Türkiye'yi Galatasaray kadar, hukuku futbol kadar ciddiye alıyor muyuz?
Sanmıyoruz...
Neden derseniz... Hatırlayınız Juventus'la oynanan Şampiyonlar Ligi maçı öncesi nasıl alarma geçtiğimizi... Juventus'lu futbolcuların kılına zarar gelmemesi için nasıl tedbir aldığımızı... Sahaya bir çöp parçası atılırsa bile G.Saray'ın tur atlaması tehlikeye girecekti. O yüzden milyonlarca kişi bir anlamsız hatayla sonucun etkilenmemesi için dikkat kesildi. Oyunun kuralına uygun cereyan etmesi için 60 milyon seferber oldu. Ve başardık. Maç öncesi felaket senaryoları yazan Batılılar maçtan sonra söyleyecek tek söz bulamadı.
Öcalan Davası'nı ise aynı özende götüremiyoruz... Gereksiz taşkınlıklarla yargılamada hata arayanlara kozlar veriyoruz...
Bu sütunda pazar günü yayımlanan "Dava yozlaşıyor" yazısına Büyükelçi Şükrü Elekdağ dünkü yazısında paralel çekiyor... Ve bakınız ne diyor:
"...Bir taraftan Öcalan'ın yargılanmasını Türk adaletinin vereceği tarihi sınav diye nitelerken, öte yandan da bu sınavda çakmak için ne lazımsa yapıyoruz... Apo yedi gün sorgulanıyor ve yasal gerekler nedeniyle sorgulamaya avukat alınmıyor. Sonra da, resmi ve gizli sorgulama evrakının içinde ne varsa gazete manşetlerinden açıklanıyor ve Öcalan'ın tüm suçları aleniyete dökülüyor. Hukukun bazı temel prensiplerini göz göre göre ihlal ediyoruz. Bu ciddiyetsizliğin faturası ağır olacak gibi geliyor bana.."
Futbol kurallarına gösterdiğimiz saygıyı hukuk kurallarına gösteremezsek... Berbat edebiliriz bir çuval inciri...
İngiliz'in tepkisi
İngiliz Daily Telegraph gazetesinin okur mektupları köşesine yazan bir İngiliz, Kürtlerin gösteri ve işgalleri konusunda tepkisini bakınız nasıl dile getirmiş:
- Yüzlerce hatta binlerce Kürt kökenli kişi Londra'da sabahtan akşama dek gösteri yapıyor. Demek ki bu insanlar işsiz.. Ve işsizlik sigortasından para alıyor. Elçilik işgal eden, ortalığı birbirine katan bu insanlara bir de benim cebimden para veriliyor öyle mi?..Sahte 5 binlikler
Piyasada çok miktarda sahte 5 bin liralık dolaşıyor, diyor bankacı dostumuz...
Ankara Samanpazarı'nda bir banka şubesinin yetkilisidir kendisi... Ve soruyor:
- Merkez Bankası ve Mali Polis uyuyor mu?- Peki, sahte paraya rastladığınızda polisi haberdar etmiyor musunuz?
- Hayır, çünkü bu paraları getirenler çevrenin esnafı. Tanıdık müşteriler... Belli ki sahte paraları bilmeden almışlar... Boşuna başlarını belaya sokmuş oluruz...- Çözüm nedir peki?
- Merkez Bankası'nın daha kaliteli para basması... Yeni dolarlar ve marklar taklit edilemiyor... Çünkü o kaliteyi taklit etmek olası değil... Böylesi tedbirler düşünülmeli...İlgilenen varsa.. Duyuruyoruz...
*
Milletvekillerinin satın alınma fiyatlarını açıklayan Jet - Pa, yoksa milletvekili pazarlama şirketi mi oluyor?.. Cihan DemirciEskrimci maskesi
Eskrimci maskesinin
"bina modeli" olabileceğini düşünmüş müydünüz hiç?.. İngiliz mimar Sir
Norman Foster düşünmüş... Londra'nın yeni belediye başkanlığı binasını, eskrimci maskesinden esinlenerek çizmiş...
Temeli yakında atılacak olan 25 katlı bina 2001 yılı sonundan önce bitirilecek. İçinde 25 kişilik Kent Meclisi ile 400 belediye personeli çalışacak. Bir mimari lezzet... Ve 21'inci yüzyıla çağdaş armağan olan bina, Thames'in Güney yakasında yer alacak...
Muğla adayımız!..
Milletvekili adaylarımızı tanımaya devam ediyoruz... Bugün tanıyacağımız adayımız... ANAP Muğla aday listesinin 1'inci sırasını işgal eden ve milletvekiliği
"banko" gibi görünen
Hasan Özyer...
Fethiye'nin en zengin kuyumcu ailesine mensup olan
Hasan Bey, turizm sektöründe de etkinlik gösteriyor. Bir döviz büfesi ve
"Gerçek Fethiye" adlı bir de gazetesi var. Muğla Milletvekili İzleme Komitesi,
Hasan Bey'in
"vekil aday adayı" olabilmek için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadığını, bu amaçla yaptığı harcamaların 150 milyar lirayı bulduğunu bildiriyor. Bodrum Gönüllüleri Derneği Başkanı
Saynur Gelendost da müstakbel vekilimizi daha yakından tanımamıza yardımcı olacak şu bilgileri iletiyor:
-
Hasan Bey, 1997 yılı içinde, olağanüstü doğal ve arkeolojik değerlere sahip Gemile Koyu'nda büyük bir turistik tesis inşa etmeye karar verdi. Halbuki Bayındırlık ve Çevre Bakanlıklarının, söz konusu arazide yapılacak inşaatları
"bölgenin hassas jeolojik ve doğal yapısını bozacağı" gerekçesiyle yasaklayan yazıları vardı. Muğla Valiliği'ne bölgenin herhangi bir yapılaşmaya maruz bırakılmaması talimatı verilmiş, İzmir 2 No'lu Koruma Kurulu da 8 Ağustos 1997'de bölgeyi
"Doğal SİT alanı" ilan etmişti. Bütün bunlara rağmen
Hasan Özyer, ilgili bakanlıkların talimatlarını ve
"SİT" kararını yok sayan Muğla Valiliği'nden aldığı yasadışı ruhsatla inşaata başladı. Araziye karadan yol olmadığı için iş makinaları gelemiyordu. Onun da çaresi bulundu ve birkaç gün içinde orman arazisine tecavüz edilerek yol açıldı. Sonra 9 gün içinde, inanılmaz bir süratle 15 adet binanın kaba inşaatı bitirildi. Nihayet duyarlı çevrelerin girişimleri sonucu İl İmar Müdürlüğü bir heyet göndererek olaya el koydu. Valilik ve bakanlıklarla yapılan çok sayıda yazışmadan sonra ve ancak güvenlik güçlerinin müdahalesiyle inşaat zor bela durduruldu. Daha sonra Orman İdaresi,
Hasan Özyer aleyhine
"orman arazisine tecavüz ettiği" için dava açtı ve kazandı. İçişleri Bakanlığı da Muğla Valiliği hakkında
"yetkilerini çiğneyerek" ruhsat verdiği için soruşturma açtı. Ayrıca ruhsatın iptali için açılan dava da Aydın 2 No'lu İdare Mahkemesi'nde karara bağlanmak üzere...
Saynur Gelendost, "Vekil adayımızı yeterince tanımışsınızdır umarım!" deyip küçük bir de not düşüyor:
-
Hasan Bey'i Muğla'da
"birinci sıraya" yerleştiren ANAP'ın doğal değerlerimize, kıyılarımız ve ormanlarımıza olan saygısı da bu vesileyle bir kez daha anlaşılmış oldu.
Hasan Bey'in milletvekili olma niteliklerine sahip olmadığına inanıyor ve
"Özyer'e Oy Vermeyin" kampanyası başlatıyoruz.
*
Trafikte hız arttıkça ölüm oranı da artıyor.Merhumu nasıl bilirdiniz?
"Hızlı bilirdiiiiik"
Kenan TunçYazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr