Araba yazıları...

17 Ekim 1999


       Dr. Faruk Güçlü, yurdun dört yanında rastgeldiÄŸi ilginç "araba yazıları"nı not almış, kitap yapmış... Kamyon, traktör, minibüs, otobüs, oto tamponlarından, camlarından derlenme kitabın sayfaları arasında bir küçük gezintiye ne dersiniz...
       ***
      Ãœniversity of güdül, BoÅŸuna okuma cam çatlak diye yapıştırdım, Prof. dr. 617, Middle zeast tecnical Ãœniversity, Çok havalısın, Havan batsın, Kafam iyi elleme ÅŸase yapar, Alkol alma canından olma, SataÅŸma aÄŸa yorgun, Babalar önde gider, BulaÅŸma baba, Babam yalan konuÅŸuyor, Asvalt Kovboyu, Åžov yapma, Seni tarih tanır, Rakibim THY, Hostes aranıyor, Settir lo, Yılandan deÄŸil yalandan korkarım, Gerçekler ÅŸahit istemez koçum, Rahmetli de sollardı, Anlatsam anlamazlar, Dokunma laza basar gaza, Sabırlı ol evlat, Biz sevgi taşıyoruz, Dene seveceksin, Dikkat yavaÅŸ vasıta, Bunu satıp bir jeep almak lazım, Arabanı ya sev ya terket, Herkesin herÅŸeyi olsun ben sadece dost oluyorum, Ağır vasıta yani bizim de ağırlığımız var, YaklaÅŸma yanıma toz olursun, Sarsıldık ama yıkılmadık, Açılın ben doktorum, Panik yok, Hastayım

Yazının Devamı

PaÅŸa'ya davet...

16 Ekim 1999


       Marmarisspor ile bir Yunan takımının Rodos adasında depremzedeler yararına yapmayı planladıkları futbol maçı iptal edildi. Sebep... Maçı izlemek isteyen 7'inci CumhurbaÅŸkanı Kenan Evren'e Yunan yetkililerin "Buraya gelirseniz tatsız olaylar çıkabilir, lütfen gelmeyin!" ÅŸeklindeki mesajı...
      Evren PaÅŸa'nın uÄŸradığı bu muameleden etkilenen Londra'da yaÅŸayan okurumuz Mustafa Yürekli bir not göndermiÅŸ:
      - Yurt içinde oturmaktan sıkıldığı anlaşılan Sayın Evren'i bütün masrafları tarafımdan karşılanmak üzere Londra'ya davet ediyorum... Bir Yunan adasında bulacağı bütün güzellikleri kendisine burada saÄŸlamaya çalışacağım, demiÅŸ...
       Nazik daveti Kenan PaÅŸa'ya iletiyoruz... Okurumuz notunda belirtmemiÅŸ ama Ä°ngiltere'den sonra bir de bedava Ä°spanya gezisi çok mümkün görünüyor. Kaçırılmayacak bir fırsat...

Var olanı toplama...
       Gazeteler, hükümetin yeni vergiler koymaya hazırlandığını yazıyor. ANAP Ä°stanbul milletvekili Bülent Akarcalı, bu haberlere karşı "Önce var olan

Yazının Devamı

Serbest (!) Ä°rlanda

15 Ekim 1999


       Hemen hemen bütün spor sayfaları Avrupa Åžampiyonası'ndaki rakimizle ilgili haberi aynı baÅŸlıklarla veriyor:
      - Rakibimiz Serbest Ä°rlanda...
       Profesör Rona Aybay bu baÅŸlıkları hayretle izlediÄŸini söylüyor:
      - Serbest Ä°rlanda nereden çıktı? Böyle bir ülke yok. Ä°rlanda'ya bizden baÅŸka Serbest Ä°rlanda diyen de yok...
       1922 yılında kurulan bir "Ä°rish Free State" yani "Serbest Ä°rlanda Devleti" var. Bu devlet 1937 Anayasasıyla ortadan kalkmış... Ä°rlandalıların deyimiyle "Eire", diÄŸer ülkelerin deyimiyle "Ä°rlanda Cumhuriyeti" kurulmuÅŸ... Bugün de adı "Ä°rlanda" veya "Ä°rlanda Cumhuriyeti..." Spor basınındaki arkadaÅŸların dikkatine sunuyoruz...

Yazının Devamı

Özlü elestiriler

14 Ekim 1999


       ANAP lideri Mesut Yılmaz iki günün biri hükümeti ve sistemi eleÅŸtiriyor...
       Partisinin grup toplantısında yine özlü (!) eleÅŸtiriler yapmış, bakın ne demiÅŸ:
       - Daha 10 yıl önce demirperde esareti altında yaÅŸayan ülkeler, hem özelleÅŸtirme, hem serbest piyasa ekonomisi, hem çoÄŸulcu demokrasi ve insan hakları alanında bizim maalesef önümüze geçmiÅŸtir. Bu, hepimizi düşündürmesi gereken, zamanı iyi kullanamadığımız konusunda bizi uyarması gereken bir geliÅŸmedir...
      Mesut Bey'in bu söyledikleri doÄŸrudur...
       Yalan olan neydi?..
      Mesut Bey ve onun vizyonu geniÅŸ lideri Turgut Özal'ın ülkeye çaÄŸ atlattığı...

Yazının Devamı

Ne askeriymiÅŸ?

13 Ekim 1999


       Meclis kulisi... Bir kısmı eski, bir kısmı yeni parlamenter, diÄŸerleri gazeteci 8 - 10 kiÅŸilik bir grup sohbet ediyor... Laf lafı açıyor, laf askerlik anılarına geliyor. Sözü eski ANAP milletvekili Hayrettin Uzun alıyor, anlatmaya baÅŸlıyor.
      "Çanakkale'de kısa dönem askerlik yapıyoruz... Tabii yaptığımıza askerlik denirse... Gündüzleri ya denize giriyor ya balık avlıyor, akÅŸam oldu mu soluÄŸu meyhanede alıyoruz. Kısa dönem askerlik yaptığımız için ne kılığımız kılık ne kıyafetimiz kıyafet... Ãœzerimizdekiler resmen dökülüyor... Bir akÅŸam Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden sınıf arkadaşım olan Vecdi SeviÄŸ'le yine kışladan kaçmışız, meyhanede kafaları çekiyoruz. Benim kıyafet yine de birÅŸeye benziyor ama Vecdi'ninki tam komedi... Altı kaval, üstü ÅŸiÅŸhane birÅŸey... Ãœzerindeki kıyafetin asker kıyafeti olduÄŸunu andıran tek ÅŸey, ÅŸapkasındaki subay kokartı... Neyse, tam kafaları bulmuÅŸuz, bizim gibi kafayı bulmuÅŸ bir sivil vatandaÅŸ yan masadan ayaÄŸa kalktı, sallana sallana yanımıza geldi.      - Kusura bakmayın anlayamadım, dedi, acaba siz ne askerisiniz?
  

Yazının Devamı

Fakir Baykurt...

12 Ekim 1999


       Türk edebiyatının unutulmayacak isimlerinden Fakir Baykurt Almanya'da yaşamını yitirdi. 1979'dan bu yana oradaydı... Halkının mutluluğu, ülkesinin onuru ve bağımsızlığı için yazan birçok edebiyatçı gibi yurdundan uzak düşmüştü o da... Ama köklerinden ve ülkesinden kopmadı. Her türlü yozlaşmaya karşı direncini sürdürdü. Bu soylu yazarı son yazılarından birini aktararak anıyoruz...
       ***
     ÂFakir Baykurt kötü bir düşle sarsılır bir sabah... Düşünde Duisburg'la Mülheim arasındaki ormanın yandığını görmüştür. Öğretmen arkadaşı Mehmet ErdoÄŸan'a anlatır düşünü... Gerisini (özetle) kendi kaleminden okuyalım:
       - Seninki tam düş, Almanya'da orman yanmaz! dedi bana.
     Â- Bunların aÄŸaçları ateÅŸ almaz plastikten mi? Niçin yanmasın?..
       - Sen Almanya'ya geleli orman yangını gördün mü? Almanya'da orman yanmaz! (..) Trafik kazaları yılda üç beş, orman yangını ise bizim "ğrencilere gösterecek kadar bile yoktur!

Yazının Devamı

`Türklerle asla!'

9 Ekim 1999


       ÇocukluÄŸu yurtdışında geçmiÅŸ... Ãœniversiteyi ABD'de bitirmiÅŸ... Oradaki 10 yılın 8'inde farklı iÅŸlerde çalışmış...
       - ABD'de hiç kimse "Türk olduÄŸum için" benimle çalışamayacağını söylememiÅŸti... Ne garip... Yurda döndüm ve bu sözleri ilk defa kendi memleketimde duymak zorunda kaldım: "Biz Türklerle çalışmayız..!"      Okurumuz, dil eÄŸitimi konusunda master diplomasına sahip... Yurda döneli 6 yıl olmuÅŸ. Bir ara BeÅŸiktaÅŸ'taki British English dersanesine baÅŸvuruyor:
      - Türk hocalarla çalışmıyoruz, yanıtını alıyor.
       PeÅŸinden de geçenlerde Antik English dershanesine baÅŸvuruyor...
       Halkla Ä°liÅŸkiler Sorumlusu hanımefendi (o da Türk üstelik) yine aynı ÅŸeyi söylüyor: "Türklerle çalışmıyoruz.."
       Okurumuz devam ediyor:

Yazının Devamı

Davacı apartman...

8 Ekim 1999


       İstanbul Kartal'da 24 daireli bir apartman... Depremi hasarsız atlatmış... Apartmanda yaşayanlar, "Binamız zarar görmedi, öyleyse sorun yok!" dememişler... Binanın inşa süreciyle ilgili usulsüzlükleri hep birlikte saptamış, yargı önüne götürüyorlar... Apartman yöneticisi Hikmet Öztürk'le konuşuyoruz... İstanbul'un en az yüzde 70'inde olduğu gibi, yaşadıkları apartmanın da "kılıfına uydurulmuş" bir dizi usulsüzlük sayesinde yükseldiğini söylüyor...
     Â- Biraz açar mısınız?
       - Biliyorsunuz, müteahhit inşa sürecini bir mimarla anlaşarak başlatıyor. Mimarın çizdiği projeyle belediyeye müracaat edip ruhsat alıyor. Ancak sonra başka bir projeyle binayı kaçak olarak büyütüp devam ediyor. Bizim binamızın da bu şekilde "yayılarak" yükseldiğini saptadık. Teknik uygulamadan sorumlu olan mimarın bu durumda istifa etmesi ve hemen o an belediyeye durumu bildirmesi gerekiyor. Ama bildirmiyor... 7 - 8 ay sonra inşaat bitime yaklaşıp geri dönülemez bir noktaya gelince bildiriyor ve o zaman istifa ediyor. Mimara 25 - 30 milyon, müteahhite de 250 - 300 milyon lira gibi sembolik cezalar kesiyor belediye... O arada müteahhit yandaş vakıflara yönlendirilip göz

Yazının Devamı