Kanal İstanbul ve 3. Havaalanı’na dikkat!

16 Haziran 2013

Ben “dış politika” kökenli bir gazeteciyim. Senelerce bu alanda muhabirlik yaptığım için büyükelçileri ve diplomatları iyi tanırım. Geçenlerde önemli bir ülkenin diplomatı olarak İstanbul’da görev yapan bir arkadaşımla son olayları konuşuyorduk. Birçok konuda AK Parti’yi desteklememe rağmen bu konudaki talepleri haklı bulduğumu, Topçu Kışlası’na benim de karşı olduğumu, oranın Taksim Meydanı’yla aynı seviyeye getirilmiş düzayak bir büyük park olması gerektiğini söyledim. Diplomat arkadaşım “Bu çevreci görüşlere destek vermen çok önemli. Kanal İstanbul ve Üçüncü Havalimanı projeleri de çevreye büyük zararlar verecek, hükümet bunlardan da vazgeçmeli, yoksa yine büyük protestolar olur” dedi.
‘Allah allah’ dedim içimden. Ürktüm de biraz. Zira bu arkadaş Thatcher ve Reagan hayranı olan sağ görüşlü bir diplomattır. Kendi ülkesindeki çevreciler ve solculardan hoşlanmaz. Oysa burada özellikle “Kanal İstanbul ve Üçüncü Havalimanı” konusunda birden “çevreci ve solcu” hale gelmiş... Üstelik o projelerle ilgili “büyük protestolar” olacağını nerden çıkartıyor? Ben biraz da sert tonla bunları sorunca “Tahmin ediyorum, baksana Taksim Platformu da Kanal İstanbul ve yeni havalimanını

Yazının Devamı

Gezi olaylarının Türkiye’ye yararları

9 Haziran 2013

31 Mayıs’ta başlayan ve hala devam eden Gezi Protestosu bence Türkiye için son derece faydalı oldu. Neden mi?
1- Katır kutur bir dile sahip ve ruhsuz, neşesiz sosyalist protesto anlayışı dışında yepyeni, postmodern bir protesto diliyle tanıştık. Gezi’deki bazı pankartlar muhteşem! Bu esprili, eğlenceli ve otoriteyle kafa bulan liberal dil, Türkiye’nin özgürleşmesi ve demokratikleşmesi için çok yararlı olacak...
2- 90’larda doğan, okuma yazma öğrenmeden internetle tanışan ve orada eski kuşakların dışında, farklı bir ortak dil üreten bu tekno-jenerasyonun sahneye çıkış miladı oldu 31 Mayıs. Hükümetin bu kuşağın hislerini ve fikirlerini dikkate almak zorunda olduğunu gördük.
3- Bu yeni kuşağın başlattığı demokratik isyanı anti-demokratik, ulusalcı ve faşist yöne çevirmeye çalışanlar iyot gibi açığa çıktılar. 90’lar kuşağına hakim, her türlü buyurganlıktan rahatsız dil ile fosilleşmiş ulusalcı dili ayırmak şart. İkincisi birincisinin şemsiyesinden faydalanmaya kalktı, olmadı.
4- Son 10 senede çok daha zenginleştiği halde dindarların nüfuz kazanmasından rahatsız olan kimi sermaye çevrelerinin “Tayyip Erdoğan’la kişi başı 20 bin dolarlık bir Türkiye yerine, Erdoğan’sız 5 bin

Yazının Devamı

Afrika seyahatinin anatomisi

8 Haziran 2013

Pazartesi gününden beri uçağa bir binip bir inerek, bir toplantıdan diğerine giderek, Türkiye’nin kritik günlerden geçtiği bir dönemde tarihe tanıklık ettik. Başbakan, bakanlar ve yakın ekibinin Türkiye’de bitmek bilmeyen gerilime karşı nasıl tepki verdiğini, olayların onlara nasıl yansıdığını, hükümetten çıkan reaksiyonların arka planını izlemeye çalıştık. Geziden çıkan birçok not, dönüş uçağından anlatacak önemli ayrıntılar var...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Tunus ve Türkiye'den 27'şer belediye arasında yapılan kardeş kent protokolü için düzenlenen törene katılarak konuşma yaptı.

Son dakikaya kadar süren bilmece

Günlerdir sosyal medya üzerinden bir örgütlenme olduğu, büyük bir kalabalığın havaalanında Başbakan’ı karşılamak istediği söylentileri dolaşıyordu. Bizler bunun sadece söylenti değil, tabandan gelen yoğun bir istek olduğunu an be an gözlemledik. Ak Parti taraftarları günlerdir özellikle Batı’da Erdoğan ve hükümetinin adeta boşlukta salınır gibi, arkasında destek yokmuş, bir Hüsnü Mübarek’miş gibi yansıtılmasından rahatsızlıklarını iletiyorlar, desteklerini göstermek istediklerini söylüyorlardı. İlk iki gün bu isteğe soğuk yaklaşıldı. Hem Başbakan hem de

Yazının Devamı

Demokratik talep olsa canım feda

7 Haziran 2013

Tunus
Ana uçağı ile önceki gün geldiğimiz Tunus’ta dün sabah biz yazarlar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve bakanlarla iki saatlik kahvaltı yaptık. Başbakan, Türkiye’den ayrıldığından beri ilk defa konuştu ve detaylı mesajlar verdi. Ilımlı bir dil kullandı ama herhangi bir geri adım söz konusu değil gibi görünüyor.
Geçen cuma başlayan olaylar hâlâ durulmuş değil. Protestolar, şiddet gösterileri ve polisin göstericilere müdahalesi sürüyor. O nedenle kahvaltı sırasında Başbakan’a devamlı olaylarla ilgili yeni gelişmeler bildiriliyor. Sosyal medyadaki provokasyonlar, dezenformasyon kampanyaları, şiddet haberleri... Canı sıkılıyor, özellikle de Adana’da hayatını kaybeden komiserin bilgisi gelince... “İçeriden ve dışarıdan birtakım güçlerin ortalığı karıştırmak için faaliyette olduğu bilgisi bize bir süredir geliyordu ama doğrusu bunu ‘çevre’ konusunu kullanarak yapacaklarını beklemiyorduk” diyor. “Çevre tarihtir, kültürdür, yeşildir, kimse bana çevrecilik dersi vermesin. Ben yeşili seven bir insanım” diye ekliyor.
Başbakan’ın bize verdiği mesajlar şöyle:
“Mevcut Gezi Parkı’nın tamamını yok etmeyeceğiz. Topçu Kışlası’nı, Selimiye Kışlası gibi kullanacak halimiz yok.

Yazının Devamı

Cezayir’den son durum

6 Haziran 2013


Cezayir Üniversitesi’nden fahri doktora alan Başbakan Erdoğan, akşam Afrika turu kapsamındaki Tunus’a geçti.

Ana uçağı ile Cezayir’in başkenti Cezayir’den hareket edip, bir saat içinde ülkenin bir diğer şehri olan Oran’a vardık. Burada Başbakan, Cezayir Başbakanı’yla birlikte Tosyalı demir çelik fabrikasını açacak. Ardından yine uçağa binilecek ve Tunus’a gidilecek. Ben artık ağır vasıta olduğum için alanda kaldım. Yazıyı Oran Havaalanı’ndan yazıyorum...
Dünden beri Türkiye’den gelen haberlerde bir nebze hafifleme olsa da, olaylar maalesef devam ediyor. Acaba hükümet cephesinden bu gidiş nasıl görünüyor? Hükümetin önemli isimlerinin Cezayir’den gördükleri manzara şu... Özel Harp Dairesi’ne bağlı Seferberlik Tetkik Kurulu’nun sokaklardaki şiddet eylemlerinde parmağı olduğu iddiası dün bazı gazetelerde yer aldı. Gördüğüm kadarıyla bu iddia hükümet kanadında da dikkate değer bulunuyor. “Hâlâ temizleyen hücreler var. Bu hücreler olayların tırmandırılmasında rol oynuyor olabilir. Araştırıyoruz” diyor konuştuğum kaynaklar.
Bir de benim dikkatimi çeken bir şey var. Ankara’da biber gazıyla yaşanmaz hale getirilen sokaklar, boşaltılan evler ve otobüs duraklarında bekleyenlerin

Yazının Devamı

Afrika’dan görünen kriz

5 Haziran 2013

RABAT-CEZAYİR
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve aralarında Yardımcısı Bekir Bozdağ, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Tarım Bakanı Mehdi Eker, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırımın da olduğu kalabalık bir kadro ile dün sabah Fas’ın başkenti Rabat’a vardık. Fas’ta ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi yönünde birtakım önemli temaslar oldu, dün ise Cezayir’e doğru yola çıktık. Bu yazıyı Rabat-Cezayir semalarında, uçaktan yazıyorum. Fas-Cezayir ve Tunus’u kapsayacak gezi kalabalık bir işadamı heyetini de barındırıyor. 200’ün üzerinde iş dünyası temsilcisi Kuzey Afrika ile ticaret hacmini artırmak ve yeni anlaşmalar yapmak için burada.

‘Bize reva mı?’ duygusu hâkim
Ancak, ziyaretin zamanlaması çok kritik. Türkiye’de tek bir gündem var. Ve bu gündemin ana muhatabı olan Başbakan ve hükümetin üyelerinin tam ortasındayız. O nedenle biz, Başbakan’ın uçağında seyahat eden 9 gazetecinin aklı bu seyahatin içeriğinden ziyade Türkiye’deki gelişmeler ve onların hükümet kanadında nasıl yorumlandığında...
Ben bakanların, danışmanların ve bürokratların son derece temkinli ve yapıcı bir tavır içinde olduğu tespitini yapıyorum. Genel olarak “11 yıldır elimizden

Yazının Devamı

Gezi Parkı meydan muharebesi

2 Haziran 2013

Üç gündür ortalık toz duman. Büyük bir kaygı ve şaşkınlıkla izliyorum olanları. Ne bahane söylenirse söylensin, Gezi Parkı protestocularına karşı polisin yaptığı apaçık bir devlet terörü. O protestocular arasına sızmış, eylemcileri şiddete yönelten terörist gruplar elbette var. Fakat bu durum neredeyse tüm İstanbul halkını mağdur eden bir devlet terörünü meşru kılmaz, kılamaz. Devlet terörü her koşulda gayrımeşrudur!

Biber gazı yasaklanmalı

Bu olaylar vesilesiyle hükümetin yapacağı ilk şey polisin biber gazı kullanmasını tamamen yasaklamak olmalı. Astım hastaları biber gazına maruz kaldığı an ölüm riski çok yüksek. Benim gibi hamileler bu gazla temas ederse bebeklerini kaybedebilirler. Düşündükçe ürperiyorum: Ya orada olsaydım? Biber gazı herhangi bir toplumsal olayla ilgisi olmayan yurttaşları da mağdur eden bir garabet. Mesela bu süreçte Taksim Metrosu’na bir vesile ile binmiş herkes mahvoldu... Bu kadar riskli ve gayriinsani bir yöntemden derhal vazgeçilmeli!

Korkunç bir kutuplaşma

Birçok eylemcinin de açıkça söylediği gibi bu olay “Gezi olayı” değil. Gezi Parkı meselesi sadece bir vesile. Toplumun belli bir kesimindeki AK Parti nefreti bu süreçte açığa çıktı ve

Yazının Devamı

Nafile çaba

26 Mayıs 2013

Kopan gürültüye, yasanın içeriğine ve ortaya çıkan manzaraya bakıyorum ve şu soruyu sormadan edemiyorum kendi kendime: Ne gerek vardı? Alkol tüketimi ile ilgili birtakım düzenlemeler yapılabilir tabii, nitekim bu pakette de 18 yaşından küçüklere satılamayacağı ya da şişelerin üzerine uyarıcı işaretler konacağı yönünde doğru maddeler var ama yasanın birçok maddesi sıkıntılı. Sadece turizm belgeli işletmelere ibadet ve eğitim kurumlarına 100 m uzaklık şartı getirilmemesi mesela. Bu 100 metre meselesi zaten hayli sorunlu bir de ‘turiste var, size yok’ mantığı kendi vatandaşının tercihi üzerinde hak iddia etmek anlamına geliyor. İçki firmalarının sponsorluklarının kalkması ve gece 10’dan sonra satış yasağı da haklı olarak eleştiri konusu. Zaten bu nasıl uygulanacak hiç anlamadım. Bizim evin altında gece ikiye kadar açık bir market var mesela. Orada içki satışını 10’dan sonra nasıl denetleyecek? Yoksa marketi mi kapatacak?
Ben bu önlemlerin gündelik, popülist ve gelip geçici olduğunu düşünüyorum. Yasakçılıkla Türkiye’nin sekülerleşme süreci durdurulamaz. Geçen hafta Sabah Gazetesi’ne verdiğim röportajda da söylediğim gibi ‘Çok hızlı bir sekülerleşme var bu ülkede. Ben de seküler

Yazının Devamı