Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     ÂNazım Fitil 71 yaşında, SSK emeklisi bir yurttaÅŸ... Uzun süredir bel ve boyun aÄŸrılarından ÅŸikayetçiydi... AÄŸrıları dayanılmaz hale gelince bu ayın başında SSK Ankara Fizik Tedavi Rehabilitasyon Hastanesi'ne gitti, muayene oldu. Doktoru, fizik tedavisinin ÅŸart olduÄŸunu, bunun için de ilgili kuyruÄŸa girip gün alması gerektiÄŸini söyledi. Nazım Bey, hemen kuyruÄŸa girdi, gün istedi. Gün hangi tarihe mi verildi? 16 Haziran 2001 tarihine, yani tam 8 ay sonrasına...
       Süre Nazım Fitil'e biraz (!) uzun gelmişti, o kadar zaman bekleyemezdi. Bu kez SSK'nın, Konur Sokağı'ndaki hastanesinin yolunu tuttu. Oradan aldığı tarih biraz daha kısaydı; 18 Şubat 2001.
       Hastane hastane dolaştıkça sürenin kısaldığını gören hastamız SSK'nın Etlik'de de bir hastanesi olduğunu öğrendi. Tam oraya gitmeye niyetlenmişti ki, aynı dertten muzdarip bir arkadaşı kendisini uyardı:
     Â- Sakın boÅŸuna Etlik'e gitme, çünkü orada 2002'den öncesine gün vermiyorlar.
       Nazım Fitil şimdi ne mi yapıyor?
       - Baktım ki SSK'dan umut yok, iş başa düştü dedim, evimde hergün çeşitli kültür fizik hareketleri yaparak kendi kendimi tedavi etmeye başladım. Ağrılarım her geçen gün biraz daha azalıyor, SSK'da sıra bana gelinceye kadar birşeyciğim kalmaz sanırım.

       NOT: Dün elimize ulaşan MGK bildirisinde "yasal düzenleme" sözleri okunuyordu. Meğer bize gelen metinde bir yanlışlık olmuş. Esas metinde bulunmadığı halde bize gelen metne "yasal" sözcüğü eklenmiş. Oysa bildiri "her türlü düzenlemeyi" öngörüyor. Bizi ve okuru yanıltan bu yanlışlıktan dolayı özür dileriz...

Reklamda güncel

       Dünkü Sabah'ta, baştan aşağıya simsiyah bir sayfa, ortasında bir laf;
     Â"Ne ekersen onu biçersin."
       Yine dünkü Hürriyet'te sayfanın üçte ikisini kaplayan hoş bir bayan fotoğrafı, altında koca koca harflerle yazılmış şu söz;
       "Güç, bende!"
       Peki bunlar ne? Sabah'taki Başbakan Bülent Ecevit'e, kendi seçip sonradan pişman olduğu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'le ilgili bir dokundurma... Hürriyet'teki de kendisini memuru gibi görmek isteyen Başbakan Ecevit'e, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in yanıtı mı?
       Ne o, ne de öteki? Sabah'taki Demirbank'ın, Hürriyet'teki de Milpa'nın tam sayfa ilanları... Reklamda günceli yakalamak bu olsa gerek!

Top oynarken

     ÂBeyaz ÅŸovunda anlatıyor:
       ...İlkokul çağlarımda sokakta arkadaşlarımla top oynarken annem hep balkondan çağırırdı:
       "Oğlum Beyazıt ezan okunuyor, eve gel."
       O zamanlar namaz da kılmıyorum...
       Neden ezan okununca eve gidicem?
       O dönemde ezan okunurken benim gibi eve gitmeyip top oynayan arkadaşlarımı tanıyorsunuz:
     ÂHakan Şükür, Sergen, Hami, Aykut, Hagi...
       Peki, ezan okunurken benle birlikte eve giden arkadaşlarımı tanıyor musunuz:
     ÂBen, YaÅŸar, Nuri, Öztürk...

Terbiye...

       Rusya Devlet Başkanı Putin, Kursk denizaltısında 118 denizcinin ölümünden ne ölçüde sorumlu, tam bilmiyoruz. Herşeye rağmen gitti, denizci ailelerinin karşısına çıkma cesaretini gösterdi. Eleştirilere katlandı. Daha da önemlisi "Kendimi sorumlu ve suçlu hissediyorum" diye bir özeleştiri yaptı.
       Bizim 15 bin ölümlü depremin sorumluluğunu "müteahhit, belediyeci, bürokrat, siyasetçi" takımından kimse "biraz olsun" üstlendi mi? Hayır...
       Üstüne üstlük "Takdir - i ilahi" diyerek suçu ölenlerin üzerine attılar...

Gelin de inanın...

       Elektronik postadan çıkan Kazım Turan imzalı ilginç mektubu birlikte okuyalım:
       "Ben Milas'a bağlı Ören kasabasının 1989 yılından bu yana Belediye başkanıyım... Üç dönemdir CHP adayı olarak seçime giriyor ve başkan seçiliyorum. Yaklaşık 4 hafta önce, hiçbir gerekçe gösterilmeden İçişleri Bakanlığı tarafından görevimden uzaklaştırıldım. Son teftişi 11 ay önce geçirdim. Müfettişlerin olumsuz raporu söz konusu olsa 11 ay önce görevden alınırdım. Hakkımda açılmış hiçbir ceza davası yok. Yolsuzluk, zimmet gibi yüz kızartıcı iddia yok. Yalnızca hangi amaçla yapıldığını anlamadığım beni arazi kralı gösteren bir gazete haberi var. Bu haberde adı geçen mallar da bütün mal bildirimlerinde yer almıştır..."
       Telefon açıp Kazım Turan'a soruyoruz:
       - Görevden alınmanız için mutlaka bir sebep bulunmalı. Sizin tahmininiz nedir?
       - Bölgede iş yapan iki büyük holding, çevre konusundaki hassasiyetimizden şikayetçi. Onlar adına lobi yapan bir ANAP milletvekilinin de bu kararda dahli olduğunu sanıyorum...
       ***
       Gelelim bu olayın bir başka yanına... 19 Ağustos Cumartesi günü Hürriyet'te yayınlanan habere... Başlık:
     Â"KHK'nın ilk hedefi irticacı kaymakamlar"...
       KHK Çankaya'dan dönmeseymiş ilk elde irticacı kaymakamlar temizlenecekmiş. Bu kaymakamların suçları şöyle sıralanıyormuş:
     Â- Ä°rticacı derneklere para toplanmasına önayak olmak, irticacı vakıflara bina tahsis etmek, irticacı toplantılara katılmak, milli bayramlara katılmamak...vb..."
       İçişleri Bakanlığı bu kaymakamları görevden alamıyormuş... O yüzden KHK şartmış... Hiçbir sebep göstermeden bir belediye başkanını görevden alan İçişleri Bakanlığı'nın kendi atadığı kaymakamları, yukardaki suçlardan dolayı dahi görevden alamaması mümkün mü? Belli ki o kaymakamların koruyanı kollayanı var. Ya da görevden alınmak istenmiyorlar... KHK bahane...

       *İnsanlar köprü kuracak yerde duvar ördükleri için yalnız kalırlar.
      J.Newton

       *İnsanların ortak tek şeyleri vardır: Hepsi birbirinden farklıdır.
      Robert Zend


Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr