Bir sabah vakti... Bach'ın gitar prelüdünü dinlerken kaleme alındı aşağıdaki satırlar...
"Bach'ın gitarı sabah mahmurluğunu ortadan kaldırmak için tellere sert ve uyandırıcı darbeler vuruyor. Tamburi Cemil Bey vardı eski plakta... Şimdi Paco De Lucia çalıyor..
Yaşanacak güne tempoyu veriyor Bach'ın gitarı... Akıcı, tutarlı, duygulu olacaksın... Tellere birbirini sevdirecek, sert darbeleri yumuşak duygulara melodiyle bağlayacaksın... Akşamı sabaha, fırtınayı melteme bağlar gibi... Dinlendireceksin arasıra zamanı... Tekdüze vuracaksın bir süre... Ardından sert bir darbeyle titreteceksin kestane ağaçlarının yapraklarını... Bahara hazırlanmalarını isteyeceksin... Ve peşinden oynak nağmeler vereceksin ki, neşesi eksik olmasın yaşama kavgasının. Şaşırmayacaksın sakın notaları... Kendi üslubunu do ile si arasında o kadar zengin oluşturacaksın ki, içinde var olacak dünyanın bütün müzikleri... Ve keşfedeceksin henüz bestelenmemiş olanlarını... Musiki hayatla o kadar bütünleşmiş olacak ki, notaların bittiği yerde hayat kendi bestesini icraya devam edecek, sen bile farkında olmadan... Duygular hiçbir anından eksik olmayacak yaşamın..."
Hayalleri yazmak...
İstanbul varoşlarında bir lisenin son sınıf edebiyat öğretmeni olan
Sevgi Hanım öğrencilere ödev vermiş:
"Hayallerinizi anlatın..."Yazarken gökyüzüne bakmak serbest, demiş peşinden...
Kağıt kaleme sarılan çocuklar biraz sonra başlamışlar öğretmenin yanına gelip gelip sormaya:
- Öğretmenim şöyle birşey yazdım bu hayal olur mu?
- Öğretmenim şunu yazdım sizce bu hayal olabilir mi?
Sevgi öğretmen bunları anlattıktan sonra:
- Çocukların hayallerini bile sınırlamışız, dedi acı acı gülerek...
Dava yozlaşıyor...
Şemdin Sakık olayında da böyle oldu...
Çakıcı olayında da...
Fatma Aliye Kara ve
Haluk Kırcı'nın ilk ifadelerinin ardından da... Hazırlık soruşturması gizli.. Bu gizlilik kanunla korunmuş. Ne var ki Emniyet veya Savcılık ifadeleri sanık yakalandıktan kısa süre sonra parça parça basına sızıyor. Sızdıranlar Emniyet görevlileri veya savcılar... Basın haberde geri kalmamak için eline ne geçerse yayımlıyor. İfade zaptını ele geçiremeyenler de
"olsa olsa" metoduyla masa başında ifade düzüyor...
Derken kamuoyu vicdanında mahkemeler kuruluyor, sızan ifadeler çerçevesinde yargılama işlemi başlıyor. Daha vahim olan... Dikkatler sanık ifadesinde adı geçen kişiler üzerinde yoğunlaşıyor. Onlar üzerinde bir tartışma başlıyor. Sanık ve esas dava geri plana düşüyor.
Tartışmalar sürerken sanık mahkemeye çıkıyor. İlk ifadesini baskı altında verdiğini söylüyor. Önceki iddialar bir kalemde siliniyor. Çamuru yiyen yediğiyle kalıyor. O arada dava sapmış, inandırıcılığını kaybetmiş oluyor.
Öcalan davası da bu yolda... Sanık mahkemeye çıkmadan ifadeleri parça parça her bir gazetede yayımlanmakta... Mahkeme başlamadan dava kamuoyunda orasından burasından çekiştirilip, bölük pörçük, yalan yanlış tartışılmakta.
Bir şeyi yozlaştırmakta üzerimize yok...
Öcalan davası da maalesef o yolda...
***
Pek çok sanatçı ve yazar Meclis'e giremeyecek partilerden aday oldu..
Çok satmayacağını bildiğin halde kitap yazmaya benziyor bu...
***
Adayları tanıyalım!
"Tanınmış gazeteci"
Fahrettin Fidan, kamuoyu tarafından henüz yeterince tanınmamış milletvekili adaylarından bazılarını tanıtıyor.
Geyfetullah Şıra: Doğum tarihi; 1957. Doğum yeri; Mısır tarlası. Ana adı:
Mümine, Baba adı:
Minnetullah. Tahsil; Okur - yazar, 10'a kadar şaşırmadan sayar. Seçim bölgesi; Şiirt 1. şıra...Pardon Siirt 1. sıra... Jet Pa'da pazarlamacıydı, kendini iyi pazarladı, Siirt 1. sırayı kaptı. Kapanın elinde kalır. Bundan böyle Meclis'te pazarlamacılık yapacak. Hobileri; Müşteri kafalamak, proton kakalamak.
Gürgen Balta: Doğum tarihi; 1961. Doğum yeri; Cami avlusu. Ana adı;
Dürziye. Baba adı;
Baba meçhul. Seçim bölgesi İstanbul 2. bölge 8. sıra. Geçim bölgesi, enayilerin toplu olarak bulunduğu her yer. Sürekli avanta yer. Önündeki ilk hedefi, önündeki 7 adayı uygun bir şekilde ekarte edip liste başı olmak. Bunun için 150 milyar liralık fon ayırdı, rakamı 200 milyara kadar çıkarabileceğini söylüyor. Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez diyor, genellikle armut ve bal yiyor.
Bahtiyar Becerir: Doğum tarihi; 1944. Savaş yılları çocuğu, tanıyanlara göre o tam bir onun bunun çocuğu. Sahte evrak tanzimi, karşılıksız çek ve hileli iflas davalarıyla bu davalarda yargıçlara rüşvet olarak sahte dolar vermekten 8 ayrı davadan yargılanıyor. Hayattaki tek ideali çok zengin olmak, bunun için de milletvekili olmak.
Mehmet Döner: Fırfır Kubi - 2, namı diğer. Her partiyi iki defa dolaştı. Bir defasında hesap tutmadı, şaştı, yanlışlıkla Partiya Kerkere Kürdistan'a (PKK) girmeye kalkınca çarşafa dolaştı. Şimdi, biri sahte diğeri gerçek kimlikle iki ayrı partinin listesinde... Birinden ya da diğerinden Meclis'e girmesi kesin gibi... Sürekli avantayla beslenir, kiminle karşılaşsa, bir emrin var mı sayın abicim, diye seslenir.
Rızkullah Hizbullah: Doğum tarihi; Hicri 1359. Söylediğine göre doğum yeri, Mekke'de bir tekke. Asıl adı
Okan Sever. Fazilet'ten aday olmaya karar verince mahkemeye başvurup adını değiştirdi. Bir saniyede ceketi çıkarıp cübbeyi giyebilir, birkaç saniyede birkaç fikir değiştirebilir. Aklı fikri Meclis'e kapağı atıp sınıf değiştirmekte... Başarılar
Ok... Pardon, başarılar
Rızkullah.
Mehmet Morar: Bağımsız aday. Eski bürokrat. Devlet deneyimi engin, beyaz eşya! ticaretinden dolayı bir hayli zengin. Şimdi partilerüstü ve çetelerüstü! Genel Başkanı kirli mendil gibi bir kenara atınca kendisine küstü. Mesleği icabı geceleri çalışıyor, gündüzleri uyuyor, Türkiye onunla gurur duyuyor!
***
İnsan, gülümseyiş ile gözyaşı arasında gidip gelen bir sarkaçtır.
Byron
***
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr