Melih Aşık

       Anadolu'daki en görkemli Roma yerleşimlerinden Afrodisyas'ta kurulu müzenin müdürü Arkeolog Cumali Ayabakan Tokat'a atanmış... Sorumuz üzerine Denizli yerel basınından bir gazeteci arkadaşımız, "Sürüldü demek daha doğru!" diye araya giriyor...
     Â- Peki, günahı neymiÅŸ?..
       - İlk akla gelenler.. Kaçak kazı ve kaçakçılığı önlemek amacıyla köylüler arasında bir istihbarat grubu kurdu; 20'yi aşkın kaçakçı yakalattı. Afrodisyas doğu kapısından eser çalanları aylarca takipten sonra suçüstü yakaladı. Herakles'in Amazonlar Kraliçesi'ni öldürme sahnesini betimleyen kabartmayı kaçak kazıyla çıkarıp pazarlamaya çalışan hırsızları yakalattı. Karacasu ilçesinde kanalizasyon çalışması sırasında çıkan Abdülmecid, Abdülaziz ve Kraliçe Viktorya dönemlerinden 135 adet altın sikkenin yağmalanmasını engelledi, belediyenin el koymak istediği bu sikkeleri müzeye kazandırdı.
       - Başka?
       - Belediye SİT alanının daraltılması için köylülerden imza toplarken, o SİT alanını savundu. SİT dahilinde kaçak inşaat yapan 50 kişiyi mahkemeye verdi. Müze çevresindeki başıbozukluğu düzene soktu, müze kontrolündeki hediyelik satışlarıyla Müze Derneği'nin gelirlerini

       - Baba ombudsman oluyormuÅŸ...
      - Otobüs mü alıyormuÅŸ?..
       - Yok traktör...
       Haber kıraathane gündemine bomba gibi düştü... Adalet Bakanlığı Ä°sveç'teki "Ombudsman" sistemini Türkiye'ye getirecekmiÅŸ... Ombudsman olarak Süleyman Demirel'i düşünüyormuÅŸ. Baba bunu duyunca:
      - Akıldan geçmesi dahi itibarı ifade eder, demiÅŸ..
       DoÄŸru söylemiÅŸ...

       Kaymak tabaka düğün - derneklerinde adet haline geldi: Ä°lla havai fiÅŸek gösterisi olacak... Olmazsa olmaz... 5 dakikası 5 milyara patlıyor, gece yarısı vatandaşın da kulak zarı patlıyormuÅŸ... BoÅŸver... Kızımız, oÄŸlumuz bir daha mı evlenecek?.. Patlatın... Yer, gök, su inlesin; konu komÅŸu dinlesin...
       Bu gürültü arasında Ataköy sakinlerinin geçtiÄŸi notu aktaralım:
       "...Yeri göğü inleten bu fiÅŸekler Ataköy'de zaten yüksek olan binaların yanıbaşında patlıyor. Bir gün fiÅŸeklerden biri pencereden içeri giriverecek diye korkuyoruz. Mafya babası veya sonradan görme zengin de olsa hiç kimsenin gürültü kirliliÄŸi meydana getirme hakkı yok.. Ayrıca onlarca kuÅŸ bu patlamaların paniÄŸiyle yuvalarından uçup binalara çarparak ölüyor..."
       Eskiden yalnızca bayram günlerinde atılırdı havai fiÅŸekler. Batı ülkelerinde önemli günlerde atılır. Bizde hemen her gece bir yerlerde patlıyor, patlatılıyor... Bir görgüsüzlük bayramı yaşıyoruz ki sormayın...

Baz'a çare...       OturduÄŸunuz apartmanın çatısında baz

       SSK eski Genel Müdürü Kemal KılıçdaroÄŸlu, geçenlerde Ä°zmir'de ortaya çıkarılan hayali ihracat olayıyla ilgili olarak soruyor:
       - Maliye Bakanlığı, (hayali ihracatçılarla iÅŸbirliÄŸi yaptıkları gerekçesiyle) mühürü ellerinden alınan yeminli mali müşavirlerin adlarını niçin açıklamıyor? Sermaye Piyasası Kurulu, nasıl ki zaman zaman, ÅŸu ÅŸu firmaların faaliyetlerini ÅŸu kadar süreyle durdurdum, ÅŸeklinde kamuoyuna açıklama yapıp yasa dışı davrananları teÅŸhir ediyorsa, aynı ÅŸeyi Maliye Bakanlığı da yapmalıdır. Yapmalıdır ki, hem kötüler bilinsin hem namuslu müşavirler zan altında kalmasın. Bakanlığın WEB sitesi var, isimleri orada rahatlıkla yayınlayabilir. Yayınlamazsa bu, bakanlığın sahtekarları koruduÄŸu anlamına gelir...

Sağır demokrasi       Geçen hafta sormuÅŸtuk... Deprem için toplanan toplam para konusunda Maliye'nin verdiÄŸi rakamla Ecevit'in verdiÄŸi rakam arasında 10 trilyon fark var. Bu 10 trilyon nereye gitti?
       Yanıt yok... Gazete köşelerinden buna benzer sayısız soru soruluyor bakanlara ve BaÅŸbakan'a.. Hiçbirine yanıt

       Baz istasyonları milyonlarca insanı hem fiziksel hem psikolojik yönden rahatsız etmeye devam ediyor. Ancak bir teki olsun yerinden kıpırdamıyor. Son olarak UlaÅŸtırma Bakanlığı konuyla ilgili bir yönetmelik yayınladı. VatandaÅŸ sandı ki sorun çözüldü. Tam tersine... Bu yönetmelikle baz istasyonları biraz daha saÄŸlama alındı. Kimi kaymakamlık ve belediyelerin baz istasyonlarını sökme çabaları bu yönetmelikle durduruldu. Bu arada bir küçük ama aydınlık haber... Arnavutköy - Galata - Cihangir - Emirgan halkı UlaÅŸtırma Bakanı Enis Öksüz'ü dava etmeye hazırlanıyor. GiriÅŸimin öncülerinden Mimar Nejat Yardımcı diyor ki:
       - UlaÅŸtırma Bakanlığı yönetmeliÄŸi cep telefonu firmalarını koruyup kurtaracak çözümlerden oluÅŸuyor. YönetmeliÄŸe göre, yargı kararları haricinde baz istasyonlarına UlaÅŸtırma Bakanlığı'nın izni dışında kimse dokunamayacak. Yönetmelik ayrıca diyor ki: Tepenizde kurulu bulunan baz istasyonunun saÄŸlığınıza zararlı olup olmadığını merak ediyor ve "ölçüm" istiyorsanız, ölçüm bedelini ödeyin. EÄŸer haklıysanız yargıya gider, ödediÄŸiniz parayı geri alırsınız. Yani... Hakkınızı aramaya kalkarsanız

       Bu kez isyan eden sıradan biri deÄŸil, devletin en üst düzey bürokratlarından DPT MüsteÅŸarı Akın Ä°zmirlioÄŸlu... Ä°syanı, Yap - Ä°ÅŸlet - Devret modeliyle yerli - yabancı özel sektöre ihale edilen enerji santrallarıyla ilgili sözleÅŸmeler... Daha doÄŸrusu bu sözleÅŸmelerde yer alan kimi akıl almaz hükümler... Diyor ki;
      - Firmalara, Avrupa'nın üç - dört katı fiyatla alım garantileri verilmiÅŸ. Bu projeleri uygularsak, kullanmadığımız elektriÄŸe yılda 7 milyar dolar öder duruma geleceÄŸiz. Bu imtiyazlar tehlikeli... Hiçbir ülke böyle imtiyazlarla enerji meselesini çözmemiÅŸtir.
       Aynı isyanı Elektrik Mühendisleri Odası yöneticileri defalarca dile getirdi, isyanları bu köşede defalarca yer aldı. Kimseden tık çıkmadı...
       Acaba ÅŸu sorular ne zaman, kim tarafından yanıtlanacak:
       - Bu sözleÅŸmeler hangi iktidar döneminde, kimler tarafından imzalandı?
       - Hangi mantıkla ve gerekçeyle firmalara Avrupa'nın üç - dört katı fiyatla alım garantileri verildi?

      Nazım Fitil 71 yaşında, SSK emeklisi bir yurttaÅŸ... Uzun süredir bel ve boyun aÄŸrılarından ÅŸikayetçiydi... AÄŸrıları dayanılmaz hale gelince bu ayın başında SSK Ankara Fizik Tedavi Rehabilitasyon Hastanesi'ne gitti, muayene oldu. Doktoru, fizik tedavisinin ÅŸart olduÄŸunu, bunun için de ilgili kuyruÄŸa girip gün alması gerektiÄŸini söyledi. Nazım Bey, hemen kuyruÄŸa girdi, gün istedi. Gün hangi tarihe mi verildi? 16 Haziran 2001 tarihine, yani tam 8 ay sonrasına...
       Süre Nazım Fitil'e biraz (!) uzun gelmiÅŸti, o kadar zaman bekleyemezdi. Bu kez SSK'nın, Konur Sokağı'ndaki hastanesinin yolunu tuttu. Oradan aldığı tarih biraz daha kısaydı; 18 Åžubat 2001.
       Hastane hastane dolaÅŸtıkça sürenin kısaldığını gören hastamız SSK'nın Etlik'de de bir hastanesi olduÄŸunu öğrendi. Tam oraya gitmeye niyetlenmiÅŸti ki, aynı dertten muzdarip bir arkadaşı kendisini uyardı:
      - Sakın boÅŸuna Etlik'e gitme, çünkü orada 2002'den öncesine gün vermiyorlar.
       Nazım Fitil ÅŸimdi ne mi yapıyor?
    &nbs

       BaÅŸbakan Ecevit, CumhurbaÅŸkanına dayattığı KHK'yı imzalatabilmek için bir yandan da yukarıyı, "Bu askerlerin acil talebidir, karşı çıkarsanız askerlere karşı çıkmış olursunuz" diye tehdit ediyordu. Milli Güvenlik Kurulu'nun dünkü toplantısından sonra yayımlanan bildiride KHK konusunda yer alan cümle ÅŸu:
      "...Devletin demokratik ve laik yapısını yıkmayı, ülke bütünlüğünü bozmayı hedef alan, irticai, yıkıcı ve bölücü akımların kamu kurum ve kuruluÅŸlarına sızmasını önleyecek ve bu faaliyete karışmış olan kamu görevlilerinin de süratle ayıklanmasını saÄŸlayacak her türlü yasal düzenleme yapılması hususunda tam bir görüş birliÄŸine varılmıştır."
       Yani?.. Memur tasfiyesinin "yasal düzenleme" ile yapılmasına kimsenin diyeceÄŸi yoktur. Herkes bu konuda hemfikirdir. Önemli olan düzenlemenin "yasal" yapılmasıdır. Sezer'in dediÄŸi de buydu.

Åžairin vizyonu       "...Herhalde hiç kimsenin Sayın Sezer'in laik, demokratik, hukuk devletine baÄŸlılığından kuÅŸkusu olamaz. Sayın Sezer bu konuda her türlü sınavı baÅŸarıyla vermiÅŸtir." (25 Nisan