Maçın ilk onbirleri belli olduğunda bir arkadaşım “Fenerbahçe beş orta saha oyuncusu ile oynuyor... Galatasaray kalesine bile gidemez“ diye mesaj attı... Maç başladı, bir baktık, Fenerbahçe Galatasaray kalesine gidiyor, Galatasaray Fenerbahçe kalesine gelemiyor...
Fenerbahçe’nin Galatasaray yarı alanındaki baskılı oyunu 20 dakika sürdü... “AIlah“ dedirtecek bir pozisyon buldu mu, bulamadı... Aklımızda sadece iki Tolga şutu kaldı... Sonraki 20 dakika “sanki bölüşmüşler - kardeş payı“ yapmışlar gibi Galatasaray‘ın oldu... Galatasaray Lemina ile ilk şutu atıp ilk tehlikeyi yaratmak için tam 21 dakika bekledi... Lemina’nın vuruşunda köşeye giden topu kaleci Altay‘ın iyi karşıladığını söylemeliyiz... Sonra bir daha Lemina, ardından Nagatomo ve bunları karşılayan Altay vardı...
Fenerbahçe‘de sürekli sallanan ve taraftarına haklı olarak endişe yaşatan iki stoper Zanka ile Jailson, hayrettir neredeyse kusursuz oynadılar... Falcao başta, adeta kimseye adım attırmadılar... Emre’nin maç boyu ortaya koyduğu mücadeleyi saygıyla karşılamak lazım... İkinci yarıda Galatasaray’ın kesin bir üstünlüğü vardı... Ama gol pozisyonu var mıydı derseniz, o da yoktu... Galatasaray savunmasında Luyindama‘nın hakkını teslim edelim... Vedat Muriç ile iyi boğuştu ve hava toplarında kesin bir üstünlük sağladı. Buna rağmen Vedat o kadar haraketli, o kadar gezgindi ki, sarı - kırmızı savunmayı sürekli rahatsız etti. Galatasaray‘ın iki beki Mariano ile Nagatomo da rakip Fenerbahçe olunca, eski maçlarda olduğu gibi rakip ceza alanı çevresinde dolaşıp durmadılar.
Bu maçın iyileri azdı. Galatasaray’da çıkana kadar Lemina‘yı, Vedat Muriç ile çok iyi boğuşan Luyindama‘yı beğendim. Feghouli hiç yoktu. Buna rağmen çıkarken “beş karış surat“ yaptı. Ne hakkın var kardeşim surat yapmaya. Falcao için hep aynı şeyi söylüyoruz; büyük golcü ama her maçın kurtarıcısı değil. Hele oyunun çok büyük bir bölümünde istediği, beklediği paslar gelmezse Falcao ne yapacak. Bir yandan getirecek, bir yandan atacak hali yok ya.
Galatasaray’da Süper Lig‘in üstünde bir kadro var. Rakibe sahayı dar eden ve adeta “cehenneme“ çeviren son derece tutkulu bir seyirci var... Bütün bunlara rağmen, ligin başından bu yana Galatasaray‘da sanki “tutkulu - coşkulu“ bir futbol yok... Allahaşkına Fenerbahçe maçı sizi koşturmayacaksa, coşturmayacaksa, hangi maçta coşacak, hangi maçta oynayacaksınız. Bu oyun, bu sonuç Fatih Hoca‘ya da artık mesaj olmalı... “Seni uzaktan sevmek“ olmuyor. Tribünde değil, sahanın içinde olmalı... Devre arasında soyunma odasında gerekli motivasyonları, gerekli “Şok”ları yapmalı... Bu ceza maratonu artık bitmeli...
Gecenin elbette kazananı yok ama en azından karlı çıkanı var... O da Fenerbahçe. Hatta son saniyede kaleci Muslera‘nın boşa çıktığı topa Max Kruse daha darbeli vurabilse, Fenerbahçe “büyük vurgun“la dönebilirdi... Bu maç şunu gösterdi: Fenerbahçe “gelişme” kaydetmeye, Galatasaray “yerinde saymaya“ devam ediyor...