Eşsiz devlet ve siyaset adamı Hasan Esat Işık'ın ölümünün 10'uncu yılı nedeniyle dün Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde yapılan anma töreni nezih bir havada geçti. Toplantı arasında Hasan Bey'in oğlu Yusuf Işık şu anısını nakletti:
- Kanser hastasıydı. Adeta erimiş, ufalmıştı. Çektiği sancılardan son günlerini yaşadığını anlıyorduk. Değil yataktan kalkacak, yerinden kımıldayacak hali yoktu... Bir sabah baktım, güçlükle ayağa kalkmış, en şık elbisesini giymeye çalışıyor. "Ne yapıyorsun baba" diye sordum. Arkadaşı İhsan Sabri Çağlayangil ziyaretine gelecekmiş; onun için hazırlanıyormuş. "Hastasın" dedim, "üstelik İhsan Sabri Bey çok eski arkadaşın, bırak seni yatak kıyafetinle görsün!.." Bana verdiği yanıt şu oldu:
"Evet, eski arkadaşımdır. Ama bir zamanlar Cumhurbaşkanlığı vekilliği yapmış, devletimizi temsil etmiş bir arkadaşımdır. Ben arkadaşım da olsa devletimizi temsil etmiş bir kişinin karşısına karşısına yatak kıyafetiyle çıkamam..."
Babam işte böyle bir adamdı...
Işıklar içinde yat Hasan Esat Işık Bey...
Geç emeklilik
Geç emeklilik yasasını çıkaran siyasilerimizin bunun yanında bir de yeni soyadı kanunu çıkarmalarında yarar görünüyor. Emeklilik ile soyadı kanunun ne alakası var diyenlere de aşağıdaki emekli isim örneklerini sunuyoruz. Emeklinin sesinden bir anlam çıkaramayanlar belki isimlerinden durumun vahametini anlayabilirler.
Cafer Hepsürün
Ahmet Hakkıyenir
Tacettin Üçkuruşatalım
Dursun Perişan
Yakup Aldatanaldatana
Kazım Ömrübitti
Azmi Emekliolamadangitti
Kamuoyu ikiye bölündü.
Apo asılsın diyenler, asılmasın diyenler.
Adam bölücü, ülkeyi bölemedi ama kamuoyunu bölmeyi başardı.
Ecayip
Başbakan
Ecevit yargı süreci devam ederken "Apo davası"na müdahale eden Batılı ülkelere sert tepki gösteriyor. İyi ediyor. Devamını ise Prof.
Ülkü Azrak gönderdiği notta şöyle irdeliyor:
" Şair Başbakanımız, uluslararası kuruluşların ve yabancı ülke sözcülerinin Türkiye'nin içişlerine karışmasına karşı çok duyarlıdır da, Fethullah Hoca'nın ABD desteğinde oynadığı gizli oyunlar ve İMF'nin her zamanki baskıları söz konusu olunca, nedense bu duyarlılıktan eser kalmıyor. Acaba şöyle bir ilkesi mi var:
- Kimse içişlerimize karışamaz! Fethullah'çı ABD ve İMF hariç."
Perde arkası
Ankara'lı iki genç yargı muhabiri;
Oya Armutçu ve
Lamia Ayhan, mütevazı bir kitapla tarihe not düşmüşler...
"İmralı'nın Perde Arkası" adlı kitap duruşma salonu gerisinde oluşan sahneleri aktarıyor okurlara... Yargıç ve savcıların yaşadıklarını...
Öcalan'ın avukatlarıyla kavgasını... Eski Başsavcı
Nusret Demiral'ın özel raporunu... PKK'yla mücadelede yapılan yanlışları... Kısa ama özlü notlar halinde aktarıyor kitap... İki genç meslektaşımızı yaptıkları bu çalışmadan dolayı kutluyoruz.
Benzine, şekere, tekel ürünlerne, gıda maddelerine, dar gelirliyi etkileyecek bilumum ürünlere zam geldi.
Aslında bu ülkeyi dahiler yönetiyor.
Memura verecekleri zammı vermeden yine memurdan alıyorlar.
Kenan TunçÖnce asalım..!
Red Kit öykülerinin birinde ilginç bir yargılama sahnesi vardır:
Yargıç
Roy Bean, Red Kit'i yargılarken dinleyiciler arasından biri ayağa fırlar:
- Asalım onu, diye bağırır...
Yargıç
Bean:- Daha yargılama bitmedi, diye hatırlatır.
Dinleyici tekrar bağırır:
- Önce asalım sonra yargılarız...Abdullah Öcalan'ın yargılaması da biraz o şekle dönüştü. Adli yargılamadan söz etmiyoruz. O usulünce yürüdü. Kastettiğimiz medya yargılaması...
Önce
"Asılsın!" diye tutturduk. Şehit yakınlarını da bir güzel doldurduk. Mahkeme idam kararı verince şimdi (Yargıtay kararını da beklemeden) gerçek yargılamayı başlattık:
- Asalım mı, besleyelim mi?Biraz geç oldu ama yargılama daha mantıklı bir raya oturdu.
Bir siyasi mevtayı kahraman yapmak doğru mu? Geçmişi değil Türkiye'nin geleceğini düşünmemiz daha uygun değil mi? Eli kanlı teröristi asıp kurtarmak yerine ömür boyu hapse mahkum etmek daha büyük ceza değil mi?
Tartışma bu sorular üzerinde yürüyor. Mantıklı yürüyor.
Geç de olsa
"sakin düşünme hakkı"nı kulanmaya başladık. İyi...
Tele - koma! (2)
438... ve 439...'lu telefonlara dökümlü fatura veren makineler bozulduğu gerekçesiyle Kanal - D'den
Aslı Küçükkömürcü'ye telefon numarasının değiştirileceğine ilişkin Telekom'dan gelen yazıdan dün söz etmiştik. Meğerse benzer bir yazı telefon numarası 345...'le başlayan Show TV muhabiri
Serkan Oral' a da gelmiş.
Serkan'ı dinliyoruz:
- Yazıyı alınca merak ettim, telefon numarası 345...'le başlayan abonelerden rastgele birkaçını aradım. Kendilerine de böyle bir yazı gelip gelmediğini sordum,
"Gelmedi" yanıtını verdiler. Bunun üzerine kuşkulandım, olayı biraz daha araştırdım. Bu tür yazıların genellikle gazetecilere gönderildiğini saptadım. Sonra tanıdığım bir istihbaratçıyla konuştum,
"Ne diyorsun bu olaya?" diye sordum. Dökümlü fatura veren makinenin bozulduğu iddiası ona pek inandırıcı gelmedi.
"Galiba" dedi,
"bu yazı yalnızca telefonları izlemeye alınan kişilere gönderiliyor..." Şimdi bir taraftan ben, diğer taraftan istihbaratçı dostum bunu araştırıyoruz. Bakalım sonunda ne çıkacak?..
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr