Gazino bankacılığının sonu

7 Mart 2011

Kriz öncesinde, müşterilerine sentetik yatırım araçlarını öneren bankalar, bir “saadet zinciri” yaratmışlardı. Bu yolla, hem kendileri büyük komisyon geliri elde ediyorlar; hem de müşterilerine iyi para kazandırıyormuş görünümü veriyorlardı. Bir zamanlar, borsalar için dile getirilen “Büyük Gazinolar(Gazino, “Kumarhane” anlamında kullanılıyor)” söylemi, kriz öncesi banka işlemleri düşünüldüğünde, bankalar için gerçek oldu. Sonunda, kopan “saadet zinciri” büyük krizi beraberinde getirdi.
Şimdi, bankalar ayranı bile üfleyerek içiyorlar. Eskiden bir kaç saat içinde sonuçlandırılan tam ve gerçek teminatlı kredi talepleri bile, artık en erken 48 saat içinde sonuçlandırılabiliyor. Çünkü, tüm taleplerin ilave birimler tarafından kontrol edilmesi ve asgari yirmi ayrı bölümde kayıt altına alınması gerekiyor.
Stres testlerinin, geçmiş verilere dayalı olarak, geleceğe yönelik tahminler ortaya koyduğu anlaşılınca da, bir çok bankanın tâbi olduğu stres testi uygulaması zordaki bankaların durumlarını daha da kötüleştirdi.

Özel bankacılıkta yeni dönem
IMF’in 2010 sonu rakamlarına göre, küresel çapta bankaların bilançolarına resmen yazmak zorunda kaldıkları zarar 2.2 trilyon doları aşıyor.

Yazının Devamı

Reform yapılırsa hızla yapılır

1 Mart 2011

Bu söz, Bab-ı Ali Toplantıları’nın 102’nci toplantısında konuşan Sağlık Bakanı Recep Akdağ’a ait. Ben de, aynı fikirdeyim. Birbiri ardına gelmeyen ve birbirini tamamlamayan reform uygulamaları hiçbir zaman başarılı olmadı. Bakan yaptığı incelemede, demokratik idareyi benimseyen, özel girişim hürriyeti bulunan ve hızlı reform yapan ülkelerin diğerlerinden çabuk geliştiğini görmüş. Bu nedenle, sağlıkta dönüşüm reformu hızlı başladı; bitmiş gibi de görünmüyor.
Bakan’ın sağlık sistemi konusundaki görüşleri şöyle:
- Doktorların, yaygın biçimde muayenehane açmaları en büyük bozukluktu. Doktorlar, kamu olanaklarını da kullanarak, muayenehanelerinde büyük paralar kazanıyorlardı. Asgari ücretin 600 TL olduğu bir ülkede, bir hekimin 40.000 TL kazanması uygun değildi.
- Biz tüm sistemi değiştirdik; bu yüzden başarılı olduk. İlaçları önemli ölçüde ucuzlattık. Hastalara kamuda da hekim seçme hakkı verdik. Hastaların rehin tutulması uygulamasını kaldırdık. 112 Acil Servis hizmetlerini ücretsiz hale getirdik. Hatta, uçak ve helikopter bile ücretsiz. Artık, Koruyucu Temel Sağlık Hizmetleri ve Aile Hekimliği, sigorta aranmaksızın bedava.
- Sağlık bütçesi reel olarak ikiye katlandı.

Yazının Devamı

Sağlıkta büyük dönüşüm

28 Şubat 2011

Bab-ı Ali Toplantılarının 102’incisinin konuğu Sağlık Bakanı Recep Akdağ idi. Bakan, önce siyasi konulara değindi; sonra da, yarın anlatacağım 8 yılda neler gerçekleştirdiklerini anlattı. Refik Saydan’dan sonra en uzun süre Sağlık Bakanlığı yapan Akdağ, konulara hakimdi; ne yaptığını biliyordu ve toplantıya teknik ekibiyle birlikte gelmişti. Politikacıların, genellikle toplantılara geç gelme alışkanlığını bilen dinleyici grubu ve Bab’ı Ali Toplantıları Başkanı Osman Ataman, Bakan’ın toplantının başlama saatinden 15 dakika önce konuşmaya başlamasını biraz şaşkınlık ama memnuniyetle karşıladı.

Halkın esamesi okunmuyordu
Bakan, nasıl önceden medyanın ve yargının demokrasi üzerinde vesayeti var idi ise ve bu vesayetleri kaldırmak için Hükümet var gücüyle çalışıyorsa, aynı biçimde sağlık sisteminde de bir çeşit vesayet olduğunu, geldiklerinde halkın sağlık konusunda esamesinin okunmadığını söyledi. Parası olmayanın tedavi dahi edilemediği, insanların hastanede rehin kaldığı eski sistemden, halkın ve bireylerin isteklerine uygun tedbirler alınarak nasıl kurtulunduğunu anlattı. “Sağlıktaki Dönüşüm”, hiç bir ahlaki, insani, kanuni dayanağı olmayan uygulamaların kaldırılıp; harcama

Yazının Devamı

Hazine garantileri ve kısa vadeli özel sektör borçları alarm veriyor

22 Şubat 2011

Devlet Planlama Teşkilatı 2011 yılında, cari işlemler açığının azalacağını ve açığın Gayri Safi Yurtiçi Hasıla(GSYH)’ya olan oranının düşeceğini tahmin ediyor. Ancak, bu tahminin tutması Merkez Bankası’nınkilere ek tedbirler alınmasına, yabancıların tutumuna ve ülkemizdeki siyasi istikrarın sürdürülmesine bağlı.
* Merkezi Yönetim Bütçe Açığının Gayri Safi Milli Hasıla’ya oranı, 2006 yılında % 0.6’ya kadar düşmüşken, 2010 yılında % 3.6 olarak gerçekleşti. Maliye Bakanlığı önümüzdeki yıllarda açığın daha da düşeceğini tahmin etmekle birlikte, bu yıl seçim nedeniyle tahminin gerçekleşmesi güç görünüyor. Özelleştirme takviminin de iyi yürüyemeyeceği belli. Bütçe açığımız, 2009 ve 2010 yıllarında Maastricht Kriteri olan % 3’ün üzerinde.
* 1993 yılından beri Kamu Sektörü Faiz Dışı Fazlası verilirken, 2009 ve 2010’da “Fazla”, GSYH’nin yüzdesi olarak eksi seviyelere düşüp, açık haline dönüştü.
* 2010 Eylül sonu itibariyle, Kamunun Net Borç Stoku 481.5 milyar lira oldu. Kamu Kesimi Toplam Net Borç Stoku’nun Türk Lirası oranı gittikçe artmakla birlikte, Merkezi Yönetim brüt borç stokunda durum farklı. Hazine’nin 2002’de % 15.5 olan döviz üzerinden borç oranını giderek artırdığı ve %

Yazının Devamı

Döviz yükselir mi?

21 Şubat 2011

Elimizdeki verilere bakalım: n Türk Lirası’nın reel değeri, ocak sonunda TÜFE bazlı hesaplamalara göre yüzde 22, ÜFE bazlı hesaplamalara göre ise, yüzde 20 oranında artmış. Bu hesaplama, 2003 yılı 100 alınarak hesaplanıyor. Daha önceki yıllar baz alınırsa, Türk Lirası’nın değer artışı ikiye katlanıyor. Yani, Türk Lirası halen değerli bir para ve normal şartlarda döviz fiyatlarının yükselmesi olası.
* Merkez Bankamızda 82.6 milyar dolar döviz rezervi var. Buna 2010 sonu itibariyle bankalarda bulunan 20.1 milyar dolarlık rezervi eklersek, ülkemizin 100 milyar doların üstünde döviz rezervi olduğunu görürüz. Bu rezerv bizi ani hareketlenmelerden koruyor.
* Özel sektörün, yurtdışından sağladığı uzun vadeli borç, 2002 yılında 29.2 milyar dolar iken, 2010 yılı sonunda 116.9 milyar dolara çıktı. Bu borcun, 82.6 milyar doları finans işiyle uğraşmayan özel sektöre ait. 2008 yılı sonunda, özel sektörün toplam uzun vadeli kredi borcu 140.1 milyar dolardı. Bu kalem, halen risk yaratmıyor.
* Özel sektörün, yurtdışından sağladığı kısa vadede ödenmesi gereken borçlar daha önemli. 2010 yıl sonu itibariyle, finansal olmayan kuruluşların 22.8 milyar dolar ticari kredi borcu ve özel sektörün

Yazının Devamı

Süper elit dâhiler geliyor

15 Şubat 2011

Son yıllara kadar dünyamızda, zenginlerle fakirler arasındaki uçurum giderek artıyordu. Zengin oturduğu yerde, sadece faiz ve hisse senedi gelirleri ile servetine servet eklerken, fakir grup sayısal olarak gittikçe artıyor ve kişi başına düşen geliri de ABD doları karşılığı olmasa bile, reel anlamda azalıyordu. Hatta, zengin artık servetini yönetmekle bile uğraşmıyor; şirketleri CEO’lar yönetiyordu. Zaten, bu nedenle de kriz sırasında zarar eden şirketlerin faturası CEO’lara kesildi.
Global krizden önceki son 10 yılda, zengin olmanın yolları değişmeye başladı. “Artık zenginden başkası zengin olamaz” denilirken, beklenmedik kişiler zengin oldu. Google, Amazon, iPhone, iPad gibi icatlar sayesinde, orta sınıf yeniden filizlenmeye başladı. Klasik eğitim sistemi yeni zengin yaratılmasını engelleyip zenginler için iyi işçi yetiştirme metotları uygularken, kolejden atılan Facebook’un mucidi Mark Zuckerberg, bir anda milyar dolarların sahibi oldu. Global kriz öncesindeki kredi bolluğu da, yeni icatların kolayca yayılmasını ve orta sınıf tarafından da rahatlıkla kullanılmasını sağladı.
Zenginler politik sınıfa da hâkim oldukları için, batan şirketlerinin çoğu gelişmiş ülke devletleri

Yazının Devamı

Cari açığın finansmanı

14 Şubat 2011

Aralık ayı cari açığı, tüm beklentileri aşarak 2010 yılı için 48.6 milyar dolara yükseldi. Geçen yılki cari açık, sadece 14 milyar dolardı. Cari açığın Milli Gelir’e olan oranı da bir yıl içinde % 2.3’den % 6.4’e yükselmiş oldu. Merkez Bankamız 2011 yılı cari açığını, 42.2 milyar dolara ve Milli Gelir’in % 5.4’üne indirmeyi hedefliyor.
Bankaların kullandığı 4.1 milyar dolarlık kısa vadeli döviz kredileri ve yurt dışı bankaların bankalarımızdaki mevduatında izlenen 3.2 milyar dolarlık artış, Aralık ayı cari açığının beklenenin üzerinde olmasına neden oldu. Öte yandan, cari açıktaki yüksek rakama rağmen döviz rezervlerimizde yıllık bazda 12.8 milyar dolar artış gerçekleşti.
2010 yılında bankalar eski borçlarını yeniledikleri gibi, önceki yıla göre % 9 oranında daha fazla dış borç aldılar. Banka dışı sektör ise bu yıl borçlarının bir bölümünü geri ödedi ve banka dışı sektörün borç yenileme oranı % 76 olarak gerçekleşti.
Cari açığımız nasıl finanse ediliyor?
Cari açığın kapatılma biçimi iki yıl öncesine göre çok değişti. Aşağıda, 2008 de ve 2010’da (Yüzde olarak yapılan bu hesaplama Kasım sonu itibariyledir ve Aralık sonu itibariyle yapılacak hesaplama fazla değişiklik içermiyor)

Yazının Devamı

İleri teknoloji ürünü mal üretebilmeliyiz

8 Şubat 2011

Gelişmiş ekonomi olabilmenin tek yolu, ileri teknoloji ürünü mallar üretebilmekte. Bu sayede, dış satım hem gittikçe kolaylaşıyor, hem de kârlılaşabiliyor. Öte yandan, ileri teknoloji mal üretimi bir taraftan büyük sermaye birikimi gerektirirken, diğer taraftan da yenilik ve icatların devreye girmesini zorunlu kılıyor.
“The Balassa Index”, ülke ihracatlarının hangi sektörlerde ihtisaslaştığını ve ihraç mallarının üretiminde kullanılan teknolojinin seviyesini belirlemekte kullanılıyor. Bu sayede, ülkelerin dış satımları çok daha sağlıklı biçimde karşılaştırılabiliyor. Eğer, “The Balassa Index” o endüstri için “1”den büyükse, o ülkenin bu çeşit üretim konusunda ihtisaslaştığı anlaşılıyor.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’mız ve Avrupa Merkez Bankası verilerine göre, Türk ihraç mallarındaki teknoloji yoğunluğu süratle artıyor. Ancak, gidilecek daha çok yol var.
“İhracatımızdaki, Teknoloji Payı”nı toplamın yüzdesi olarak gösteren aşağıdaki tablo, bu başarılı değişimi vurguluyor:

Türkiye, “Orta-Düşük Teknoloji Kullanan” ülkeler arasında yer alıyor. 2008’deki son iki rakamın toplamını esas alırsak, ileri teknoloji kullanım oranımız, halen yaklaşık % 34 civarında. Bu toplam oranı, % 50’nin

Yazının Devamı