CHP'nin 60 kişilik Parti Meclisi'nde 28 Baykalcı var, diyor kimileri... Kimileri "O Baykalcıların 8 tanesi çoktan saf değiştirdi" diye etrafa teselli veriyor. Derken telefonda "Baykalcı" bir eski dostun sesi yankılanıyor:
- Parti Meclisi'nde 28 Baykalcı bulunduğu doğrudur, diyor, bize katılmalarla bu sayı 30'un üstüne çıkacak...
- İspatı?
- İlk Parti Meclisi toplantısında göreceksiniz...
- Nasıl göreceğiz?
- Parti Meclisi'nin ilk toplantısında 20 kişilik Merkez Yürütme Kurulu belirlenecek. Ayrıca bu 20 kişi içinden bir genel sekreter ve bir sayman seçilecek. Seçilecek olanların siyasi kimliği sizlere Parti Meclisi'nde kimlerin ağırlıkta olduğunu gösterecek...
Telefondaki dostumuz, Genel Sekreter'in mutlaka Baykal'a yakın bir isim olacağı iddiasındaydı.
Anlaşılıyor ki manzaranın netleşmesi için PM'nin ilk toplantısını beklemek gerekiyor.
Önemli hata..! Okurumuz kısa bir not göndermiş: “Apo işin en başında hata yaptı, diyor, trafiğe hergün sessiz sedasız 25 kurban veren bir ülkenin teröre teslim olmayacağını hesaplayamadı.
Makyavel yaşıyor
Bizim siyasetçilerin ne sağcı ne solcu ama sapına kadar Makyavelci olduklarının ispatı mı?.. İşte aşağıdaki paragraf... Yönetmek için kural ve dürüstlük dışı her yolu mübah gören
Makyavel'in (Machiavelli) birkaç satırını aşağıya alalım; takdirini okura bırakalım:
"...İhtiyatlı bir hükümdar, kendine zararı dokunuyorsa verdiği sözü tutmaz. Söz vermesini gerektiren şartlar değişmişse yine sözünde durmasına gerek yoktur. İnsanlar iyi olsalardı bu davranış biçimi kötü olurdu. Fakat insanlar kötü olduklarına göre siz de verdiğiniz sözde durmak zorunda değilsiniz. Bir hükümdarın kurallara uymamasının haklı sebepleri hiçbir zaman eksik olmaz. Hükümdarın rolünü çok iyi oynaması, gerçek amaçları konusunda açık vermemesi gerekir. İnsanlar o kadar alışkındırlar ki, aldatmak isteyen biri mutlaka aldanacak birini bulur..."
Turistik
Türkiye'de bu yaz büyük bir turizm patlamaması yaşanıyor. Turizm patlamayınca turistik tesislerimiz, bu bölgelerdeki esnafımız mali sıkıntıdan, işsizlikten patlıyor. Krizden esinlenerek turistik bölgelerimizdeki cadde ve sokaklara yeni isimler öneriyoruz:
İn Cin Top Oynuyor Sokak
Sinek Avcısı Kavşağı
Bugün de Müşteri Yok Sitesi
Kapalı Kepenk Bulvarı
Siftahsızlar Mahallesi
Aşağı Tükürsen Sakal Çıkmazı
Yukarı Tükürsen Bıyık Çıkmazı
Nerede Hata Yaptık Sokağı
Galiba Biraz Fazla Kazık Attık Caddesi
Ayşe AkkuşCihan Demirci’den LAFORİZMA
Emeklilik yaşını yükselteceğinize önce şu ülkedeki yaş ortalamasını yükseltmeye çalışın ey beceriksiz politikacılar!..H.E.Işık anılıyor
Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde yarın bir büyük devlet ve siyaset adamı anılacak:
Hasan Esat Işık... Diplomasi ve siyaset yıllarında dürüstlüğün, yurtseverliğin, ilkenin, zarafetin, medeni cesaretin sembolü olan
Hasan Esat Işık'ın yarın 10'uncu ölüm yıldönümü... Ankara'da Siyasal Bilgiler Fakültesi Kurul Salonu'nda saat 14.00'de başlayacak olan anma töreni oğlu
Yusuf Işık'ın konuşmasıyla açılacak. Daha sonra
İlhan Selçuk'un yöneteceği
"Uluslararası Siyasi Perspektifler ve Türkiye" konulu panel izlenecek. Konuşmacılar: Prof.
Şükrü Sina Gürel, Dr.
Faruk Loloğlu ve Prof.
Atilla Eralp...
***
Hasan Bey'i anarken hatırımıza onu tanıma mutluluğuna erdiğimiz yıllar geliyor. 12 Eylül'ü izleyen askeri dönemde siyasetçisi, aydını, bürokratı dut yemiş gibi susup otururken
Hasan Bey gördüğü yanlışları günü gününe mektupla ülkeyi yönetenlere iletiyor; eleştirilerini basın yoluyla yayınlamaktan da çekinmiyordu. O günlerde oğlu
Yusuf biraz da (belki tamamen)
Hasan Esat Bey'in oğlu olduğu için hapisteydi.
Hasan Bey hem yüreğinde oğlunun acısını taşıyor, hem sıcak yaz sıcağında saatlerce görüşme kuyruklarında bekliyor, hem de oğluma daha fazla kötülük ederler mi kaygısına teslim olmadan doğru bildiklerini cesaretle kamuoyuna açıklıyordu.
Son karşılaşmamız ölümüne bir hafta kadar kala Hacettepe Hastanesi Onkoloji Servisi'nde oldu. Kanserdi. Hükümetin yurt dışında tedavi önerisini kabul etmemişti.
"Halkımla aynı kaderi paylaşmayı tercih ederim" diyordu ısrarlı önerileri geri çevirirken. Son ziyaretimizde odasına girdiğimizde yatağının üzerinde otururken bulduk. Yüzü acıyla kıvrımlanıyordu. Ve o sırada ne yapıyordu biliyor musunuz? Dış politika konusunda bilgi almaya gelen genç muhabirin sorularını yanıtlıyordu, acısına aldırmadan.
Kızkardeşi, sevgili teyzemiz
Tomris Atikkan bir anı nakletti geçenlerde...
Hasan Bey ilk
Ecevit hükümetinde Savunma Bakanı olduğu gün İstanbul'a telefon açmış:
- Anneme teşekkür etmek istiyorum, demiş,
beni memlekete hizmet edecek şekilde yetiştirdiği için ona teşekkür etmek, ellerinden öpmek istiyorum...
Büyük erdemler taşıyan, benzersiz bir insandı
Hasan Esat Işık Bey...
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr