Şairin `çıkar'ı...

14 AÄŸustos 1999


      Can Baba'nın davudi sesi sustu... Lafı dolaÅŸtırmaya hiç gerek duymaz; içinde esen fırtınaları birkaç sözcüğün içine yerleÅŸtirir, okunduÄŸu anda patlayan bombalar misali serpiÅŸtirirdi beyaz sayfalara... Bir defasında politikacılar için ÅŸunu söylemiÅŸti:
      - Bunların hiçbiri Shakespeare okumamış. O yüzden yalan nasıl söylenir, bilmiyorlar. Çünkü ÅŸiir, doÄŸruyu söyleyen yalandır! Bunlar ÅŸiir bilmedikleri için doÄŸrudan doÄŸruya yalan söylüyorlar!..
       ***
       Bir panelde genç bir ÅŸiirsever soruyor:
       - Can Baba, yaÅŸ oldu yetmiÅŸ! Bu saatten sonra ÅŸiirden ne bekliyorsunuz, ne çıkarınız var ÅŸiirden?..
      Can Baba gülerek yanıtlıyor:

Yazının Devamı

Nasıl yasama?..

13 AÄŸustos 1999


       İktidar milletvekili olan dostumuz:
     Â- Çetelerle mücadele yasasında çok eksik var, diyor, bazı maddeler hiç ilgisiz kiÅŸilerin yanmasına neden olabilir...       Bu milletvekili hem komisyon çalışmalarına katılmış, hem Genel Kurul'daki oylamaya.       - Peki yasa görüşülürken söz alıp bu kaygıları dile getirdiniz mi?       - Hayır, diyor milletvekili, çünkü pratikte bu mümkün deÄŸil...       - Neden?       - DiÄŸer yasaların görüşülmesinde de iktidar milletvekilleri gördükleri aksaklıkları dile getirmiyorlar...       - Ä°yi de neden?       - Çünkü komisyonlarda muhalefet milletvekilleri zaten yasaları engelleme taktiklerine baÅŸvuruyorlar. Ä°ktidar milletvekilleri daha fazla vakit kaybolmasın diye söz alıp konuÅŸmuyorlar. Yasalar geldiÄŸi gibi çıkıyor.       xxx       Milletin vekilleri yasama sürecinde devre dışı kaldıklarını itiraf ediyor. Ya milletin kendisi?       Meclis'teki yasaların kendi hayatına ve ülkeye ne getirip ne götüreceÄŸinden milletin hiç haberi yok. Halk ancak gazete muhabirlerinin yakalayabilip gazetelere yansıttığı kadarıyla bilgileniyor yasalardan.

Yazının Devamı

TV'de af tartışması...

12 AÄŸustos 1999


       BRT'deki Mim Noktası adlı programda af tartışılıyor. Avukat Turgut Kazan siyasi ve düşünce suçlarını kapsamayan bir affın çeliÅŸki ve sakıncalarını anlatıyor uzun uzun:
       - VahÅŸi terörist diye Edirne sınırında yakalanan bir gencin avukatlığını yapıyorum, diyor, bu gencin suçu duvara "Gazi olaylarının hesabı sorulacak" diye yazmış olması. O hesabı zaten Devletin sorması lazım. Onu geçelim. Bu genç aftan yararlanmayacak. Devlete karşı suç adı altında hapiste yatan yüzlerce, binlerce gencin çoÄŸunun suçu da bu: Duvara yazı yazmak. Bu çocuklar aftan yararlanamayacak. Ama eline tabancayı alıp Osmaniye'den Gümüşhane'ye giderek orada Baro BaÅŸkanı'nı öldüren kiÅŸi aftan yararlanacak.
      Turgut Kazan, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'e bu affın sebebi hikmetini sormuÅŸ. Aldığı yanıt:
      - Cezaevleri çok dolu..
       Programa katılan Avukat Kezban Hatemi söz alıyor:
      - EÄŸer bu gerekçeyle bir af çıkartır, suç eÄŸiliminde olanlara cesaret verirseniz, bir aya

Yazının Devamı

Gölge kabine şart

11 AÄŸustos 1999


       Türkiye Büyük Millet Meclisi kaptırmış gidiyor bahtının (IMF'nin) rüzgarına. Demokratik Sol Parti iflas eden sağ partilerin yerini doldurma çabasında. İktidar sağda... Muhalefet sağda... Ulusal çıkarları, demokrat değerleri, çalışanların haklarını savunacak bir siyasi kurum kalmadı TBMM'de...
       O yüzden CHP'ye bugün dünden daha önemli görevler düşüyor.
       CHP'ye oy veren 2 milyon 700 bin seçmen kendi adına ses vermesini bekliyor partisinden. TBMM'nin halka karşı tek kale maç yaptığı ortamda CHP'nin gündeme hakim olması, kritik konularda eleştiri ve muhalefet bayrağını yükseltmesi bekleniyor. Ne var ki CHP henüz seçim yenilgisinin moralsizliğini üzerinden atamadı. Genel Başkan Altan Öymen'in iyi niyetli ve olumlu çabalarına rağmen beklenen gür sesi veremiyor. Siyaseti yakından izleyerek kritik noktalarda halkın savunmasını yapamıyor.
       Nedir çözüm? CHP eski Milletvekili Ercan Karakaş diyor ki:
     Â- Ä°lk akla gelen.. Bir gölge kabine oluÅŸturmak... Her bakanlık için bir veya iki gölge bakan tayin etmek... Bunlara 4 - 5 yardımcı vermek. Onların eliyle her bakanlığı ayrı ayrı izlemek, denetlemek. Gözden kaçırılan veya açıkça

Yazının Devamı

Görmeyen gözlemci

10 AÄŸustos 1999


       Komedinin son perdesi önceki akÅŸam ATV ekranında izleniyor. Ekrana Fener - G.Saray maçının olayları geliyor. 22 futbolcu birbirine girmiÅŸ. Kaleci Rüştü ile GS'lı Bülent yumruklaşıyor. Gözlemci Özcan Oal bütün bunları bırakmış, raporuna sadece G.S'lı Fatih'in tekme attığını yazmış. Fatih'e çok kritik Rapid maçı öncesi 2 maç ceza veriliyor bu yüzden. G.Saray'ın bu yüzden doÄŸan müdafaa zaafı nedeniyle G.Antep maçını kaybetmesi önemli deÄŸil. Daha önemli olan takımın Rapid maçı öncesi bozulması. Gözlemci Özcan Oal diÄŸer olayları nasıl olup görmemiÅŸ de Fatih'in tekme attığını görmüş? VerdiÄŸi yanıt tam bir komedi:
      - Onu da görmedim. Hakeme sordum, onun söylediklerini yazdım.
       Gözlemci'nin görevi, hakemin görmediklerini görmek. Hakemin hatası varsa onu da ortaya çıkartmak. Hiçbir ÅŸey görmemiÅŸ Özcan Bey. Hakeme sorup rapor yazmış. Federasyon da bunu bile bile cezayı bastırmış.
       Stüdyoda bulunan deÄŸerli spor yazarı arkadaşımız Kazım Kanat isyan ediyor:
      - Görmedinizse neden

Yazının Devamı

Tembel fıkra...

8 AÄŸustos 1999


       Bir arkadaşımız yaz tatilini Saraybosna'da geçirmiÅŸ... Saraybosnalı BoÅŸnak akrabasının komÅŸu ülke KaradaÄŸlılara iliÅŸkin anlattığı fıkrayı nakletti.
       KaradaÄŸlılar, eski Yugoslavya sınırları içinde yaÅŸayan halkların en tembeli olarak ün yapmışlar. Ne kadar mı tembelmiÅŸler?
       Efendim, Yugoslavya'daki iç savaÅŸ sırasında KaradaÄŸ dört bir yandan ateÅŸ çemberiyle çevrilmiÅŸ. Dışarıdan hiçbir yardım gelemeyen ülkede bir süre sonra açlık baÅŸlamış. Halk bakmış ki, bu gidiÅŸin sonu zaten açlıktan ölüm, bari topluca intihar edelim de daha fazla acı çekmeyelim demiÅŸler. Çoluk - çocuk onbinlerce KaradaÄŸlı, uzun bir yürüyüşten sonra ülkenin en büyük uçurumunun yer aldığı dağın tepesine gelmiÅŸler. Hep birlikte kendilerini tam aÅŸağıya atacaklar ki, arka taraftan bir ses duymuÅŸlar.
      - Duruuunnn, intihar etmeyiiinn! Amerika'dan aylardır beklediÄŸimiz patates yardımı az önce geldiii... Patatesler ÅŸu anda gemiden boÅŸaltılıyooorrr.
       Uçurumdan aÅŸağı atlamak üzere olan KaradaÄŸlılar hep birlikte

Yazının Devamı

Köpek balığı...

7 AÄŸustos 1999


       Diş Hekimi Cem Dündar yazıyor:
       "Yaklaşık 6 ay önce Babakale'ye dalışa giderken U.D.O.'nun hızlı feribotunu kullanmıştık... Geminin her yanında bulunan televizyon ekranlarında sualtı belgeselleri gösteriliyordu... "Ohh, ne keyifli" derken, bir de ne görelim? Ekrana köpek balığı saldırıları gelmez mi? Hemen aklımıza Z.A.Z. ekibinin muhteşem filmi "Airplane" geldi... Hatırlayacaksınız, uçakta yolculara gösterilen filmde bir uçak düşüyordu. Çok güldük... Ama çevremizdeki kadın ve çocuklar dehşet içinde kalmıştı. Aradan 6 ay geçti... Bu kez feribotla Çesme'ye giderken ne görelim. Aynı film gösterilmiyor mu? Üstelik genel müzik yayınında da TİTANİK filminin melodileri yankılanıyordu..."

Tantan'dan ÅŸikayet!
       Gazetede haber:
     Â"ANAP BaÅŸkanlık Divanı toplantısında genel baÅŸkan yardımcıları İçiÅŸleri Bakanı Sadettin Tantan'ı partililerden gelen talepleri karşılamamakla suçladılar..."     ÂDemek ki... Sadettin Tantan doÄŸru yolda...

Yazının Devamı

Tahkim sohbeti...

5 AÄŸustos 1999


       Tahkim konusunu uluslararası hukukta uzman bir isimle; geçmiÅŸte Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesi'nde Türkiye'yi temsil etmiÅŸ deÄŸerli hukukçu Prof. Bakır ÇaÄŸlar ile konuÅŸuyoruz:
      - Devletin kamu iÅŸletmelerini devrettiÄŸi yabancı ÅŸirketlerle arasında çıkan anlaÅŸmazlıklarda Tahkim'e gidildiÄŸini düşünelim. Bu prosedürü en az yabancı ÅŸirketler kadar iyi bilen, davada hakkımızı sonuna dek savunacak birikime sahip hukukçumuz var mı?
       - Maalesef hayır. Türkiye bir finans cihazı olarak kullanılan bu "satıcılar hukuku" konusunda deneyimli hukukçulara sahip deÄŸil. Orada "hukuk satıcıları" karşısına "hukuk talepçilerini" çıkarmak gerekiyor. Ancak "hukuk talepçileri" de ÅŸu anda Türkiye'de üretilmiÅŸ bir nesil deÄŸil maalesef. Orada "satıcılar" karşısında son derece korunmasız olacağız. O yüzden ÅŸu aÅŸamada Tahkim, "hukuk boÅŸluÄŸu"nun ötesinde ayrıca bir de "hukukçu boÅŸluÄŸu" doÄŸuracak. Beni en fazla tedirgin eden de bu.
      - Ve bu yüzden gol yemeye mahkumuz?
       - Bakın, bu tür uzlaÅŸmazlıklar

Yazının Devamı