Çiftlikte üretilenler, bizi hiç balıksız bırakmıyor ancak her deniz levreği ve çipurası olarak satılana inanmayın. Sardalye de yaz balığıdır...
Denizle hayatı birleştirebilmek, hayata farklı bir bakışı gerektirir. Engin mavi olan deniz sadece tuzlu bir su değil, ondan çok ötelerde bir şey. Lodosuyla, keskin poyrazıyla, akşamüstleri karaya doğru tatlı tatlı esen imbatıyla, karayeliyle, daha nice özel rüzgârlarıyla bile karadan farklı.
Denizde ayağınızın altı sallanır, yerdeki gibi sağlam basma olanağınız yoktur. Deniz üzerinde denge kurmak yetenek ister. Ama deniz sonunda alışkanlık yapar. Kopamazsınız hiçbir nimetinden. Yaz ayları gelip balık av yasakları çatınca, bu sevdadan birkaç aylığına uzaklaşılır; hiç mi yararlanılmaz bu sürede denizden?
İKİ YIL SABREDELİM...
Değişik türdeki balıkların yumurtlama dönemleri farklıdır. Karnında havyarlı balığı denize, doğasındaki yaşam alanına geri göndermek, hiç yakalamamak hepimizin vatandaşlık görevleri arasındadır. Avlanması tamamen yasak olan balıklara hiç taviz vermeden tavır alınmalıdır.
Örneğin orfoz balığının nesli giderek tükenmektedir. Bu balık hermafrodit olup, 16 yıl dişi olarak yaşar sonra cinsiyet değiştirir ve bir kez çiftleşip ölür. Neslinin tükenmesini önlemek için yakalamamak, yakalayıp önünüze servis edenlere de tepki gösterip yememek gerekir. Bırakalım hayatımızda bir süre
orfoz olmasın, nasılsa denizdekiler bizim.
OLTA VE PARAKETE
Balık av yasağı, büyük troller ve tekneler için uygulanıyor. Troller, balıkların yumurtalarını katliam yaparcasına tarayıp imha ediyor adeta. O nedenle yaz aylarında balık çeşidinin azalmasına fazla üzülmeyelim.
İki yıl yasaklara tam uyulsa, sabırlı olsak, denizlerimiz akvaryum olur.
Tabii ki sadece balıkçılar değil sorumlu olan. Sanayi atıkları ve denizi kirleten herkes sorumlu. 4 yıl önce televizyon çekimleri için Ege’de bir balık çiftliğine gitmiştim.
Kirliliği önlemek için her türlü tedbiri almışlar. Artıklar için de dibe ayrı bir tel kafes yapmışlar, pırıl pırıl bir balık üretim alanı olmuş ancak çiftliğin etrafı naylon torba, sigara paketi, moloz gibi bir sürü çöple doluydu. Tatilcilerin bıraktığı bu çöpler kirliliğin daniskasını yaratıyordu.
AMAN ALDANMAYIN!
Denizlerimizde çok azalan balık türleri nedeniyle hem balık fiyatları yüksek, hem de bu önemli hayvansal proteinden halkımızın yararlanma olanağı az. Neyse ki çiftliklerde üretilen balıklar fiyatlarda denge sağlıyor ve bizi hiç balıksız bırakmıyor. En son New York Fulton balık halinde rastladığım Bodrum çiftlik balıklarına Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinin en ünlü restoran tezgâhlarında rastlamaya zaten yıllardır alışmıştık.
Deniz levreği ve çipurası olarak satılanlara da inanmayın. Hepsinin kafası yukarı doğru kalkıktır çünkü çiftlik görevlisinin attığı yemlere uzanmak için kafa yapısı öyle gelişmiştir. Renkleri hep griye çalar, deniz levreklerinin kafaları burun istikametinde, renkleri daha açıktır.
Biraz daha maliyetine katlanarak olta ile yakalanan balıklar tercih sebebidir. Uluslararası karasularda avlanma ruhsatı alan balıkçılar da, bizi balıksız bırakmıyor yaz aylarında.
HALiBUT, SOMON, COD
Halibut, somon, cod gibi ithal balıkların soğuk zincirine sadık kalınarak tüketiciye ulaştırılması oldukça yararlı bir hizmet. Ancak bütün olarak görmelisiniz sipariş vereceğiniz balığı. Dil yerine panga, yengeç bacağı yerine surimi, levrek yerine seyit balığı yediğinizin farkına bile varamazsınız!
Sardalye de yaz aylarında bolca avlanır, yaz balığıdır. İki buçuk ay sonra ağustosun ortalarında çingene palamudu ile balıklar defilesi başlayacak.
Biraz özleyelim, hayaliyle yaşayalım.
MiSO SOSLU MORiNA BALIĞI
Malzemeler:
n 250 gr morina filetosu
n 3 yemek kaşığı miso sos
n Yarım su bardağı portakal suyu
n 4 tatlı kaşığı pirinç sirkesi
Yapılışı:
Miso sos için portakal suyu ve pirinç sirkesini bir kabın içinde karıştırın. Kıvamlı sosun içerisine morina balığı filetosunu koyun ve 1 gün boyunca buzdolabında bekletin. Beklettiğiniz balığın sosunu sıyırın ve önceden 180 dereceye ayarlanmış fırında 9 dakika pişirin. Fırından almadan önce bir fırça ile üzerine miso sos sürün. Afiyet olsun.