Gelişmiş ekonomi olabilmenin tek yolu, ileri teknoloji ürünü mallar üretebilmekte. Bu sayede, dış satım hem gittikçe kolaylaşıyor, hem de kârlılaşabiliyor. Öte yandan, ileri teknoloji mal üretimi bir taraftan büyük sermaye birikimi gerektirirken, diğer taraftan da yenilik ve icatların devreye girmesini zorunlu kılıyor.
“The Balassa Index”, ülke ihracatlarının hangi sektörlerde ihtisaslaştığını ve ihraç mallarının üretiminde kullanılan teknolojinin seviyesini belirlemekte kullanılıyor. Bu sayede, ülkelerin dış satımları çok daha sağlıklı biçimde karşılaştırılabiliyor. Eğer, “The Balassa Index” o endüstri için “1”den büyükse, o ülkenin bu çeşit üretim konusunda ihtisaslaştığı anlaşılıyor.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’mız ve Avrupa Merkez Bankası verilerine göre, Türk ihraç mallarındaki teknoloji yoğunluğu süratle artıyor. Ancak, gidilecek daha çok yol var.
“İhracatımızdaki, Teknoloji Payı”nı toplamın yüzdesi olarak gösteren aşağıdaki tablo, bu başarılı değişimi vurguluyor:
Türkiye, “Orta-Düşük Teknoloji Kullanan” ülkeler arasında yer alıyor. 2008’deki son iki rakamın toplamını esas alırsak, ileri teknoloji kullanım oranımız, halen yaklaşık % 34 civarında. Bu toplam oranı, % 50’nin üzerine çıkarmamız gerekiyor.
Sanırım, Başbakan “Artık, kendi otomobilimizi üretelim” derken, bunu demek istemişti.
Gelişen piyasalarda korku
Çin, Brezilya, Hindistan gibi büyük ölçekli gelişmekte olan ülke ekonomilerinde enflasyon oranları yükseliyor. Enflasyon oranı, Çin’de % 9.6; Hindistan’da ve Doğu Asya ülkelerinde % 8.4’ü buldu. Bu ülkeler, enflasyonla mücadele için faizleri yükseltme yolunu seçtiler veya seçiyorlar. Merkez Bankamız ise, aynı risk karşısında farklı bir politika izleyerek; faizleri düşürüp, munzam karşılıkları artırarak piyasadan para çekip, likiditeyi frenlemeye çalışıyor. Plan başarılı olursa, dünyaya örnek olacak bir ekonomi politikası yaratılmış olacak.
Avrupa Merkez Bankası, hâlâ likidite arzında cimri davranıyor. ABD Merkez Bankası FED’in piyasaya bol likidite sağlama politikası, beklenenden iyi sonuçlar vermiş görünüyor; ABD’de piyasalar açılmaya, konut fiyatları yükselmeye başladı. “İkinci dip” korkusu da hemen hemen kayboldu.
Bu dönemde, istikrar her şeyden önemli. Merkez Bankası Başkanı atanmasının gündemde olduğu bugünlerde, Hükümet’in istikrarı bozmayacak bir karar alması gerekli.