Ana uçağı ile Cezayir’in başkenti Cezayir’den hareket edip, bir saat içinde ülkenin bir diğer şehri olan Oran’a vardık. Burada Başbakan, Cezayir Başbakanı’yla birlikte Tosyalı demir çelik fabrikasını açacak. Ardından yine uçağa binilecek ve Tunus’a gidilecek. Ben artık ağır vasıta olduğum için alanda kaldım. Yazıyı Oran Havaalanı’ndan yazıyorum...
Dünden beri Türkiye’den gelen haberlerde bir nebze hafifleme olsa da, olaylar maalesef devam ediyor. Acaba hükümet cephesinden bu gidiş nasıl görünüyor? Hükümetin önemli isimlerinin Cezayir’den gördükleri manzara şu... Özel Harp Dairesi’ne bağlı Seferberlik Tetkik Kurulu’nun sokaklardaki şiddet eylemlerinde parmağı olduğu iddiası dün bazı gazetelerde yer aldı. Gördüğüm kadarıyla bu iddia hükümet kanadında da dikkate değer bulunuyor. “Hâlâ temizleyen hücreler var. Bu hücreler olayların tırmandırılmasında rol oynuyor olabilir. Araştırıyoruz” diyor konuştuğum kaynaklar.
Bir de benim dikkatimi çeken bir şey var. Ankara’da biber gazıyla yaşanmaz hale getirilen sokaklar, boşaltılan evler ve otobüs duraklarında bekleyenlerin üzerine sıkılan su görüntüleri, İzmir’de çivili sopalı sivil polisler... Acaba polisin içinde bir grup olayları tırmandırmak için İçişleri Bakanlığı’nın talimatı dışında mı hareket ediyor? Emniyette tasfiye edilen ekip ve bu görüntüler arasında bir bağlantı var mı? Ya da emniyet içinde MHP eğilimli polislerin bir kalkışması mı söz konusu? Burada hedef Başbakan Erdoğan mı? Nitekim Bülent Arınç’ın açıklamaları da, hükümet kanadından gelen mesajlar da ilk günkü polis müdahalesinin yanlış olduğu yönünde. Zaten o müdahaleyi yapanlarla ilgili soruşturma da başlatıldı. Dolayısıyla hükümet polisin aşırı güç kullanmasından rahatsız. O zaman bu görüntüler neyin nesi? Konuştuğum kaynaklar emniyet içinde zafiyet olmadığını vurguluyorlar. Diyorlar ki “Polis büyük bir provokasyonla karşı karşıya bırakılıyor. Mecbur kalınca, başbakanlığa ya da diğer kamu binalarına saldırılar yoğunlaşınca polis gazla karşılık veriyor ama resmin ilk kısmını medya görmüyor.” Ancak ben gazeteci olarak yine de soruyorum... Bundan daha fazlası, arka planda daha karmaşık bir gerçek olabilir mi?
Balkon konuşması
Gelelim Başbakan cephesine... Dün burada “Başbakan yine bir balkon konuşması yapsa... Kucaklayıcı, birleştirici mesajlar verse... Ben bununla ilgili ipuçları görüyorum” diye yazdım ve çok farklı çevrelerden son derece olumlu tepkiler aldım. Yeniden yazıyorum.. Toplumu rahatlatmak için hakikaten böyle bir ihtiyaç var. Bu, batıdaki bir anda ortaya çıkan ‘Başbakan’ı ve Ak Parti’yi itibarsızlaştırma kampanyası’na da iyi bir cevap olur. Peki ama acaba Tayyip Erdoğan bugün, yarın böyle bir çıkış yapar mı? Gözlemim ve yaptığım görüşmelerden çıkardığım şu: Başbakan’a hakim olan duygu hayal kırıklığı. Şöyle düşünüyor: Ben bunca yıldır canımı dişime takarak çalıştım. Suikast girişimleri atlattım. Darbe girişimlerine direndim, askeri vesayetle mücadele ettim, terörü bitirmek için en büyük riski aldım. Yüzde 50 desteğim var, bana oy vermeyen yüzde 50 de kabulüm. Herkes bize destek verecek diye bir şey yok. Ama bunca emekten sonra ortaya çıkan bu görüntü? Bu şiddet, bu, batıda bir anda alevlenen olumsuz kampanyalar?
Kısacası hak etmediğini düşündüğü bir tabloya karşı öfke duyuyor Başbakan. Bir de bunca mücadeleden sonra taviz verir görüntüsünü acziyet yaratacağına inanıyor. Diyelim Topçu Kışlası’ndan vazgeçildi... Ya 3. köprünün iptali için de aynı yönteme başvurulursa? Ya da Kanal İstanbul yapılmasın diye ortalık böyle terörize edilirse? Bunun sonu neye varır? Başbakan’ın yakın ekibi buna örnek olarak Mimarlar Odası ve Taksim Platformu’nun taleplerini gösteriyorlar. “Görüşme iyi oldu tabii ama, talepler öyle maksimalist ki” diyorlar... Özetle: Bir balkon konuşması gelebilir, ancak en azından bu seyahatin bitmesini bekleyeceğiz gibi görünüyor. Sanırım bunun için hem olayların, hem de Başbakan’ın biraz sakinleşmesi gerekiyor.
Karşılamaya bir milyon kişi
Protestolar devam ediyor etmesine ama bu olayların dışında kalanlar ne düşünüyor? Nerede duruyorlar? Burada çok önemli bir ayrıntı var: Günlerdir gözümün önünde bakanlara, hükümet mensuplarına tabandan çok yoğun mesajlar geliyor.
Bu mesajlar 24 saattir somutlaşmaya başladı: Ülkedeki bu kalkışma havasından rahatsız olan Ak Partililer “Protestoculara inat Başbakanımıza desteğimizi göstermek, onu karşılamak istiyoruz” diyorlar. Bir milyon kişinin havaalanına geleceği yönünde söylentiler var. Peki ama Başbakan ve ekibi bu isteğe nasıl bakıyor? Kaynak belirtmeden şunu söyleyebilirim: Başbakan herhangi bir karşılaşma, kutuplaşma görüntüsü vermemek, işleri gerginleştirmemek konusunda çok hassas. O nedenle önce son derece mesafeli yaklaşıldı bu fikre. Karşı çıkma, önleme çabası hakimdi. Ama gelen talepler artıyor. Bu talepler, insanların tepkilerini gösterme isteği önlenmeli mi? Tüm ihtiyatlı tavra rağmen ekipte bu konudaki tavır hâlâ kesinleşmiş değil...
Fas Kralı
Kaos ortamında alışıldığı üzere dezenformasyon mekanizmaları günlerdir çalışıyor. Dün de Fas Kralı’nın Başbakan’la görüşmesini olaylar iptal ettiği söylentisi çıktı. Ben bu işin aslı astarı var mı diye sordum. Yokmuş. Günler öncesinden hazırlanan programda zaten kral ile görüşme planlanmamış. Kralın bu süre zarfında yaklaşık 20 gün yurtdışında olacağı biliniyormuş. Dolayısıyla bir iptal söz konusu değil.