Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Baz istasyonları milyonlarca insanı hem fiziksel hem psikolojik yönden rahatsız etmeye devam ediyor. Ancak bir teki olsun yerinden kıpırdamıyor. Son olarak Ulaştırma Bakanlığı konuyla ilgili bir yönetmelik yayınladı. Vatandaş sandı ki sorun çözüldü. Tam tersine... Bu yönetmelikle baz istasyonları biraz daha sağlama alındı. Kimi kaymakamlık ve belediyelerin baz istasyonlarını sökme çabaları bu yönetmelikle durduruldu. Bu arada bir küçük ama aydınlık haber... Arnavutköy - Galata - Cihangir - Emirgan halkı Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ü dava etmeye hazırlanıyor. Girişimin öncülerinden Mimar Nejat Yardımcı diyor ki:
       - Ulaştırma Bakanlığı yönetmeliği cep telefonu firmalarını koruyup kurtaracak çözümlerden oluşuyor. Yönetmeliğe göre, yargı kararları haricinde baz istasyonlarına Ulaştırma Bakanlığı'nın izni dışında kimse dokunamayacak. Yönetmelik ayrıca diyor ki: Tepenizde kurulu bulunan baz istasyonunun sağlığınıza zararlı olup olmadığını merak ediyor ve "ölçüm" istiyorsanız, ölçüm bedelini ödeyin. Eğer haklıysanız yargıya gider, ödediğiniz parayı geri alırsınız. Yani... Hakkınızı aramaya kalkarsanız mahkeme kapılarında ananız ağlar. İyisi mi kesin sesinizi, oturun yerinizde...
       Bu arada Mahalli Çevre Kurulu'nun bir kararı yayımlandı birkaç gün önce Resmi Gazete'de... Halkın sağlığı lehinde maddeler yer alıyordu bu kararda. Mağdur yurttaşlar sevindi. Ancak hemen öğrenildi ki... Bu karar yanlışlıkla yayınlanmış. Geçersizmiş.
       Eğer vatandaş "Yahu birileri birkaç dolar fazla kazansın diye milyonlarca insanın hayatıyla oynuyorsunuz. Siz cani misiniz?" diye ayağa kalkmazsa... Kimse tınmayacaktır...

Asalet yılları

       Sahaf çarşısında, tozlu bir raftaki sararmış sayfalarda 1940'lar Türkiyesi'ni buluyoruz. 1942 basımı kitabın adı: "Tek Bir Dünya..." Yazarı: ABD'li Wendell Willkie...
     Â
1923 doğumlu Cumhuriyet, rüştünü daha yeni ispatlamış, 18'i bitirip 19'una girmiş... İkinci Dünya Savaşı tüm hızıyla sürüyor. İşte o günlerde ABD Başkanı Roosevelt'in Ortadoğu'dan izlenimler almak için bölgeye yolladığı Wendel Willkie Türkiye'ye geliyor.
       İzlenimlerini daha sonra kitaplaştıran Willkie bugünlerden çok farklı bir Türkiye manzarası çiziyor... Okuyoruz:
       (..) Türkler bizi seviyor, takdir ediyor. Fakat bize gıpta etmiyorlar. Ülkenin tarafsızlığı şerefli bir biçimde korunuyor. Mesela beni dünya etrafında dolaştıran askeri uçakla Türkiye'ye gelmeme izin vermediler. Kahire'den Akdeniz'in doğu sahiline, oradan da Toros üzerinden Ankara'ya Panamerican Havayolları'yla uçmak mecburiyetinde kaldım.
       ***
       (..) Genç ve nispeten zayıf olmasına rağmen Türkiye'yi iyi buldum. Yüzünü modern dünyaya dönmüş, yorulmadan süratle binasını yapıyor, kuruyor. Uğrunda çarpışmaya değer bir gelecekleri olduğu dürüst ve sert yüzlerinden okunan insanlar gördüm. (..) Türk köylerinde eğitimin, eğitimi doğal saymayan insanlara ne ifade ettiğini görürsünüz. Hocalarıyla birlikte kendi inşa ettikleri basit bir köy okulunda okuyan gençlerle tanıştım. Bu çocukların eğitimi modern talim ve terbiye metodlarına uygundu ve mesela dersler arasında "modern tarım" da okuyorlardı. (..) Dışardaki savaşa rağmen süren sanayi ve ekonomik kalkınmadan da çok takdire değer bulduğum şey, sosyal alanda ve talim terbiye alanında yapılmış devrimler...
       ***
       (..) Burada tanıştığım bir kadında bütün bu değişiklikleri garip bir realite halinde gördüm. İngilizceyi çok iyi konuşan bu İstanbullu hanım bir avukattı. Dava takibi için Ankara'ya gelmiş. Kadın ve avukat oluşu olağanüstü bir durum değil. Hukuk öğrenimi gören pek çok genç kız gördüm. Evet, burası Türkiye'ydi. Bir an, çok değil 40 yıl önceki çocukluk günlerime döndüm. İndiana'da annemin avukatlık yapmasının garip karşılandığı günleri hatırlamaktan kendimi alamadım...

Söz

     ÂBütün çaÄŸlarda yazarın soylusu ezilenden yana, soysuzu ezenden yana olmuÅŸtur.
     ÂSabahattin EyüboÄŸlu

Aile boyu ceza...

       Trafik memuru, içi minibüs gibi doldurulmuş otomobili durdurmuş, kenara çektirmiş, içerde çoluk çocuk 9 kişi saydıktan sonra direksiyondaki sürücüye;
     Â- Size 8,5 milyon ceza yazacağım, demiÅŸ, ister ÅŸimdi ödeyin, ister sonra...
     Â
Direksiyondaki aile babası 8,5 milyonu duyunca yıkılmış tabii... Hüzünlü bir sesle sormuş:
     Â- Peki aile indirimi yok mu memur bey?

Çapkın

       Çapkın delikanlı genç kızı akşam yemeğine götürmüş, yemekten sonra da evine davet etmiş. Delikanlının niyetini anlayan genç kız itirazı basmış:
       - Evlenmeden katiyen olmaz.
       Delikanlı cebinden kartvizitinı çıkartıp vermiş:
     Â- O zaman evlendikten sonra beni ara...


Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr