Tekne tekstili, mutfak takımları ve aksesuarlarla teknenize birdenbire lüks yat görünümü kazandırabilirsiniz. Bu, tekne sahipleri için de güzel bir hediye olacaktır
Deniz dünyasında ultra lüks yatlar da vardır, mütevazı küçük tekneler de... Tipi ne olursa olsun, zevkli ve şık dokunuşlarla teknenin havası değişir, tekstili ve mutfak takımları ile göz kamaştırıcı hale gelir. Bu tür ürünler, bir tekneye davet edilenler için de çok geniş hediye seçenekleri sunar. Çünkü tekneye davet edilen kişiler, giderken ne tür hediye alacakları konusunda genellikle zorlanırlar... Alınacak hediyenin tekneye uygunluğu konusunda tereddütler yaşanır.
Nas Concept’in sahibi Naciye Soyer’le Boat Show’da tanıştım. 20 yılı aşkın süredir ev ve gemi tekstili alanında tasarım ve yöneticilik yapan Soyer, emekli olduktan sonra gelen yoğun talep üzerine bu kez kendi işini kurmuş. Fuarda küçük dokunuşlarla bir teknenin havasının nasıl değiştiğini çok güzel örneklerle gösterdi. 30 -40 milyon dolarlık mega yatlar üreten Peri Yatçılık ve Nu Marin’in teknelerinin banyo, mutfak, yatak gibi ev tekstil işlerini Naciye Soyer yapıyor.
Mega yatlara büyük işler yaparken, orta boy ve küçük tekne sahiplerini de ihmal
En lüksünden en mütevazısına kadar yeni yatlar, halattan elektroniğe kadar tekne ekipmanları, şık giyim ve yat aksesuarları, 20 Şubat’a kadar Yeşilköy CNR Expo Fuar Merkezi’nde deniz severleri bekliyor
Ülkemizde denizcilik fuarının 30 yıllık geçmişi bulunuyor. Küçük bir çadırda başlayan fuar, amatör denizciliğe gönül verenlerin artması, sektörün büyümesi ile birlikte büyük fuar merkezlerinde yapılmaya başlandı. Üstelik birden çok firma tarafından, yılda birden çok fuar düzenleniyor.
Cuma günü Yeşilköy’de CNR Expo Fuar Merkezi’nde açılan Avrasya Boat Show 5. Deniz Araçları, Ekipmanları ve Aksesuarları Fuarı, 20 Şubat akşamına kadar ziyaret edilebilecek. Yıllardır fuarları dolaşır, Türk yatçılık sektöründeki teknolojik gelişmeyi gururla izlerim.
Fuara yerli tersaneler ile ithalatçılar son ürettikleri ve ithal ettikleri teknelerle katılırlar. Yeni tekne almak isteyenler ya da tekneleri değiştirmek isteyenler burada birbirinden güzel tekneler arasında tercih yapmaya çalışırlar. Teknesi olanlar ise piyasaya yeni çıkan ekipmanlar ve aksesuarlar arasında sekiz gün boyunca adeta kaybolurlar.
Neler yoktur ki ekipmanlar arasında... Gittikçe sağlamlaşan ama yumuşayan halatlar, daha az
Klasik aydınlatmadan LED’e geçmek zaten belli avantajlar sağlıyor. Şimdi LED’i daha ucuza haletmenin de yolu var
Teknelerde elektrik, tatlı su gibi kaynaklar kıt olduğundan, tasarruf büyük önem taşır. Son yıllarda geliştirilen LED ampul teknolojisi ile teknelerde enerji tasarrufu yüzde 90’lara ulaştı. Eskiden 12 metrelik bir yelkenli teknede tüm ampulleri aynı anda yaktığınızda, aküden saatte 30 amper enerji harcarken, LED sonucunda sadece 3 amper enerji harcıyorsunuz.
Teknelerde LED ampul uygulamasında çok sayıda firma var. Kimi ithalatçı, kimi hem ithalatçı hem de üretici... Adından en çok söz edilen kişi ise İzmirli Yıldız LED’in sahibi Can Öztuğ... Öztuğ’un şöhretinin kaynağı ise başta Sadun Boro olmak üzere çok sayıda ünlü denizcinin teknesini LED aydınlatma sistemine dönüştürmesi ve işini yaparken de eski sistemlerinizi çöpe atmadan değerlendirmesi...
Yaklaşık 12 metre boyunda bir yelkenli teknenin klasik aydınlatma sisteminden LED’e geçişinin maliyeti ne olabilir? Can Öztuğ bu soruyu şöyle yanıtladı:
Her gece 12 saat yaksanız bile 12 yıl boyunca dayanabiliyor
“Genel olarak sistem değişikliği yapanlar, eski aydınlatma armatürlerinin kasalarını, abajurları vs atıp
26 yıl önce, çalıştığım gazetemin çağrısı üzerine İstanbul’a taşınmıştım. Her sene bir kaç kez İzmir’e gelir aile ve dost ziyareti yaparım. İzmir’e son gelişim ekim ayı idi. Üç gün önce tekrar geldim. Karşıyaka Alaybey’de annemin evinde kalıyorum. Büyük bir heyecanla yeni hizmete giren Çiğli - Cumaovası Hızlı Treni’ni denedim. Dışarıdan gelen bir göz, olayları daha iyi görür derler. Hızlı Tren izlenimlerimi aktarmak istedim.
Tren istasyonuna geldiğimde camda asılı tarifede trenin tahminen 12.55’te Alaybey İstasyonu’na geleceği yazıyordu. Tren, tam zamanında istasyona geldi.
Pırıl pırıl vagonlar. Çok konforlu ve seri şekilde bir yolculuk yaptım. Ancak tren seferleri arasındaki zaman bana biraz uzun geldi. Halkapınar’da Metro’ya aktarma yaptım. Buradaki Metro tarifelerinde trenlerin günün belli zaman dilimlerine göre daha sık aralıklarla olduğunu sevinerek gördüm.
Umarım Hızlı Tren hattında da seferler arasındaki süre kısaltılır.
Bu hizmet için emeği geçen herkesi kutlarım. Bazı gözlemlerimi ve önerilerimi de sıralamak isterim.
Tren istasyonları, yeni olduğu için pırıl pırıl, temiz ama ruhsuz... Bana tren istasyonundan ziyade bir hastane ya da büyük bir yemek fabrikasının
İzmir gibi bir liman kentinde, ne yazık ki bir marina, yatların bağlanacağı bir yanaşma iskelesi yok. Oysa tarihi Pasaport Limanı hazır mendireği ile yat limanı olmaya çok uygun
Bir deniz kenti olan İzmir’de neden bir marina yok? Yıllardır herkes konuşur da neden kimse bir marina yapmaya teşebbüs etmez?
“Pasaport Limanı’nda duran askeri gemiler Uzunada’ya gitsin, buraya marina yapılsın” denirdi eskiden. Orada duran askeri gemiler Uzunada’ya gitti ancak Pasaport Limanı’na marina yapımı için herhangi bir girişim yok.
İş biraz da arapsaçına dönmüş durumda. Pasaport Limanı’nın Konak tarafına bakan bölümünde Konak Pier diye bir alışveriş merkezi var. Bu merkezin eski ve yeni sahipleri marina yapmak için, denizi çevreleyen rıhtım konusunda mahkemelik olmuşlar, davanın sonucunu bekliyorlar. Ancak burada marina yapılması için ilk iş, Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nden ön izin alınması... Bunun için kimse başvurmamış.
Pasaport Limanı marina yapılması için çok müsait durumda. Ön tarafında yine Denizcilik İşletmesi’nin yaptırdığı mendirek var. Ve limanın cadde tarafındaki rıhtım da Denizcilik İşletmeleri’ne ait. Pasaport’a ciddi olarak marina yapmak isteyen bir şirket, Konak Pier
Dünya jet sosyetesinin Karayiplerdeki gözdesi ada inanılmaz bir yükseliş yaşıyor
Gün geçmiyor ki, gazetelerde Karayiplerin gözde adası St. Barts ile ilgili bir haber yer almasın. Dünya jet sosyetesi, Hollywood ünlüleri, Victoria’s Secret’in gözde modelleri özellikle bu mevsim
St. Barts adasında denizin, güneşin ve eğlencenin tadını çıkarıyor.
Dünyanın en zengin adamlarından Abramoviç’in, yılbaşında adadaki malikanesinde verdiği 7.5 milyon dolarlık yılbaşı partisi hâlâ konuşuluyor.
Acaba bu mevsimde dünya jet sosyetesinin başkenti olan St. Barts adası için bizim gezgin yelkenciler neler yazmış?
Yelkenli tekne ile dünyayı dolaşmış
Lobster türü tekneler, sürati ve sert havalarda yüksek manevra yeteneği ile sadece avcı teknesi olmaktan çıkıp keyifli gezi teknesi haline döndü. Önce Amerika’da başlayan bu akım hızla Akdeniz’in İspanya, Fransa ve İtalya sahillerine yayıldı. Ardından da başta İstanbul Boğazı olmak üzere Türkiye kıyılarında boy göstermeye başladı. İşin güzel tarafı da, son yıllarda hızla gelişen Türk yat imalat sektörü, lobster üretiminde de büyük bir atılım yaptı. Türkiye’de çok sayıda irili ufaklı firmanın ürettiği lobster türü motor yatlar, İtalya, Yunanistan, Fransa kıyılarında dolaşıyor. İstanbul Boğazı’nda da hem gezi teknesi hem de işadamları için ulaşım aracı olarak kullanılıyor.
Bir trawler türü teknenin ağır deplasman güvenliği ile off shore türü teknelerin süratini birleştiren lobster’ler için “Boğaz’ın çılgın kızları” tanımlaması yapılıyor.
Marka Yat’ın ürettiği Comovai 35 model lobster tipi motor yat, 30 knot sürate ulaşıyor. 10 metre boyundaki teknede iki kişilik kamara, mutfak, oturma grubu, banyo ve tuvalet bulunuyor.
Antalya’da üretilen Larus 42 model lobster tekne 13 metre boyunda ve 16 knot sürat yapıyor. 2 kamara, geniş bir salon ve mutfağı bulunan teknenin kıç havuzluğunda
Türkiye’de Deniz Harp Okulu ile fakülteler, hurdaya çıkmak üzere olan gemilerde eğitim verirken denizci ülkeler en az 45 metre boyundaki büyük klasik yelkenli gemilerle dünya limanlarını geziyor...
Denizci ülke, denizci millet olma iddiamız var. Ama ne yazık ki, yelkenli teknelere çok uzağız. Devlet “Amatör denizcilerden vergiyi kaldırdım” der, kaldırılan vergi yerine koyduğu harçlarla yelkenli tekneleri ezer. Deniz ticaret filosuna kaptan, donanmaya subay yetiştiren okullarımızın eğitim gemileri, bırakın yelkenli olmayı, neredeyse hurdaya çıkmak üzeredir.
Gerçekten denizci ülke, denizci ulus olan ülkelerin her birinde en az iki tane olmak üzere, klasik yelken armalı, üç ya da dört direkli, en az 45 metre boyunda eğitim gemileri vardır. Bu gemiler dünyanın yedi denizinde sefere çıkarlar. Bu gemiler o ülke donanmasının subay adayı öğrencileri ile deniz ticaret filosunun kaptan adayı öğrencilerine eğitim verir. Gittikleri ülkelerde bayraklarını dalgalandırırlar; öğrencilere denizcilik eğitimini yanı sıra, sosyal ilişkiler, yardımlaşma, uluslararası ilişkiler, dünyayı tanıma konularında da katkı sağlar.
Denizci ulusların halkı da denizde olup bitenlere sırtını dönmez. Bu eğitimin