Hükümet ve Merkez Bankası, munzam karşılıkları arttırıp, bankaların verdikleri kredi miktarını düşürerek büyümeyi frenleyebileceklerini ve cari dış açığı azaltabileceklerini zannediyor. Munzam karşılıklarla oynama kararı, AK Parti iktidara geldiğinden beri para politikası uygulaması ile ilgili olarak alınan ilk karar oldu. Bundan önce, suya sabuna dokunulmadan ve miras kalan sistem sürdürülerek bu başarılı günlere gelinmişti.
Munzam karşılıkların artırılması, kimsenin aklına gelmeyecek ‘cin’ bir fikir olarak sunuldu. Üstelik, munzam karşılıklara faiz verilmeyerek, munzam karşılık oranı neredeyse ikiye katlanmış gibi etki yapıyor. Oysa, munzam karşılık alınmasındaki temel fikir, genel kriz ortamı dışında bir bankadan beklenmeyen ölçüde para çekilmesi halinde, o bankaya bu paraların kullandırılması ile bankanın batmasının önlenmesiydi. Buna rağmen banka batarsa, Sigorta Fonu (TMSF) devreye girip, hiç olmazsa mevduat sahiplerine para kaybettirilmeyecekti. Prensip, Merkez Bankası kaynaklarını kullanmadan zordaki bankayı kurtarmaktı.
Krediler zaten çok pahalı idi
Türk sanayici ve iş adamı, mecbur kalmadıkça veya aşırı kârlı üretim yapabileceğini düşünmedikçe zaten kredi
New York Times’ın “Sihir Topu” adını verdiği George Friedman’ın The Next 100 Years (Gelecek Yüz Yıl) isimli kitabı çok ilgi gördü, “en çok satan”lar listesine girdi ve Türkçeye de çevrildi.
Friedman, birkaç hafta önce, bu kez The Next Decade (Gelecek 10 Yıl) isimli kitabını yayımladı. Friedman’ın daha önceki kehanetlerinin çok büyük ölçüde tutmuş olması kitabın önemini daha da arttırıyor.
Friedman diyor ki:
* Gelecek 10 yılda herkes terörizmle yaşamayı öğrenecek.
* İsrail-Amerikan ilişkilerinde temelli değişimler olacak.
* Kendisi istemese bile, ABD emperyalist bir dünya imparatorluğuna dönüşecek.
* Gelecek 10 yılın belirleyici gücü ABD olmayı sürdürecek, gerektiğinde kaçınılmaz olarak “kötü” olmak durumunda kalacak.
Merkez Bankası’nın yapmak istediğinin döviz kurunu yükseltmeden, cari açığı düşürmek olduğu anlaşılıyor.
Mevduatlar üzerindeki kanuni karşılıkların yükseltilmesi sonucu, bankacılık sektörünün toplam kredileri düştü. Bu tedbirin alınmasından önce zaman zaman ayda % 10’un üzerinde gerçekleşen toplam kredilerdeki artış neredeyse durdu.
Kanuni karşılıklara faiz verilmemesi nedeniyle, bankalar artık krediye dönüştüremeyecekleri mevduatı toplamak istemiyor. Tedbirlerden önce aylık % 8’lere varan artış gösteren toplam banka mevduatı artık artmıyor.
Bankalar artık, şirketler yerine kişilere daha fazla kredi veriyorlar. Kişilere verilen krediler mevcut düzeyini korurken, şirketlere verilen krediler düşüyor. Geçen yılın son çeyreğinde % 11 artan şirketlere verilen krediler, yerini “eksi” büyümelere bıraktı.
Kişiler de artık, kredi kartları üzerinden kredi kullanmayı kestiler. Geçen yıl ayda % 7’ye varan ölçüde artan kredi kartı kredilerindeki artış tamamen durdu.
Artık, sadece mevduatta değil, bankaların fonlarına yapılan yatırımlardaki artış da durma noktasına geldi.
İstenildiği gibi, büyüme durdu. Büyüme durunca da dış cari açıktaki artış durdu; hatta cari açıkta bir
Nicolas Hagger’in geçen ay çıkan “Gizli Amerikan Rüyası (The Secret American Dream)” isimli kitabı, Amerikan hükümetlerinin bir süreden beri Dünya düzenini kökten değiştirecek adımlar attığını iddia ediyor. Başkan Bush tarafından başlatılan ve Başkan Obama ve yakın çevresi tarafından da sürdürülen yeni plan başarılı olursa, ülkeler arası savaşlar bitecek; küresel ısınma ile ilgili ciddi tedbirler alınacak; dünyamızın en önemli problemi sayılan fakirlikle savaşılacak; koruyucu hekimlik uygulamaları ile dünya çapında hastalıkların önlenmesi gündeme gelecek. Bütün bunların gerçekleşmesi, ABD’nin liderliğinde bir “dünya devleti” kurulması veya benzeri bir işbirliği oluşturulması sayesinde olacak.
Kitap, bir zamanlar Rothschild ve Rockefeller aileleri tarafından kontrol edilmeye çalışılan ve birçok komplo teorisinde konu edilen “dünya devleti” anlayışının tamamen çöktüğünü iddia ediyor. Bu çöküşün en önemli nedenlerinden birisi, bu iki meşhur ailenin artık birbiri ile işbirliği yapmak yerine, rakip olmayı seçmeleri oldu. Örneğin, Meksika Körfezi’nde BP’nin neden olduğu petrol sızıntısını bahane ederek, Rockefeller grubunun BP’de küçük ortak durumunda olan Rothschild grubunu
Artık kurtuluş yok. Küreselleşme, biz farkında olmasak da hayatımıza değişik biçimlerde yerleşiyor:
- Üretim kararları, artık sadece girdi maliyetlerine bakılarak değil, o ülkenin hangi ölçüde küreselleştiğine bakılarak alınıyor. Ham ve mamul madde global pazarlara ulaşıyor.
- Finans piyasaları ve borsalar, artık bulundukları ülkenin kuralları ile değil, global kurallarla çalışıyor. Hatta, son global krizin nedeni sayılan “kural tanımayan borsa ve piyasalar” yok olacağa benzemiyor. Sermaye ve sıcak para, güvenli liman sayılan ülkelerde cirit atıyor.
- Ekonomik kararlar, artık dış dünyada olup bitenlerden bağımsız biçimde alınamıyor. Bizimki dahil, tüm ülke ekonomileri dışa bağımlı hale geldi. Sadece, bağımlılığın az veya çok olması tartışılıyor.
- Politik kararlar, artık diğer ülkelerden bağımsız olarak alınamıyor. G 6, G 7, G 4, G 8, G 20 toplantıları ile EU, ECSC, NAFTA, CAFTA, LAFTA, LAIA, CARICOM, CARIFTA, AU, APEC, AEC, SAFTA gibi ekonomik ve politik işbirlikleri, hükümetleri alacakları kararlarda özgür bırakmıyor.
- Haberleşme ve bilgi aktarımı, artık tüm sınırları aştı. İnternet, cep telefonları, fiber optik, uydular sayesinde şeffaflık ve bilgiye erişim
Çeşitli Türk ve yabancı kuruluşlar, ülkemizdeki borsa kotasyonuna dahil önemli şirketler hakkında araştırma raporları düzenliyorlar. Türk şirketler hakkında rapor düzenleyenler arasında; Erste, EFG, Merrill Lynch, Deutsche, Goldman Sachs, Morgan Stanley, Credit Suisse, Finansinvest ve Eczacıbaşı gibi kuruluşlar var.
Aynı şirket için aynı tarihte bu şirketlerin bazıları “al” tavsiyesinde bulunurken, diğer bazıları “sat” ve “tut” tavsiyesinde bulunabiliyorlar. Büyük yatırımcılar da tavsiyelerin bu kadar geniş ve birbirini tutmaz biçimde olması nedeniyle bazen bu tavsiyelerin yüzde oranını almak, bazen de bu tavsiyeleri hiç dinlemeyip kendi araştırmalarını yapmak prensibini benimsiyorlar.
Araştırma yöntemi
Piyasadaki şirketler için tavsiye raporları hazırlanırken, asgari aşağıdaki hususların göz önünde tutulması gerekiyor:
* Bulunulan ekonomideki büyüme potansiyeli, enflasyon ve faiz oranlarının tahmini. Araştırılan şirketin ülke ekonomisi ve dahil olduğu endüstri içindeki konumu.
* İncelenen şirketin kazanç rasyolarının, tahvil piyasası ve diğer rakip hisse senetleri ile karşılaştırılması.
* Tavsiyenin hangi amaçla verildiği. Amaç, yüksek ve güvenli bir getiri
Bab-ı Ali Toplantıları’nın 103’üncüsünde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş vardı. Topbaş, ilginç bilgiler verdi ve görüşler ileri sürdü. Bakınız neler dedi:
* Dünyanın en önemli coğrafi bölgesinin merkezi Türkiye’dir. Türkiye’nin merkezinde ise İstanbul var. Dolayısıyla, İstanbul coğrafi durum itibariyle dünyanın merkezidir.
* İstanbul, bir ülke özelliği gösteriyor. Türkiye ise bir kıta özelliği taşıyor.
* İletişim sayesinde tüm dünya ülkeleri ve kişileri birbirini etkilemeye başladı. Artık, tüm ülkeler birlikte gelişmek zorundalar.
*
Hazine Nakit Yönetimi, kamunun ödeme ve tahsilat sistemini, nakit akımlarının tahmini ve planlanmasını, kamu mevduatının ve likiditesinin yönetimini ve iç ve dış borçların yönetim biçimini kapsar.
Dünkü yazımda bahsettiğim “Tek Hazine Hesabı” uygulamasının yürürlükten kaldırılmasının önünün açılması, Hazine’nin nakit yönetiminin yeni bir evreye girdiğini gösteriyor.
Hazine bir süreden beri uluslararası uygulamaları da dikkate alarak daha etkili bir nakit yönetimi yapıyor ve tüm önemli istatistikleri internet sayfasına taşıyarak şeffaflık ve hesap verilebilirlik prensibini uyguluyor.
Tek hazine hesabı nasıl çalışıyor?
1972 yılından beri uygulanan Tek Hazine Hesabı prensiplerine göre, kamu kurumlarının tüm ödeme ve tahsilâtları Merkez Bankası’nda tutulan tek hesaptan geçiyor. Ancak, Hazine dışındaki kamu kurumlarının hesaplarındaki paraya Merkez Bankası tarafından faiz verilmemesi, bu kurumlar tarafından hoş karşılanmıyor ve sistem dışına kaçış çareleri aranıyordu.
Temmuz 2007 tarihinde mevcut hesap, “Tek Hazine Cari Hesabı” adını aldı ve yapılan tahsilâtların gecikmeksizin Hazine hesaplarına aktarılması sağlandı. Daha önce, Hazine hesabında para olmadığı durumlarda