Bir zamanlar maziye bak

23 Ekim 2019

Karşındaki “mahalle takımı” değil, Real Madrid... Son yılların en “travmatik” sezonunu yaşasa da, takımının yarıya yakını “sakata” çıksa da, dünya devi Real Madrid... Öyle bir kadro ki, öyle bir marka ki, “ölüsü bile iş yapar” denen Real Madrid...
Galatasaray bu Real Madrid karşısında başlangıçta sadece iki-üç “ürkek” dakikanın dışında adeta “baskın basanındır” taktiğiyle oynadı. Dünyanın en iyileri olarak anılan iki stoper Ramos ile Varane’nin arkasına atılan ve önceden çalışıldığı, planlandığı belli olan uzun toplar, daha ilk 10 dakika içinde Galatasaray’a çok net ama gerçekten çok net iki “banko” pozisyon getirdi. Andone’nin hakkını teslim edelim, iki pozisyonda da “yaradana sığınıp” vurdu. Bu vuruşlarda kusur yoktu, beceri vardı, güç vardı ama karşında da dünyanın “1” numarası sayılan, Real Madrid’in “1” numarası Courtois vardı. Bir başka kaleci, bu şutların ağlara gitmesini engeller miydi, açıkcası

Yazının Devamı

Sessiz çığlık kazandı

22 Ekim 2019

Beşiktaş başkan adayları ile ilgili daha geçen hafta yazdığım son yazıda, “Beşiktaş’ta oy avcılarının Serdal Adalı’ya çalıştıkları ve kazanmaya yakın olduğu söyleniyor. Ama ben çevremde hangi Beşiktaş genel kurul üyesi ile konuştuysam Ahmet Çebi dedi, ikinci bir isim duymadım” diye yazmıştım.
Kabul edelim ki, medyada çeşitli iletişim araçlarıyla özellikle son 10 günde “Serdal Adalı seçimi kazanıyor” gibi bir tavır sergileyip, Adalı’yı diğer iki adaya oranla çok daha fazla öne çıkardı.
Oysa işi yakından takip edenler, özellikle son bir yılda Ahmet Çebi’nin şirketteki odasının Beşiktaş genel kurul üyeleri ile dolup taştığını, “Akıl ve Vicdan”ın sesinin, Çebi’nin Kısıklı’daki ofisinde toplanmaya başladığını biliyordu.
Nitekim tarafsız gözle bakabilen, gerçekleri görebilenler için sandıktan “sürpriz” değil, beklenen, istenen aday Ahmet Çebi çıktı. Üstelik tek sandık kaybetmeden... Her sandığı önde bitirerek...
- Ahmet Çebi ülkenin

Yazının Devamı

Başka Beşiktaş yok...

20 Ekim 2019

Beşiktaş son dört yılında, şampiyonluğu kaçırdığı iki yıl da dahil “yüksek kalite“ kadrolarla oynamıştı... İster “ahh bu paranın gözü kör olsun“ deyin, isterseniz “gelenler gidenleri arattı“ deyin, kabul edelim ki artık Beşiktaş‘ta o “yüksek kalite“ kadro yok...
Beşiktaş’ta “yüksek kalite“ kadro olsa, koşmaktan başka futbol adına bir iş yapmayan, özellikle savunma yaparken geniş boşluklar bırakan Ankaragücü karşısında bu kadar zorlanmazdı...
Allahı var, sakatlıklar da Beşiktaş‘ın belini fena büktü... Hatta travma yarattı... Bu ligde sekizinci maç, Vida‘ya sorsanız şimdiye kadar kaç stoperle birlikte oynadığını, belki hatırlamaz bile... Resmen “yedi kocalı Hürmüz“e döndü Vida...
Herşey bir yana, kaçan fırsatlar, beceri yoksunu vuruşlar, hepsi bir yana... Bitime dört dakika kala, kale boşken, top Diaby‘e “beni ağlarla buluştur“ diye adeta yalvarırken, o gol vuruşu için bu kadar geç kalınır mı? Kulusiç’in vuruşu kesen hamlesine izin

Yazının Devamı

Altın eldiven, altın kuşak...

15 Ekim 2019

Her horoz kendi çöplüğünde ötüyor… Formalarındaki amblemleri bile “horoz“… Üstelik karşımızdaki takım son Dünya Şampiyonu Fransa… Buna rağmen iyi başladık… İlk 15 dakika bizim için rahat, mutlu geçti… Sonrası derseniz, ilk yarı sonuna kadar kabus…
Fransa, ilk çeyrekten sonra “karabulut“ gibi üstümüze çöktü… Şenol Hoca, sağbek Zeki‘nin önünü İrfan Can’la, solda Umut Meraş’ın önünü Kenan Karaman’la kapatmaya çalıştı… Kenan bu işi iyi yaptı, ancak Zeki‘nin önünde İrfan Can hiç görünmedi…
Fransızlar bizim sağımızdan “raylı sistem“ gibi gelmeye başlayınca, Şenol Hoca bu defa İrfan Can ile Kenan‘ın yerini değiştirdi… Kenan sağa, İrfan Can sola geçti… Ancak üstümüze çöken “karabulut“ dağılmadı…
Griezmann, Sissoko, Coman burnumuzun dibine kadar geldiler… Verkaçlarla girdiler, şut mesafesine gelip vurdular… Her

Yazının Devamı

Arnavut inadı

12 Ekim 2019

Arnavut inadını bilmek için Arnavutluk milli takımıyla oynamaya gerek yok. O inadı kırmak gerçekten zor. Nitekim Arnavutluk maçı başlar başlamaz bir kayaya çarptığımızı anladık. Biz rakibe önde basalım derken, Arnavutluk takımı da bize sahanın her yerinde basmaya, en azından oyuncularımıza yakın oynamaya başladı.
Adeta maç “baskın basanındır“ anlayışı ile başladı. Sanki huzurumuz kaçtı, çok mu motiveydik, çok mu gergindik, daha ilk 25 dakika dolarken iki stoperimiz Merih ile Kaan sarı kartla oynamaya başladılar. Sanki o başlangıç dakikalarında Arnavutluk takımının sistemli bir tuzağına düştük.
Belki de bunun sonucu, takımda herkes yapabileceğinin, başarabileceğinin gerisinde kaldı. Özellikle iki gol umudumuz Burak Yılmaz ve Cenk Tosun‘a fizik gücü yüksek oyuncuları adeta adım attırmadı. Arnavutluk takımı hemen hemen hiç geniş alan bırakmadı. Bunun sonucu rakip yarı alana giderken çok pas hatası yaptık. Topların çoğunu kendi oyuncularımıza değil rakibe attık.
İlk yarı boyunca maalesef “işte bu“ diyeceğimiz bir pozisyonumuz olmadı. Sadece

Yazının Devamı

Şef sahaya döndü ama...

6 Ekim 2019

Hastane doktorsuz, okul öğretmensiz, gemi kaptansız, Galatasaray, Fatih Hoca’sız olmaz. Tribünlerde oturmayı son dönemlerde alışkanlık haline getiren Fatih Hoca, uzun bir aradan sonra bir lig maçında saha kenarında, takımın başındaydı.
Hayret, Hoca’nın varlığı bile Galatasaray’ı kendine getiremedi. Gene düşük tempo, hırstan, öfkeden, tepkiden ve pozisyondan uzak bir Galatasaray izledik.
Bunca yıldır Galatasaray izlerim... Çok iyi maçlarını, çok kötü maçlarını gördüm. Ama Süper Lig’de bir maçta ilk gol pozisyonuna 90+3’de girdiğine ilk kez tanık oluyorum. İnanılır gibi değil...
Galatasaray ilk yarıda durumu “idare” ederken, Gençlerbirliği “canını dişine takıp” oynadı. Böyle olunca ikinci yarıda Gençlerbirliği’nin pili biter sandık. Ne pilmiş... Hiç teklemeden, hiç yorulmadan, üstelik son on dakikayı bir eksik oynamasına rağmen üst düzey mücadele ederek bitirdi.
Mustafa Kaplan’dan da söz etmeksek haksızlık etmiş oluruz. Yetmişli dakikalar, oyun berabere devam ediyor,

Yazının Devamı

F.Bahçe gelişiyor, ya G.Saray?

29 Eylül 2019

Maçın ilk onbirleri belli olduğunda bir arkadaşım “Fenerbahçe beş orta saha oyuncusu ile oynuyor... Galatasaray kalesine bile gidemez“ diye mesaj attı... Maç başladı, bir baktık, Fenerbahçe Galatasaray kalesine gidiyor, Galatasaray Fenerbahçe kalesine gelemiyor...
Fenerbahçe’nin Galatasaray yarı alanındaki baskılı oyunu 20 dakika sürdü... “AIlah“ dedirtecek bir pozisyon buldu mu, bulamadı... Aklımızda sadece iki Tolga şutu kaldı... Sonraki 20 dakika “sanki bölüşmüşler - kardeş payı“ yapmışlar gibi Galatasaray‘ın oldu... Galatasaray Lemina ile ilk şutu atıp ilk tehlikeyi yaratmak için tam 21 dakika bekledi... Lemina’nın vuruşunda köşeye giden topu kaleci Altay‘ın iyi karşıladığını söylemeliyiz... Sonra bir daha Lemina, ardından Nagatomo ve bunları karşılayan Altay vardı...
Fenerbahçe‘de sürekli sallanan ve taraftarına haklı olarak endişe yaşatan iki stoper Zanka ile Jailson, hayrettir neredeyse kusursuz oynadılar... Falcao başta, adeta kimseye adım attırmadılar... Emre’nin maç boyu ortaya koyduğu

Yazının Devamı

Yeniden doğuş: Ozan Tufan

22 Eylül 2019

Futbolun güzel tarafından başlayayım... Fenerbahçe bu Ozan Tufan’a sezon başında ısrarla kulüp aradı. Bulsa gönderecekti. Ozan “yeter artık “ dese gidecekti... Belli ki geçen yıl Alanyaspor’da geçen 6 ay Ozan Tufan’a çok şey kazandırmış. Tam “bitti“ derken, tam “gitti“ derken Ozan Tufan, adeta küllerinden yeniden doğdu...
Ankaragücü karşısında tek kelime ile göz kamaştıran bir Ozan Tufan vardı... Hele son dakikalarda Orgill gol atmaya hazırlanırken, mücize bir hamleyle kaleye giden topu kesmesi, Fenerbahçe için “hayat öpücüğü“ oldu... Hızla kaybolmaya doğru koşan futbolculara Ozan Tufan ders olsun, örnek olsun...
Gelelim işin bir başka tarafına... Fenerbahçe geçen Ocak ayından bu yana tam dört stoper transfer etti: Sadık, Serdar Aziz, Zanka ve Adil Rami... Baktığınızda bu dört stoperden sağlam bir stoper henüz ortaya çıkabilmiş değil...
Ankaragücü’nün bu kadar seyrek geldiği bir maçta Zanka ile Adil Rami bu kadar sallanıyorsa,

Yazının Devamı