Başbakan
Ecevit, Cumhurbaşkanına dayattığı KHK'yı imzalatabilmek için bir yandan da yukarıyı,
"Bu askerlerin acil talebidir, karşı çıkarsanız askerlere karşı çıkmış olursunuz" diye tehdit ediyordu. Milli Güvenlik Kurulu'nun dünkü toplantısından sonra yayımlanan bildiride KHK konusunda yer alan cümle şu:
     Â
"...Devletin demokratik ve laik yapısını yıkmayı, ülke bütünlüğünü bozmayı hedef alan, irticai, yıkıcı ve bölücü akımların kamu kurum ve kuruluşlarına sızmasını önleyecek ve bu faaliyete karışmış olan kamu görevlilerinin de süratle ayıklanmasını sağlayacak her türlü yasal düzenleme yapılması hususunda tam bir görüş birliğine varılmıştır."      Yani?.. Memur tasfiyesinin
"yasal düzenleme" ile yapılmasına kimsenin diyeceği yoktur. Herkes bu konuda hemfikirdir. Önemli olan düzenlemenin
"yasal" yapılmasıdır.
Sezer'in dediÄŸi de buydu.
Åžairin vizyonu
      "...Herhalde hiç kimsenin Sayın Sezer'in laik, demokratik, hukuk devletine bağlılığından kuşkusu olamaz. Sayın Sezer bu konuda her türlü sınavı başarıyla vermiştir." (25 Nisan 2000)
      "...Sayın Sezer'in çok büyük hizmetler vereceğine inanıyorum." (5 Mayıs 2000)
      "...TBMM demokratik uzlaşma yolunda yeni bir sınav verdi. Yeni Cumhurbaşkanımız Sayın Sezer'in de çok başarılı olacağına güveniyorum. Kendisine üstün başarılar diliyorum." (6 Mayıs 2000)
      Başbakan
Bülent Ecevit, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde ve henüz 4 ay önce
Ahmet Necdet Sezer'i yukardaki sözlerle tanımlamış ve övmüştü. Şimdi ise aynı kişiyi
"Rejim düşmanlarını yüreklendiriyor" diye halka şikayet ediyor. Kendince
"yanıldığını" düşünüyor.
Bülent Bey'in ilk yanılgısı değildir bu. Ancak en faydalı yanılgısı olduğu söylenebilir. Bilmeden ve istemeden de olsa... İyi seçim yaptı... Ülkeye çok iyi bir Cumhurbaşkanı kazandırdı... Tebrikler...
Psikolog gözüyle
      Bu çocuk hem mağdur, hep mağdur! Herkes onunla uğraşıyor! O da mecburen sürekli konuşmak ve kendini savunmak zorunda kalıyor... Şu günlerde istisnasız her gün medyada... Ya eski kulübü GS'ı şikayet ediyor ya
Fatih Terim'e suçlamalar yağdırıyor... Ne zaman antrenman yapıyor belli değil. Ama şu belli: Çenesi ayaklarından hızlı çalışıyor. Onu tanıyan bir psikolog dostumuz:
      - Sanıyorum orada başarılı olamayacağı kuşkusuna kapıldı, diyor, sürekli orada oluşuna kendi dışında sebepler arıyor. Düşmanlar yaratıyor..
      Şaka yollu soruyoruz psikolog dosta:
      - Sen çocukla biraz ilgilensen...
      Cevabı:
     Â
- Aman haa... Üç gün sonra beni de sağda solda, ona buna şikayet etmeye başlar...Öğrenci zekası
      Öğretmen derste sormuş:
      - Kuzeyim Karadeniz, Güneyim Akdeniz, Batım Ege... Bilin bakalım ben kaç yaşındayım...
      Arkadan bir öğrenci parmak kaldırmış:
      - 44 öğretmenim...
      Öğretmen şaşkın:
      - Doğru.. Peki nasıl bildin?
     Â
- Hocam benim yarı manyak
bir ağabeyim var. 22 yaşında. Onu ikiyle çarptım sizin yaşınızı buldum...Düşünü
      Belki de şöyle düşündü
Ecevit:      - Biz, bizi iktidara getiren IMF'nin, ABD'nin, işadamlarının bir dediğini iki etmiyoruz. Hal böyleyken nasıl olur da bizim iktidara getirdiğimiz bir cumhurbaşkanı, hukuk mukuk diyerek bizim emirlerimize karşı durur?
Nihayet mutlu son...
      Şaşırtıcı tayin... Emniyet'te deprem... Şok açıklama... Ağır suçlama... Akılalmaz rapor... 1998'in son aylarında patlayan olayı meslektaşlarımız böyle başlıklarla yansıtmışlar. Nedir hadise? İstanbul Narkotik Şube Müdürü
Ferruh Tankuş'un ani bir atamayla Beyoğlu Emniyet Amirliği'ne getirilmesi. Ve ertesi gün yaptığı şu açıklama:
      - Görevden alınmam için uyuşturucu kaçakçısı Sultan Doğan, İstanbul Emniyet Müdürlüğü üst birimlerine 4 milyon dolar rüşvet verdi...
      Sonraki gün bir ayrıntı:
      - Bu paranın 3 milyon dolarını İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir aldı. Ayrıca Doğan'ın ortağı Yasin Umo, Hasan Özdemir'in oğluna Etiler'de villa hediye etti.
      O günün gazetelerine göz gezdiriyoruz...
Hasan Özdemir'in
Tankuş'a yanıtları:
      - Beni devlet tanıyor. Halk tanıyor... Ferruh Tankuş hakkında astlarının şikayetleri vardı. Müfettiş çağırdık. İki aydır inceliyor...
      İstanbul Valisi
Erol Çakır daha kapsamlı bir açıklama yapıyor:
      -
Ferruh Tankuş'un oraya atanmasındaki sebep şu anda yürütülmekte olan soruşturma sebebiyle polis müfettişleriyle yapılan istişare sonucu elde edilen bulgulardır. Bu bir... İkincisi
daha önce çalışmış olduğu ildeki organize suç teşekkülleriyle ilişki kurmaktan ve menfaat temin etmekten hakkında yüksek disiplin kurulunca verilen disiplin cezasıdır. Bu ceza kısa bir süre önce elimize intikal etmiştir...
      Karşılıklı suçlamalar
"çok" ciddi. Aradan aylar geçiyor. Sonuç ne mi oluyor?.. Bir hafta önce
Ferruh Tankuş, mahkeme kararıyla göreve dönüp Niğde Emniyet Müdür Yardımcılığına atanıyor. Emniyet Müdürü
Hasan Özdemir terfien Ardahan Valisi olmuş. İstanbul Valisi
Çakır yerli yerinde.
      Karşılıklı suçlamalar ve iftiralar ne oldu? Demek sıfırlandı. Nasıl mı? Açıklanırsa öğreneceğiz.
Mantık yürütme
      Deniyor ki...
Fethullah Gülen'i korumasına alan
Bülent Ecevit bir yandan da devlet dairelerindeki irticacıları temizlemekten söz ediyor. Acaba Sayın
Ecevit nasıl bir mantık güdüyor?
     Â
Ecevit'in sütunumuzda yayınlanan
"Fethullah Gülen olmasaydı meydan RP'lilere kalacaktı" sözünü anımsatan bir okurumuz yanıt veriyor:
     Â
- Belli ki Sayın Ecevit devletteki radikal dincilerin yerine Fethullahçıları yerleştirmeyi planlıyor...      *Ecevit’in beklediği “kriz" çıkmadı!.. Artık “ekonomik krizöle yetinecek şimdilik!..
     Â
Cihan DemirciYazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr