Â
- Anayasa değişikliği teklifine imza atmış milletvekillerinin, bu imzalarının arkasında durmaları siyasi etik gereğidir...      Başbakan
Bülent Ecevit, Demirel'i yeniden seçtirmek için milletvekillerini tehdit ve şantajla sindirmeyi etiğe uygun görüyor da onların buna boyun eğmemesini etiğe aykırı buluyor!.. Komedi süredursun... ANAP Bursa milletvekili
Turhan Tayan, Açık Pencere'ye bir anısını naklediyor:
     Â
"...Yıl 1973... Meclis'te yine Cumhurbaşkanlığı seçimi var... Dönemin Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler,
Genelkurmay Başkanlığı'ndan istifa etmiş, ordunun dayattığı bir kişi olarak Cumhurbaşkanlığı'na adaylığını koymuş. Meclis dışından aday olduğu için milletvekillerinden belli sayıda imza alması gerekiyor, bunu da türlü - çeşitli dayatmalar sonucu fazlasıyla elde etmiş. Rahmetli Gürler,
Cumhurbaşkanlığını adeta çantada keklik görüyor. Ama oylamalar başladığında bir de bakıyor ki, aldığı oy, aday olması için atılan imza sayısının çok çok altında... Bir - iki turdan sonra dönemin Meclis Başkanı Sabit Osman Avcı'
ya gidiyor, şaşkın bir halde soruyor:
      - Yahu Sayın Başkan, adaylığım için şu kadar milletvekili imza verdi. Ama oylamada aldığım oy bunun çok altında... Nedir bunun izahı?
     ÂSabit Osman Avcı'nın verdiÄŸi yanıt, bugünkü duruma ışık tutan bir yanıt oluyor:
     Â- Eee, imza mahkum, oy mahfuz!
      Yani diyor ki;
     Â- Milletvekilleri baskı altında oldukları için senin adaylığına oy vermeye mahkumdular. Ama Meclis'teki oylama gizli olduÄŸu için sonuç böyle oldu..."
Açık suç!
      TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı
Ertuğrul Yalçınbayır'a liderlerin gizli oylamayı açık oylamaya dönüştürme çabalarına karşı ne düşündüğünü soruyoruz. Cevabı:
     Â
- Cumhuriyet tarihimizde ilk kez Cumhurbaşkanı ve Başbakan elele vermişler, iştirak halinde Anayasa suçu işliyorlar. Eğer Çarşamba günü yapılacak gizli oylamada milletvekilleri oylarını Anayasa'nın açık hükmüne rağmen göstere göstere kullanmak zorunda bırakılırlarsa bu resmen Anayasa suçu olur. Böyle bir suç işlendiği takdirde konu Anayasa Mahkemesi'ne götürülürse buna ben de imzamı atarım....      Liderlerin demokrasi hokkabazlığı milletvekillerini çileden çıkaracak boyutlara ulaştı. Onlar farkında değil durumun...
Şövalyeye yakışan
      İngiltere'nin ünlü işadamı Sir
Richard Branson'a törenle
"şövalye" ünvanı verilmiş. Ülkenin üçüncü en zengin kişisi olan
Branson, Prens
Charles'ın elinden madalyasını alırken;
"Bu ödülü bütün çalışanlarım adına kabul ediyorum" demiş. Şövalye'ye yakışan bir jest... Askerlerini unutmamış...
      ***
      Anlamı yanlış okunmuş ve yanlışa ayarlı kafayla sezilmiş gerçek, gerçek olmaktan çıkar.
      ***
Tarih bilinci
      İstanbul Büyükşehir Belediyesi, turizme ve tarihe katkı amacıyla kimsenin akıl etmediği (ve biraz aklı olan kimsenin akıl etmeyeceği) bir yenilik düşünmüş. Süleymaniye Camii içinde Sultan
Süleyman türbesi çevresindeki mezar taşlarını matkapla delerek üzerlerine kime ait olduğuna ilişkin plaketler yerleştirmiş. Radikal'in haberine göre delinme sırasında taşlar çatlamış. Uzmanlar yağmur ve buzlanmanın bu çatlaklara yerleşerek taşları tahrip edeceğini söylüyorlar...
      Sergilediği yüksek tarih ve kültür bilinci dolayısıyla İstanbul Belediye Başkanlığını kutluyoruz!
Büyük gözaltı!
      Milletvekilleri bugün Anayasa değişikliği için oy kullanırken
"büyük gözaltı" yaşayacaklar...
"Kabul" anlamına gelen beyaz pulu kullanmalarını garantiye almak için
"parti müfettişlerinin!" uygulamayı düşündüğü önlemlere karşı, milletvekilleri de karşı bazı önlemler, kurnazlıklar geliştirdi. Neler mi? İşte parti müfettişlerinin almayı düşündüğü önlemler ve işte bu önlemleri geçersiz kılmak üzere milletvekillerinin geliştirdiği karşı önlemler ya da kurnazlıklar...
     Â
Parti müfettişleri: Size verilecek
"Ret" anlamına gelen kırmızı,
"Çekinser" anlamına gelen yeşil ve
"Kabul" anlamına gelen beyaz pullardan beyaz pulu zarfın içine koyacak, oyunuzu kullandıktan sonra kullanmadığınız kırmızı ve yeşil pulları bize getirip teslim edeceksiniz.
     Â
Milletvekilleri: Hay hay! Ama ben de oy verme hücresinde beyaz pulu çaktırmadan cebime atacağım, gerekirse çorabımın arasına sıkıştıracağım. Böylece kabul oy sayısı düşük olacak, oylamada kabul oyların sayısı önemli olduğu için, istediğiniz Anayasa değişikliği teklifi yine de yeterli oy alamayacak, teklif reddedilmiş olacak.
     Â
Parti müfettişleri: Beyaz pulu bizlere gösterek zarfın içine koyacak, zarfı bundan sonra oy sandığına atacaksınız.
     Â
Milletvekilleri: Başüstüne! Ama bundan da istediğiniz sonucu alamayacaksınız, çünkü hücrede kırmızı ve yeşil pulları da zarfın içine koyacağım. Sizin önünüzde beyaz pulu zarfın içine koyup oyumu kullanmam hiçbir işe yaramayacak. Çünkü içinde üç pul olan zarf geçersiz sayılacak.
     Â
Parti müfettişleri: Beyaz pulu bize göstererek zarfın içine koyup zarfı sandığa atacaksınız, ama
"kırmızı" ve
"yeşil" oyları da sizden isteyeceğiz.
     Â
Milletvekilleri: Bu dediğinizi öyle açık açık, öyle göstere göstere yapacağım ki, Anayasa'nın emrettiği
"gizli oy" kuralı alenen ve resmen ihlal edilmiş olacak. İhlal edilince de oylamanın Anayasa Mahkemesi tarafından iptali gündeme gelecek. Sonuç gene benim istediğim gibi olacak.
      ***
      Dünyayı yanlış okuruz da "Bizi aldatıyor" deriz...
     Â
Rabindranath Tagore       ***
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr