Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) ucu açık parasal genişleme programı 1 Mart’ta başlıyor; Eylül 2016’ya kadar sürecek. Piyasaya en az 1.1 trilyon euro sürülmesi planlanan program, Avrupa Birliği(AB) içinde %2 ortalama enflasyon oranı sağlanmasına kadar devam edecek. Program kapsamında piyasaya verilecek olan paranın faizi %0.05 olacak. Verilen kredilerle ilgili riskin %20’si, ulusal merkez bankalarının üzerinde kalacak.
AMB toplam parasal genişleme programı, AB ülkelerinin toplam Gayri Safi Milli Hasıla’sının(GSMH) %7’si oranına ulaşacak. Bir karşılaştırma yapılması gerekirse, Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) yaptığı parasal genişleme, Amerikan GSMH’sinin %6’sı; Japon Merkez Bankası’nın yaptığı parasal genişleme ise, Japon GSMH’sinin %16’sı oranında olmuştu. AMB’nin ülke bazındaki parasal genişlemesi, ülkelerin AMB’deki sermaye oranına bakılarak yapılacak. Buna göre en büyük payı 244 milyar euro ile Almanya alacak.
Yunanistan’a öncelik tanınabilir
AMB, başlatılacak genişleme programından Yunanistan’ın alacağı paya öncelik vererek, Yunanistan için yeni bir rahatlama kapısı açabilir. Bu nedenle, yeni Yunan hükümetinin zaman kaybetmeden AMB’yi ikna etmesi gerekiyor. ABD’nin yeni Yunan hükümetine hoşgörüyle bakması ise, IMF’nin Yunanistan’a sağladığı şartları yumuşatabileceğini gösteriyor. Ancak, bu gelişmelerin hiçbiri Yunanistan’ın borçlarının silinebileceği anlamına gelmiyor.
Bir karşılaştırma yapmak gerekirse, FED piyasaya ayda 85 milyar dolar para sürmüşken, AMB yaklaşık ayda 68 milyar dolar karşılığı euro’yu piyasaya sürecek. Bu büyük parasal genişleme, sadece AB içinde değil, dışında da parasal bir büyümeye yol açacak ve Türkiye dahil birçok gelişmekte olan ülkede doğrudan yabancı yatırımlar ve borsa yatırımları artacak.
Şirketler doğrudan kredilendiriliyor
AMB’nin parasal genişleme programı çerçevesinde ayda 57 milyar dolar karşılığı euro kadar, özel sektör tahvilleri karşılığında, likidite sağlanacak. Merkez bankaları prensip olarak, özel sektöre doğrudan kredi vermezler. Zaten, bunu sağlamak üzere yapılandırılmış, bir risk ölçüm programları da yoktur. Bu açıdan bakılırsa, AMB’nın hangi şirketlerin tahvilleri karşılığında para vereceği, şirketlerin nasıl seçileceği, vadelerin ne olacağı gibi konular önem kazanıyor.
1980’li yılların başına kadar, bizim Merkez Bankası’nda da özel sektöre doğrudan verilen krediler vardı. Bunlar, orta vadeli krediler ve ihracat kredileri olarak sınıflandırılmıştı. Daha sonra, bu çarpık sistemden vazgeçildi. Bu nedenle, AMB’nin özel sektör kredilendirme sisteminin nasıl uygulanacağı, Merkez Bankamız tarafından yakından da takip edilmeli.
Neden özel sektör?
AMB, şirket bilançolarında daralmanın ekonomik büyümeyi de etkilediğinin farkına vardı. Daha önce doğrudan bankalara sağlanan parasal genişlemenin, yabancı devletleri kredilendirmede kullanıldığı, AB içindeki şirketlerin bankalara sağlanan parasal genişlemeden pay alamadıkları anlaşıldı. Bu nedenle, bu kez şirketlere doğrudan kredi veriliyor. Ancak, bankaların kredi vermekte hassas davrandıkları şirketlerin riski de yüksek olabilecek.
AB’de enflasyon düşük ama işsizlik yüksek. Piyasaya likidite verilmesiyle, hem ülkeler arası enflasyon farkının giderilmesi hem de işsizlik oranın ortalama %12’den % 8’ler seviyesine indirilmesi planlanıyor. Hükümetimizin Merkez Bankası ile yaptığı faiz çekişmesinin ardında da Merkez Bankamız tarafından AMB ve FED’e benzer önlemler alınmaması ve büyümenin desteklenmemesi gibi nedenler yatıyor.