Milli Kültür Şurası, nihayet!

11 Mart 2017

En son 1989 yılında düzenlenen Milli Kültür Şurası geçtiğimiz günlerde tekrar yapıldı. Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı 2020 yılında, şuranın tekrar toplanacağını da kapanış oturumunda bildirdi. Böylelikle şura ilk başta amaçlandığı üzere her üç yılda bir toplanacak. Şuranın ilk konuşmasını kültür ve sanat dünyasına dair önemli tespitlerle Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan yaptı. Bu konuşma ve ilk gün Bakan Nabi Avcı’nın yönettiği oturumlar televizyon kanallarından canlı yayınlandı, bakanlığın YouTube kanalına yüklendi, ilgilisi izleyebillir. Ama komisyon toplantılarındaki konuşmalar internette yok. Komisyon üyelerinin bildirileri, ilgili komisyonun sonuç bildirgesiyle birlikte yakın zamanda kitaplaşacak.

Kadın sayısı az

Şuranın olumlu ve olumsuz yanlarını sıralayalım:

Bu kadar uzun bir aradan sonra kültürü gündemin üst sıralarına taşımak, bu konuda tarafların görüşlerini almak son derece önemli. Kültür Bakanı’nın ve bizzat Cumhurbaşkanı’nın şura sonuçlarının takipçisi olacağını belirtmesi son derece önemli. 17 farklı başlık altında kültüre dair hemen her konunun ele alınmış olması son derece önemli.

Peki olumsuzluklar neler?

17 komisyondaki yaklaşık 170 üyeden 50 yaşının

Yazının Devamı

Malik Aksel’in “Masal ve Resim”i

4 Mart 2017

Bir yazarı tam olarak tanımanın yolu bence bütün eserlerini yazıldığı sırayla okumaktan geçiyor. Böylelikle yazarın katettiği yolu, ilgi alanlarını, üslubundaki değişimi tahlil etmek mümkün oluyor. Bazen de bir kitabevinde dikkatinizi çeken yeni çıkmış bir kitabını okuduğum yazarın daha sonra bütün eserlerini okumak da şahsen izlediğim yollardan biri.

Benim gerçek anlamda Beşir Ayvazoğlu’yla tanışmam da “Ateş Denizi” isimli muhteşem romanıyla oldu. 2013 yılıydı. O tarihten sonra Ayvazoğlu’nun neredeyse bütün kitaplarını okudum. Daha sonra da yazarın yayına hazırladığı eserlere sıra geldi. Ressam olarak bildiğim, tanıdığım, üslubunu çok beğendiğim Malik Aksel’in yazıları ve kitaplarıyla tanışmam da bu vesileyle oldu. Malik Aksel’in kitapları, Beşir Ayvazoğlu’nun kitapları gibi Kapı Yayınları’nca neşrediliyor.

Adeta bir okul

“Masal ve Resim” de geçtiğimiz günlerde gene Kapı Yayınları’nca neşredilen bir Malik Aksel kitabı. Bu kitaba geçmeden önce Malik Aksel’in hayatından kısaca bahsetmek istiyorum. Ressamın hayatına dair detaylı bilgi isteyenlere Beşir Ayvazoğlu’nun “Malik Aksel Evimizin Ressamı” başlıklı kitabını hararetle tavsiye ediyorum.

Malik Aksel 1901 yılında Selanik’te dünyaya

Yazının Devamı

İç Harp’ten Kuru Fasulye’ye

25 Şubat 2017

Ressam İlhami Atalay’ın “İç Harp’ten Kuru Fasulye’ye” adlı sergisi 20 Şubat Pazartesi günü Taksim Metro istasyonunda mukim Kültür A.Ş. Sanat Galerisi’nde açıldı. Sergi 15 Mart’a kadar devam edecek. İsmini pek duymadığımız, sadece bazı çevrelerde adı geçen İlhami Atalay’ın hayatının bir dönemini ve hâlâ devam eden kültürel iktidarını anlamak için önemli bir örnek teşkil ediyor.

1948 yılında Artvin, Arhavi’de dünyaya gelen İlhami Atalay, 1967’de Mimar Sinan resim bölümünü kazanır. Ancak babasına resim bölümünü kazandığınız söylemez, bunun yerine mimarlık bölümünü kazandığını söyler. Mimar Sinan’da kendi sanatımızın hiçe sayılmasını, Batı kültürünün etkisini asla içine sindiremez, bu konudaki itirazlarını hep dile getirir. Bir gün okula erken gittiğinde bütün heykelleri sünnet eder. Dönemin revaçta akımı Darvinizmi eleştirmek için “Devr-i Maymun” isimli bir sergi yapar. Hocalarına gönderdiği davetiyeye “Sizlerden almış olduğum ilhamla oluşan sergimi teşriflerinizi beklerim” yazarak “muhalif” tavrını sürdürür.

Hocaları bu yaklaşımlarından dolayı hep düşük not verir. Bedri Rahmi Eyüboğlu “Benim gördüğüm yeteneği nasıl göremiyorsunuz?” diyerek Berlin Güzel Sanatlar’a başvurusunun yolunu

Yazının Devamı

İKSV’nin raporları

18 Şubat 2017

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) ilki 2011 yılında olmak üzere kültür politikaları çalışmaları alanında yayımladığı beş rapora ilaveten geçtiğimiz günlerde yeni bir rapor yayımladı. İlk rapor İstanbul’da Kamusal Alanda Sanat Uygulamaları İçin Öneriler, 2012 yılındaki rapor İstanbul Kültür Sanat Vakfı Ekonomik Etki Araştırması, 2013’teki Uluslararası Güncel Sanat Bienallerinin Finansmanı, 2014’teki Türkiye’de Sanat Eğitimini (Yeniden) Düşünmek, 2016’daki Yerel Yönetimler İçin Kültürel Planlama başlıklarını taşıyordu. Bu yılki raporun başlığı ise Kültür Sanatta Katılımcı Yaklaşımlar. Daha öncekiler gibi bu rapor da İKSV’nin internet sitesinden ücretsiz olarak ilgilisinin dikkatine sunuluyor.

Kapsama alanı geniş

İKSV’nin hazırladığı bu raporlar kültür sanat dünyasının kendisini anlamasına büyük fayda sağlayacak önemli birer enstrüman olarak dikkat çekiyor. Hem kurumun kendisinin hem de diğer sanat kurumlarının bu raporlardan hareketle birtakım etkinlikler geliştirdiğini, kurumsal yapılarında bu raporlara göre düzenlemeler yaptıklarını görmek raporların işlevselliğinin en büyük göstergelerinden birisi. Örneğin bu yılki raporda da bahsedilen, İtalya’da hayata geçirilen ve başbakanlık

Yazının Devamı

15 Temmuz Anıtı

11 Şubat 2017

Hain darbe girişiminin üzerinden aylar geçti. Devletin adeta kılcal damarlarına işlemiş olan Paralel İhanet Çetesi’nin üyeleriyle mücadelesi hız kesmeden devam ediyor. İnanıyorum ki devlet ve millet el ele vererek bu hainlerden ülkemizi tamamen kurtaracak.

15 Temmuz’un aziz hatırasını yaşatmak, ilerideki kuşaklara o melun geceyi öğretmek, unutmamalarını sağlamak tekrar böyle bir yapının oluşmaması için son derece önemli. Ülkemizin hemen hemen her yerinde meydanlara, caddelere, köprülere 15 Temmuz adının verilmesi, bazen çok alakasız yerlere(otogarlar gibi) verilse bile, bu açıdan çok önemli. Ayrıca geçtiğimiz günlerde Kültür Bakanımız Sayın Nabi Avcı’nın katılımıyla 15 Temmuz Müzesi Çalıştayı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapıldı. İnanıyorum ki yapılacak müze de yaşananların unutulmamasına fayda sağlayacaktır. Haklarını hiçbir şekilde ödeyemeyeceğimiz şehitlerimize de bu vesileyle tekrar tekrar şükranlarımı sunuyorum.

Niçin uluslararası?

Daha önce Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın çeşitli vesilelerle bahsettiği 15 Temmuz Şehitler Anıtı da bu alanda hiç şüphesiz önemli bir boşluğu dolduracak. Lakin bu anıtla ilgili bir çalışma yapıldığına dair net bir

Yazının Devamı

Restorasyon zor sanat

4 Şubat 2017

Geçtiğimiz günlerde yurt dışından gelen mimar bir arkadaşımla İstanbul’u geziyorduk. Fatih Camii’ni görünce arkadaşım son dönem yapılan camiler arasında geleneği bu kadar başarılı bir şekilde yansıtanını görmediğini söyleyince açıkçası ne diyeceğimi bilemedim. Caminin 1470’te Sultan II. Mehmed döneminde yapıldığını, yaşanan büyük deprem sonrası 1771’de bugünkü halini aldığını, 1999 Marmara Depremi’nden sonra hasar gören caminin 2008’de restorasyonuna başlandığını ve 2012’de tekrar ibadete açıldığını söyleyince arkadaşım “Ne yaptınız siz?” dedi.

Keşke yanlış müdahale edilen bina sadece Fatih Camii olsa. Saymakla biter mi emin değilim. Büyük usta Sinan’ın başyapıtı Süleymaniye Camii artık eskisi gibi değil, son eseri olarak gösterilen Atik Valide Külliyesi tanınmaz halde. Mevlevihanelerde levhalarda yazım hataları var. Yeni Camii restorasyonundan yepyeni bir cami çıkacak diye korkuyorum. Üsküdar Mihrimah Sultan Camii ve Yeni Valide Camii sanki beş yıl önce inşaatları tamamlanmış yenilikte.

İstanbul’a gelen turistler artık tarihi eserleri algılamakta zorlanıyorlar. Yepyeni görünümlü tarihi binalarımız var artık. Restorasyonda özellikle gelin gibi beyazlatma mantığımız çok yanlış.

Kimyasa

Yazının Devamı

Brillo Kutusu’nun inanılmaz hikayesi

28 Ocak 2017

Andy Warhol: 20. yüzyılın en önemli sanatçılarından. Dünyaca ünlü sanat eleştirmeni Arthur C. Danto’nun “Brillo Kutusu: Post-Tarihsel Perspektiften Görsel Sanatlar” isimli kitabında da belirttiği gibi Andy Warhol, Batı sanatının müesses nizam ve gidişatını sona erdirip sanatın icra, idrak ve teşhir edilme biçimini değiştiren bir çoğulculuk anlayışına öncülük etti.

Geçtiğimiz günlerde Amerikalı yönetmen Lisanne Skyler’ın bir belgeselini izleme imkanım oldu. “Brillo Box / Brillo Kutusu” adını taşıyan belgeselde Skyler, 1969’dan başlayarak bir Brillo Kutusu’nun hikayesini anlatıyor. Bilmeyenler için Brillo Kutusu’nu biraz açıklamak yararlı olacak. Warhol’un bu eseri tıpkı “Campbell’s Soup Cans / Campbell Çorba Kutuları” gibi ticari olarak satılan bir nesneyi ufak değişikliklerle sanat eserine çevirmiştir.

1969 yılında Lisanne Skyler’ın ailesi 1000 dolarlık bir Andy Warhol Brillo Kutusu satın alır. Popüler Brillo sabunluk ürün paketinin tam bir kopyası olan Warhol’un Brillo Kutuları, ilk önce sanat dünyasında büyük tartışmalara neden oluyor. 40 yıl sonra, aynı heykel 2010’da rekor kıran bir Christie’s açık artırmasında 3 milyon dolardan fazlasına satıldı.

Yönetmen kişisel hikayesini

Yazının Devamı

İki dünya arasında

21 Ocak 2017

Sabancı Üniversitesi’ne bağlı Sakıp Sabancı Müzesi dünyada eşine az rastlayabileceğimiz bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Osmanlı’nın son döneminde Batılı anlamda sanat eğitimi almış ve başarılı portrelere imza atmış olan Feyhaman Duran sergisi geçtiğimiz günlerde açıldı. “İki Dünya Arasında” başlığını taşıyan sergi 30 Temmuz’a kadar devam edecek.

Feyhaman Duran enderun mensubu şair, düşünür ve hattat bir babanın çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Süleyman Hayri Bey Feyhaman’a hitaben büyüdüğü zaman ona yol göstermesi için Pend-i Hayri başlıklı 141 beyitlik bir pendname kaleme aldı. Sözlük anlamıyla pendname, 16. yüzyıldan sonra ortaya çıkmış öğüt kitabıdır. En meşhur örneği ise Güvahi trafından kaleme alınmıştır.

Hayri Bey, Feyhaman’ın bu pendnameyi okuduğunu göremeden, Feyhaman henüz 5 yaşındayken vefat eder. Ama bu metin onun hayatında hep etkili oldu. Sanatçının alçak gönüllü, dürüst ve çalışkan olmasında bu metnin etkisi çoktur. Feyhaman annesini de küçük yaşlarda kaybeder. Annesinin vasiyetine uygun olarak Galatasaray Sultanisi’nde okur. Lakin dedesinin Feyhaman’la yeterince ilgilenemediğini fark eden okul müdürü Abdurrahman Şeref Bey, Feyhaman’ı himayesine alır.

Feyhaman okul

Yazının Devamı