İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) ilki 2011 yılında olmak üzere kültür politikaları çalışmaları alanında yayımladığı beş rapora ilaveten geçtiğimiz günlerde yeni bir rapor yayımladı. İlk rapor İstanbul’da Kamusal Alanda Sanat Uygulamaları İçin Öneriler, 2012 yılındaki rapor İstanbul Kültür Sanat Vakfı Ekonomik Etki Araştırması, 2013’teki Uluslararası Güncel Sanat Bienallerinin Finansmanı, 2014’teki Türkiye’de Sanat Eğitimini (Yeniden) Düşünmek, 2016’daki Yerel Yönetimler İçin Kültürel Planlama başlıklarını taşıyordu. Bu yılki raporun başlığı ise Kültür Sanatta Katılımcı Yaklaşımlar. Daha öncekiler gibi bu rapor da İKSV’nin internet sitesinden ücretsiz olarak ilgilisinin dikkatine sunuluyor.
Kapsama alanı geniş
İKSV’nin hazırladığı bu raporlar kültür sanat dünyasının kendisini anlamasına büyük fayda sağlayacak önemli birer enstrüman olarak dikkat çekiyor. Hem kurumun kendisinin hem de diğer sanat kurumlarının bu raporlardan hareketle birtakım etkinlikler geliştirdiğini, kurumsal yapılarında bu raporlara göre düzenlemeler yaptıklarını görmek raporların işlevselliğinin en büyük göstergelerinden birisi. Örneğin bu yılki raporda da bahsedilen, İtalya’da hayata geçirilen ve başbakanlık müsteşarının öncülük ettiği “kültür bonusu” uygulamasında İtalyan devleti 18 yaşına giren her gence kültür sanat harcamalarında kullanılmak üzere 500 euro destek veriyor. İKSV de bu yıl üniversite öğrencilerine İKSV etkinliklerinde kullanılmak üzere 250 liralık bir desteği hayata geçirdi.
Raporda çeşitli veriler yer alıyor. Bunlar arasında Türkiye’de kültür sanatın nasıl algılandığını ve ona yaklaşıldığını gösteren bazı veriler gerçekten şaşırtıcı. İPSOS’un yaptığı araştırmaya göre toplumun yüzde 49’u hiç sinemaya gitmemiş; yüzde 39’u hiç kitap okumuyor; yüzde 66’sı konser, tiyatro ya da opera gibi herhangi bir etkinliğe katılmamış; yüzde 81’i hiçbir enstrüman çalmıyor. Kültür sanat alanındaki en yüksek katılım oranı 18-24 yaş arasında ve eğitim seviyesi ile gelir seviyesi yüksek olarak tanımlanan AB grubunda.
Yol gösterici veriler
Hazırlanırken Akbank Sanat, Arter, Borusan Sanat, Depo, Emek Sahnesi, İstanbul Modern, Kumbaracı50, Mekan Artı, Moda Sahnesi, Pera Müzesi, Sakıp Sabancı Müzesi, SALT, Zorlu PSM, Atatürk Kitaplığı ve İSMEK gibi kurumlarla görüşülmüş olması bu raporun geniş bir kapsama alanı olduğuna işaret ediyor.
En büyük handikapı metot ve kısıtlar isimli bölümde de belirtildiği üzere “Türkiye’deki kültür sanat alanını kapsam olarak belirlese de rapor, araştırma sınırlarını İstanbul ile çiziyor. İstanbul’daki kültür sanat evrenini, Türkiye’den izleyici ve kültür tüketimi verileri eşliğinde kısaca özetleyerek katılımcılık bağlamında neler yapılabileceğine bakıyor”. Bir başka sıkıntı ise Türkiye’de ayrıntılı ve düzenli şekilde toplanan resmi verilerin eksikliği kültür sanat alanınındaki yıllar içindeki değişimi görmeyi engelliyor.
Her şeye rağmen yapılan bu çalışmanın, önümüzdeki günlerde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla gerçekleştirecek olduğu Milli Kültür Şurası’yla birleştirirldiğinde çok geniş kapsamlı bir yol haritasının bir parçası olarak yol gösterici veriler sunacağına inanıyorum. Milli Kültür Şurası’nın 27 yıl aradan sonra 3-5 Mart tarihlerinde yapılacak olması da bu alana devletimizin artık daha ciddi şekilde odaklandığının bir göstergesi olarak heyecan verici.