En son 1989 yılında düzenlenen Milli Kültür Şurası geçtiğimiz günlerde tekrar yapıldı. Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı 2020 yılında, şuranın tekrar toplanacağını da kapanış oturumunda bildirdi. Böylelikle şura ilk başta amaçlandığı üzere her üç yılda bir toplanacak. Şuranın ilk konuşmasını kültür ve sanat dünyasına dair önemli tespitlerle Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan yaptı. Bu konuşma ve ilk gün Bakan Nabi Avcı’nın yönettiği oturumlar televizyon kanallarından canlı yayınlandı, bakanlığın YouTube kanalına yüklendi, ilgilisi izleyebillir. Ama komisyon toplantılarındaki konuşmalar internette yok. Komisyon üyelerinin bildirileri, ilgili komisyonun sonuç bildirgesiyle birlikte yakın zamanda kitaplaşacak.
Kadın sayısı az
Şuranın olumlu ve olumsuz yanlarını sıralayalım:
Bu kadar uzun bir aradan sonra kültürü gündemin üst sıralarına taşımak, bu konuda tarafların görüşlerini almak son derece önemli. Kültür Bakanı’nın ve bizzat Cumhurbaşkanı’nın şura sonuçlarının takipçisi olacağını belirtmesi son derece önemli. 17 farklı başlık altında kültüre dair hemen her konunun ele alınmış olması son derece önemli.
Peki olumsuzluklar neler?
17 komisyondaki yaklaşık 170 üyeden 50 yaşının altında olan en fazla 10 kişi vardı. 18 yaşındaki gençlerimize seçilme hakkı vermeyi tartıştığımız bugünlerde gençlerin kültürle, kültür poltikalarıyla alakalı neler düşündüklerini, neler beklediklerini, ihtiyaçlarının neler olduğunu maalesef öğrenemedik.
Aynı şeklide komisyon üyelerinde kadın üye sayısı da son derece azdı.
Komisyonlarda daha fazla sanatçı görmek isterdim çünkü bu konularda sanatçıların beklentileri, yaşadıkları problemler çok daha gerçekçi ve dikkate değer.
Bir öneri
İstanbul gibi kültürün merkezi olan şehirin büyükşehir belediyesinden komisyonlarda kaç üye vardı acaba? Şehir Tiyatroları, Kültür İşleri Daire Başkanlığı, Kültür AŞ gibi kurumların temsilcileri var mıydı?
Genel olarak komsiyon üyeliklerinde yapılan seçimlerin başarılı olduğunu maalesef söyleyemeyiz. Peki komisyon üyeleri başarılı değilse şurayı başarılı saymak mümkün mü?
Ben de Sayın Nabi Avcı’ya bir öneride bulunmak istiyorum. Milli Kültür Şurası için başta Ankara olmak üzere diğer şehirlerden İstanbul’a gelen personelden kaç kişi “Hazır İstanbul’a gelmişken Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki Feyhaman Duran sergisini gezeyim, İstanbul Modern kapanmadan Liman sergisini gezeyim belki bir daha fırsatım olmaz, Cağaloğlu’na gideyim de yayıncıların nabzını tutayım, Dirimart diye bir galeri açılmış Türkiye’nin metrekare olarak en büyük galerisiymiş orayı bir ziyaret edeyim, ARTER’deki yeni sergilere bakayım, Salt’ta Türkiye’nin en özgün ve sanat alanında en önemli kütüphanesi var diyorlar gidip de göreyim belki bizim şehirde de benzerini açabiliriz?” gibi düşüncelere sahipti veya buna benzer bir etkinlik için şartlarını zorladı? İnanıyorum ki bu tespit edilebilirse kültür-sanat alanında çok daha hızlı şekilde “başarı”ya ulaşmak mümkün.
Nabi Avcı’nın yönettiği 1. oturumun hemen başına Alev Alatlı’nın Einstein’dan alıntıladığı sözü hatırlayarak bitiriyorum: Sorunlarımızı, onları yaratan düşünce tarzımızı kullanarak çözemeyiz.