Kanser riski

23 Şubat 2015

Röntgen, 120 yıldan beri, hastalıkları teşhis etmekte kullanılıyor. 1970’den beri kullanılan ‘tomografi’, ‘CT Scan’ gibi ileri teşhis teknikleri de, artık sık kullanılır hale geldi. Sadece ABD’de, yılda 80 milyon ‘tomografi’ ve ‘CT Scan’ çekiliyor. Bu teknikler, ülkemizde de gittikçe artan ölçüde kullanılıyor. Bu yeni teknikler, kademeli röntgen kullanılması anlamına geliyor ve hastalar, çok ciddi radyasyon riski ile karşılaşıyorlar.
Yüksek oranda radyasyon alınması, kanser riskini de artırıyor. Son yıllarda artan kanser vakalarının bir çoğu, bu yeni tekniklerin gereksiz yere veya bilgisiz kişilerce kullanılması sonucu ortaya çıkmış durumda. Öyle ki, ‘tomografi’ veya ‘CT Scan’i kullanan teknisyen, bir çok vakada çekilen resmi beğenmeyip, yenisini çekiyor. Siz de, olması gerekenin 2 - 3 katı radyasyona maruz kalabiliyorsunuz.
Sadece ABD’de, yılda 15.000 kişinin ‘CT Scan’in oluşturduğu kanserler nedeniyle öldüğü, anlaşıldı. ‘CT Scan’ sırasında çocuklar da, zorunlu olarak, yetişkinler kadar radyasyona maruz kalıyor ve bunların 1/1000’i, işlemi takiben kan kanseri oluyor. ABD’de, ‘CT Scan’ yaptıran her 10.000 kişiden 45’i, 10 yıl içinde kanser oluyor.

Fukushima kadar

Yazının Devamı

Kârlı bankacılık sisteminin önemi

17 Şubat 2015

Geçtiğimiz dönemde, yöneticiler, bankaların gereğinden fazla kâr ettikleri düşüncesine kapıldı. Bankaların aldıkları komisyon ve masrafların üzerine gidildi; banka kârları düşürüldü. Oysa, bankacılıkta risk yüksek. Bankalar titizlikle yönetilmesi gereken, verimli çalışmaları kaçınılmaz olan, bilanço değerleri dengede olması gereken kurumlar. Ülkemizde, kurumsal yönetimin en çok yerleştiği yerler, bankalar. Banka sistemi içinde, vergi kaçırılması olanaksız. Bankalar ülkemizin en iyi ve yoğun denetlenen kurumları. Bankalar getirilen her türlü kurala titizlikle uymaya gayret gösterirler.
Bankalar kârlılıkları düştüğünde, bilançodaki varlık kalitesini yükseltmek zorunda. Bilançolarındaki varlıkların büyük bölümü, verilen kredilerden oluşur. Satın alınmış olan tahviller de varlıklar arasında. Varlık kalitesi, öncelikle verilen kredilerin geri dönmeme riskini düşürmekle sağlanır. Sonuçta, bankalar riskli kredilerden kaçınır; sağlam şirketlere yönelir. Sağlam şirketlerin çoğu ise, yabancı şirketler arasındadır. Kısaca, bankacılığın kârını düşürmek, ulusal şirketlerimize verilecek olan kredilerin gittikçe azalması sonucunu doğurur.

Mevduat kredi dengesi
Kârlılığı azalan

Yazının Devamı

Sadece faizlerin düşmesi yetmiyor

16 Şubat 2015

2014 yılında, banka kredileri yüzde 18.8 arttı. Sektördeki Türk Lirası ve döviz dahil mevduat artışı ise, sadece yüzde 11.4... Sektör, topladığı mevduatın yüzde 17’si kadar fazla kredi veriyor. Yani, sektörün kredi/mevduat oranı yüzde 117. Bankalar, aradaki farkı, dışarıdan aldıkları döviz kredileri ile karşılıyorlar. Belli ki, ülkemizde yeterli tasarruf seviyesi yok.
Bankalar, topladıkları mevduattan fazla kredi verdiklerinde; geri ödenemeyen kredilerin miktarı, sermayelerine oranla artıyor. Şirketlerin aldıkları kredileri rahatça geri ödeyebilmeleri için, kredi maliyetinin düşmesi gerekiyor. Maliyetlerin düşmesi için ise, yalnız faizlerin düşürülmesi yeterli değil. Krediler üzerindeki tüm maliyetlerin azaltılması lazım. Bu maliyetlerden birisi, Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) kesintisi. Diğer birisi ise, bankaların Merkez Bankası’nda tuttukları kanuni karşılıklar. KKDF’nin kaldırılması ile ilgili çalışmalar var. Merkez Bankası, faizleri indirmeden önce, Açık Piyasa İşlemleri ile piyasaya verdiği parayı azaltıp; azalttığı miktar kadar (hatta, biraz daha fazla) kanuni karşılığı bankalara vermeli. Bu operasyon, hem bankaları rahatlatıcı hem de kredilerin geri dönmeme

Yazının Devamı

Parasal genişleme bizi nasıl etkiler?

10 Şubat 2015

Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) ucu açık parasal genişleme programı 1 Mart’ta başlıyor; Eylül 2016’ya kadar sürecek. Piyasaya en az 1.1 trilyon euro sürülmesi planlanan program, Avrupa Birliği(AB) içinde %2 ortalama enflasyon oranı sağlanmasına kadar devam edecek. Program kapsamında piyasaya verilecek olan paranın faizi %0.05 olacak. Verilen kredilerle ilgili riskin %20’si, ulusal merkez bankalarının üzerinde kalacak.
AMB toplam parasal genişleme programı, AB ülkelerinin toplam Gayri Safi Milli Hasıla’sının(GSMH) %7’si oranına ulaşacak. Bir karşılaştırma yapılması gerekirse, Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) yaptığı parasal genişleme, Amerikan GSMH’sinin %6’sı; Japon Merkez Bankası’nın yaptığı parasal genişleme ise, Japon GSMH’sinin %16’sı oranında olmuştu. AMB’nin ülke bazındaki parasal genişlemesi, ülkelerin AMB’deki sermaye oranına bakılarak yapılacak. Buna göre en büyük payı 244 milyar euro ile Almanya alacak.
Yunanistan’a öncelik tanınabilir
AMB, başlatılacak genişleme programından Yunanistan’ın alacağı paya öncelik vererek, Yunanistan için yeni bir rahatlama kapısı açabilir. Bu nedenle, yeni Yunan hükümetinin zaman kaybetmeden AMB’yi ikna etmesi gerekiyor. ABD’nin

Yazının Devamı

Avrupa’nın ekonomik sorunları çözülür mü?

9 Şubat 2015

Yunanistan’da solcular kazandı. Yunan hükümetinin ilk işi Avrupa Birliği’nin (AB) Rus politikasının yanlış olduğunu söylemek; Güney Kıbrıs’ı ziyaret edip, Türk gemilerinin denizde doğalgaz çıkarılan bölgeden uzaklaşmasını istemek; daha önce yapılandırılmış olan dış borçlarının, bir bölümün silinmesi için, girişimlerde bulunmak oldu.
Kapitalist sistemin şımartılmış çocuğu Yunanistan, kendi varlık nedeni olan kapitalizme karşı çıkıyor. Yunanistan’ın bu arsızlığı, Fransa ve ABD dışında hiç kimseden kabul görmedi. Avrupa Komisyonu ve Avrupa Merkez Bankası (AMB), geri ödeme şartlarının yeniden konuşulabileceğini; fakat borç silinmesinin mümkün olmayacağını söylüyorlar. AB sistemi, üyelere yardım yapılması; fakat yardımların sonunda ödenmesi üzerine kurulu. Aksi takdirde, İspanya, Portekiz, İtalya gibi yüklü borç altında olan ülkeler de, borçlarının silinmesini isterler ki, bu Avrupa Birliği’nin sonu olur.

Tahvil karşılığı borç
AMB, bir parasal genişleme programı açıkladı. Bu programa göre, üye ülkelere devlet ve özel sektör tahvilleri karşılığında borç verilecek. AMB tarafından Yunanistan’a, Troyka’nın (IMF, AB Komisyonu, AMB) sağladığı borç yapılandırma kredisi

Yazının Devamı

Faizi ve miktarı kontrol mümkün

3 Şubat 2015

Merkez Bankası kredi faizlerini düşürüyor. Önümüzdeki günlerde, faizlerin % 0.75 daha düşürülmesi bekleniyor. Faizler düşürülünce parasal genişleme sağlanacağı ve kredi hacminin artacağı zannediliyor. Ancak, şeytan detayda gizli. Ek tedbirler alınmadıkça, istenilen sonuç elde edilemez.
Merkez Bankası’nın elindeki tek silahın faiz olduğu düşünülüyor. Oysa, Merkez Bankası piyasaya verilen para miktarını faizden bağımsız olarak kontrol edebiliyor. Yani, sürekli olmasa bile, hem faizi hem de verilen para miktarını kontrol edebiliyor. Şu anda, Amerikan Merkez Bankası’nın yaptığı ve Avrupa Merkez Bankası’nın da yapmaya çalıştığı “sihirli yöntem” bu. Bizim Merkez Bankamız, sadece “monetarist” yaklaşımla yönetildiği için, para miktarı ve faizin aynı anda kontrol edilemeyeceği görüşünü savunuyor. Eğer Merkez Bankası bilançosunu küçültürse, parasal tabanı ve açık piyasa işlemleriyle bankalara verdiği borçları sabit tutabilir veya düşürebilirse, piyasaya ek para vermekten ve bu paranın dövize gitmesi riskinden kendisini kurtarabilir. Bu durumda, faizi olabildiğince düşük tutar ve buna rağmen, piyasaya para vermez. Bu durumu gerçekleştirmek için, faiz indirmeden önce, likiditeyi kısma

Yazının Devamı

Döviz piyasalarında yaşanan oynaklık

2 Şubat 2015

2014 aralık ayının son haftasındaki öngörülerim arasında yer alan, dolar/euro paritesinin 1.1’e yaklaşacağı yönündeki görüşüm, gerçekleşmeye başladı. Artık, paritenin yıl içinde 1.01’de kalmayacağı; 1.0’a doğru yaklaşacağı anlaşılıyor. Zaten, uluslararası bankaların görüşleri de bu yönde.
Piyasalar, mart ayında başlayacak olan Avrupa Merkez Bankası’nın parasal genişlemesini, şimdiden fiyatlandırmaya başladı. Euro’nun aşırı değer kaybedeceğinden korkan ihracatçılarımız, Türk Lirası’nın devalüasyonu yönünde, hükümet ve Merkez Bankası üzerine baskı yapmaya başladılar. İhracatçılar, böylece, Euro Bölgesi’ne yaptıkları ihracatı sürdürebileceklerini düşünüyorlar. Kredi faizleri düşer ve enerji fiyatlarındaki düşük seviyeler sürerse, bu gelişmeler de ihracatımıza olumlu yansıyacak. Öte yandan, ihracatçılarımızın, Euro Bölgesi’ne yaptığı satışlarda, mal fiyatlarını biraz yükselmeleri de gerekiyor.
Bizim Merkez ‘engel’...
Tüm gelişmiş ülke merkez bankaları, parasal genişleme yaratarak ve faizleri düşürerek, ekonomilerini canlandırma peşindeler. Bizimki ise, “ekonomi canlansın, sonra faizleri düşürürüm” diyor. İşte, Cumhurbaşkanı’nın ve hükümet üyelerinin Merkez Bankası’na yaptığı

Yazının Devamı

Nazilere kimler yardım etti?

27 Ocak 2015

Birinci Dünya Savaşı’nın gerçek galibi, Amerika ve Japonya oldu. 1925’e kadar, Amerika dünya petrolünün % 70’ini üretiyor ve satıyordu. 1920’li yılları, reklamcılığın ve tüketimin altın yılları olarak hatırlıyoruz. Ford’un “Model-T”si 1927’ye kadar 15 milyon adet sattı. Güney Amerika-Afrika kökenli caz müziği bu yıllarda popüler oldu. Daha önceleri hiç sahnede olmayan Amerikalı yazarlar, meşhur olmaya başladı. Bunlar arasında T.S. Eliot, Ernest Hemingway, William Faulkner gibi isimler vardı. 1920’li yılları, zenginle fakirin arasındaki gelir farkının süratle arttığı yıllar olarak biliyoruz.
1924, Avrupa ekonomilerinin batmaya yaklaştığı yıl oldu. Başta Morgan olmak üzere Amerikalı bankerler, Alman ekonomisinin borçlarını ödeyebilmesi için, Alman ekonomisinin yeniden yapılandırılabilmesi amacıyla çalışmalara başladılar. Almanlar da borçlarını ödemeye devam ettiler; fakat bu yıllar, Nazizm’in ortaya çıktığı yıllar oldu. Mussolini’nin işçiler üzerindeki baskısından mutlu olan Morgan Bankası, İngiltere’ye olan savaş borçlarının ödenmesi için İtalya’ya da 100 milyon dolar verdi.

Montagu Norman’ın ikna gücü
İngiltere Merkez Bankası Başkanı Montagu Norman, Amerikan Merkez

Yazının Devamı