Vefa borçları...

4 Temmuz 1999


Spor sayfalarında bir fotoğraf... Galatasaray'ın eski oyuncularından Cevat Prekazi, G.Saray antrenmanına gelmiş. Eski arkadaşlarıyla hasret gidermiş. Geçen yıl da Stumpf gelmişti. Tribünde maç izlerken bir fotoğrafını gördük. Galatasaray Kulübü bu futbolcularla ilgileniyor mu? Sanmıyoruz.
Ama ilgilenmeli.. Cevat Prekazi, G.Saray'ın Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde ilk dört takım arasına girdiği yıl başarıya en büyük imzayı atan adamdı. Stumpf'un tek başına takımı sırtladığı yıllar da hala taraftarın hatırındadır.
Geçenlerde Barcelona kulübü 50'inci yılını kutladı. Geçmişte o forma altında mücadele vermiş tüm futbolcularını kutlamaya davet etti. Ödüller verdi. Hagi ve Popescu da katıldı bu kutlamalara.
G.Saray kulübü, geçmişte takıma emeği geçmiş yabancı futbolcuları bir sezon açılışına davet etse ne olur?.. Tabii yalnız onları değil; Suat, Kadri, Turgay, Coşkun, Uğur, Tarık, B.Mehmet, K.Mehmet gibi eski şöhretlerini de çağırsa... Hep birlikte sahaya çıkarsa... Taraftarına eski günleri anımsatsa.. Alkışlatsa...
Ne zarif ve şık bir jest olur... Hem de bugünün genç taraftarını tarihle buluşturma açısından ne anlamlı bir

Yazının Devamı

Devlete saygı!..

3 Temmuz 1999


Eşsiz devlet ve siyaset adamı Hasan Esat Işık'ın ölümünün 10'uncu yılı nedeniyle dün Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde yapılan anma töreni nezih bir havada geçti. Toplantı arasında Hasan Bey'in oğlu Yusuf Işık şu anısını nakletti:
- Kanser hastasıydı. Adeta erimiş, ufalmıştı. Çektiği sancılardan son günlerini yaşadığını anlıyorduk. Değil yataktan kalkacak, yerinden kımıldayacak hali yoktu... Bir sabah baktım, güçlükle ayağa kalkmış, en şık elbisesini giymeye çalışıyor. "Ne yapıyorsun baba" diye sordum. Arkadaşı İhsan Sabri Çağlayangil ziyaretine gelecekmiş; onun için hazırlanıyormuş. "Hastasın" dedim, "üstelik İhsan Sabri Bey çok eski arkadaşın, bırak seni yatak kıyafetinle görsün!.." Bana verdiği yanıt şu oldu:
"Evet, eski arkadaşımdır. Ama bir zamanlar Cumhurbaşkanlığı vekilliği yapmış, devletimizi temsil etmiş bir arkadaşımdır. Ben arkadaşım da olsa devletimizi temsil etmiş bir kişinin karşısına karşısına yatak kıyafetiyle çıkamam..."
Babam işte böyle bir adamdı...
Işıklar içinde yat Hasan Esat Işık Bey...

Yazının Devamı

Rüya tabiri

2 Temmuz 1999


Üsküdar'dan Hayrettin:
Son günlerde Osmanlı Devleti'yle ilgili çok sayıda kitap okuduğum için o dönemler rüyama girmeye başladı abi... Son rüyam şu...
Efendim, yer Topkapı Sarayı... Saray'ın denize bakan bölümünde Kanuni Sultan Süleyman'la nargile tüttürüyoruz... Padişah'ın kafası bayağı bozuk... Derinden derinden çekiyor nargileyi:
- Hayrola Sultanım, nedir mesele? diyorum, söyleyin de çaresini bulalım...Sultan bir süre düşündükten sonra:- Zamanında çok büyük hata ettim bre Hayrettin, diyor, şu Abdullah Hoca var ya Abdullah Hoca, ona çok sayıda taviz verip adliyede, mülkiyede kadro kurmasına göz yumdum. Şimdi duyarım ki, adam Yeniçeri Ocağı'na da el atmış... Ocağa girip İmraparatorluğu ele geçirecekmiş...Padişahın söylediklerine hiç hayret etmiyorum... Konuya eleştirel bir tavırla yaklaşıp:- O meselede zatıalinizi çok uyarmıştık Sultanım, diyorum, ne var ki siz herşeyi herkesten iyi bildiğiniz için uyarılarımızı dikkate almadınız... Koskoca Padişah... Süklüm püklüm... Savunma yapmaya çalışıyor:- İyi ama, Sadrazam da benimle aynı fikirdeydi Hayrettin,

Yazının Devamı

CHP’de bekleyiş...

1 Temmuz 1999


CHP'nin 60 kişilik Parti Meclisi'nde 28 Baykalcı var, diyor kimileri... Kimileri "O Baykalcıların 8 tanesi çoktan saf değiştirdi" diye etrafa teselli veriyor. Derken telefonda "Baykalcı" bir eski dostun sesi yankılanıyor:
- Parti Meclisi'nde 28 Baykalcı bulunduğu doğrudur, diyor, bize katılmalarla bu sayı 30'un üstüne çıkacak...
- İspatı?
- İlk Parti Meclisi toplantısında göreceksiniz...
- Nasıl göreceğiz?
- Parti Meclisi'nin ilk toplantısında 20 kişilik Merkez Yürütme Kurulu belirlenecek. Ayrıca bu 20 kişi içinden bir genel sekreter ve bir sayman seçilecek. Seçilecek olanların siyasi kimliği sizlere Parti Meclisi'nde kimlerin ağırlıkta olduğunu gösterecek...

Yazının Devamı

Strasbourg faslı

30 Haziran 1999


İmralı'dan karar beklenen biçimde çıktı:İdam... Artık dava sürecinin bundan sonrası önem kazanıyor. Cumhurbaşkanı Demirel, Öcalan davasının bundan sonrası konusunda:
- Temyizi var, Meclis'i var, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi var, diyor ve ekliyor, Avrupa ne karışıyor diyecek durumda değiliz...Televizyonda izlediğimiz iki hatırı sayılır isim; eski Büyükelçi İlter Türkmen ve hukukçu Prof. Sulhi Dönmezer şu kanıda birleşiyorlar:
- Öcalan yargılaması Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin itirazına yol açmayacak biçimde gerçekleşmiştir. Eğer AİHM aleyhte bir karar verir ve Öcalan buna rağmen asılırsa alt tarafı yakınlarına bir miktar tazminat ödenir, olay kapanır. Avrupa Konseyi Türkiye'ye çok çok kınama gibi bir ceza verir.
Türkiye'nin AİHM'deki eski Hükümet Ajanı Prof. Bakır Çağlar ise bu iyimser yorumları paylaşmıyor:
- AİHM bu yargılamanın yenilenmesine karar verecek, diyor...
Prof. Çağlar, eğer AİHM'nin kararlarını gözardı edersek, bu sürecin Türkiye'nin Avrupa Konseyi üyeliğinin askıya alınmasına kadar uzanabileceği kanısında.

Yazının Devamı

Kitap ve tuğla...

27 Haziran 1999


Belediyelerin asli görevleri arasında en az "kaldırım döşemek" kadar önemli başka şeyler de var...
Örneğin: Kütüphane kurmak...
Peki bunu yapan var mı? Kitap yayıncısı bir dostumuz:
- Vallahi bunu yapan pek yok ama yapmayanı da suçlayamam, diyor...
Nedenini anlatıyor:
- Belediye bir kütüphane kurmaya karar verdi diyelim. Kitap satın alacak... Sırayla şunları yapması gerekiyor:

Yazının Devamı

Herkes aday!..

26 Haziran 1999


CHP'nin, 10. Olağanüstü Kurultayı'ndan nasıl bir sonuç çıkacak? Kurultay, dibe vurmuş olan partiyi oradan alıp daha yükseklere taşıyacak bir sonuca mı vesile olacak yoksa vatandaşa "CHP cephesinde yeni birşey yok" mu dedirtecek?
Kurultay'a bir gün kala, CHP Genel Merkezi tam bir "arı kovanı"ydı. Her katta, her odada delegeler, harıl harıl kulis yapıyorlar. Hazırladıkları propaganda broşürlerini birbirlerine verip, birbirlerinden oy istiyorlar...Çünkü neredeyse herkes Parti Meclisi'ne aday...
Partiyi, Baykal' dan teslim alıp kimseye ters düşmeden Altan Öymen' e teslim eden Cevdet Selvi' yle konuşuyoruz.
Kurultay'da ne olur, ne biter? Hizipler, Genel Başkan'ın listesine karşı kendileri de ayrı listeler çıkarırlar mı? Çıkarırlarsa ne olur?
Selvi, , geçmişten ders alındığı konusunda fazla umutlu görünmüyor:
- Son kurultayda genel başkanlığa aday olan arkadaşlarımızın ayrı ayrı listeler çıkaracağını tahmin ediyorum. Ama öbür tarafta, Sayın Öymen de kendi listesini çıkaracak...İnşallah, geçtiğimiz kurultaylarda yaşanan bazı olumsuzlukları bu kurultayda yaşamayız.

Yazının Devamı

Küçük işlerin adamı!

25 Haziran 1999


Parlak bir diplomatlık geçmişi... İlkeli, ödünsüz bir siyaset hayatı... 1980 öncesi AP'dendi, 1980 sonrası ANAP'tan milletvekili... Kamran İnan... Liderleri bir görev verirse, en iyisini yapmaya çalışır ve yapar da... Vermezse?.. Boş oturmaz... Ya uzmanlık alanında yazılar - makaleler yazar ya da Meclis'in aklı başında milletvekillerini biraraya toplayıp kurduğu "Diyalog Grubu"nda küçük parti hesaplarından bağımsız, ülke sorunlarının nasıl çözümleneceği konusunda kafa yorar. Bunlarla da yetinmez. Pek çok kişinin küçük (!) gördüğü sorunların üzerine gider, sonuç alıncaya kadar peşini bırakmaz. Mesela...
Gününün büyük bir bölümünü geçirdiği Meclis kütüphanesinde sigara içilmesinin yasaklanması, yüksek sesle konuşmanın önlenmesi, cep telefonlarının kapalı tutulması için tutar Meclis Başkanına yazı yazar... Artık kütüphanede sigara içilemiyor, yüksek sesle geyik muhabbetleri yapılamıyor, cep telefonlarıyla konuşulamıyorsa, onun sayesindedir...
Kulislerdeki telefon kabinlerini dolaşır her fırsatta... Açık unutulmuş bir lamba mı gördü? Önce söndürür, ardından görevlileri uyarır... Tuvaletleri de boş bırakmaz. Tuvaletlere nöbetçi çizelgesi onun

Yazının Devamı