Klasik seçim geyiği: Ahtapot

12 Haziran 2011


Gerçek ızgara ahtapotu kaynatarak değil, güneşte kurutarak yapılır.Bu fotoğrafı dünya turu yapan denizcilerimizden Alim Sür çekti.

Televizyonda çalıştığım dönemlerde, ekonomi ve siyaset üzerine program yapıyordum. Seçim günlerinde programda ne konuşsam, yasağa girerdi. Ama yasaklar kalkıncaya kadar da televizyon ekranında uzun bir süre kalmam gerekirdi. Bu gibi durumlarda büyüklerimiz gazetelerde kuru fasulyenin faydaları üzerine yazı yazarlar. Ben de “Denizcilik farkımızı ortaya koyalım” diyerek ekranda uzun uzun ahtapot tarifi veriyor ve pişiriyordum.
Bu sayfada siyaset yorumu yapmadığım için yasakları ile ilgim yok. Ama okurlardan epey mesaj geldi, belli ki ahtapot tarifine talep var.
Sadun Boro’nun tarifi
Ben büyük denizcimiz Sadun Boro ile tanıştıktan ve onun pişirdiği ahtapotu yedikten sonra başka yerde pişirilen ahtapotları beğenmez oldum. Sadun Boro kendi ahtapot pişirme tarifini aralarında benim de olduğum beş-altı kişiye vermiş ve sıkı sıkı tembihlemişti: “Aman başkalarına göstermeyin, anlatmayın.”

Yazının Devamı

Alternatif güney rotası

5 Haziran 2011

Yaz sezonu için Marmara’dan Ege’ye inecekler için,Trilye ve Çayağazı’nı kapsayan Güney Marmara rotasını öneriyorum. Yol uzayacak ama memnun kalacaksınız





Yaz bir türlü gelemedi, geç kaldı derken artık sezon başlamak üzere. Bu sene İstanbul’daki tekneler için sezon önümüzdeki haftadan itibaren fiilen başlayacak. Güneye inmeye hazırlık yapan tekneler okulların tatil olmasını, seçimlerin geçmesini bekliyor. Yolculuk planları yapılmaya, rotalar belirlenmeye başlandı.

Yazının Devamı

Çiftlikler sınıfı geçti

29 Mayıs 2011

Kıyıya yakın sığ sularda kurulmuş balık çiftliklerine karşı çıktık. Çiftlikler açığa taşınınca, deniz kendini temizlemeye başladı, üstelik çiftlik balığının lezzeti arttı

Amatör denizciliğe gönül vermiş kişilerin en önemli özelliklerinden biri de çevreye ve doğaya olan saygıdır. Uzun yıllar süren mücadelelerimizden biri de, kapalı koylarda, kıyıya çok yakın mesafelerde ve sığ sularda kurulan balık çiftlikleri idi. Balık çiftliklerinin ekonomiye katkısına inanır ama bu üretimin çevreyi kirletmeden, bilimsel olarak yapılmasını savunurduk.
Sektörün en büyük firması Kılıç Balık balık çiftlikleri durgun koylardan ve sığ sulardan en az 0,6 deniz mili (1,1 kilometre) açığa ve 40 metre derin sulara taşındı. Son iki yıldır yaptığım gözlem sonucunda, denizin rengindeki kirli yeşil kaybolmaya, tekrar mavilik ön plana çıkmaya başlamıştı.
Geçen hafta, Türkiye’deki kültür balık üretiminin yüzde 50’sinden fazlasını gerçekleştiren Kılıç Holding’in açıktaki çiftliklerini ve yem fabrikasını gezdim. Kılıç Balık’ın kurucusu Orhan Kılıç işleri çocuklarına devrediyor. Kızı ve aynı zamanda grubun Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ersin Kılıç Kızıltan tesisleri gezdirdi. Su yüzeyi temiz ve

Yazının Devamı

“Doğa bu yağmayı cezalandırır”

22 Mayıs 2011

Turizmin en büyük sivil toplum kuruluşu TÜRSAB’ın Başkanı Başaran Ulusoy: “Ucuz turizm ülkesi olmaktan kurtulmanın en iyi yolu çevreyi korumak”

Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği Başkanı Başaran Ulusoy, turizmin en büyük sivil toplum örgütü başkanı olarak her fırsatta, temiz deniz ve temiz çevre olmadan, denizi ve ormanları korumadan turizmin gelişemeyeceğini vurguluyor. Turizmi geliştirme adına bakir koyların ve ormanların yok edilmesine, beton yığınları ile işgaline karşı büyük mücadele veriyor. Geçtiğimiz günlerde karşılaştık. Yat turizmi hakkındaki görüşlerini sordum. Bir dokundum, bin ah işittim. İşte satır başları ile Başaran Ulusoy’un tespitleri...
*Sekiz yıldan fazla balık çiftlikleri ile uğraştım... Bir nebze olsun çözüm geldi ama yeterli değil. Hâlâ balık çiftliklerinin nerelerde olması gerektiğini, Tarım Bakanlığı’na da Çevre Bakanlığı’na da anlatamadık.
*Bakir koyları turizme açacaklarmış... Ne demek bu? Orası zaten yat turizminin en gözde merkezleri... Oraya gelen turistler, beş yıldızlı tatil köylerine ve otellere gelen turistlerden katbekat fazla para harcıyor. Türkiye’nin ve dünyanın en güzel yat turizmi parkurlarından Gökova’nın başlangıcındaki iki

Yazının Devamı

Cannes’da yatlar da yarışıyor

15 Mayıs 2011



Cannes Film Festivali nedeniyle dünya jet sosyetesinin kalbi, her mayıs ayında olduğu gibi, bu yıl da Güney Fransa sahillerinde atıyor. Fransa’nın Cote d’Azur bölgesi, dünyanın en pahalı ve lüks otomobillerinden geçilmiyor. Monaco, Cannes, Saint Tropez kıyıları da, dünyanın en prestijli mega yatlarına ev sahipliği yapıyor.
Dünyanın en zenginleri arasında yer alan Microsoft’un kurucularından Paul Allen ile Rus milyarder Roman Abramoviç’in yatları, geçtiğimiz günlerde, Cannes’in hemen doğusunda Antibes Koyu’nda demirledi. Bu iki mega yatın aynı koyda yan yana demirlemesi de dünya basınının ilgisını çekti tabii.
Bu arada belirtmek isterim. Bundan 10 yıl kadar önce tüm Güney Fransa kıyılarını dolaştım. Bir denizci gözüyle, en çok beğendiğim dört yer vardı: Cannes yakınlarındaki Antibes, Monaco-Nice arasındaki Eze, Cannes-Saint Tropez arasındaki Saint Raphael ve Saint Tropez...
Paul Allen’in 126 metrelik Octopus yatı ile Abramoviç’in 115 metrelik Luna yatı, Antibes’de demir atıp dünya basını ve jet sosyetenin ilgi odağı olunca, bu iki teknenin teknik özellikleri de merak edildi. Her iki teknenin özelliklerini sizler için kısaca derlemeye çalıştım.

Yazının Devamı

Sezon öncesi kadınların telaşı

8 Mayıs 2011

Teknelerde sezon öncesi hazırlık telaşı başladı. Erkekler zehirli boya, motor bakımı gibi konularda koştururken, kadınlar da yat tekstili alışverişi yapıyor

Havalar nihayet ısınmaya başladı. Yağmurlar da bitmek üzere... Denizcilerde tekneyi sezona hazırlama telaşı başladı. Tekne sahibi erkekler, yağmur mevsimi bitip tekneleri boyama derdine düşmüş durumdalar. Boya dışında sezon öncesi yapılacak bir yığın iş var. Vanalar elden geçecek, aküler kontrol edilecek, makinenin yağına suyuna bakılacak. Yelkenli teknelerde kışın sökülmüş yelkenler yıkanacak, arma elden geçirilecek...
Tabi sezon hazırlığı için en tatlı telaş, yine hanımlarda... Yeni sezonda teknenin çarşaf, pike, nevresim ve yastık kılıflarının değişmesi de gündeme geliyor. Bu konuda, teknede eşler arasında sürekli bir tartışma yaşanır. Aslında bugünün Anneler Günü olması, bu tartışmayı şık bir hediye ile sonlandırma fırsatı da doğuruyor, hatırlatayım.
Erkekler genellikle “Nevresim takımları daha sapasağlam” der. Hanımlar da, “yaz sıcağında o terden her gün değişen çarşaflar, çok sık yıkanmaktan aşındı” tezini ileri sürer.
Çarşafların aşınıp aşınmadığını bilemem ama tekne tekstili üzerine butik çalışmalar yapan

Yazının Devamı

Böyle şaka olmaz ki...

1 Mayıs 2011

Julien Berther’in teknesini herkes eğlenceli bulmuyor

Fransız Julien Berthier seyir yapabilen ve bir yattan beklenen tüm işlevleri yerine getiren bir tekne tasarladı. Ancak teknenin en büyük özelliği, batmak üzere olduğu görüntüsünü vermesi...
Yarıdan kesilip altına salma eklenen 6 metrelik bu tuhaf tekne,
seyir yapan diğer teknelerin de büyük tepkisini çekiyor.
Denizde yardımlaşmak esastır. Uzaktan bakıldığında batmak üzere olan bir tekne gördüğünde, her denizci ve her gemi rotasını değiştirir ve yardıma koşar. Julien Berthier’in tasarladığı bu tekne ile yaptığı gezide başı epey derde girmiş... Rotasını değiştirip yardıma gelen tekne kaptanlarının çok az bir kısmı durumu anladıktan sonra gülümseyip yoluna devam etmiş ama çoğu da Berthier’e kalayı basmış.
Bir insanın hayatını kurtarmak için zahmete katlanan bir kişinin, birdenbire aynı insanı pataklama isteğine kapılması, ancak bu tür eşek şakası ile açıklanabilir.

Yazının Devamı

Balıkçı kayığından sevimli trawler

24 Nisan 2011

Karadeniz’de yapılan balıkçı kayığını denizci Atılay Gür satın aldı ve 59 bin avroluk bir trawler’e dönüştürdü


Göcek Boat Expo’da sergilenen tekneler içinde bana en sevimli gelen, küçük bir Karadeniz balıkçı çektirmesinden dönüştürülen trawler oldu. Ahşap tekneleri ile ünlü Karadeniz Kurucaşile’de 8,2 metre boyunda imal edilen balıkçı kayığı, uzun yıllar kullanılıp kaderine terk edildikten sonra, Fethiyeli denizci ve Ayna Tersanesi’nin sahibi Atılay Gür tarafından alınıyor. Sert denizlere ve iri dalgalara dayanıklı kabuk formu korunarak boyu 1,6 metre daha büyütülüyor ve 9,8 metreye geliyor. Omurgası, postaları, gövdesi yine ahşapla sağlamlaştırılıyor. Üstüne epoksi uygulaması ve boya yapılarak gövdenin ömrü en az 30-40 yıl uzatılıyor.
Mimar Murat Birgül’ün tasarımı ile kabuğun üstüne güverte inşa ediliyor. Bu güverteye bir kaptan köşkü, iki adet iki kişilik kamara, iki adet tuvalet-duş ve küçük
bir mutfak yapılıyor. Kıç güverteye krom ve ahşaptan elektrikli paserella imal ediliyor.
85 HP makine ile saatte 8-9 deniz mili arasında seyir sürati yakalayan teknede

Yazının Devamı