Elimizdeki verilere bakalım: n Türk Lirası’nın reel değeri, ocak sonunda TÜFE bazlı hesaplamalara göre yüzde 22, ÜFE bazlı hesaplamalara göre ise, yüzde 20 oranında artmış. Bu hesaplama, 2003 yılı 100 alınarak hesaplanıyor. Daha önceki yıllar baz alınırsa, Türk Lirası’nın değer artışı ikiye katlanıyor. Yani, Türk Lirası halen değerli bir para ve normal şartlarda döviz fiyatlarının yükselmesi olası.
* Merkez Bankamızda 82.6 milyar dolar döviz rezervi var. Buna 2010 sonu itibariyle bankalarda bulunan 20.1 milyar dolarlık rezervi eklersek, ülkemizin 100 milyar doların üstünde döviz rezervi olduğunu görürüz. Bu rezerv bizi ani hareketlenmelerden koruyor.
* Özel sektörün, yurtdışından sağladığı uzun vadeli borç, 2002 yılında 29.2 milyar dolar iken, 2010 yılı sonunda 116.9 milyar dolara çıktı. Bu borcun, 82.6 milyar doları finans işiyle uğraşmayan özel sektöre ait. 2008 yılı sonunda, özel sektörün toplam uzun vadeli kredi borcu 140.1 milyar dolardı. Bu kalem, halen risk yaratmıyor.
* Özel sektörün, yurtdışından sağladığı kısa vadede ödenmesi gereken borçlar daha önemli. 2010 yıl sonu itibariyle, finansal olmayan kuruluşların 22.8 milyar dolar ticari kredi borcu ve özel sektörün toplam 2.2 milyar dolarlık diğer borçları bulunuyor. Bu kısa vadeli borç rakamına, bankaların 17.4 milyar dolar tutarındaki kısa vadeli borçlarını da eklemek gerek. Yani, özel sektörümüzün yaklaşık 43.3 milyar dolar civarında kısa vadeli borcu var. Bu borçlar 1 yıldan önce ödenecek. İşte, bu kalem bir miktar risk unsuru taşıyor.
* Enerji, metal ve gıda fiyatları yükseliş eğilimine girdi. 2010 yılı sonuna göre ülkemiz, 34.4 milyar dolarlık enerji faturası ödüyor. Bu ithalat 2002 fiyatlarıyla olsaydı, aynı miktar enerjiye sadece 13.2 milyar dolar ödeyecektik. Enerji fiyatlarının yükselmesi, önemli risk yaratıyor.
* 2009 sonunda 102.1 milyar dolar olan ihracatımız, 2010 yılı sonunda 113.9 milyar dolara çıktı. Aynı dönemde, ithalatımız 140.9 milyar dolardan, 185.5 milyar dolara yükseldi. Yani, ihracatımız yüzde 10 civarında artarken, ithalatımız yüzde 30 civarında arttı. İhracatın ithalatı karşılama oranı da gittikçe düşüyor.
* Cari işlemler dengesi 2010 yılı sonunda, 48.6 milyar dolar açık verdi. Açık, dışardan gelen 41.6 milyar dolarlık sıcak para, 8.9 milyar dolarlık doğrudan yatırım ve 11.9 milyar dolarlık döviz mevduatındaki artış ile kapatıldı. Ayrıca, 4.3 milyar dolar tutarında nerden geldiği belli olmayan döviz girişimiz var. Cari işlemler açığı kapatıldıktan sonra geriye kalan döviz, resmi döviz rezervlerimize eklendi.
* Ülkemize giren uzun vadeli sermaye ve doğrudan yatırımlar azalırken, kısa vadeli sermaye ve sıcak para yatırımı artıyor. Bu durum, ülkemizi yabancıların ani sermaye çıkışları karşısında çok güçsüz kılıyor.
Kamunun ve bankalarımızın yurtdışında kolayca borçlanabilmeleri, bir döviz krizi ihtimalini tamamen gündem dışına atıyor. Buna rağmen, kısa vadeli borç ödemeleri, sıcak paranın ani çıkışı ve dövizde Cari İşlemler Açığı’nın yükselmesi döviz fiyatlarında dengeli bir yükselmeye neden olabilecek.