Affın öteki yüzü...

9 Eylül 1999


       CumhurbaÅŸkanı'nın veto ettiÄŸi Af Kanunu için MHP Genel BaÅŸkanı Devlet Bahçeli, "Meclis yasada en küçük bir deÄŸiÅŸiklik yapmamalı, eskisinde israr etmeli" diyor... Af yasasının TBMM'de deÄŸiÅŸtirilmeden kabulü belli bir olasılık taşıyor. TBMM yasayı üzerinde hiçbir deÄŸiÅŸiklik yapmadan bir defa daha Çankaya'ya gönderirse ne olur? Ne olacağı belli... CumhurbaÅŸkanı yasayı mecburen yayımlar.. Peki sonra?       Muhtemel bir geliÅŸmeye Bilkent Ãœniversitesi Devletler Hukuku hocası Prof. Yüksel Ä°nan dikkati çekiyor. Bakınız ne diyor:       "Türkiye, Avrupa Ä°nsan Hakları SözleÅŸmesine taraf ülkelerden biridir. Bu sözleÅŸmenin 2. ve 15. maddeleri mutlak maddelerdir. 2. madde, hiç kimsenin iÅŸkence ve kötü muameleye tabii tutulamayacağını öngörmektedir. Åžimdi siz kalkar da, yasayı aynen kabul eder ve iÅŸkencecileri tekrar af kapsamına alırsanız, iÅŸte mutlak olan ve altında da imzanız bulunan bu 2. maddeyi ihlal etmiÅŸ olursunuz. Peki, ihlal ederseniz ne olur? Ä°ÅŸkenceyle zaten başı dertte olan bir ülke olarak artık Avrupa ile bütünleÅŸme umutlarınızı tümden yok etmiÅŸ olursunuz.

Yazının Devamı

Alkışa itiraz...

8 Eylül 1999


     Â"Yargıtay BaÅŸkanı hukuk dersi verdi"
       "Zorbalığa isyan!"
       "Demokrasi ateşi"
       "Milenyum deklarasyonu"
       "Demokrasi dersi..."
       Yargıtay Başkanı Sami Selçuk'un yeni adli yılı açış konuşması soldan sağa, ortadan kenara, FP'den DSP'ye, Çiller'den Yılmaz'a, hukukçulardan köşe yazarlarına... Çok çeşitli çevrelerden (kimileri parantez açmakla birlikte) alkış aldı. Konuşmaya tek güçlü eleştiri ise İşçi Partisi'nden geldi. Bakınız İP bildirisinde neler söylendi:

Yazının Devamı

Proje yapalım...

7 Eylül 1999

DüÅŸünce düzeyinde yaklaşımlar uzmanı Edward de Bono'nun adresli internet sitesinde, "iÅŸlerini kaybeden deprem bölgesindeki insanlara yeniden iÅŸ ortamı yaratılması için" dünyanın dört bir yanındaki yaratıcı, yapıcı ve tasarımcı insanlardan "düÅŸünce yardımı" isteniyor. Bu konudaki fikir ve önerilerin "The Turkey Project" baÅŸlığıyla edwdebono@msn.com veya reyata@intuitionpublishing.com adresine gönderilmeleri rica ediliyor. Mesajın yayınlanmasından hemen sonra Kanada ve Avustralya'dan çok ilginç mesajlar gelmiÅŸ. Türk olarak kendimizi daha iyi tanıdığımızdan, bizlerin de basit ve uygulanabilecek önerilerimiz olmalı. Kendinizi depremzedelerin yerine koyup "iÅŸsiz kalsaydım ne yapardım, ne yapılmasını talep ederdim?" diye düÅŸündüÄŸünüzde aklınıza deÄŸiÅŸik bir fikir veya proje geliyorsa... Önerinizi yukardaki adreslere postalayınız. Aracı adres olarak 0212 257 67 11 faksa da gönderebilirsiniz.

Babuna'nın keşfi...

Dr. Oktar Babuna'nın depremle ilgili mucizevi keÅŸfini önceki gün bu sütunda yayımladık. Dr. Babuna, Kur'an'da Zelzele suresinin 99'uncu sırada olmasının

Yazının Devamı

Çözüm çok da!..

5 Eylül 1999


       Toplu Konut Ä°daresi eski BaÅŸkanı YiÄŸit Gülöksüz'le depremzedelerin konut sorununun en ucuz en saÄŸlıklı yoldan nasıl çözümlenebileceÄŸini konuÅŸuyoruz. Diyor ki:
      - Benim hesaplamama göre bu bölgede inÅŸaatı devam eden toplu konut sayısı 50 bin civarındadır, bunun da 13 bin kadarı yüzde 80 - 90 seviyesine gelmiÅŸ, yani kısa süreli bir çalışma sonunda iskana açılabilecek konutlardır. Toplu Konut Ä°daresi hemen harekete geçirilir ve bu konutlar için (Acil Bitirme Kredisi) devreye sokulursa, bir - iki aya kalmaz, binlerce aile, prefabrik konutlarla mukayese dahi edilemeyecek konfordaki 70 - 80 metrekarelik bu konutlara yerleÅŸtirilebilir.
       Hemen uygulamaya konulacak bir baÅŸka ÅŸey de depremzedelere 100 - 150 milyon lira gibi kira yardımı yapmasıdır. Bu bölgedeki depremzedelerin tahminen yüzde 25 - 30'u emekli insanlardır. Yani bu insanların önemli bir bölümü bölgeyi terkedip geri kalan yaÅŸamlarını baÅŸka yerlerde sürdürmeye hazır insanlardır. Tahminen 8 - 10 ay yapılacak kira yardımının devlete maliyeti aile başına 1 - 1.5 milyar lira civarında olacaktır. Oysa

Yazının Devamı

Uzman öğütleri

4 Eylül 1999


       Paris'te OECD'de çalışan Türk uzmanlardan Mehmet Öğütçü depremle ilgili bundan sonra yapılacaklar konusunda yararlı tavsiyelerde bulunuyor. Okuyalım:
       1) Uluslararası yardım konusunda dikkatli olmak gerekiyor. Resmen oksijen suyu, pamuk, aspirin taleplerinin sonu gelmeli. Tasarlanacak somut projelere para gelecektir. Bunun için ulusal / uluslararası proje danışmanlık ÅŸirketleri
       süratle devreye sokulmalıdır. Dünya Bankası, Avrupa Ä°skan Fonu ve diÄŸer ikili resmi yardım kuruluÅŸları dipsiz kuyuya para / yardım akıtmazlar. Para istemek için önlerine somut projeler koymanız ÅŸarttır.
       2) Deprem gününden itibaren yurtiçi ve yurtdışından akmakta olan insani yardımların ayrıntılı dökümünün her gün Ä°nternet'te bir sayfaya kaydedilmesi, ne kadarının hangi bölgeye, hangi amaca harcandığını da yine kalem kalem bir tabloda gösterilmesi ÅŸeffaflık ve insanların bağışlarının dipsiz kuyuya gitmediÄŸini göstermek bakımından çok önemlidir. Umarım bu bilgiler "devlet sırrı" deÄŸildir. Hiç kuÅŸkum yok, Türkiye'de yüzlerce gönüllü bu

Yazının Devamı

İşkence mantığı

3 Eylül 1999


       Af Yasası'nı hazırlayan Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk Beyefendi diyor ki:
      - Ä°ÅŸkencecilere ceza indirimini güvenlik görevlilerinin ÅŸevkini kırmamak için kabul ettik...
       Bir Adalet Bakanı düşününüz ki... Ä°ÅŸkence yapan polislerin diÄŸer arkadaÅŸlarını ÅŸevklendirdiÄŸini düşünüyor. Ä°ÅŸkencenin cezalandırılmasıyla tüm güvenlik güçlerinin ÅŸevkinin kırıldığına inanıyor. Bu mantığın sonucu iÅŸkencecilere arka çıkıyor ve iÅŸkenceyi teÅŸvik ediyor.
       Herhalde Adalet Bakanlığı koltuÄŸu Cumhuriyet tarihi boyunca böylesi sapık bir anlayışa pek tanık olmamıştır.
       Adalet Bakanlığı'na bu zihniyeti oturttuktan sonra suçluları ödüllendirip suçsuzları cezalandıran bir af yasasına ÅŸaşırmanın alemi var mı?

Yazının Devamı

Organ çetesi!

2 Eylül 1999


       Deprem bölgesinde 30 kişilik bir grup, çocuk ve yaşlıların organlarını çalmak için fırsat kolluyormuş.
       Haber birkaç gün önce Bolu Kriz Masası tarafından yayıldı.
       Dün de aynı konuda İçişleri Bakanlığı'nın uyarısı yer aldı Hürriyet'te...
       İstihbarat birimleri böyle bir çeteyi biliyor, sayısını dahi tam açıklıyor (29 veya 31 değil de 30) ama aralarından birini olsun yakalayamıyor. Kaçırılan çocuk veya yaşlı da yok ortada... Bir garip durum...
       Bırakalım onu... Acaba böyle bir organ hırsızlığı mümkün mü?
       Avrupa Diyaliz Cemiyeti ve Türk Nefroloji Derneği üyesi böbrek uzmanı Dr. Mahmut Tolon haber için "çok komik" diyor... Ve ekliyor:

Yazının Devamı

DSP'nin cicileri...

1 Eylül 1999


     ÂBülent ve RahÅŸan Ecevit'in Meclis'te 135 cici çocuÄŸu var. Bunlar görünüşte milletvekili olabilme yaşına ulaÅŸmış koca koca adamlar ve kadınlar... TBMM kulisinde her biri arslan parçası... Her biri sapına kadar halkçı, sapına kadar devrimci. Gazetecilerle konuÅŸurken Tahkim'i eleÅŸtiriyor, mezarda emekliliÄŸe ateÅŸ püskürüyor, memura verilen yüzde 20 zammı kınıyor, çete ve katillere af çıkarılmasına isyan ediyorlar... Ancak nutuklarını bitirdikten sonra konuÅŸtuktukları gazeteciye:
     Â- Sakın bunları benim adımla yazma, diye tembihlemeyi ihmal etmiyorlar.
       Toplantı zili çalınca inançlarını vestiyere bırakarak koşa koşa TBMM Genel Kurul'una giriyor, Kuliste attıkları nutukları o anda unutuyor, Bülent Bey'in işareti üzerine parmaklarını bir kaldırıyor, bir indiriyorlar. Kuliste isyan ettikleri ne varsa Genel Kurul'da paşa paşa oy veriyorlar.
       Neden? Çünkü Rahşan Hanım öyle tembihlemiş. Cici çocuk olurlarsa onlara bakan koltuğu vermeyi vaat etmiş.
       Milletvekili koltuğu ve bakanlık hayali uğruna çiğnemeyecekleri ilke, yutmayacakları inanç, altına imza atmayacakları kepazelik mevcut değil. İleride kendi çocuklarının yüzlerine nasıl

Yazının Devamı