor? Bu gerçekleri bilmek gerekiyor. Çünkü maalesef insanlar bu konuda yanlış yönlendiriliyor. Bel fıtığında hastalar genellikle şu şikayetlerle hekime başvurur:
“Belimde zaman zaman ağrılar oluşuyordu. Bir süre sonra sağ bacağıma veya sol bacağıma ağrı vurmaya başladı.  Ayrıca bacağımda uyuşukluk ve karıncalanmalar olmaya başladı. Bacağımın gücünde biraz azalma hissediyorum.”  
Bazıları da sadece belinde ağrı olduğunu, sadece kalçalara vurduğunu söyler. Eğer ağrı belden başlayıp herhangi bir bacağın topuğuna vuruyorsa burada basının, kuyruk sokumu ile onun üstündeki eklem arasındaki diskin (L5- S1) bozulması ve sinire bası yapması sonucu olduğu düşünülür. Bu hastalarda achill refleksi (topuktaki refleks) kaybolduğunu görebiliriz, bazen kaybolmayabilir de...
Eğer hasta “ağrı belimden başlayıp parmak uçlarıma vuruyor ve ayak parmaklarımda uyuşukluk var” diyorsa ve bu parmaklarda güç kaybı başlamışsa bu da belin 4. ile 5. (L4- L5) omuru arasındaki diskin basıya uğradığının

Yazının Devamı

Engellilerin psikoseksüel sorunları

27 Mayıs 2009

Son yıllarda insan cinsel yaşamı hakkındaki bilgiler oldukça arttı. Burada cinselliğin insan kimliğinin önemli bir parçası olduğunun kabulü bu konudaki çalışmaları artırdı.Cinsel yeterlilik duygusunun kimliğimizin esasını oluşturduğuna inanılıyor.
Bugün cinsel sağlık birçok rehabilitasyon programlarının tam olarak içine girmiştir. Kronik hastalıklı ve fiziksel olarak engelli bir kişinin yapılan rehabilitasyonunda cinsel işlerliğinin olumsuz etkisi vardır.
Rehabilitasyon programlarına alınan seksüel problemli hastalarda depresyon ve saldırganlık daha sık görülmektedir. Çoğunlukla bu tür hastalarda standardize edilmiş bir seksüel rehabilitasyon programı maalesef yoktur.

Uyumda üç engel
Fiziksel engeli olan bir kişide seksüel uyum sağlamada üç engel belirlenmiştir. Bu üç engel; psikolojik reaksiyon, kişinin iletişim eksikliği ve fiziksel yetersizliğidir.
Seksüel rehabilitasyon hasta için tam bir güven ortamında sağlanabilir. Kişinin kendi imajı, değeri, kendisine saygısı ve mutluluğu üzerine engelliliğin olumsuz psikolojik etkileri

Yazının Devamı

Engelli hastalarda intihar eğilimi

20 Mayıs 2009

Sakatlanan hastaların günlük yaşama uyum sağlayabilmeleri için çok yönlü rehabilitasyon programlarına ihtiyaçları vardır. O açıdan rehabilitasyon programlarına alınan hastaların muhakkak psikiyatrik yönden değerlendirilmesi gerekir. En başta değerlendirilmesi gereken bir yön de hastanın intihar eğilimi var mı? Yok mu?

İntihar eğilimi var mı?
İntihar dışında diğer psikolojik faktörlerin üstesinden kolayca gelinebilir. Oysa intihar farklı, çok önemli bir problemdir. İntihar tehdidini değerlendirmek için çok deneyimli olmak gerekmektedir.
Hastalar “Keşke ölseydim” veya “Üzerimde o kadar çok yük var ki, artık bunu taşıyamıyorum” diye dile getirir. Bunun için gerektiğinde arkadaşlarından, akrabalarından ve servis personelinden bilgi alınmalıdır. Bunlar da kendini şöyle gösterebilir: “Hastanın önceden intihar teşebbüsü hikâyesi var mı?”, “İntihar tehdidini devamlı dile getiriyor mu?”, “Hastanın iştahsızlık, uyku kaybı, ilgisizlik, devamlı uyku hali, unutkanlık, devamlı

Yazının Devamı

Fiziksel sakatlıklarda hastaların ruh sağlığı bozulabilir

13 Mayıs 2009

Fiziksel sakatlığı olan her hasta değişik şekillerde olmak üzere ruhsal problemlerle karşı karşıyadır. Hasta sakatlığını inkâr eder. Bu inkar iki türlü olur; Birincisi hasta “Ben hasta değilim” der. İkinci şekli ise inkâr  davranış şekli olarak kendini gösterir.
İnkar, insan egosunun bir savunma mekanizmasıdır. Kişi benliğinin kendi için tehlikeli sayılabilecek şeyleri görmemezden gelmesi, yok saymasıdır. Bu bakış açısı hastaların çaresizlik duygularını yenmelerine yardım ederken kendilerine yapılacak yardımı reddetmeleri içinde bir mazeret olarak düşünülebilir.
Örneğin her iki ayağı felç olan bir hasta, yatak döneminde bacaklarının oynamadığını görmezden gelebilir. Bu da o hastaya bir huzur sağlayabilir. Ancak ayakta durabilme ve yürüyebilme egzersizlerine başlandığında kendini aynada görmesi, içindeki tepkilerin açığa çıkmasına ve ileri derecede sinirlenmesine sebep olur.
Tam inkâr durumlarında telkin yahut mantıklı tartışma girişimleri boşunadır. Rehabilitasyona ikna edebilmek için hastaya yavaş yavaş ve

Yazının Devamı

Dünyada ve bizde özürlülüğün dağılımı

6 Mayıs 2009

Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre dünya nüfusunun yüzde 10 kadarı özürlüdür. Gelişmekte olan ülkelerde oranın daha yüksek olduğu bilinmektedir.
Ayrıca dünya nüfusu giderek yaşlanmaktadır. Özellikle 75 yaş ve üzeri insanlarda özürlülük oranı yüzde 30’lara çıkmaktadır.
Özürlülük daha ziyade uzun süren kronik hastalıkların seyri sırasında ortaya çıkmaktadır. Ayrıca tıbbın ilerlemesi de özürlü sayısında artış sağlamıştır. Çünkü bu gelişmeler sayesinde hayatta kalan kişi, özürlü olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bunun yanında trafik kazaları tüm dünyada, özellikle ülkemizde özürlü sayısını ciddi biçimde artırmaktadır.
Doğal kaynakların hoyratça kullanılması ve yoğun çevre kirliliği de özürlü sayısının artmasındaki etkenlerdir.
Hastalıkların, özürlülerin dünyasındaki dağılımı 1948 yılında ciddi biçimde başlamıştır.
Başlangıçtaki araştırmalarda salgın

Yazının Devamı