Irak ’ta başarı ve askeri danışmanlar

24 Haziran 2014

Başkan Obama, birkaç hafta önce, ABD Kara Harp Okulu’nda öğrencilerle bir kararını paylaştı. Yeni mezunlar bundan böyle Irak, Afganistan gibi savaş alanlarına gitmeyeceklerdi. Siyasi otorite ABD askerlerinin mezhep savaşlarına dahil olmasını istemiyordu. Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütü Musul’u ele geçirince ilgili herkes yeni ruhunu kavrayamadıkları eski haritalarının başına geçtiler. Obama, bile iki hafta önceki açıklamasının hilafına Irak’a üç yüz askeri danışman göndereceğini açıkladı.

Ekip bu günlerde çalışmalarına başlamış olmalı. Irak ordusu adına elde ne kalmış ise onlara yardım edecekler. IŞİD ve diğer yerel aktörlerin politik-askeri stratejisine cevap verecek, karşı stratejiler geliştirerek, uygulamaları planlayacaklar.

IŞİD’in etkisiz hale getirilmesinde Irak ordusuna yardımcı olacaklar. Yeniden “devlet otoritesinin” inşasını sağlayacaklar. Görüşler pek inandırıcı olmasa da birazdan sözünü edeceğimiz “kitap” öyle yazıyor.

Tarihsel tecrübeler

Son on yıldır Irak benzeri işlerin nereye gideceğine dair tarihte hiç olmadığı kadar tecrübe ve bilgiye sahibiz. Soğuk Savaş’ın başından itibaren sömürgelerde yükselen ayaklanma, iç savaş, gerilla, terörizm g

Yazının Devamı

Ruhu olmayan ordu, millet olamayan halk

20 Haziran 2014

Obama askerle-rini Irak’tan çekerken güvenlik konusu çokça tartışıldı. Ama o yeni orduya dair istatistikleri göstererek sorunların üstesinden gelineceğini ileri sürdü. Gerçekten kâğıt üstünde oldukça kalabalık, farklı özellikte güvenlik birimlerinden oluşan uzunca bir liste vardı.
Sınır muhafızlarından polise, boru hatları koruma birimlerinden silahlı kuvvetlere kadar. Maaş alan 932 bin kişi. Teorik olarak “muazzam” bir güvenlik cihazı vardı.

Güruh ne zaman ordu olur?
Kısa süre sonra ordunun ciddi sorunlarının olduğu dile getirilmeye başlandı. En önemlisi, yeni ordunun ruhu yoktu. Oluşturulmaya çalışılan profesyonellik, ehliyet, yetenek işe yaramıyordu. Saddam dönemi ordunun kötü ruhları kışlaları ele geçirilirken, ülkenin fay hatları da orduyu istila etmişti. Etnik, mezhepsel bölünmüşlük; disiplini sarsıyor korku, nefret ve siyasi ihtiraslarla daha da derinleşiyordu.
İflas etmiş bu ordunun mimarının Maliki olduğu konusunda tartışma yok. Uygulamaları ile güvenlik birimlerini işlevsiz bir yığına dönüştürmeyi başardı. Ordunun önemli pozisyonlarına profesyonellik ve yetenek yerine kendi adamlarını -Şiileri- doldurdu. Kişisel sadakat bütün pozisyonlarda belirleyici

Yazının Devamı

Bir başka açıdan IŞİD

17 Haziran 2014

Yüz yıl sonra Orta-doğu’da taşlar yeniden yerinden oynuyor. Fay hatları geçmişten daha derin. Yaşananlar 21. yüzyıl için ürkütücü. İşin kötü tarafı, düzen getirebilecek tüm otoriteler ya fikir yoksunu ya da sütre gerisine çekilmiş durumdalar.
Dengelerin yeniden kurulması ve istikrarın sağlanması için ihtiyaç duyulan zamanı kimse kestiremiyor. Düzelmenin kısa sürede olmayacağı ise kesin. Bizi böylesine olumsuz bir hükme sevk eden iki önemli neden var. Birincisi, IŞİD’in (Irak Şam İslam Devleti) niteliği. Diğeri ise Irak devletinin acınacak hali.

IŞİD’e odaklanmak
Bölgedeki siyasi gelişmeleri ve güvenlik ortamını öngörebilmek için IŞİD’e odaklanmak iyi bir başlangıç olabilir. Onu güçlü kılan nedenlerin başında “ideolojisi” geliyor. El Kaide ile ideolojik benzerlikleri bir yana, yerel dinamiklerin ne kadar önemli olduğunu ABD işgalinden biliyoruz. Toplumsal meşruiyet sağlayan aşiret bağlarından savaş ağalarına, mezhep nefretinden işgal mağduriyetine kadar.
ABD işgalinin ardından iktidarı kaybetmenin ateşlediği nefret, “Hıristiyan”lara karşı direnişle keskinleşti. Zamanla mezhep savaşı biçiminde “işbirlikçi Şia’ya” yöneldi. Önceleri hız kesmiş gibi görünse de son

Yazının Devamı

Savaşların değişen karakteri

13 Haziran 2014

Günü-müzde savaşlar /çatışmalar çoğunlukla devletler ile devlet dışı aktörler aracında cereyan ediyor. Terör saldırıları, iç savaş, ayaklanma gibi. Bu tablo devletler arası savaşların sona erdiği anlamına da gelmiyor. Suriye iç savaşı, Ukrayna’daki çatışmalar, Irak’ta IŞİD eylemleri, içeride PKK bunun canlı örnekleri.

Eski çatışmaların yeni dinamikleri
Ne var ki savaş/çatışmalardaki değişimin dinamikleri yeterince anlaşılmış değil. Bu nedenle kurumlar, kamuoyu, medya, siyasi/askeri karar alıcılar çeşitli sorunlar yaşıyor. Yeni durumu, devletlerarası savaş ve çatışma parametreleri, değer yargıları, ölçü ve kurallarıyla anlamaya, anlamlandırmaya çalışıyoruz.
Devletle devlet olmayan aktörler arasında ki güç mukayesesini asker, tank, top sayısı ile yaparak beklentileri ve öngörülerimizi hatalı inşa ediyoruz. Oysa bu ölçüler devletler arası düzenli savaşlara aittir. Düzenli savaşlarda asker, tank top sayısı fazla olan savaşı kazanır.
Birkaç gün önce IŞİD 800-900 silahlı militan ile Musul’a girdi. Oysa Bağdat hükümetinin bu şehirde 30 bin askeri, iki tümeni vardı. Ordu dağıldı, askerler kaçtı. IŞİD şehrin kontrolünü ele geçirdi. Bu sonuç eski ölçüyle açıklanamazdı. Elbette

Yazının Devamı

PKK’nın yıpratma stratejisi ve hükümet

10 Haziran 2014

PKK’nın şiddet eylemleri yine gündeme oturdu. Başta Lice olmak üzere birçok kent ve kasabada olaylar var. Silahlı unsurların öncülük ettiği ve sivillerin öne sürüldüğü hibrit gösteriler söz konusu. Elbette eylemler aniden ve kendiliğinden gelişmedi. PKK’yı hedefine götürecek stratejinin sahadaki uygulamaları.
Örgüt, Cumhurbaşkanlığı seçimine giderken, hükümete/halka ödetebileceği bedellerin ciddi olduğunu ve kararlılığını göstermek istiyor. Nitekim PKK üst yönetimi, örneğin Duran Kalkan, bunu gizlemiyor. Bu strateji sayesinde hükümetin taleplerini yerine getireceğine inanmış görünüyorlar ya da en azından deneyecekler.
Eylemlerin özünü “yıpratma stratejisi” oluşturuyor. PKK, bedel ödetmeye ne kadar muktedir olursa ileride yapacağı tehditlerin o kadar inandırıcı olacağını düşünüyor.

Yıpratma stratejisi için koşullar uygun mu?
PKK’nın yıpratma stratejisi yeni bir keşif değil. Ancak şimdi geçmişten daha etkili olabileceğine dair ciddi işaretler var. Nedenini anlamak için üç değişkene bakmak gerekir.
Birincisi, devletin anlaşmazlık konularına ne kadar önem verdiğidir. İkincisi, devletin eylemlere cevap verme gücünün önündeki engeller. Son olarak, hükümetin/toplumun

Yazının Devamı

PKK sorununun değişen siyasi ve insani boyutu

6 Haziran 2014

PKK sorunu yeni bir aşamanın eşiğine ulaşmış iken eski bir tartışma yeniden gündeme oturdu. Örgüte katılan/ kaçırılan çocuklar sorunu.
Çocuklarını örgütten kurtarmak isteyen annelerin protestoları sorunun sadece siyasi değil sosyal ve insani boyutları ile değişmekte olduğunu gösterdi. Hatta vicdani ve insani yön bir süreliğine diğerlerini gölgede bıraktı.

Siyasi ve askeri boyut
Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaştıkça PKK gerilimi tırmandırmaya devam ediyor. Şimdilik “otonomi” için gerekli adımlar atılmadığı takdirde silahlı eylemlere başlayabileceği mesajları veriyor.
Hatta daha da inandırıcı olmak için korucuları “cezalandırıyor”, yolları kesip iş makinelerini, kamyonları yakıyor. Bunu belirli bir stratejinin özenle seçilmiş taktik hamleleri olarak yapıyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimine giderken zaman baskısı altında olan Başbakan Erdoğan’ın yol haritasını sekteye uğratabileceklerini göstermek istiyorlar.

Yazının Devamı

ABD’nin yeni terörle mücadele stratejisi

3 Haziran 2014

ABD Başkanı Obama geçen hafta Askeri Akademi’de bir konuşma yaptı. Dış politika kadar, küresel güvenlik sorunlarında ülkesine biçtiği rolü ve yöntemleri yeniden tanımladı.
Bazı uzmanlar konuşmayı sıradan buldular. ABD’nin küresel rolü ile önerilen yöntemlerin uyumsuzluğundan söz ettiler. Tehditlere cevap vermekten uzak olduğunu ileri sürdüler.

Çivi, çekiç meselesi
“Doktrin”, ABD’nin küresel rolünün sürdüğünü ancak savaşın tek yöntem olmadığını, ABD ordusunun savaş ve çatışma olan her yerde olmayacağını belirtiyor. Doğrudan müdahil olunacak halleri ise sınırlıyor.
Savaşların ağır maliyeti, asker kayıplarının yarattığı kamuoyu baskısı biliniyor. Afganistan savaşının yıllık gideri 100 milyar doların üstünde. Irak’la birlikte asker kayıpları ise 8 bine yakın.
Obama, dünyada artan ABD karşıtlığını da dikkate alarak ülkesinin çatışmalardan uzak duracağını, düşük bir profil göstereceğini ilan etti.

Yazının Devamı

Ukrayna, Avrupa’nın yeni iç savaşı mı?

30 Mayıs 2014

Avrupa Birliği, Cum-hurbaşkanlığı seçimini Ukrayna krizini sonlandı-rabilecek stratejik bir araç olarak gördü. Ne var ki Birlik, aynı gün yapılan seçimlerde sürpriz biçimde kendisini siyasi bir krizin içinde buldu. Yeni siyasi tablo AB’nin Ukrayna’daki rolünü de etkileyecekmiş gibi görünüyor.
Kiev hükümeti ile Rus yanlısı muhalifler arasında yaşanan çatışmalarda çok sayıda insan hayatını kaybetti. Şimdi merak edilen; Ukrayna’da çatışmalar bir iç savaşa dönüşür mü?
Teorik olarak seçimin Ukrayna’da yönetime meşruiyet sağlayacağı, hükümetin buna dayanarak otorite tesis edeceği umut ediliyordu. Ancak sahadan gelen haberler pek umut verici değil.

İç savaşa giden yol
Ukrayna’da güvenlik sorununun iç savaşa dönüşüp dönüşmeyeceğini anlamak için bazı parametrelere bakmak gerekir.
İlk aşamada Rus yanlılarının geçerli bir nedene ihtiyaçları vardı. Muhalifler etnik kimlikle ilgili gerekçelerini ileri sürdüler. Baskı altında olduklarını, bu nedenle silaha sarılmak zorunda bırakıldıklarını iddia ettiler.

Yazının Devamı