SAHiLDEKi TEHLiKELER

28 Haziran 2014

Her yaz mevsiminin başlangıcında hiç duymak istemediğimiz olaylarla karşılaşıyoruz. Tanımadığımız sulara girerken dikkatli olmakta fayda var...

Deniz mevsimi başladı. Ayaklarınızı cayır cayır yakan kızgın kumsallardan denize girip serinlemenin tam zamanı. Ancak her yaz mevsiminin başlangıcında hiç duymak istemediğimiz olaylarla karşılaşıyoruz. O nedenle tanımadığımız sulara serinlemek için girerken çok dikkatli olmalıyız.
Özellikle tatlı suların kaldırma gücü daha az olduğundan, yüzme bilmeyenler her zaman boğulma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Can yeleği giyerek suya atlamak hiç de ayıp değil.
Akıntının yönünü ve şiddetini tespit edemediğiniz zaman derinliklere sürüklenmeniz an meselesi. Sizi sahilden çok uzaklara götürür. Panik başlar ve akıntıya karşı bilinçsizce ve sizi yoracak şekilde yüzerseniz tekrar sahile dönme şansınız azalır!

GİRDABA DİKKAT
Denizlerdeki en büyük tehlikelerden biri de girdaba kapılmaktır.

Yazının Devamı

DiKKAT SU ALTINDA YAŞAM VAR

21 Haziran 2014

Denizlerimizin zenginliklerini oluşturan su altı canlıları, birkaç koldan saldırıya uğramış durumda. Ama umudumuzu kaybettiğimiz dönemlerde, yüreklerimize su serpen gelişmeler oluyor...

Denizlerimizde; Akdeniz ile Atlantik Okyanusu’nun ortak coğrafik biriminden köken alan türler bulunur. Sadece denizlerimize mahsus endemik türler, dünya denizlerinin ve okyanuslarının çoğunda geniş dağılım gösteren kozmopolit çeşitler ve Süveyş Kanalı yoluyla geçen İndo-Pasifik türleri olmak üzere dört grup deniz canlılarının üyeleri var. Ancak bu üyelerin hepsi varlıklarını sürdüremeyecek kadar ciddi tehdit altında.

ÖLÜMCÜL ATIKLAR
İngiliz Kültür Derneği Başkanı ve İngiltere’nin Bodrum Fahri Konsolosu Neşe Coşkunsu, bilimadamlarını bir araya getirerek geçen yıl Tirilye’nin tarihi varlıklarının tartışıldığı güzel bir panel düzenledi.
Konuşmacılardan birisi olarak; Tirilye’nin su altı zenginliklerini ziyarete gelenler için olmazsa olmaz bir konu olduğunu, bu nedenle azalmaması gerektiğini, zamansız ve usulsüz avlanmanın su altı canlılarına büyük zarar verdiğini anlattım.
Tirilye eski Belediye Başkanı Ali Turan; söz isteyerek 40 yıllık balıkçı olduğunu ve bölgede yıllardır kırlangıç

Yazının Devamı

FOSFOR YÜKLÜ ZARGANA

14 Haziran 2014

Öyle bir balıktır ki zargana; hem kendisini yakalayan avcının, hem de misinanın gamını alır!

“Misinanın gamı da ne demek?” diye sorarsanız...
Eğer misinayı sardığınız mantar kalitesizse ya da mantar değil makara kullanıyorsanız, misinanız bir süre sonra kırış kırış olur, buna misinanın gamı denir.
Zargana balığı akıntılı bölgelerde yaşar. Dolayısıyla da akıntılı bölgelerde av verir. Oltanın ucuna zargana yemini takarak akıntıya bırakıverin, balığı yakalayıp çektikten sonra misinanız dümdüz olacaktır.
Özellikle yem aramanıza gerek yok. Eğilip denizden iki midye alın. Birbirine çarparak kırın ve midyenin kenar etini beyaz oltaya takıp suya bırakın.
Eğer izmarit veya kupa balığının kuyruk altından yem yapabilirseniz büyük lüks olur tabii ki. Beyaz bir bez parçası veya beyaz ipek iplikle bile yakalayabilirsiniz zargana balığını. Beyaz olan her şeye atlar. Misinanızın kalınlığı 0,25 mm yani ip gibi incecik gözükse de, iri bir zarganayı çekmek için yeterlidir.
Korkmayın koparmaz misinayı ama yavaş yavaş çekmek kaydıyla. Usta bir tavırla kalın misinayı hemen fark eder zargana. Oltaya yakalandığında denizin üzerinde zıplayarak muhteşem bir görüntü çizer. Hem akıntının hem

Yazının Devamı

SOFRALARIN MÜREKKEPLi LEZZETi

7 Haziran 2014

Siyah mürekkep dolu keseleri nedeniyle mürekkep balığı olarak da anılan sübye, fazla tanınmaz ama çok lezzetli bir deniz ürünüdür. Salatası, yahnisi, tereyağında tavası tercih edilen sübyenin fiyatı da kalamara oranla çok daha ucuz...

Halk arasında sübye olarak bilinen, siyah mürekkep dolu keseleri yüzünden de mürekkep balığı olarak anılan deniz ürünü; pek yaygın tanınmamasına rağmen oldukça lezzetlidir.
Ege bölgesinde kavun çekirdeğinden yapılan meşrubata da bu isim verilir. Ayrıca pirincin ılık suda bekletilip robotta çekilmesi ve süzülmesiyle elde edilen pirinç suyuna da sübye deniliyor.
Sütlü tatlıların kıvamının ve lezzetinin yerinde olmasının nedeni sübyeye bağlıdır. Ama
denizin yumuşakçagilleri ailesinden sübye, çok farklı bir kategoride rağbet gören bir deniz ürünüdür.

BOYANMAYA DEĞER Mİ?

Yazının Devamı

Tatilde hangi balıkları yiyelim?

31 Mayıs 2014

Çiftlikte üretilenler, bizi hiç balıksız bırakmıyor ancak her deniz levreği ve çipurası olarak satılana inanmayın. Sardalye de yaz balığıdır...

Denizle hayatı birleştirebilmek, hayata farklı bir bakışı gerektirir. Engin mavi olan deniz sadece tuzlu bir su değil, ondan çok ötelerde bir şey. Lodosuyla, keskin poyrazıyla, akşamüstleri karaya doğru tatlı tatlı esen imbatıyla, karayeliyle, daha nice özel rüzgârlarıyla bile karadan farklı.
Denizde ayağınızın altı sallanır, yerdeki gibi sağlam basma olanağınız yoktur. Deniz üzerinde denge kurmak yetenek ister. Ama deniz sonunda alışkanlık yapar. Kopamazsınız hiçbir nimetinden. Yaz ayları gelip balık av yasakları çatınca, bu sevdadan birkaç aylığına uzaklaşılır; hiç mi yararlanılmaz bu sürede denizden?

İKİ YIL SABREDELİM...
Değişik türdeki balıkların yumurtlama dönemleri farklıdır. Karnında havyarlı balığı denize, doğasındaki yaşam alanına geri göndermek, hiç yakalamamak hepimizin vatandaşlık görevleri arasındadır. Avlanması tamamen yasak olan balıklara hiç taviz vermeden tavır alınmalıdır.
Örneğin orfoz balığının nesli giderek tükenmektedir. Bu balık hermafrodit olup, 16 yıl dişi olarak yaşar sonra cinsiyet

Yazının Devamı

ANADOLU TURiZMi ATAKTA

24 Mayıs 2014

Soma faciası hepimizi mateme boğdu, insanın eli kalem tutmak istemiyor ama bir taraftan da hayat devam ediyor. “Türkiye’de güzel şeyler de oluyor” diyerek sizinle Eskişehir izlenimlerimi paylaşıyorum

Yıllar önce kayınpederimi kaybetiğimizde, tiyatro yönetmeni ve yazar kayınbiraderimin ünlü bir oyunda rolü vardı. Biletlerin çok önceden satıldığı oyunu oynamaya giden Metin Arslan, babasının cenazesini birkaç saat bekletmek zorunda kalmıştı.
Hepimizi mateme boğan Soma faciası nedeniyle donup kaldık, kalem tutmak istemiyor insanın elleri. Ama bir taraftan hayat sürüyor.
“Türkiye’de çok güzel şeyler de oluyor” deyip iki hafta önceki Eskişehir seyahatimi anlatacağım, birazcık yüreklerimize su serpilsin.

YÜSEK HIZLI TRENLER
Japonya’nın başkenti Tokyo civarına yaptığım tüm seyahatlerimde kullandığım Şinkansenler’in benzerinin Türkiye’de yaygınlaşmaya başlaması, gerçekten heyecan verici.

Yazının Devamı

KONUŞAN BALIK SARIAĞIZ

17 Mayıs 2014

Halk arasında kocaman ve içi sarı bir ağza sahip olduğu için ‘sarıağız’ olarak anılan balık; ülkemiz denizlerinde, okyanusun uzantıları olan ılıman bölgelerde yaşar

Doğanın en büyük mavisi içindeki yaşamı tanıdıkça, ne kadar çok sahibi olduğunu anlıyoruz. Kabuklulardan planktonlara, kıkırdaklılardan kemiklilere kadar on binlerce değişik türde canlı, bu kocaman mavinin içinde yaşamlarını sürdürüyorlar. Hepsinin ilginç beslenme usulleri ve hareket tarzları var. Hepsinin de arkasında saklı bazı mitoslardan kaynaklanan isimlere sahip olduğunu görüyoruz.
Sarıağız balığı bunlardan birisi. Kulaklarındaki taşlar (otolit) ve erkeklerin karakteristik bir ses çıkarmasını sağlayan hava kesecikleriyle ayırt edilirler. Çıkardığı değişik tonlardaki sesle pek çok balıkçı tarafından gözlenmiş olduğundan, balıkçılar arasında ‘konuşan balık’ olarak adlandırılır.

GÜCÜ BOYUYLA ORANTILI
Bu balığın boyuyla orantılı bir gücü vardır; eğer balıkçılar büyük bir sarıağızı canlıyken tekneye almaya kalkarlarsa kuyruk darbesiyle bir tayfayı yere serebilir. Onun için genelde balığı yakaladıktan sonra bayıltıp veya öldürüp yukarı çıkarma yolunu seçerler.
Alt ve üst çenelerindeki dişleri de çok

Yazının Devamı

ŞiFA NiYETiNE SARPA BALIĞI

10 Mayıs 2014

Geçen hafta Gökçeada’yı anlatırken adalıların yılda bir kez sarpa balığı yediklerini ve bunun nezleyi önlediğine inandıklarını yazmıştım. Bu yazımda gençliğimde haşır neşir olduğum bu balığı anlatacağım

Çanakkale Boğazı’nı gemiyle geçtiyseniz Boğaz’ın en dar bölgesinde tüylerinizi diken diken eden bir manzara ile karşılaşırsınız. Kilitbahir Köyü'nün üzerinde taşlara yazılmış bir dize görürsünüz: "Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın bu toprak, bir devrin battığı yerdir." Hüznünüz Çanakkale Boğazı’nın çıkışındaki Şehitler Abidesi’ni geçene kadar devam eder.
Yazının bulunduğu tepenin ardında boğazı korumak için konuşlandırılmış Deniz Piyade Taburu’nun çıkarma araçlarının yanaştığı bir iskele mevcuttur.
Balık avlamanın yasak olduğu bölgeye izin alarak girerdik bir zamanlar. İskele bölgesindeki balıklar, askerlerin yemek saatinin gelmesini iple çekerdi adeta. Çünkü karavanada kalan yemekler, iskeleden boşaltılınca balıklar artıkları kapma yarışına girerlerdi. Özellikle de sarpa ve melanur gibi balıklar.

NEZLEYİ ÖNLEDİĞİNE İNANILIYOR
Geçen hafta Gökçeada’yı anlatırken adalıların yılda bir kez sarpa balığı yediklerini ve bunun nezleyi önlediğine inandıklarını yazmıştım.

Yazının Devamı